- 284 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEPREMDEN SONRA . ( 1 )
………….. DEPREMDEN SONRA …………. ( 1 )
Altı şubat, gece yarısı,ömrünün sonuna kadar unutamayacağı , kötü bir haber almıştı.
İnanamadı, inanmak istemedi, hemen telefona sarılıp, Antakya’da bulunan ailesini aradı, ama-
bir türlü, ailesine ulaşamıyordu. Sabaha karşı, bir otobüse binip yola çıktı. Selma otobüste, kaç
defa ailesini aradıysa, bir türlü ulaşamadı. Aklına çok yakın tanıdığı annesinin, can arkadaşı-
Perihan hanım geldi. Aradı, karşıdan,parazitli boğuk bir ses geldi.
………. Alo, alo,sesler o kadar anlaşılmaz, kötü geliyordu’ki, sonunda konuşamadan hat düştü. Selma –
birkaç defa daha denedi sonra vazgeçti. Antakya’ya giden yolculardan biri, önündekiyle konu
şurken kulak misafiri oldu. Orta yaşlı adam,boğuk bir sesle .
………… Hatay harabeye dönmüş, şimdiye kadar, böyle bir deprem görmedik diyorlar, diyordu.
Selma kendini tutamadı, ağlamaya başladı.Ertesi gün öğle üzeri, Antakya’ya ulaştığında, –
depremin ne kadar büyük olduğunu gördü. Oturdukları semte gelene kadar, gördükleri, dehşetin –
büyüklüğünü anlatıyordu. Trafik çok yoğundu,yollar kapalı olduğu için araçlar nereden-
gideceklerini bilemiyordu. Her yıkılan enkazın etrafında, büyük kalabalıklar vardı. İnsanlar-
telaş içinde, sağa sola koşturup yardım istiyorlardı. Selma oturdukları evin önüne geldiğinde-
binayı tanıyamadı. Aynı sıradaki yedi sekiz apartman yan yana hepsi yıkılmıştı.Yüksek tepecik-
haline gelmişlerdi. Oturduğu apartmanın, enkazından, insan sesleri geliyordu.İnsanlar elleriyle-
molozları çıkarmağa uğraşıyorlardı.Ne bir vinç ne bir kepçe ne de bir kurtarma ekibi vardı.
Selma enkaz başındakilere yardım etmeğe başladı. Enkazın bazı yerlerinden insan çığlıkları-
duyuluyordu. Bir taraftan yağmur,bir taraftan rüzgar esiyordu,Dondurucu soğuğa rağmen-
Selma karanlığa kadar çalıştı.İnsanlar işi bırakınca mecburen çalışmayı bırakıp yolun kenarında-
kaldırımda bir tenekenin içerisinde ateş yakıp ısınan bir kalabalığın yanına yaklaşıp ısınmağa-
çalıştı. Yağmur durmuştu ama elektrikler kesik, her yer karanlıktı. Herkes enkaz altında kalan-
yakınları için ağlayıp bağırıyor, göz yaşı döküyordu. Kalabalığın arasından bir kadın sordu
……….. Kızım kimin var senin enkaz altında?
……….. Kim yok ki teyze, üç, dört, beşinci katta ailem akrabalarım oturuyor. Amcam ailesi, dayım ailesi
teyzem ailesi.
…………. Kızım biz sabah , kendi imkanlarımızla üç kişiyi çıkardık. Yaşlı bir kadın, genç otuz otuzbeş-
yaşlarında bir erkek, birde altı yedi yaşlarında küçük bir kız çocuğu.
…………. Sağ’mı çıkardınız teyze, şimdi neredeler?
………….. Yaşlı kadının durumu çok kötüydü. Erkeğin durumu biraz iyiydi, kız çocuğunun hiçbir-
şeyi yoktu.
…………. Nereye götürdüler peki?
…………. Vallahi kızım o telaşta, kim götürdü nereye götürdü görmedik.
