- 317 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
URUMÇİ VE DOĞU TÜRKİSTAN’A UYGULANAN ZULÜM
URUMÇİ VE DOĞU TÜRKİSTAN’A UYGULANAN ZULÜM
Dünyanın birçok bölgesinde bazı kültürlerin, bazı milletlerin ya da bazı hükmünü yitirmiş sapık dini inançların Tarih boyunca zulümler, soykırım ve baskılar yaptıkları bilinmektedir.
Bu zulümlerden en çok bilinenleri Ermenilerin Müslüman Türklere karşı uyguladıkları zulüm. Bir diğeri Yunan mezalimi, Sırp, katliamı, Ermeni zulmü uzun yıllar insanların hunharca öldürülmeleriyle sonuçlanmış ve dünya tarihinde birer kara leke olarak yerini almıştır. Doğu Türkistan’daki katliam ve değişim çok daha vahşi yapılan soykırım anlamında karşılığı olan bir zulümdür.
İnsanlara zulmeden iki etken var; birisi kapitalizm diğeri dinsizlik ya da İslam dışı dinlere mensup olanların zulmü. Şöyle de diyebiliriz kapitalizm ya da kominizim. Bu iki unsurun derdi islam ve Türklüktür. Türk kültürü, Türk dili ve İslam bunların baş düşmanıdır. Türkiyenin beynini ve ferasetini, yönünü birazda Uygur Türklerinin yaşadığı zulme çevirmesi gerekir.
Uygur Türklerinin Çin’in batıya çıkış kapısında olması önemli bir unsur ve etkendir. Yeraltı zenginlikleri, kömür ve petrol ayrı bir etkendir. Bütün Türk dünyası ve bütün İslam dünyası üzerine düşen görevi bir an önce hatırlamalı ve yerine getirmelidir, Aksi takdirde sahipsiz görülen, Doğu Türkistanlı soydaş ve dindaşlarımızın yaşadığı zulüm artarak devam edecektir, Bölgedeki son Müslüman Türk ölene kadar. İslam dışı ne kadar akım varsa hepsinin ortak düşmanı Müslüman olan Türklerdir. Şu an doğu Türkistan’da yaşayan Türkler ölü bir millet konumundadır. Dünyanın hiçbir gücü ve milleti bunu görmüyor ve ilgilenmiyor.
Nerde kaldı batının insan hakları. Tabi Müslüman olup bir de Türk olursa hepsi kafasını kuma gömüyor. Bir gün önceden bir gün sonrasında hangi zulme maruz kalacaklarını düşünmekte ve o günü yaşamaktalar. “yaşamak” kavramına dair tek şey, bir günü daha ölmeden ve en az hasarla atlatabilme rüyasıdır. Sincan kurtarılmış bölge olarak doğu Türkistan’ın olmasına rağmen hak sahiplerinin elinden gasbedilmiş. işgal edilmiş bir yer. Üzerinde oturanların vatan bildikleri bir toprak. Gel gör ki hiçbir dünya devletleride kılını kıpırdatmıyor. “Sincan”, aslında Doğu Türkistan, dünya tarafından da yok sayılıyor. Bir bölge ve o bölgede yaşayanlar, o bölgenin gerçek hak sahipleri hukuken tanınmadığı için burada yapılan işkenceler ve yaşam hakkı ihlâlleri de kolayca görmezden gelinebiliyor. Çinin Güçlü olması bazı ülkelerin sessiz kalmasına bir neden olarak gösteriliyor. Batılıların sessiz kalması ise Türk ve Müslüman olmalarından dolayıdır.
İslam dışı her şeyi mübah sayan Çin yamyamı doğu Türkistan için salyasını akıtıyor. Araştırdığıma göre kimsenin tahmin edemeyeceği bir sayıya ulaşan Türk’ü öldürmüşler. Sayı vermeyi pek uygun görmesemde bilinmesi açısından vereyim 35 milyon doğu Türkistanlı Çin tarafından çeşitli şekillerde öldürülmüş.
Bu bölgeye tamamen sahip olmak isteyen ve burada Müslümanların sayısının artmaması yolunda bütün kıyıcı faaliyetleri hayata geçiren Çin, şu ana kadar 35 milyondan fazla Doğu Türkistanlının canını aldı. Peki, ya kalanlar? Hayata bir şekilde tutunmayı başaranlar? Onların hâli ise çok daha vahim! Kendi insanına bile zulmü reva gören bir Çin var önümüzde. En gaddar kanunlarla insana hükmetme ve sindirme politikasıyla meşhur. Bunu çok zaman kendi insanına bile çeşitli baskı ve zulümlerle icra ettiği herkesçe biliniyor. Fakat mevzubahis Doğu Türkistanlı Müslümanlar olunca, işkencelerin, baskıların ve zulmün hududu iyice belirsizleşiyor. Bir insan neden zulüm eder Bence korkudan diyebiliyorum Zira Çin’in Türklere uyguladığı baskıyı gördüğümüzde Türklerin çoğalmasından korkmaları için diyebiliyorum. Kendi insanına bile iki çocuktan fazlasını yaptırmayan Çin doğu Türkistanlılara da değişik baskılar uygulayarak çocuk yapmalarının önünü kesmek istiyor.
