- 184 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANLAYIŞ.
ANLAYIŞLI OLMAK.
Bizler anlayışlı insanları severiz. Kendimizi kötü hissettiğimizde, kendimiz için üzüldüğümüzde veya her şeyi berbat edip kötü hissettiğimizde, etrafımızda olmasını istediğimiz insanlar anlayışlı olanlardır. Anlayışlı olmak, başkalarında övdüğümüz ve övdüklerimizden iyi ya da daha kötü olabileceğimiz bir şeydir. Öyleyse soru şu: Bu haslette nasıl daha iyi oluruz?
Cevabı vermek şaşırtıcı derecede zor. Anlayışlı olmak, başka bir kişinin zihninde neler olup bittiğini gerçekten anlamakla pek de bağlantılı değildir. Başkalarının zihnine girme işinde mükemmel olan, ancak soğuk ve mesafeli bir bir psikiyatrist düşünün. "Başkalarını anlamada" çok iyi olduğunu söyleyebiliriz, ancak "anlayışlı olma" konusunda iyi olmadığı kesin. Şimdi bir yardım hattı çalışanını düşünün. Kibar, yargılayıcı olmayan, başkalarının dertlerini dinlemeye hazır, ancak (henüz) insanları iyi anlayamayan. Yine de onu anlayışlı olarak tanımlarız. Öyleyse anlayışlı olmak, başka bir kişinin zihinsel olaylarını kavramanın ötesinde bir şey olmalıdır. Peki ne olabilir?
Anlayışlı olmak bir erdemdir. Aristoteles erdemi; düşünmemizi, hareket etmemizi ve doğru hissetmemizi sağlayan karakter özellikleri olarak gördü. Düşünsel erdemler, her şey hakkında doğru şekilde düşünmemizi ve onları tanımamızı sağlar. Ahlaki erdemler ise, doğru şekilde davranmamızı ve hissetmemizi sağlar. Örneğin; ölçülü bir insan, iyi yiyecek ve içeceklerin sunduğu zevklerden ne çekinecek ne de bunlara aşırı derecede düşkün olacaktır; bunlardan olması gerektiği şekilde keyif alacaktır. Aristoteles ahlaki erdemleri, çok az veya çok fazla duygu ve motivasyonun tam ortası, yani “altın oran” olarak tanımladı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.