Ambülansların biri gidiyor biri dönüyordu. Selma sabah gün ağarırken, yoldan geçen bir –
pikapı durdurup, hastaneye gitti. Hastanede çökmüştü. Hastanenin her tarafı kalabalıktı.
etraf yaralılar,ölülerle doluydu. Mahşer yeri gibiydi. Çığlıklar ağlamalar, çaresizlik içerisinde-
oradan oraya koşanlar, cenazesini tekrar alıp gidenlerle doluydu. Kimse karşısında muhatap
bulamıyordu. Hastanede görevli, doktor, hemşire, diğer çalışanların bir çoğu enkaz altında-
kalıp yaşamını yitirmişti. Selma çaresiz dönüp yavaş, yavaş yürüyerek, tekrar evinin bulun-
duğu yere geldi. İnsanlar tekrar el yordamıyla enkaz kaldırmağa başlamışlardı.ellerinde -
birkaç kazma kürek, çabalıyorlardı. Etrafta dolaşan iki polis gördü. Yanlarına gitti.
………….. Afedersiniz, Kızılay, afad, askerler, neden gelmiyorlar? Hiçbir yardım ekibi yok. Şu insanlara-
bir bakın, kazma kürekle çaresizlik içerisinde, insan kurtarmaya çalışıyorlar?
…………. Hanım efendi, herkes bizi suçluyor biz emir kuluyuz. Buranın valisi var, belediyesi var.Sizin-
muhatabınız onlar.
Selma tekrar dönüp enkazın başına geldi. Hala enkazın altından insan sesleri duyuluyordu.
koca, koca ağır beton bloklarını kazma, kürekle kaldırmak mümkün değildi. Elleriyle yapa-
bildiği kadar,taşları alıp arkaya doğru atmağa başladı. Hem ağlıyor hem çalışıyordu.
Depremin dördüncü günü,afad,Kızılay, askerler, madenci kurtarma ekipleri, geldi. Selma -
orada akrabaları olanlar ve gelen diğer gönüllülerle birlikte tekrar çalışmaya başladı.
İki saat kadar sonra,gelen bir emirle ekip başka bir yere, gitmek zorunda kalmıştı.Bu
arada enkazdan dört kişiyi cansız olarak çıkarmışlardı. Ekiplerin gidişiyle, orada bulunanlar-
çıldırmıştı. Hala enkazın altında bağırıp, yardım isteyenlerin acı çığlıkları geliyordu. Yağmu-
run hızlanmasıyla herkes, kaldırımın üstündeki ağaçların altına sığındı. Konuşacak şikayet –
edecek, derdini anlatacak, kimse yoktu. Selma üç gündür aç susuz bir halde, tükenmiş bit-
kin bir durumdaydı. Başı ağrıyor. Midesi bulanıyordu.Kaldırıma oturdu, başını öne eğdi-
Allah’ım sen göçük altında kalanlara yardım eti diye, dua okumağa başladı. Omuzuna bir el-
dokununca, başını çevirip baktı.
…………. Al kızım,çok bitkin görünüyorsun,biraz ye,yoksa bu soğukta hasta olacaksın.elinde bir bar-
dak sıcak çorba küçük bir ekmek vardı.
………… Selma teşekkür ederek aldı.Kadın konuşmasına devam etti.
…………. Kızım bak şu ilerde konteynerde yemek dağıtıyorlar, sabah, öğle, akşam gidip yiyebilirsin-
yanındaki büyük çadırda da halka, yiyecek erzak dağıtıyorlar. Selma çok susamştı,su-
almak için kadının söylediği yere gitti.Bir litrelik su aldı , bir kenara oturdu, yavaş yavaş-
suyunu içerken yanına bir kız çocuğu geldi. Selma gözlerine inanamadı. Amcasının küçük-
kızı Ömür sapa sağlam karşısında duruyordu. Hayatında hiç bu kadar sevinmemişti hemen-
kuzenine sarılıp öptü kokladı. İkisinin de göz yaşları bir birlerine karışmıştı.
………….. Prensesim benim. Sen nerden çıktın böyle, annen baban burdalarmı?
Ömür eliyle ilerdeki çadırı işaret ederek, elinden tutup çadırın yanına götürdü
Erzak dağıtılan çadırın önünde kuyrukta sırasını bekleyen bir bayanın yanında durdular
Ömür eliyle kadını işaret etti. Kadın bir yakını olduğunu anlamıştı
………….. Siz bu güzel kızın yakınımısınız?
