- 196 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Böyle Uzakta
"Böyle Uzakta" Üzerine Derkenar
"Böyle Uzakta" Şair Ahmet Tepe’nin, Ekim 2022’de okurlarıyla buluşturduğu ikinci şiir kitabı. Hece Yayınları etiketiyle çıkan eser, yetmiş iki sayfa ve yirmi üç şiirden oluşmaktadır. On bir şiir "Orada Olanlar", dokuz şiir "Arada Kalanlar" ve üç şiir de "Burada Olanlar" bölümleriyle tasniflenmiş. Şairin "Ağrının Ulağı" ilk şiir kitabında olduğu gibi "Böyle Uzakta" ismi de kitap da yer alan bu isimdeki bir şiirden alınmıştır. “Böyle Uzakta” isimlendirmesi aynı şiirin bir bölümünde şöyle tanımlanır. “İç içe geçmiş göğsümdeki tereddütlerim/ Böyle uzakta dönüşür zaman, ateşle sürekli” (sayfa 21) Bu toplu okumalar ile birlikte şairin her şiiriyle, şairin ruh halini ve bakışını böylelikle temaşa etmiş oluyoruz.
Bu kitabın, şairin ilk kitabıyla benzeşen yönlerinin olmasıyla beraber, ilk kitabın aksine şiirlerin daha farklı bir anlatımı ve duyuşu ile inşa edilmiş olduğunu da söyleyebilirim. Tabiat, renk ve insana dair kimi olguların daha çok soyut taraflarına yol alındığını söyleyebiliriz. “Beklerken Yalnızlığı, Çiçekli Hayat, Bir Kadının Hüznü, Kuzey Rüzgârı, Durmalı Bulut Durmalı Deniz, Gece Rüzgârlı, Tek Kalmanın Beyazlığı, Yalnızlığın Kirlenmiş Rengi, Yağmurlu Ruhum” gibi birçok şiir isminden de anlaşılacağı üzere bu kitaptaki anlatımın ipuçlarını görmemiz mümkün. İlk kitaba göre daha çok öznellik ve daha çok içsellik taşıyan bir yolculuk desek yeridir.
Şairin şiirlerinde imgeselleştirdiği renk skalasının zenginliğine dikkat çekmiştik. Bu renklerden baskın olan mavidir tabi. İlk kitabında da mavi renge çokça yer verilmesi, hatta mavi renkte bir at görselinin kitap kapağında kullanılması, şairin maviye duyduğu alakayı gözler önüne sermektedir. Mavi rengin çağrıştırdıklarını ve simgeliğini de düşünürsek belki de mavi, şairin uğurlu rengidir. Mesela bir şiirinde "Mavi dudak izleri" betimlemesi yapılır. Başka bir şiirde aynı mavi, "mavinin yılık ezgisi" olmuştur. "Koşuyorum içime mavi gök söyle nerede durayım", "şefkat mavisi gökyüzü..." gibi maviye dair birçok örneklendirmeler de bulunabiliriz. "Siyahlar giyinen haset..." örneğinde olduğu gibi şair, mavinin dışında da renkleri imgelerine konuk eder. Hatta bütün renkleri şiirine dâhil eder. "... yüzümde yedi rengin sakinliği ve soğuk sesim" (sayfa 51)
Hem şairin şiirinin anlaşılması hem de şiir sesinin yüksek olduğu "Beklerken Yalnızlığı" şiirinin son bölümünü paylaşmak istiyorum izninizle. "Güzel düşüncelerim, derin anlamlı yüzüm/ Kötü değil, sonuna gelmiş yolun öbür ucuna/ Parlak bir muştu var dilimde, akşam küllerim/ Uzun bir yol gözlerimde, önümde yükselen/ Ve söylenmemiş söz, aylar arasından/ Bir suçluluk hissetti gibi/ Dörtnala gittim geldim sabaha dek/ Yorar bedenimi, çoğaltır varlığımı" (sayfa 15)
Şairin, az kullanımda olan farklı kelimelere yer verdiğini de görmekteyiz. Mesela Alevilikte pir olarak isimlendirilen “piron” ismi şu şekilde kullanılır. “Pironun torunuyum ben de çok anılar” (sayfa 49) “Fonksiyonel bir öfkeyle katı bir çağda, hangâh, xanax (ağrı kesici), halüsinasyon, kağşamak (yerinden ayrılmış) gibi kimi kelimeleri aklıma ilk gelenler olarak sıralayabilirim. Ayrıca şairin ilk kitabında yer verdiği "Proust’un Izdırabı" anlatısının devamında bu kitapta da "çömelen Proust gibi" (sayfa 25) ifadesiyle Marçel Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde” kitabına bir nevi göndermede bulunulduğunu görmekteyiz.
Dikkatimi çeken farklı imgeleri alıntıladığım birkaç şiir bölümünü buraya taşıyacak olursam; “Mavi dudak izleri seyiriyor suyun entarisinde”, “muhacir bülbül, şaşırtılmış dağ, bandocu yaprak” (sayfa 11), “Doğu gecesinden gürültü eksik olmaz, tütün ve hüzün/ Hem yaraya kamçı vurulur hem evi gamdır fakirliğin” ( sayfa 13), “…aşk ile yeğnikleşsin ruhum” (sayfa 16), “…bir düşünce ışık gövdeme/ sığınırım serin vicdanına kitabın” (sayfa 17), “…sus dedi yüzünde çiçek açmış rüzgârlar//…derisini yüzdü gecenin” (sayfa 27), “Sen çocukken başarmıştın içine doğru yürümeyi” (sayfa 44), “Başarır insan yaşamayı ölene kadar” (sayfa 71) Gibi.
Kimi şairler dikkat celp eden, sürdürülebilir ve şiir kimyasıyla uyumlu bir damar bulurlar ve bu damar üzerinde yol alırlar. Daha çok ve sadece şiirler yazarlar. Edebi kişiliklerini şiir sanatı oluşturur. İşleri güçleri şiirdir desek yeridir. Şiirleriyle müsellem şairler yanında şair-i maderzat dediklerimizden de yok değil. Bu şairler de aynı şekilde günü şiirleriyle yaşarlar, şair yatarlar şair kalkarlar. Bir nevi şair doğmuşlardır. Böylece şiir üzerinde yol alanları gördükçe hep bu olguları düşünürüm. Okuduğun iki kitapta da şairin şiirleri böyle bir his uyandırdı bende.
Gelelim şairin poetikası hakkındaki son sözlerime. Şiirlerde ses, anlam, iç kafiye, söyleyiş ve anlam bütünlüğü vardır. Şiirlerde ses yer yer yükselmektedir. Bu yüksek sesin nihayetinde munisleştiğini ve dinginleştiğini görmekteyiz. Dekadanlık içermeyen, uyumlu sözcükler ve mısralar bir bütünlük oluşturmaktadır. Şiirlerde yer alan imgeler kıvamında ve anlaşılır olmasının yanında daha çok şuuraltına tekabül eden bir ciheti vardır. Başka bir ifadeyle örtülü imge ile çok karşılaşmıyoruz. Bu bağlamda şiirler okuru yormamaktadır. Bu okuma özelinde daha çok şairin kendine has bir anlatımı ve şiir dizgisinin olduğunu söylesek yeridir. İyi okumalar.
İlkay Coşkun
11.05.1023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.