- 227 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
"SEN SÖYLEME/Bir Çingene Efsanesi"
BİR DOST ESERİ:
/Nesrin Göçmen/
"SEN SÖYLEME/Bir Çingene Efsanesi"
Ali Rıza Navruz
Dost şair Nesrin Göçmen’in ikiz çocuklarından birisi olan /Sen Söyleme- Bir çingene Efsânesi/ ile tanıştım bu gün. Bu tanışma mutlu etti elbette beni, İstedim ki kırık dökük satırlarımla da olsa bu güzel kitabı sizlere de bir nebzecik olsun tanıtmış olayım…
Bir çingene neşesi ve özgürlüğü katılarak hazırlanmış bulunan kitap şair dostumun deyişiyle "nesir-şiir" tarzında… Eskilerin tâbiriyle mensur şiir diyebiliriz!.. Bunun dışında bir ’deneme türü’ örneği de denebilir. Adına ne dersek diyelim, fakat şu bir gerçek ki; 72 sayfa ve 39 ayrı konuyu içeren bu kitap; hayal, düş ve gerçeğin bir gönül potasında eritilmişidir…
Basım tarihi: Ağustos 2005. Gaziantep’te Demir Kardeşler Matbaacılık tarafından basılmış. Kitabın ikinci adı /Bir Çingene Efsânesi/olunca, kapak kompozisyonunun bir parçasını bir çingene güzelinin resmen varlığı işgâl etmiş…
/Bir Çingene Efsanesi/nde şairimizin, ’yaban gülüm’le özdeşleşmiş olduğunu görmemek mümkün değil… İpek saçlarındaki gülü, canlar yakan endâmı, kıvrak danslarıyla çeribaşının sevgilisidir O… Eğe sularının maviliği ise tutkusudur âdeta.
"Gönderilmemiş Mektup"la verilmeye çalışılan sevdâ temi; bir ermiş, evliya sevdâsıdır… Bu sevdâ da ruhlardır birbirleriyle sevişen, cisimler değil. O ruhlar ki; "yağmurlara sarılır, gökkuşağıyla kurulanır"mış… Savunmacıya karşı ise bir hiddet; "bir şey söyleme, sen söyleme…"
Gelmek için bin bir yolu kesen kara bulutlara ’töre’ adını veren Nesrin, sevdâ çiçeğinin gözyaşlarını ’çârem’ bilerek içer. Yazgıya ise söz söyletmez asla: "Sus sen!.." Gönül pazarında sevgiler satıp, batman batman hüzünler alan sevdâ çiçeğimizin rengi soluktur "bana her gün bayram "da… Kayıp sevgilere bir yudum için; "şerefeeeee!" der…
Geç kalmışların çağrılarına sevdâ kuşlarının gelemeyeceğini "O Sen Değilsin Sevgili" ile vurgular… Artık; üşüyen, üşüten ’masmavi bir buz’dur şair. Ya da buz dağı!..
Bu çingene ruh, hep tek düze yol almaz elbet. "Sıfır Noktasındaki Hayal"de delişmendir bir bakıma… Umurunda değildir dünya… Sevgiliye şöyle seslenir:
"Tekme vuralım kaldırımlara
Sonra
Gizlice girelim önümüze gelen ilk bara!
Feleğe kafa tuta tutu
Nağmelerle kafamızı bulalım…"
Sanıyorum ki bu haykırış, mengeneyle sıkışmış bir ruhun sessiz çığlıklarıdır, "sıfır noktası"ndaki bir gündüz düşlerince yaşanışı ya da… "Onun için sen sus/ Sen de bir şey söyleme/ Sen söyleme…" Bu sözler bir isyanın dillendirilişi değilse nedir ki? Bir ruhun yağmalanmasına tahammül kolay mı dersiniz?!.. Toplumumuzda yaşanan dengesizlikler, adaletsiz paylaşımlar, sosyal çarpıklıklar; "Gülelim Güllerle, Seslenelim Nağmelerle" de işlenir bir güzelce ve ilmek ilmek… Bir piyona karşılık şâhın esir alınışı tahammül sınırını zorlar sabrının bir yerde. Ve ilgisizlere işte bir tokat daha: "Tamam sus sen, gülümse sâdece!"
"Yazgı dargını" şairimiz "Yasaklı Sevdâ Bahçem"de, sâdece bir seyircidir artık… Armutların irisini bir başkaları yerken, ona seyir düşer hep… Sevdiğinin kollarında yatmanın tek adı vardır: YASAK… ’İşte gidiyorum çeşm-i siyahım’ Ayrılıkla dansın bir müziğidir. "Günçiçeği" bakışlar arasından çıkar da gelir ayrılık… Boy boy sarı ekinler selam verir. Acıyı ise kirmen eğirir bu noktada…
"Ben güle güle derim
Sen hoşça kal deme.
Söyleme sakın, söyleme…" diyen çingene ruhlu şairimiz, "Hadi Git-Durma Git" sözcüğüne yeni bir anlam yüklüyor sanki; G İ T M E!.. Biliyor ki o gitse de, iki şeyi götüremeyecek; h a y a l ve s e v d â!
Kurak iklimlere mâruz kalışımızın, üstelik bir atmaca gibi kanatlanamayışımızın hep el için yaşamamızda gören şairimiz "Ben Bir Korkağım"da hem kendini, hem de toplumumuzu sorgular bir yerde… Bir ısmarlama hayatın çarkında un ufak oluşumuzun resmini çizer bir bakıma. Ve bir hatun yine konuşur: "Sen sus-sus söyleme!.."
Ve son! "Bir Çingene Sevdâsı Onlarınki…" Bu denemeden mürekkep birkaç satırla bitirmek sanırım uygun olacaktır bu yazımı: "Bazı bazı ay saklanır, yıldızlar uyur, böcek sesleri geceyi vururdu obada… İşte öyle anlarda omzuna attığı koyu renkli şalı ve yalın ayaklarıyla, süzülürdü çeribaşının çadırına çingene kızı. Altta; rengârenk süslü, bir yanı yırtmaçlı, uçları fırfırlı eteği, üzerinde; omuzlarını çıplak bırakmış yakası oldukça açık, kar beyaz dantelli bluzu, kulağı üzerinde takılı kırmızı gülü, sağ yana toplu boyalı sarı saçları…
Adıma saygı hitabıyla imzalı bu edinme serüvenimi anlatmayacağım burada. Dost şair Nesrin Göçmen’in çingene yüreğini selamlıyor, bu kitabın diğer kitaplarına bir açılım sağlayacağı ümidimi belirtiyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.