…………. Evet ben amcasının kızıyım. İsmim Selma.
………….. Çok şükür bir yakını çıktı. İnanın çok sevindim. Deprem sabahı sokaklara fırladık. Karşıdaki
yıkılan binaların orada gezerken, enkaz altından çıkarılan üç kişiyi hastaneye göndermek –
için araç arıyorlardı. Baktım küçük kızın hiçbir yarası, beresi yok, elinden tutup, buraya –
getirdim. Bak şu ilerde derme çatma çadırların içerisinde kalıyoruz.yerin yoksa çadırda-
bir kişilik yerimiz var gelip bizimle kalabilirsin.
………….. Adınız ne, hanımefendi ?
………….. Adım Seher, bu küçük kız konuşamıyor, işaretle anlaşıyoruz, hep kulağını gösteriyor-
……………. Kuzenimin işitme problemi var, Seher teyze, İşitme cihazıyla duyup konuşabiliyor.
sanırım işitme cihazı enkaz altında kalmış. Seher hanımın çadırdan yardım malzemelerini –
alana kadar beklediler, birlikte kaldıkları çadıra gittiler. Çadır aceleyle yapıldığı için .
yağmurda eşyaların bazıları ıslaktı. Çadırda,Seher hanımdan başka,iki kızı bir yaşlı annesi-
bir de kocası kalıyorlardı. Seher hanım sordu.
…………… Enkaz altında, kiminiz var?
…………… Annem babam iki kardeşim dört amcamlar dört, dayımlar üç, teyzemler beş,toplam on altı-
kişi. İnşallah onlarda sağ çıkarlar. Kusura bakma, Seher teyze, enkazın yanına gitmem gerek
…………… Tabi kızım git, istediğin zaman gel biz buradayız. Yakında yeni çadırlar kurulacakmış,-
o zaman biraz rahat ederiz,belki soba da verirler, elektrikte yok, idare ediyoruz işte.
Selma kuzeninin elinden tutarak, enkazın yanına gitti. Enkazda çalışanlar ümidi kesmiş-
çalışmayı bırakmıştı.Kaldırıma oturdu. Sıra sıra dizilmiş binaların enkazlarına baktı. Hiç –
kurtarma ekibi,dozer, vinç yoktu. Yıkım o kadar büyüktü’ ki Hükümet belediye hazırlıksız-
yakalanmıştı, Koordinasyon olmadığından, herkes panik içerisinde ne yapacağını, kime ne
söyleyeceğini., kime başvuracağını bilmiyordu. Gerçek olan ise, durmadan, yaralı ölü –
taşıyan ambülansların acı veren korna sesi ve evsiz barksız kalan yakınlarını kaybetmiş-
binlerce çare arayan insan topluluğu.
altıncı gün tekrar başka bir ekip geldi. Ama artık enkaz altından hiç ses çıkmaz olmuştu.
Selma o gün, yaşadıklarını asla unutamayacaktı. Altıncı ve yedinci gün ailesinin cesetleri,bir –
kişi hariç hepsi ölü olarak çıkarıldı. Ambülans la mezarlığa gidip gelmekten ayakta duracak –
hali kalmamıştı.Mezarlık mahşer yeri gibi kalabalıktı. Dört, beş tane kepçe durmadan,sıra-
sıra çukur kazıyordu. Mezarlıkta bulunan savcı D.N.A ,parmak izi alıp, fotoğraf çekildikten-
sonra gömülmesine izin veriyordu. Çoğunda kefen yoktu, namazsız kefensiz hemen, çukura
gömüyorlardı. Ölenler kaç gündür enkaz altında kaldıkları için kokmağa başlamıştı. Mezarlık-
durulması güç bir kokuyla kaplıydı. Selma bitkin bir halde, çadırdan çıkıp,enkazın bulunduğu -
yere doğru yavaş yavaş yürümeğe başladı. Sadece enkazdan dayısı çıkmamıştı. Her zamanki-
yere, enkazın karşısındaki kaldırımın kenarına oturup, boş ve manasız gözlerle enkaza bak-
mağa başladı. Başında inanılmaz bir ağrı başlamıştı. Birkaç dakika sonra yanına kuzeni Ömür-
gelip oturdu.Selma’nın ağlamaktan sanki göz pınarları kurumuştu. Ömür’e sarıldı. Tıpa tıp-
annesine benziyordu. Ömür’ün annesi’ de beyaz tenli sarışın mavi gözlüydü.
