- 273 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Seni Bekliyorum
Bir limanda sessizce gelen geçen gemileri seyrediyordum bir akşam üstü. En ulaşılmaz doruklarda görünen nokta büyüklüğündeki tepeleri seyrederken pruvadan karayıda süzüyordum öyle gelişigüzel, ama derinden. Bu limanda benim gibi yanlızlığın sessizliğini koruyordu kendi içinde sıkılganlığıyla bütünleştirdiği yüreğini. Ama bir şey vardı günün ve denizin ortasında, Ak Deniz’in ortasında sonsuz bir mavilik uzaklarda torosların dumanlı ve makili tepeleri, laterit toprakları ve ben sıkılgan yolcu. Maviliğin yolcusu, seni tanımadan sana geldiğim, adının vazgeçilmez simgesi olan sevgisi, gizli beklentilerin öznesiydin özelinden. Sıfatlar seni niteliyordu cümlelerde… Sense sözcükleri ölümsüz kılan, umudun, aşkın, özlemin adı oldun birdenbire. Seni bekledim bilmeden, ama bir yerlerde olduğunu bilerek. Arayışların meyve vereceğini, dikilen her fidanın büyüyeceğini hesaplayarak bekliyordum seni. Ve bu duygular için de denizi seyrederken ve bir kadeh de raki içerken tarif edilmez duyguların mahzunluğunu yaşıyordum kendi dünyamda… Biraz kasvetli bir havada da olsa kedere yenilmeyecek kadar da sağlam duruşumla sana doğru bilmeden geliyordum. Çünkü yaşamayı seviyorum ve iyimserim. Bu iyimserliğim beni bir gün mutlaka sana taşıyacaktır. Asırların nasıl geçtiğini bilmem ama, zamanın asırları nasıl bitirdiğini bilirim. Kumsala uzanmak ve yıldızları seyretmek, gecenin tadına doyulmaz anlarıydı burada içimde biriken yanlızlığı silmek için. Dalgalar sessiz, kumsal sakin, gizliden bira içenler, sevgilisiyle köşelerde kaçamak yapanlar gözüme ilişsede sevgiye ve aşka olan sarsılmaz inancımla bunları görmezlikten gelirdim.
Gece yarılarına doğru serinlik çökerdi dalgaların eşliğinde. Kumsal dinlenir temizlenirdi, kendi tuzuyla, kendi doğasından ürettiği. Burada uzanışlarımda Vedat Türkali’nin eserlerinin büyük bölümünüde sayfa sayfa devirdim. Senin yokluğunda kumsala uzanıp seni seyrettim seni düşünerek ve düşleyerek. Deyim yerindeyse; „imanım gevredi ve gevriyor“, „gönlüm soba da gövenen kumaş gibi kızarıyordu“. Hep „sen“ diyordum kendi kendime. Sen, o Sen! Nerelerdesin diye seni bekliyorum. Bazen ahlarda çeksem, sızlansam, savrulsam bir varak gibi havada, kuş olup uçsam da „sen“ diyordum ve başka bir şey söylemiyordum. Bir kalp arıyordum, hem liman, hem gemi, hem kaptan olacak ve olacağım. Bir sokak arıyordum, güzel bir evle, elimde mum, sonsuza dek feriyle beni ısıtacak bir çift gözle, bir çift sözle içimi ısıtacak olan. Seni arıyordum. Yüreğim vazgeçmemişti senden, seni aramaktan. Yıllar yılları kovalasada, ölüme ramak kalsam da geleceğini biliyor ve dört gözle bekliyordum seni. Uçurum kenarında, yolda, sahilde, gemide, iskelede, limanda, karada, havada, denizde, her yerde seni arıyordum. Kalbimle, gönlümle, ruhumla ve bedenimle… Seni arıyorum. Eğer sevgi cehennem olsa diyorum, dibine düşmeğe hazırım, çünkü gömüleceğim bir „SEN“ varsın bir yerlerde… Nerede olduğunu inan ki, bilmiyorum. Sadece hissediyorum. Bu yazıyı küçük defterime tükenmez kalemle karalarken bile, geleceğin anı hissediyorum düşüncelerimde, Çünkü bir hükmün var üzerimde. İlla da „SEN“ diyorum ben, beni ölümden döndürecek „SEN“! Oralarda bir yerdesin, hışırtılarını duyuyor ve hissediyorum. Adım adım da yaklaşıyorsun, belki, bir kaç gün, belki de bir kaç yılımı alacaksın, ama geleceksin, geleceğini biliyorum, inan bana. İşte böyle anlarda ölüm şakağıma dayansa bile azraile silah çekecek kadar güçlüyüm. Bu güç hiç kimsede yoktur ve olamazda. Çünkü ben başkalarının imkansız dediği bir şeyi başarmak istiyorum. „Seni arıyorum“. Hedefim sana kavuşmak. Kalbimle yüzleştim, ona karşı büyük bir borcumun olduğunu da itiraf ettim. Eşek gibi ağladığım anlarda… „İyiliği yanlız iyiler anlar“. Bu ilke düsturum oldu yaşamda bir şiar olarak kullandığım. Parolası aşk, simsgesi sevgi, dozajı ise optimist duygularımı sen gelene kadar sultan ettiğim kalbimde. Çünkü sen geldiğinde „SULTANLIĞI“ sana vereceğim. Unutmam bu kendime verdiğim sözü.
