- 343 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÜNAL
Bizim sap saman işleri köyün işlerinden sonraya kalır. Hasan Zöhre’yi alınca evin yanını ve Gışla’yı gavak etti. Eskiden gavak para ederdi. Tarla azdı. Ancak gavak toplu paraydı. Patoscumuz Garakütüklü Vaysal’dı. Vaysal Gısacık Omar’ın buçuklu eniştesiydi. Zeki Hürü’nün oğludur. Babası Azgıtlı Müzefer’dir. Zeki ebesi Cennet garının yanında büyüdü. Babası üç evlidir. Anası bir sürü goca değiştirmiştir. Zeki şöförlüğü onun bunun yanında öğrenmiştir. Abtı Hürü , Deliksiz Mustafa’sına bir motor aldı. Gaadirli’de bir de ev yaptırdı. Çalışır çabalar, didinir cırtmalar Mustafa’yı adam etmek için uğraşırdı. Gocası Abtı Yusuf, Allah’ın bir adamıdır. Tembeldir, hiçbir şeyi umursamaz. Onun için adı tembellik ve sorumsuzlukla özdeşleşmiştir. Gardaşı Aptı Hasan var. O da aynısıdır. Hasan’ın garısı Anşa var. O da Yusuf gibidir.Vaysal önce Aptı Yusuf’un gızı Cennet’i sonra da Omar’ın gızı Anşa’yı gaçırdı. Önceki avradından da bir belik ehliyalı vardır. Ayağında gara şalvarı ve siyah ince burunlu gundurası, sırtında çizgili yeleği vardır. Cebinden çıkardığı darakla saçlarını arkaya doğru darardı. Gendi yaşlansa da gönlü hep gençti. Aptı Hürü Vaysal’dan patosu, moturu gördü. Parayı denkleştirince gırmızı bir motur alıp gapıya bağladı. Bir de şimşek patos aldı. Motoru ve patosu Omar’ın Zeki’si kullanıyordu. Hürüağtın anamın en yakın arkadaşıdır. Her gün birbirlerine oturmaya giderler. Lafın belini gırarlardı. Hasan Güllü’nün uçun yanıp tutuşurken, bir honçuğa gız vermem derdi. Güllü Paşa Ehmet’in gardaşı Menderese gaçıverdi. Hasan yumuş uşağıydı. Bir hafta ekin biçti Çakallık’ta. Mustafa bir yomiyeyi patosun bir saatine sayıyordu. Eskiden para da bulunmuyordu. Ne kadar tarla varsa hepsinin sapını Goca Harman’a toplardık. Melhamlı’nın sapını bile şelekle sırtımızda harmana getirirdik. Çeme iki gazzık çakarlardı. Arasına golan seğirirlerdi. Kirkitle vura vura şelek için golan dokurlardı. Pıtık dalından golana halka yaparlardı. Köyün arabacısı Canbaz Hacı’ydı. Gece sabaha garşı yetişirsen arabasına binersin. Bir defasında Maraş’ta bir sınava girmek için geceden Canbaz Hacı’nın evine anamla geldim. Gapıyı çaldık. Avradı gapıyı açtı. Hacı daha uyanmamıştı. Işığı bile açmamıştı. Ataşın ışığında sabah olmasını beklemiştik. Hacı’dan başka Nuru Veli’nin oğlu Memmet bir münibüs aldı. Andırın’a gidip geliyor. Akgala Mustafa orman dayrasından emekli olunca iki defa mıktarlığaa aday oldu. O zaman köy çok genişti. Gözelbeğli, Gedik, Gızıloluk, Garanebili, İsgenderli bir köydü. Gopil Mahmıt her seçimi gazanırdı. Çavuş İrbaham da aday olur da az bir oy alırdı. Akgala seçimi gazandı. Köy hizmetlerinin dozerinin ,grederinin üstünden inmezdi. Dik başlıydı. Kimsenin sözünü dinlemezdi. Kimin ağalı gelmiş, kimin çağalı gelmiş bilmezdi. Yol yapmak için dozerle kürüttürüverirdi. Gara İsmaal, Nuru Veli Akgala’nın adamıydı. Memmet Baba Ahmet’in gızı