- 210 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HAKİKATİ SÖYLEME SANATIMIZ
CEHALETİN VE KURNAZLIĞIN PRİM YAPTIĞI BİR TOPLUMDA HAKİKATİ SÖYLEMEK ERDEM MİDİR?
Cehaletin ve kurnazlığın salgın haline geldiği toplumlar vardır. Daha doğrusu "getirilen"toplumlar vardır. Çünkü hiçbir toplum bilerek ve isteyerek bu noktaya gelmez. Mutlaka bir üst akıl ve bir projenin sonucu olarak bu tablo ortaya çıkmıştır..
İnsanın hiç müdahelesi olmayan kırlarda ne dağlarda diken de biter çiçek de. Çünkü kainatta bir denge vardır. Hatta çiçekler dikenlerden daha fazladır.. Eğer bir bölgede dikenler ağırlıkta ise mutlaka oraya müdahale eden bir el vardır..
Böyle bir toplumda hakikati Don Kişot gibi haykırmak her zaman risklidir ve bedel ödemeyi gerektirir.
Çünkü böyle bir itiraz beklenmedik düşmanlıklar yaratabilir kendinizi olmadık bir yıpratma ile karşı karşıya bulabilirsiniz.
Şayet toplumu dönüştürme ve insanları söylediğiniz hakikatleri anlamaya uygun bir zemine getirme imkanınız varsa önce bu yolu denemek zorundasınız. Aksi takdirde bu çıkış hem toplumdaki öfkeyi artıracak hem sizin yıpranmanıza vesile olacaktır.
Ancak burada unutulmaması gereken bir vicdan faktörü var.
Ne yaparsanız yapın nereye giderseniz gidin. Sessizliğin doğuracağı tahribatın sonuçlarını kaldıracak bir vicdana sahip olamazsınız.
Bunun yanında bu öngörünüzden haberdar olacak dostlarınızın evlatlarımızın suçlamalarına karşı kendinizi savunacak bir argüman da bulamazsınız.
Bu insanların bu size karşı usulde haksız lakin esasta haklı suçlamalarına karşı nasıl cevap vereceksiniz?
Komşunuzun evi yanıyor ve elinizde yangına karşı mücadele edecek aletel ve edevatınız yok.Bu yangını kendinize zarar görmeden söndürebiliyorsanız kahraman olursunuz.
Kahramanlık, komşumuzun yanan evini kendiniz bir zarar görmeden söndürebilmektir.
Bu yüzden ulaştığımız hakikatleri topluma doğru bir şekilde anlatmanın erdemli insanlar için bir sorumluluk olduğu bilinciyle hareket etmeli ve bu gerçekleri bir şekilde topluma anlatabilmeliyiz.
Bu konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayan bir hikaye var tarihte.
Yazımızı bu hikaye ile bitirelim..
Padişah rüyasında bütün dişlerinin döküldüğünü görür.
Sabah bir telaşla sarayın Rüya tabircisini çağırır ve sorar.
Rüyamı tabir et.
Tabircidir ki
Hünkarım çok uzun yaşayacaksınız bütün sevdiklerinin acısını ve ölümünü tadacaksınız.
Padişah sinirlenir ve vurun bunun kellesini der tabirciyi öldürür
Bana başka bir tabirci bulun der ikinci tabirci şöyle bir yorum yapar.
Hünkarım çok güzel ve uzun bir hayat süreceksiniz bütün sevdiklerinizden sonra öleceksiniz.
Padişahin gözleri ışıldar.
Hahh Ne güzel bir tabir der. Tabirciye bir kese altın verir.
Adam saraydan çıkarken derler ki ya sen de aynı tabiri yaptın nasıl oldu da ölümden kurtulup hediye kazandın.
Tabirci şöyle cevap verir.
Anlatımdan anlatıma fark var.
Ne Don Kişot olmaya gerek var ne de Raskolnikov.
Üslubumuz bu olmalı Hem biz kazanmalı hem kazandırmalıyız..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.