Beklemenin, seni beklememin öz hikayesi elbette bu kadar değil, ama ben bu yazıyı yazarken yüreğimden gelen kendime olan sarsılmaz güvenimle yazdığım için, optimist duyguları da her an, attığım her adımda kendi kendime itiraf ederek yaşadığım için benim yaptığım bilinçsiz bir plan değildir. Şu anda burada, bu sahilde, rakı içerken seni beklediğimi bilmelisin. Umutlarıma yazdığım adını bile bilmiyorum. Benimkisi sadece iyimserlikten gelen bir beklenti. Doğruluğu tartışılan bir konuda olsa, kendi doğrularımdan ödünler vermediğim için, özverilerimde iyimserliğimde yatmaktadır. Geldiğinde bunu sen yaşayarak göreceksin ve ben seni „Prensesim“ ilan edeceğim. Demin defterlerimi karıştırırken bu yazımı gördüm ve beklentilerimi dile getirdiğim bu yazımı sana armağan ediyorum.
Sosyolog Hasan Hüseyin Arslan, 1 Ağıstos 2011/ Taşucu (Silifke).
Bu yazıyı yazışımdan tam 16 ay ve 20 sonra seninle tanıştım ve şimdi sen benim „Prensesimsin“. „Sevgi beklentinin ve sabrın diğer adıdır“ diyorum ben ve seni yüreğime havale ediyorum. Sadece iyimser olun! İyimserlik yaşama pozitif duygular yükleyen duygulardır.
-İyiliği yalnız iyiler anlar, fenalığı herkes.
-Saadet dağlar gibidir ses verir ama kımıldamaz, bekler ki sen ona gidersin.
-Menfaat sandalyeye benzer. Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir.
-Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan, hizmetçi arıyor demektir.
-Yüksek tepelerde hem yılana hem kuşa rastlanır; birisi sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
-Bazı insanlar, birlikte düşmek için birbirine tutunurlar.
-Yerinde sayanlar, yürüyenlerden ziyade gürültü çıkarırlar.
-Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
-İnsan için en büyük kuvvet, kendisini olduğu gibi görebilmektir.
-Karga,adını değiştirse de, sesinden tanınır.
-Kusurumuz ne kadar çoksa,o kadar kusur ararız.
-Kalp söze başlayınca akıl sağır olur.
-Aşk, kalbimizin saygısız misafiridir: Bize sormadan gelir, bize sormadan gider.
-Çocukken, perde arkasındaki Karagöz’ü canlı sanırdım; şimdi perde önündeki canlıyı Karagöz sanıyorum!
Gece ilerlemişti ben 1 Temmuz 2011 yılının birinci gününü Taşucu’nda geçirirken. Deniz durgun, kalabalıklar azalmış, çay bahçeleri boşalmış, canlı ve küçük bazar ise adeta coşmştu. Burada kitaptan, elbiseden, takıdan, kücük mini figürlerden standlar süslüyordu sahilin biraz gerisini. Sıcaklık mevsim normallerinde seyrederken lokantalar ve barlar doluydu. Özellikle yerli türistlerin uğrak yeri olan bu minicik kaasaba bana üçüncü gelişimde daha güzel görünüyordu. Her şeyin hoşuma gitmesi, pansiyoncu aileyle içli dışlı olmam, birlikte yemek yemek yeyip çay içmek üçüncü gelişimde rutin bir ritüele dönüşmüştü. Politikadan, ekonomiden hukuktan, askerlikten, devlet yapısından tutunda tarıma ve çiçekciliğe kadar her şeyi damat polisle kıran kırana tartışyorduk bazı akşmalar. Bu biraz sağcı, biraz mhp kökenli olan faşşo polis, siz solcular zaten her şeyi eleştirirsiniz, bak teyyip nasıl gıcırdıyor ve ülkeyi nasıl kalkındırıyor diye zırlarken ben de ona, teyyip bir hırsız, bir polis hırsızı nasıl korur dediğimde sinirlenişini hayretle seyrederdim. Galiba müşteri olduğum ve üç yıldırda aynı yere geldiğim için bu adam beni gambazlamadı. Kavga ederek beraber rakı içişlerimiz, geniş damdan sessiz dalgaları izleyişimiz tartışmalarımızı birden bire bölerdi bazen. Hele sen bir şiir oku üstad deyince ben de Nazım’dan dizeleri beynine mıh gibi zımbalardım bu godoşun.
Bir Taneme günaydın demek kadar hoş bir duygu yoktur içimde sakladıgım. Pişirdiğim kahvemde aromalı kokun, aramızdaki mesafelerde bir anlık adım, aklıma hükmeden en güzel kadınsın sen. Seni her zaman bütün kalbimle seveceğim, öpücüklerin en güzelini sana göndereceğim yüreğimden. Günaydınların en kısa ve özlüsünü göndereceğim yüreğimden. Sen her şeyimsin benim, mehtabım, canım, ormanda oksijenim, tramvayda yanımda oturan yol yoldaşım, yüreğimde eşimsin sen. Sen meleklerin en güzel meleği, güzelliğinle şaşırtansın feleğimi. Güzelleşensin her gün yeniden. Canlı, tatlı, şirin şerbetimsin tadıyla beni tadlandıran. Kısacası sen benim canımdan daha değerli
Canımsın. Ama o vefasiz ölüm seni benden Temmuz 17 - 2019 günü kopardi, yüregimi daglaya daglaya aldi gitti. Isyanim bu yüzdendir hayata ve yasamaya!
Temmuz 2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.