- 1164 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Oku(tama)mak
OKU(TAMA)MAK
Sevgili dostum,
Nerede, kime rastlasam “toplumca okumuyoruz” diyerek sözü kestirerek atıyorlar. Neden okumuyoruz? Okumamamızın temelinde sebepler neler? Çocuklarımıza ve gençlere okumayı nasıl sevdirebiliriz? Allah’ın ilk emri neden oku ? Bu emri neden nesillere tam anlatamıyoruz? Sorularını sorup da cevap arayana ise hiç ratlamadım nerede ise.
Sevgili dostum,
Ortada bir sorun varsa bu sorunun bir çözümü de var muhakkak. Ama çözüm için da kafa yormak lazım.
Sevgili dostum,
İşin temeli okuyan yazan insanların çabalarını boş olarak görmek, onları küçümsemek, şaka adı altında alay etmek sonra da “çocuklarımız okumuyor” dersek demek ki sorunun sebebi okuyanla yazanla alay etmemiz, eserlerini önemsememizde yatıyor olamaz mı ?
Sevgili dostum,
Her şeyin maddede arandığı zamanımızda Yazan insana “bu yazdıklarından para mı kazanıyorsun sanki? “ diye alay etmek yerine “ Ne güzel oku emrini yerine getirerek Allah’ın rızasını kazanıyorsun”, Yazarak mum gibi aydınlatıyorsun diye teşvik etmek, saygı duymak, maddi ve manevi yazana destek olmak yerine tabii alay eder “ne kazanıyorsun” diye sorgularsak bunu gören çocuklarda “bizimle de alay etmesinler” diyerek okumazlar. Bunda da haklılar. Büyükler nasıl alay edilmekten hoşlanmaz, gücenir ve zoruna giderse çocukların ve gençlerin deha çok zoruna gideceği ve güceneceği aşikardır. Bunları da düşünmek gerekir.
Sevgili dostum,
Dikkat ettim de genelde çocuklar okuyan yazan, kendsine defter kalem hediye eden büyükleri, bunları yapmayana nazaran daha çok seviyorlar ve bunu da bilinç altına kaydediyorlar. Sonraki yıllarda da bu yardımları herkese anlatarak kendilerini nasıl motive ettiği konusunda teşekkürlerini sunuyorlar. Ben bile 50 sene önce kitap hediye eden eniştemi, güzel sözleri ile bizi teşvik eden dedemi, hatta bana hedef göstererek “mühendis olmalısın” diyen amcamı aradan gecen 45 yıla nazaran unutmuyorum. O yüzden insanların çocuklar ile diyaloğlarında dikkatli olmalarını tavsiye ederim.
Sevgili dostum,
Üniversiteli gençler ile sohbetimizde de bunun benzeri sözler dinledim. Ünlü yazar ve hocaların anılarında da hemen hemen onları teşvik eden, geliştiren ve destek olan insanları unutmayarak sevgi ile andıklarını, buna rağmen çocukken yedikler haksız dayakları aradan geçen 50 yıla nazaran unutmadıklarını da okuyor, dinliyor ve gözlemliyorum.
Sevgili dostum,
Çok konuşan ama nerede ise hiç okumayan ve hiç düşünmeyen insanların okumak ve gelişmek konusunda söz söylemesi bana çok komilk geliyor. “Dede okumazsa torun okumaz, nine okumazsa torun okumaz “dediğimizde hemen tepki gösteren ve kızan insanları gördükçe üzülsem mi gülsem mi bilemiyorum. Halbuki çocuk önce anne ve babayı sonra dede ve nineyi ve yakın akrabayıi aile dıstlarını sık görüşülen akrabaları genelde gözlemleyerek modelliyorlar. Kitaplıkları salonun en güzel yerine koymak yerine kilerlere bodrumlara yerleştirme çabasında olan ebeveynlerin çocuklarının da kitap okumasını bekleyemeyiz.
Sevgili dostum,
“okumayan bir milletiz” demek yerine okumayı sevenleri gençler ve çocuklarla tanışmaları için okullara davet etmek, onların “okumayı sevdirme yolları” konusundaki fikirlerini dinlemek ve uygulama gücü olanların uygulamaya çalışması, maddi gücü olanların bu konuda yardımcı olmaları çözümün bir parçası olur sanırım. Yoksa “okumuyoruz bilader” diye sızlanmak hiç bir çözümün parçası olmadığı gibi boş konuşma oluyor nerede ise.
Sevgili dostum,
Çocuklar ve gençler mühtiş gözlemciler. Büyükleri gözlemleyerek iyi ya da kötü her şeyi bu gözlemlerde öğreniyorlar. Çevrede okuyan insan çoğaldıkça çocuk ve gençlerinde okuma isteği artıyor. Çocuk mesela “oku” diyenle “okuma” diyen insanların olduğu bir ortamda yaşıyorsa genelde olmulu düşünceye sahipse olumlu sözler söyleyeni dikkate alarak hayatını bu yönde devam ettirme kararı alıyor. Geçmişe baktığım zaman bende bu çatışmalarda “oku” diyenleri daha çok ciddiye aldığımda okumayı sevdiğimi görüyorum. Bunu seninde yaşadığını tahmin ediyorum. Ne güzel bir gözlemler bunlar.
Sevgili dostum,
Genelde okuyan öğretmenlerin öğrencilerinin de okumaya daha meyilli olduklarını ve okumayı okul ve ailede sevdiklerini gördüm. Mesela iki kardeş birbirini seviyor ve desteklliyorsa genelde hanımlarda anlaşıyor ve torunlar ve onların çocukları da dostluk kuruyorlar. Bunu ben kendi çevremde de gözlemledim. Demek ki okuyan insanlara ne kadar saygı gösterirsek çocuklarda okumaya o kadar sevgi gösterebilir. Bu saygı okuyan insanı şımartmaz da ona bir katkı da sağlamaz ama çocuklarında okuyan insanı örnek almasını sağlar genelde.
Sevgili dostum,
Okuma ve çocukların öğrenmesi üzerine bir çok bilimsel kitap okudum ve gençleri ve çocukları 40 yıldır gözlemledim de bu mektubu onun ürünü olarak yazdım sana. Belki bu yazıyı okuyan bir insan çocukların kitap okuması için çaba harcamaya başlar umudu ile...
Sevgili dostum,
“Yapılan işler niyete göre değer kazanır” derler. İnsanlara okumayı sevdirmek için niyet eder ve gayret edersek bu işten zevk alırız. Bu rahmanidir. Eğer okuyanla alay ederek zaman harcarsak bu da şeytani olabilir. Çünkü okuyanla alay etmenin şakası olmaz. Onunla alay ettiğimizi gören çocuklarda gençlerde okumaktan soğuyabilir. Çoğuna komik gelebilir ama bu konuda iyi düşünmek gerekir
Sevgili dostum,
Ne yazarsak yazalım okuyan niyetine göre bir yorum getirecek eksik gören de olacak, fazla gören de. Biz iyi niyetle yazalım. İsteyen sağa çeksin, isteyen sola, isteyen yukarı ,isteyen aşağı. Bizim umudumuz yazdıklarımızı insanların okuyarak okumayı sevmesi. Umut okuyanın ekmeği, suyu havası ye kardeşim ye misali.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.