- 222 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'na Öznel Bir Bakış
Hem bedenen hem de ruhen sancı içinde kıvranan hasta bir genç çocuğun hikayesi... Yaşına nispeten epeyi ağır ve düşünceli ;kasvetli, evhamlı, hassas bir fıtrata sahip. Eğlenmeyi, gülmeyi bilmiyor yahut tercih etmiyor. Roman boyunca bir kez dahi kahkahasına şahit olmuyoruz ya da bir esprisine rastlamıyoruz.
Etrafındaki kişiler ;Paşa, Mithat Bey, hasta çocuğun arkadaşı, annesi ve Nüzhet. Bu kişilerle belli bir diyaloğu var fakat hiçbirine hislerini perdesiz bir biçimde aktarmıyor;daimi bir mesafe, daimi bir ölçü, daimi bir dikkat... Roman boyunca bir okuyucu olarak en azından annesi ile hakiki ve içten diyalogların beklentisi içinde oldum(Belki de hasta çocuğun içe kapanık ve acı çeken tarafına hüzünlendiğim için bir nebze olsun annesine içini dökerek rahatlamasını istemiş olabilirim...) fakat kısıtlı bir anne - oğul ilişkisi odaklı diyaloglardan başkasına rastlayamadım. Hatta kahramanımız, Nüzhet ’e duyduğu sancılı aşkı ve melankolik duyguları annesinin sezemeyişi ve bihaber davranışlarından ötürü, annesine içten içe kırgın, kızgın: "... Beni köşkte birkaç gün daha kalmaya mecbur eden annemin gelişi, bütün bu felaketlerin başlangıcı olmuştu. Köşkün derinliklerinde cereyan eden ruhi bir trajediden haberi olmayan bu kadın..."
Roman kahramanını her ne kadar ilk sayfalarda mahcup, sessiz, kendine güvensiz bir birey olarak tanısam da ilerleyen sayfalarda fikrimin değiştiğini ve hasta çocuğun esasında içinde gizli bir kibir bile taşıdığı hissine kapıldığımı söyleyebilirim. Özellikle bunu Paşa ve Ragıp Bey ile olan sohbetindeki hararetli ve kendinden emin bir vaziyette fikirlerini müdafaa edişinden hissedebiliriz.
Kahramanımızın Nüzhet ’e duyduğu umutsuz aşkın ve bacağındaki tümörün kendisine ne gibi sonuçlar getireceğinin bilinmezliği altında ezilişinin psikolojik serüvenini okurken, psikolojik tahlillerin sadeliğindeki başarı ve sürükleyicilik beni kitaba bağlayan unsurlar arasındaydı. Ayrıca kitabı bitirdikten sonra 1986 yapımı dört bölümlük dizisini izleyip kitapla mukayese etmek de ayrı bir edebi keyifti :)
Kitabın en çok aklımda kalan cümlesi ile tahlilime son veriyor ve keyifli okumalar diliyorum...
"Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.