için yanıp dutuşuyordu. Düğürcülüğünü Akgala yaptı. İş hayırlıya erdi. Fal Adil’in oğlu ünal vardı. Zeki ve çevik bir çocuktu. On beş yaşında ya vardı ya yoktu. Sabah erkenden Ede’nin dükgenine giderken yolda Nuru Veli’nin ekin tarlasında kafasına daşla vurularak öldürülmüştü. Herkes katil olarak Nuru Veli ve oğlu Hacı’yı biliyordu. Memmet’in münibüsü Kesili’de gurşunlanmıştı. Patat Ali , Nuru Veli’nin gızına aşıktı. Ali ,Omar’ın Hürü’sünden ayrılmıştı. Hürü’den sonra bir avrat daha aldı. İspir’in evinde bir odada kalıyordu. Bir oğlan çocuğu vardı. Akıllı bir çocuktu. Daha çok ablamın Salih’inen oynardı. Avrat birez tembeldi. Bir gün gardaşları alıp götürdü. Bir daha da getirmedi. Patat Ali Garıcık’a Ede’nin evinin yanına yalın gat bir ev yaptırdı. Evin içini dayadı döşedi. Mıktar Akgala’dan boru alıp Almalı’dan evine su getirdi. Nuru Veli ve oğlu Hacı Maraş’ta hapise girince Nuru Eşe’yle beraber ev bekledi. Bunu gören Tatar’ın uşakları ken biçmeye başladı. Bir gece Patat Ali’nin evi yakıldı. Evde hiç bir şey galmadı. Hepsi kül oldu. Evi yakanın Deli Hacı olduğunu tahmin ediyorlardı. Borana Paşa köyün zenginlerindendi. Yazın Dırıl’da gule beklerdi. Evde malı da beslerdi. Hem aldığı aylığın bir guruşuna bile dokunmadan Andırın’da bankaya faize yatırırdı. Nuru Veli , Paşa’dan borç para almıştı. Fallar, Ala Paşa Nuru Veli’nin avgat parasını vermi de onu hapisten çıkarttırmış diye laf ediyorlardı. Şubat ayının ortsıydı. Hava iyi gidiyordu. Dırıl’da gar alaca vermişti. Sabah oluktan suyu doldururken Onbaşı’nın Sayım’ı durmadan dikkatlice yokarı doğru bakıyordu. Yemeği yedik. Malı emiştirmeye Tespili Yaka’ya davar damının yanına giderken Paşa’nın nağdara cevizi varsa hepsi paltayla soyulmuştu. Anam , babamı Paşa’ya habara yolladı. Paşa, Altındiş, Emine, Niyazı, İspir hep geldiler. Sığır bokunu cevizin yaralı yerlerine çalıp üstünü muşambayla iyice sarıp köşger ipiyle bağladılar. Paşa Nizipli’den şüpheleniyordu. Onun paltasının ağzında ceviz soyarken ceviz ağacına vurulan mık yarası vardı. Yemin verdi. Nizipli yemin etti ancak bir türlü inanmıyordu. Almalı ekin salağıydı. Nuru Veli’nin de tarlası ekindi. Temmuz başıydı. Nizipliler harmanı toplamıştı. Patos çalışıyordu.Patosun sesinden cangama duyulmuyordu. Biz de harmanı hazır etmiştik. Biraz dinlenek diye ardıcın gölgesinde oturduk. Aşağıda bir haran kişan goptu. Nizipli’nin Soner dedi ki, Merem’e bakın daşı gayayı sıyırdı. Nuru Veli’yi daşa dutuyor. Baktık ki iş çok vahim. Nurular harmanı terkeyip gaçtılar. Merem’in akıl sağlığı bozuktu. Arada sırada gafayı bozar. Doktordan rapor alırdı. Nuru Veli Dırıl tarafını teergedi.
YORUMLAR
Merhaba hocam..
Köy odaklı yaşam tarzını ve anılarını okumayı çok severim.
Ancak yazı içinde o kadar çok kişiden bahsetmişsiniz ki yazının sonuna geldiğimde kim kimdi, kim kimin nesiydi unuttum.
Ceviz ağacını baltayla soyan '' Merem" miymiş? Nuru Veli mi? Nizipli mi?
Kaleminize sağlık
Selam ve saygı ile