- 167 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Görülmemek
Parka geldim,yemyeşil çimenlere oturmuş insanlar evlerinden yiyecek bir şeyler getirmiş atıştırıyorlardı.Bir adam ve kadın cips yiyorlardı,yanlarına usulca sokuldum,kadın ayakkabısının topuğuyla bana vurdu,savruldum.Az ileride kalabalık bir grup birbirlerine sokulmuş oturmuşlar,dur bakayım bir de orada şansımı deneyeyim dedim,yaklaşmamla başımdan aşağıya bir ıslaklığın yayılması bir oldu.Tabiatım gereği ıslanmaktan hiç mi hiç hoşlanmam bu yüzden hızlı hızlı tüylerimi yalamaya başladım,fakat yalanmak süresini hatırlamadığım açlığımı daha da depreştiriyordu.
Duvarın kenarında çaresizce beklemeyi sürdürdüm.Çocuklar bile neden beni sevmiyordu ki...oysa benim yemyeşil gözlerim ve yumuşacık tüylerim var,üstelik usluyum da sabırla bana karnımı doyurmama yetecek kadar bir şeyler vermelerini umut ediyordum.Heyhat,bu insanlarda hiç mi acıma duygusu yok,anlayamıyorum,açım diyorum bakışlarımla anlatmaya çalışıyorum,ya anlamıyorlar ya da anlamazlıktan geliyorlar,evet evet beni görmüyorlar ya da görmemiş gibi yapıyorlar...
Ben bir canlıyım,benim de kalbim damarlarımda dolaşan kanım midem böbreklerim var,tıpkı insanlar gibi acıkırım susarım,sevinirim üzülürüm korkarım.İnsanlara ne çok benzediğimi bilmiyorlar mı acaba,yoksa o bir kedi nasıl olsa kendisine yiyecek bir şey buluyordur,avlansın başının çaresine baksın mı diyorlar.Ama ben sadece bir böcek tutabildim onun da tadı öyle fenaydı ki midem bulandı yiyemedim geri tükürmek zorunda kaldım.
Görülmemek ne acı,sevilmemek ne hazin.Bu insanlara ne olmuş ki böyle,kim bunları bu hale getirmiş acaba...ben bu insanlara acıyorum,çünkü atalarım yüz yıllardır insanlarla birlikte aynı evleri ve köyleri paylaşmışlardı,yemeklerinden artan birkaç lokmayı bizimle seve seve paylaşıyorlardı...Hatırlıyorum da bir adam vardı öyle iyi birisiydi ki sofraya oturmadan evvel hanımına ve çocuklarına derdi ki,önce kedinin karnını doyurun sonra biz yiyelim derdi,ne muhterem ne mübarek bir insandı,nurlar içinde uyusun...
Bir kedi dostum vardı bembeyazdı pamuk yığınına benzerdi,adı Sultan’dı,üç minik yavrusu da birbirinden güzel ve sevimliydi,bir gün bir komşu kadın bu güzeller güzeline zehirli yemek yedirmiş,Sultan melek oldu zavallıcık,nerden bilsindi başına geleceği,saf saf kendisine verileni yedi ve canından oldu.Ona bu kötülüğü yapan insan ne korkunç bir canlı organizmaydı...
Neyse lafı uzatmayayım ve de dağıtmayayım,işte ben böyle görülmezden gelinirken ve sabırla acı acına midem sırtıma yapışmış vaziyette bekleyip dururken birden bir mucize gerçekleşti.Bir koku duyuyordum ,burnuma inanamadım,gerçekten aynen yaş mama kokusuna benziyordu,evet evet en sevdiğimden hem de,hemen büyük bir iştahla yemeye başladım.
Bir kadın kocasına bir paket daha açalım mı diyordu,diğeri belki günlerdir açtır birden ağır gelebilir dedi,onların sevgisini kalbimin derinliklerinde hissettim.Gözlerimi kaldırıp gözlerinin taa içine baktım,minnettarlığımı ancak bu şekilde ifade edebiliyorum.Maalesef duygularımı sözlere dökemem ben çünkü kediyim.
Herkesin yanımdan geçip giderken çoğu zaman görmediği,merhamet etmediği,bana verecekleri birazcık mamayla paralarının azalacağını sanan insanlarla dopdolu bir dünyada bir başıma yaşıyorum ve şikayet etmiyorum.ne kimseye hesap sorabilirim ne de birinin yakasını tutabilirim,açlıktan ölsem bile derdimi anlatamam...
Bir ada bile sahip değilim ne yazık ki,kimisi kovar,kimisi kovalar,bazısı nankör der...nankör değilim ben,dua ettim o bana mama veren çifte,ömür boyu mutlu ve sağlıklı olsunlar diye,sonra öldükleri zaman cennete gitsinler orada onlarla buluşalım diye de çok dua ettim...ben bir kediyim,dilim var sözüm yok,tek bildiğim iki sözcük miyav ve mırmır!..
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.