……………. Ömür sen çadıra git burada bekleme. Bak benimde başım ağrıyor, birazdan bende gelirim.
Ömür sessiz kalkıp çadıra doğru yürüyüp gitti.
Poyraz çadırın içerisinde, arkadaşlarıyla birlikte, yeni gelen yardım malzemelerini,yerleştir-
meye çalışıyordu. Çadırın önünde devamlı içeriye bakan küçük kızı görünce yanına gitti.
…………… Nasılsın küçük hanım, bir şey mi istiyorsun?
Ömür eliyle başını göstererek,yüzünü buruşturdu.
…………… konuşamıyormusun,gel o zaman ne istediğini göster.
Ömür çadırın içerisine girip dolaşmağa başladı. İlaçların olduğu yere gelince durup eliyle-
İlaçları gösterdi.Tekrar eliyle başını gösterdi. İlaçları düzenleyen genç poyraza baktı.
her halde ağrı kesici istiyor. Poyraz bir kutu ağrı kesici alıp Ömür’ü elinden tuttu.
gel bakalım bu ilacı kim için alıyorsun. Giderken bir oyuncak ayıcık alıp ömür ün eline
tutuşturdu. Ömür çok sevinmişti gözlerinin içi gülüyordu. Birlikte yürüyerek, Selma’nın-
bulunduğu yere gittiler. Selma dalgın, dalgın enkaza doğru bakarken, bir sesle irkildi.
…………… Merhaba size nasıl yardımcı olabilirim.
Selma hiç tanımadığı gence baktı.
…………. Ölen ailemi tekrar getirebilirmisin?
Poyraz bu soru karşısında durakladı.Böyle bir soru beklemiyordu
…………. Şey, ben çok özür dilerim. Başınız sağ olsun. Bu küçük ablacığım çadıra geldi. Konuşamıyor-
İşaretle bir şeyler anlatmaya çalıştı. Sonunda ağrı kesici istediğini anladık. Bende merak ettim
birlikte geldik.
Selma, genç adamı şöyle bir süzdü, kuzenine baktı.
………….. Ömür sen’ mi gidip ağrı kesici istedin?
Ömür başını öne eğip kaldırarak, evet anlamında salladı. Elindeki ayıcığı göstererek Poyraz’ı
İşaret etti. Selma ayağa kalktı.
………….. İsminiz nedir?
…………. Poyraz.Ya sizinki?
…………. Benim adım Selma.
…………. Tanıştığıma memnun oldum Selma hanım. Amacım sizi üzmek değildi.
…………. Bende tanıştığıma çok memnun oldum. Zaten bir haftadır üzgünüm sizinle bir ilgisi yok.-
bütün ailemi, akrabalarımı, şu apartmanın enkazında kaybettim, sadece dayımı bulamadılar-
………… Tekrar başınız sağ olsun, Allah sizlere sabır , uzun ömür versin.
………… Poyraz bey yabancıya benziyorsunuz, nerelisiniz?
……….. Doğma büyüme İstanbulluyum.Depremi duyunca gönüllü arkadaşlarla birlikte buraya geldik-
ben yardım çadırında arkadaşlarla birlikte çalışıyorum. Her hangi bir ihtiyacınız, bir problemi-
niz olursa çekinmeden gelip bana söyleyebilirsiniz. Benim şimdi gitmem gerek yeni gelen –
malzemeleri ayırıp düzenliyoruz. Bu küçük güzel ablam neden konuşmuyor?
………….. işitme sorunu var. Ömürü’de vatandaşlar enkazdan çıkarmışlar. İşitme cihazıyla duyuyor.
İşitme cihazı göçük altında kalmış onun için, anlamakta zorluk çekiyor.
………….. Anladım. Sonra görüşürüz. Tekrar başınız sağ olsun.
Poyraz yavaş adımlarla oradan çadıra doğru yürüyerek uzaklaştı.
