AMELİ SALİH
Allaha inanan insanın, üzerinde bir elbise gibi taşıması gereken sıfatıdır Salih Amel. Lakin bir çok Kur’ani kavram (ya da İslam dini terminolojisinde yer alan kelimeler) gibi “Salih Amel” de anlamından uzaklaştırılan bahtsız kelimelerdendir. Bahtsız diyorum; çünkü, insan ile Salih amel sıfatı aşık ile maşuk gibi birbirinde birleşmesi gerekir iken neredeyse görüşemeyecek derecede zıt istikametlere sürgün edilmiş gibidirler.
Henüz 8-10 yaşlarında çocuk iken ne zaman odasına gitsem dedemi, ya namaz kılarken ya da Kur’an okurken bulurdum. Yaptığı bu şeylere de “Salih amel” derdi. Çevre köylerden dostları gelirdi dedemin. Onlar da kendilerince “evlat, senin bu deden Allahın Salih kullarından ve Salihlerle olmak Allahın emridir” diyerek bir başka anlam verirlerdi Salih Amele. Aynı dedem tavuk keser, pişirir, kıkırdaklarıyla beraber etini kendileri yer, kemiğini ise kedi ile köpeğe attırırdı. Kedi de köpek de önce koklar sonra uzaklaşırlardı. Yine aynı dedem, selvi ve söğüt ağacının baharda süren esnek dallarından arıları için kovan örerdi. Oyuncak kağnı yapmak için kopardığım birkaç söğüt sürgünü için beni yoruluncaya kadar kovalamış, yetişince de ensemden başıma doğru patlattığı tokatla, yapıştırırcasına burnum üstüne yere kapaklandırmıştı. Akan kanımın ve yüzümde oluşan yaranın acısını hatırladıkça hisseder gibiyim
Yirmili yaşlara geldiğimde zaman zaman arkadaşlarla bir araya gelip muhabbete başlamadan içimizden biri Asr suresini okur ve aramızda yaşanacak sohbetin verimli olmasını öğütlerdi. Sigara dumanından birbirimizi gri görür görüşümüz gibi zihnimizde bulanır, dolayısıyla da çoğu zaman tartışırdık. Sabahlara kadar uzadığı da olurdu. Yorgun, uykusuz ve kırgın bir halde evin yolunu tutarken yürüyüşümüz alkolikçeydi.
Halkı Müslüman olan bir ülkenin vatandaşı olarak, komşu karı kocanın fındık kabuğunu doldurmayacak nedenlerden yaptıkları kavgaya şahit olacak yaşa geldiğimizde de durum vahimdi. Vahşi hayvanların bile yapamayacağı oranda insanın insana yaptığı şiddet, haksızlık, hukuksuzlukları görünce Salih amel elbisesinin askıda eskidiğine ve insanın çırıl çıplak ortada kaldığına da şahit olmuş olduk. Buna benzer hatta daha fena çıplaklıklara sizlerde şahit oluyorsunuzdur. Bu tür örnekleri çoğaltmadan asıl olması gereken, yazılması gerekenlere birlikte dönelim.
-Güne herkesten önce başlayan kim? diye sorsanız; temizlik işçileri ya da şarkıda ki adlarıyla “çöpçüler” derim. Ellerinde süpürge ve faraşlarıyla sokakları temizleyenler. İçlerinde bazıları var ki ve işlerini öyle güzel yapıyorlar ki durup saatlerce izleyesi geliyor insanın.
Hayatımız boyunca aynı işi yapan meslekdaşlar görmeyenimiz yoktur. Öğretmen denilince aklınıza onlarca öğretmeniniz arasından bir ya da iki tanesi gelir. Çünkü, içlerinden biri ya da birileri işini daha iyi yapıyordur. Sanayiye araba tamiri için gider ve en iyi ustayı ararsınız. Daha doğrusu işini iyi yapan ustayı ararsınız. Bulursanız hep ona götürüsünüz. Traş olmak için en iyi berberi, elbise diktirmek için en iyi terziyi, elektrik için en iyi elektrikçiyi ararsınız. Sorar soruşturursunuz. Hastalanınca en iyi doktoru, hukuki bir işiniz varsa en iyi avukatı ararsınız. Bahçıvanın en iyisini, işini yaparken seyre dalarsınız. Rolünü iyi yapan oyuncuların programları reyting rekoru kırar.
Ortaya konan güzel eserler insanlar tarafından takdir edilir. Müessirleri saygı görür. Böyle insanlara “tam” tabiri kullanılır. “Yarım hoca dinden; yarım doktor candan, eder” atasözünde işini iyi yapmayan insanlara “yarım” tabiri kullanılırken ima yoluyla işini iyi yapanlarda “tam” denilmiş olur.
Tüm bunlarla anlatmak istediğim şudur: her ne iş yaparsak yapalım en güzel şekilde yapmak bir insan olarak vazifemizdir. Hele hele bir meslek sahibi ya da ekmeğimizi, yaptığımız işle elde ediyor isek işimizi layıkıyla yapmakla mükellefiz. Yoksa; şu ana kadar bilindiği üzere, "Salih" diye dedem gibilere, "Salih amel" diye de anlaşılmaz amaçsız söz ve eylem dayatmalarına mecbur kalırız.
Allaha inanan her insan Salih amel elbisesini askıdan alıp sırtında taşıyandır. Taşıyan olmak zorundadır. Herkes yaptığı işi bilerek, isteyerek ve severek yapmalı ki salih olsun. "Salih" insanlar çoğalsın ki yaptıkları işlerde,
"ameli salih" olsun. Vesselam.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.