- 235 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYMAZLIĞIMIZIN BEDELİNİ AĞIR ÖDÜYORUZ
AYMAZLIĞIMIZIN BEDELİNİ AĞIR ÖDÜYORUZ
Ukbanın tellerine hayat mızrabını vurup makam ile nağmeler dökmeye gerek yok. Zaten her an mızrapla senin döşünü döğmeye devam ediyor. Biraz vicdanlı olmak birazda adaletle muamele etmek kulluk kapısından geçip vatandaşlık şuuruyla yaşamak her yiğidin karı değildir. Hayat kitabından yeni şeyler öğrenmek için sonsuz genişliğe sahip sonsuz bilgi ile dolmuş kitabı okuyorsanız.
Kulluğunuzu biliyorsanız, boynunuz bükük adaletinizle beraber kulluğunuzu birleştirip, adil bir şekilde bilginizi artırıp, şuurlu bir vatandaş olma çabanız varsa, şartlarınızın sizin lehine olmasına rağmen, sağlığınız ve sıhhatiniz yerinde iken buruk bir iç kemiren sıkıntınız varsa, çözüm noktasında rab isminin tecellisini, nurunu seyredin derim.
Kalbi inançla çarpan, aklı denge ile muvazene kuran, ruhunda Ukba tahayyülü ile tir tir titreyen, bedeni dünya nimetlerinden istifade ederken meşruiyeti esas alan insanın ahir zamanda Batılın ’ın tüm dünyaya servis ettiği kötülüklerle yüzleşirken rahat olması mümkün olamayacağından, rahatımızdan feragat ettiğimize dair bir tespittir bu.
Erdem denen mahiyeti yüksek fikir, ahlak asimilasyonu denen ahlaksızlık inanç zafiyeti denen zaafların hüküm sürdüğü bir toplum olduk, Batının tüketim politikasına esir olmuş varlık bilincini kaybetmiş karar verme ve karar alma yetisini unutmuş, böylece batıl güçlerine değerlerini rehin vermiş, tüm dünya ismi bilinmeyen bu baskı terörünün kendisini köleleştirdiğinin farkında bile olamamaktadır.
Esasta islam dünyasının sorgulaması gerekirken aymazlık akımına kapılıp değerleriyle örtüşüyor mu, örtüşmüyor mu hiç sorgulamadan savrulup gidiyorlar. Burada şunu belirtmek gerekir ki; Bilinçli sorgulayan ve inancı gereği yaşayanlarda yok değil. Bazıları da batılıların kendilerine sunduğu hayat standardına uyup taparcasına inanıp yaşıyorlar. İnsan olmanın vasıfları unutulursa, yaşam haline getirilmezse, hatta bilinçli bir şekilde terkedilirse; Elbette paranın, makamın itibar koltuklarının vereceği zararları bilmeden bihaber inanç merkezli saadet indeksli bir yaşam düşlenmediğinde tüketim sarhoşluğu boyunduruğu altında pişmanlıklarını düşünmeyen rehin edilmiş yaşamlarının bilincinde olmadan kitleler her hakkı mahfuz tepkileriyle kendilerini ilahlaştırıyorlar.
Türk askeri terör örgütünün kör kurşunuyla cennete uçuyor kimin umurunda. Küfür liderlik oynamaya bayrak açmış şeytan devleşmiş dünyanın bütün dizginlerini eline geçirmiş, zalimler inananların öldürülmesini mahir bir biçimde uygularken güya birleşen milletler korumayı kollamayı bir tarafa koymuşlar, onlarda zalimlerle birlik olmuşlar. Yat uyu -uyu uyu yat oyununu oynuyorlar. Olan inana oluyor mazluma oluyor. Kuzu postuna bürünmüş kurt misali insan postuna bürünmüş zalimler taciz ve tecavüzlerini sürdürüyor ve aramızda ahlak abidesi gibi dolaşıyorlar.
Adam postuna bürünmüş bu zalimlerin fiillerini herkes görmesine rağmen kimseden ses çıkmıyor. Yetim, öksüz kalan yavruların çığlıklarına kulaklarını tıkayanlar “çağdaş” bağışlar yapıyorlar. Sahte bir rahatlama yahut kendi pahalı hayatlarında daha da rahat edebilmek için. Ana haber bültenleri, sosyal medya ağları ve gazeteler dakika dakika “insanlığın ölümünden” haberdar ediyor bizleri. Kaçımız rahatsız oluyoruz?
Güneşin doğuşuyla küfrün salyası akmaya başlıyor, küfrünü böğüre böğre akıtıyor. Bizler ise güneşin doğuşuyla beraber aynaya bakarken, kahvaltımızı yaparken, işimize giderken akşam olup uykuyu düşünürken, yaptığımız alışverişin hesabını yaparken, gözümüzden akıttığımız göz yaşının utancıyla yaşı silip günü kurtardığımıza seviniyoruz. Bu ne gaflettir bu ne aymazlık. Ahlaki değerlerimiz kaybolup giderken vicdanımız kararmış acımasızlaşmışken imanî özelliklerimizi umursanmazken siyasi bencilliğin tezgâhına girmişiz oradan nemalananlar başka sevinen bizler çok garip değilmi.
Ticari kazançların yanında bir siyasi kimlik kazandığımızda bu akla ziyan zaaflarımıza köle olduğumuzun farkına bile varamıyoruz. Başarı sandığımız, öyle çok vakayı alkışlar olduk ki artık doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ayırdında olup ezber bozmakta zorlanıyoruz. “Yaşam bir soru işareti gibi duruyor karşımızda. Bu çetrefilli düğümü çözemediğimiz için karantinaya alınmış bir dünyada yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz dünyadan kurtulmak için meçhul tanrılara yalvarıyor iskeletlerimiz.
Sımsıkı sarıldığımız sahte Mushaflar olmuyor derdimize çare. Çünkü hayatımızın amentüsü çalınmış.” Çalınmış bir daha sahip olamayacağımız şekilde saklanmış. Eğer biz bütün insanlığın hissiz, ruhsuz mülhem bataklığa sürüklenirken rahatsızlık duymalıyız. Kendimizi toparlayıp kendimize gelmeliyiz. Çünkü bizler rahatından vazgeçmiş, rahatsızlığımızı duyarlılığımıza saydığımız bir yaşam içindeyiz! Ahlaki değerlerden yoksun dünyayı izlerken sorumluluklarımızı unutup beklerken, Aymazlığımızın bedelini ağır ödüyoruz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.