Burada Müslüman kadınların iki çocuktan fazla doğurması yasak. Bazı hâllerde üçe kadar izin verilebiliyor. Fakat izinsiz bir doğum haberi alındığında Çin yetkilileri bu süreci istediği an sonlandırabiliyor. Zaten bir cinayet şekli olan kürtaj, burada Müslüman kadınlara zorla yaptırılıyor ve daha da beteri, hamileliğin son aylarında bile bu cinayetler işleniyor. Amaç, Müslüman nüfusunu sürekli baskılamak.
Doğu Türkistan da Türklerin sayısı çok azalmış görünüyor. Buna birde Çin’den getirilen Çinlilerin Türklerin yurtlarına evlerine yerleştirilmesini düşürsek çok vahim. Uygur Türklerinin oran olarak da yalnızlaştırılması yönündeki politika hız kesmeden devam ediyor. Bölgede Çinli sayısı periyodik olarak arttırılırken, Müslüman nüfusun kırılması için her türlü yol deneniyor. Çin’in 19.eyaleti ve 5. Özerk bölgesi olan Sincan Uygur Özerk Bölgesi yeraltı zenginlikleri bakımından dünyada sayılı bir itibara sahip.
Çin’in en önemli maden işletmelerinin yüzde 85’ine sahip. Burada altın, pırlanta, bakır, uranyum, doğalgaz, petrol ve toplamda 138 çeşit maden bulunur. Çin’in enerji ihtiyacının çoğu buradan karşılanır. Boru hatları, önemli sanayi tesisleri, ipek yolu buradan geçer. Rusya’ya karşı tampon bölge oluşu stratejik önemini arttırır. Çin’in trilyon dolarlık “Kuşak Yol Projesi” nin Beijing’den başlayıp Urumçi ’den Asya’ya dağılan önemli kolları da buradan geçer. Bütün olup bitenler hep zenginliklerle Müslüman olmalarından dolayı olmaktadır. Keyfi uygulamaları pek çok alanda olup dünyada buna sessiz kalmaktadır. Bu yollardan biri de mesnetsiz tutuklamalar. Çin polisi yolda yürüyen bir Doğu Türkistanlıyı istediği gibi arayabiliyor ve herhangi bir suç isnadıyla hapse atabiliyor. Hapis dediğimizse daracık hücreler. Bu hücrelerde yıllarca tutulan insanlar bir gün özgürlüklerine kavuşsalar da psikolojik olarak çökmüş olununca normal bir yaşam sürmeleri mümkün olmuyor.
Urumçi kilit noktasıdır. Doğu Türkistanlı Türk’lerin dinlerini yaşamadıkları yaşayanlarında zulüm gördükleri bir gerçektir. Toplu namaz kılmaları mümkün olmadığı gibi dinlerini yaşamakta mümkün değildir. Hatta Türkçe konuşmanın ve öğrenmeninse çok zor olduğu bir gerçektir. Bu şeylere tevessül edenlerin dövüldükleri hücrelere atıldıkları bir gerçektir. Ha şimdi ha birazdan alacaklar bizi diyerek kapkara bir ruh halinde yaşamaktalar. Korku ve dehşet tünelinden geçer gibi bitiriyorlar günlerini.
Kendi dilleri yasaklanıyor. Çince öğrenmeleri zorlanıyor. Gençleri alıp çalışma bahanesiyle Türklerin bir arada olmaları engelleniyor. Kızlar çalışma bahanesiyle çinin değişik bölgelerine taşınarak asimile olmaları sağlanıyor. Dünya bütün bu olup bitenlere seyirci kalıyor. genç kızlar Çin’in farklı bölgelerine, güya çalışma-çalıştırma gayesiyle gönderiliyorlar. Genç kızların başına neler geldiğini tahmin etmekse zor değil.
Urumçiden başlayıp başka bölgelerde yayılan baskı politikası ve toplu imhalar gün geçtikçe artmaktadır. Çin, “Türk’leri eğitim kamplarındaki hücrelere atıyor, burada işkence ediyor. Kendi dillerini unutturmaya, dillerinden dinlerinde kültürlerinden koparmaya çalışıyor. Çok şey var ama hepsini burada yazmak ve konuşmak mümkün değil yaşama hakkı elinden alınan, işkenceyle akıl ve ruh sağlığı kaybettirilen ve hâlihazırda inandığı gibi yaşayamayan daha niceleri var.
Bir nevi Man kurtlaştırılan Türk’ler gün geçtikçe azınlık pozisyonuna düşmeye az kaldı. Çin zulmüne kimse ses çıkarmıyor, kimsenindi umurunda değil. Türkiye yüz yılı bunun için çok önemli Türk birliği ‘’Türk keneşi’’ bunun için önemli. İslamla özdeşleşen Türk ’lük ve İslami kimlikler küfrün ortak düşmanıdır.
Bize ne düşüyor diye kendimize soracak olursak güçlü bir iman, sarsılmaz bir ümmet birliği ve bilinciyle mücadeleye ara vermeden devam etmek. Eğer biz bu unsurlarla emek verirsek Allah emeğimize boşa çıkarmaz. Bütün Türk dünyası birbirimizin elinden tutarak kopmaz ve kırılmaz bir zincir oluşturup güçlü bir ümmet bilinciyle mücadele edersek amacımıza ulaşabiliriz. Yani inançlı zincir halkaları yaparak güçlenmek, Güç birliği yapmak. ‘’Sefer bizden zafer Allah’tan’’ Ağlayarak yazdım sizi bilmem
================================AR===========================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.