Poyraz, küçük Ömür’ü çok sevmişti. Ömür sık, sık Poyrazın bulunduğu çadıra gelip, orada-
çalışanları seyrediyordu. Poyrazın arkadaşları da Ömür’ü benimsemişlerdi. Poyraz, elinden-
geldiği kadar, onlara yardım etmeğe, çalışıyordu. Birkaç gün içinde. Gelen yardım malzeme-
lerinden, çadır soba ayarlayıp, uyduruk çadırdan kurtulmalarını sağlamıştı. Arkadaşı poyraz’a
sordu.
…………….. Poyraz, bu gün küçük ablamız, hiç gelmedi. Alıştık ona biliyormusun? Hatta özledik.
…………….. Evet bu gün hiç gelmedi, şu işleri bitirip gidip bakarım.
……………. Bence sen işi bırak biz hallederiz. Sen git bir bak merak ettim.
Poyraz işi bırakıp, çadırdan çıkarak,Ömürün kaldığı çadıra gitti. Çadırın kapısı açıktı.Başını –
uzatıp, içeriye seslendi kolay gelsin. Seher hanım, yanına geldi,.
……………. Hoş geldin Poyraz , geçsene içeriye.
…………….. Ben ömür’e bakmaya geldim, bu gün yanımıza hiç gelmedi, merak ettim. Poyraz yerde-
yatan ömür’ü görünce, içeri girip, yanına yaklaştı. Küçük kızın alnı ter içindeydi, elini-
alnına koydu, ateşi baya yüksekti.
…………….. Seher teyze, Selma nerede? ateşi çok yüksek, hemen hastaneye götürmek gerek.
…………… Sanırım, yine enkazın oralarda bekliyordur.
Poyraz aceleyle çadırdan çıkıp, yardım çadırına arkadaşlarının yanına gitti.
…………….. Salih abi senin arabanın anahtarını verirmisin ?
Salih ekibin başıydı, Aynı okulda okuyorlardı,kendisi birinci ,Salih üçüncü sınıftaydı.
…………….. Şu bizim maskot kız var ya , Ömür , hastalanmış, ateşi çok yüksek, hastaneye götürmek-
gerek. Salih anahtarı poyraza uzattı.
……………… Bak buranın hastanesi yıkıldı biliyorsun değil’mi ?
…………….. Peki nereye götüreyim?
……………. Sen direkt E 5 karayoluna çık , kırık han a doğru giderken, sol tarafta araştırma hastanesi –
var, oraya götür. Bak şimdi bizim arkadaşlardan bir kaçı orada mutfakta çalışıyor. Gerçi-
orası’da hasar görmüş ama bahçeye sahra hastanesi kurmuşlar. Ben şimdİ Metini arar-
konum atmasını söylerim. Sen giderken sana konum bildiririm. Poyraz teşekkür edip –
giderken arkasından sınıf arkadaşı Şeyma seslendi. Poyraz dönüp baktı. Şeyma Salih’e
baktı.
……………… Salih abi poyraz yalnız gitmesin bende beraber gideyim.zaten iş bitmek üzere ?
……………. Tamam git, yalnız dikkatli gidin trafik karışık. Bir şey olursa beni arayın.
15- 20 dakika sonra hastaneye ulaşmışlardı. Doktor hemen müdahale etmiş, biraz-
dinlensin sonra götürebilirsiniz demişti. Poyrazla , Şeyma dışarıda bekliyorlardı.
Şeyma üzgün duran arkadaşı Poyraza baktı.
……………. Üzülme Poyraz, iğne, vurulunca ateşi biraz düştü, birazdan normale döner.
…………….. Allah düşmanımın başına vermesin Şeyma, Koca aileden kurtulan tek kişi Ömür.
kuzeni Selma’da çok kötü, resmen bunalımda. Çok yalnız ve çaresiz durumdalar.
……………… Sen varsın, biz varız,arkadaşlarımız var. Elimizden geleni yaparız.
………………. Biliyormusun Şeyma. Bir an düşünüyorum Keşke gelip bu felaketi görmeseydim, diğer-
taraftan, iyi’ki gelmişim Burada insanlara yardım ediyorum diyorum.
……………. Haklısın, Depremin ilk olduğu sabah, televizyonda seyrederken ağlamıştım.Bende’iyi’ki-
buraya gelmişim diyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.