- 221 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SEVDA MASALIYDI BİZİM Kİ - Bölüm 3
Deniz,
’’ Anlat bakalım Cevat seni akşam, akşam buraya getiren problem ne?’’
İkisi de karşımda oturuyordu. Şirvan’la yaptığım konuşmayı noktası noktasına anlattım. Mert ağabeyim, ’’Bu anlattıkların doğru mu? Yoksa rüya mı gördün?’’
Cevat,
’’Baştan ben de şaşırdım bir ara inanıp inanmamak arasında bocaladım. Ama anlattıkça şaşkınlığım daha da arttı. Hakkımızda o kadar çok şey biliyor ki tesadüf
olamaz.’’
Deniz,
’’Şimdi sen benden ne öğrenmek istiyorsun? Bugüne kadar bildiğimiz her şeyi anlattık.’’
Cevat,
’’Şirvan, bizim üzerinde durmadığımız ama onun özellikle üzerinde durduğu bir nokta var. Veda ablam babamı terk ettiğinde iki bin yılının ilk aylarıydı, ikisinin sizin evde buluştuğunda ise tarih iki bin iki yılının ocak ayını gösteriyordu. İki tarih arasında iki yıllık bir boşluk var. Veda ablam babamı terk ettikten sonra ailesinin yanına gelinceye kadar geçen bir süre ne kadar, hiç buna dikkat ettiniz mi? Ve Şirvan’ın dediği gibi gözden kaçan altı aylık bir boşluk var mı?’’
Deniz,
’’Düşünmem lazım. Baban Veda’nın kendisini terk ettiğini haber verdikten sonra buraya geldiği için çok sevinmiştik.’’
Cevat,
’’Tamam, işte gariplikte burada bir insan arkadaşının eşini terk etti diye sevinir mi? Başka bir sebep olmalı?’’
Deniz,
’’Dur bir dakika düşüneyim. O zamanda bazı şeyler bana garip gelmişti ama üzerinde durmadım Sanki Veda’nın söylemek isteyip de söylemediği bazı şeyler vardı. Ah benim aptal kafam tabi ya, İki bin yılının son aylarıydı. Kız haklı babanın yanından ayrılışıyla buraya gelişi arasında uzun bir zaman dilimi var. Bu detay o zaman dikkatimizi çekmemişti.’’
Mert,
’’Yıllar öncesine gidiyoruz. Vay canına Deniz? Veda’yı kaybedeli tam on dokuz yıl olmuş. Değil günler, yıllar bile ne çabuk geçiyor. Tamam, hayatım ama ağlamana gerek yok.’’
Deniz,
’’Elimde değil mert. Ben istemesem de o yaşlar gözümden akıyor. Ona olan özlemim hiç bitmedi. Çok Özlüyorum. Bazı geceler rüyalarıma giriyor. Bazı geceler bana ‘ ben de seni çok özlüyorum Deniz ‘’ diyor.
Cevat, ’’Adın’la Çisil’den haber var mı?’’
Mert,
’’Ağustosun yirmisinde on günlüğüne gelecekler. Daha ne olduğunu anlamadan yine geri dönecekler. Sen bana birazda kızdan bahset. Nasıl güzel mi?’’
Cevat,
’’Mert ağabey aklından ne geçiyor? Sakın çöpçatanlığa kalkma. Ama Allah’ı var ya hatun çok güzel.’’
Deniz,
’’İyi güzel de nerede ağırlayacaksın?’’
Cevat,
’’Benim ev ne güne duruyor. Yoksa benim iyi bir ev sahibi olacağıma inanmıyor musunuz? Ben ki dört kadının eğitiminden geçmiş zavallı bir adamım.’’
Mert,
’’Sahi Hasan’dan haber var mı?’’
Cevat,
’’Ağabeyim gayet iyi imiş yakında bu taraflara gelecekmiş.’’
Mert,
’’Şimdi ikinizin de canı sıkkın Deniz bırak şimdi çay demlemeyi, Hadi kalkın çayı Emirgan da İçelim.’’
Çay içme fikri hepimize cazip geldi. Çaylarımızı içerken Deniz ablam annemle ilgili hiç bilmediğim bir hikâyesini de anlatmaya başladı.
Deniz,
‘’Bir akşam vakti karşılıklı oturuyorduk nereden aklına geldiyse bak sana ne anlatacağım dedi. Ağzından dökülen kelimeleri bu güne kadar hiç duymamıştım sözlerini bitirdiğinde gözlerinden yağmur gibi yaş akıyordu. Hasan Cevat Bir gün Bana demişti ki, sana baktığım zaman gözlerimin gülümsediğini hissediyorum. Sık, sık gözlerime bak. Bir gün, bana baktığın bir gün bu gülümsemeyi sende hissetmezsen beni bırak git. Çünkü artık yüreğimde sana yer olmadığını anlayacaksın.’’
Deniz,
’’Peki, sen Hasan Cevat’a baktığın zaman yüzünde beliren o gülümsemenin kaybolduğunu hissettin mi?’’
Veda, ’’Hayır Deniz, hissetmedim. O gülümseme gözlerinden hiç düşmedi ki. O yüzden soğuk bir kış sabahı onu terk edip giderken yanımda, gözlerinden hiç eksik olmayan gülümsemesini de alıp götürdüm. Ama o hep kendisini sevmediğim düşüncesini taşıyacak.’’
Cevat’ın not defterinden 19/ Haziran/2006
Cuma sayfa / 27
Cuma gecesi üçümüz çay bahçesine giderek hoşça vakit geçirdik. Hepimiz bir şekilde Şirvan’ı merak ediyoruz zaman her şeyi ortaya çıkaracak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.