İnsansız Kalmak / Final
Orhan Bey’in bu beklenmedik vefatı yakın çevresinde de derin üzüntü yaratmış ardı arkası kesilmeyen taziye ziyaretleri nihayet sona ermiştir. Ebenayı’ da yanlarına alarak Denizli’ye döndüklerinde Orhan Bey’ in toprağı bile kurumadan evde sürekli tartışmalar hasıl olmuştur. Yavuz Bey her ne kadar Kumru Hanım’ı bu yaslı ve zorlu günlerinde incitmekten imtina etse de Ebenaya tahammülü yoktur, huzur evi konusundaki baskılarını sürdürür. Niyetinin eşini korumak olduğunu belirterek savunmasını:
"sen hasta bakıcı değil benim karımsın, ben karımın sadece benimle ilgilenmesini istiyorum, altından al üstünü değiştir seni böyle görmeye dayanamıyorum, yazık değil mi bize, yollayalım huzur evine, artık hayatımızı yaşayalım aşkım, kendimize vakit ayıralım" şeklinde yapar. Bu arada kız kardeşi bulma yolunda çabalayan Yavuz Bey, bir arpa boyu yol katedemeyince, arama çalışmalarını gitgide genişletmiş ancak halen ölü ya da diri bir haber alamamıştır.
Öksüz büyüyen Kumru Hanım kan bağı olmamasına rağmen anne gibi benimsediği Ebena’yı "babamın emanetidir" diyerek başına taç edip, sahiplenmiştir. Ebena ise babasının yokluğunda onu teselli ediyor, tıpkı öz anne gibi yamacına oturtup saçlarını okşayarak tarayıp örüyor, dertleşerek sıkıntılarını almaya çalışıyordu.
Kumru Hanım onun kadar acılar çekmiş olmasa da zaman zaman kendini Ebena’ya benzetiyordu. Aile konusunda çok şanssızlardı.ikisi de annesiz, babasız, çocuksuzdu Ebena’nın kayıp bir kız kardeşi vardı, Kumru Hanım ise evin tek çocuğuydu. Ancak şimdi bu şansızlığı kıracak ani gelişmeler olmuştu.Yas süreci boyunca kendinin farkına varmayan Kumru Hanım hamileydi ve bunu henüz Yavuz Bey’e söylememişti.
Günler böyle geçip giderken İstanbul’da uzun süredir boş duran Orhan Bey’e ait daireyi eşyasıyla birlikte kiraya vermeyi kararlaştırırlar. Yavuz Bey müsait bir vaktinde eve gidip Orhan Bey’in kıyafetlerini ihtiyaç sahiplerine dağıtır. Çalışma masasının önünde bir müddet durur pederinin fotoğrafıyla göz göze gelir:
"Ah! Çekirge Orhan Ah! Bir sıçradın iki sıçradın en sonunda...
Çekmecede o kadar çok yurt içi yurt dışı ev- arsa tapusu, çek, senet ve evrak vardır ki hepsine şöyle bir göz atar. Bulduğu dosyalardan biri ilgisini çekmiştir ve onu detaylıca inceler. Okudukları karşısında adeta dili tutulmuştur. "Bizim pedere bak senn! Saman altından su yürütmüş de haberimiz yokmuş!" diyerek bütün özel eşyalarını toparladıktan sonra kira sözleşmesini yaparak Denizli’ye döner.
Hiç de eli boş gelmeyen Yavuz Bey kendisini güler yüzle karşılayan Kumru Hanım’a bir kutu uzatır. Her zaman büyük bir keyifle "Yavuzzz!... Canımsınn benimm!" diyerek gelen hediyeyi heyecanla açan eşi, bu sefer sersemlemiş ve ayakta durmakta güçlük çekmektedir. Yavuz Bey, Kumru Hanım’ın belinden sıkıca sarılır, birlikte kutunun içinden çıkan dosyayı incelerler.
Kimlik bilgileri, telefon numarası, ev adresi, mezun olduğu okullar, eskiden çalıştığı işyeri ve kurumlar kuruluşlar vs.
Ebena’nın kız kardeşine ait bilgilerin bulunduğu bu dosyada, son bildirilen ikamet ise İstanbul - Şile olarak kaydedilmiştir.
-Yavuz inanamıyorum buna, demek ki babam bulmuş, biliyormuş...
Ya Rabbimmm! Bu nasıl bir kader. Allahım. İkamet yeri, Şile. Yavuzz.. Bakk!...
Kumru Hanım yavaşça çöküp kalır olduğu yere, ağıtlar yakıp, hıçkırarak ağlamaya başlar. Bir süre eşinin içini dökmesine izin veren Yavuz Bey sonra onu sakinleştirip, teselli eder.
Orhan Bey gerçekten de Ebena’nın kız kardeşinin bulunduğu yeri öğrenmiş onunla tanışmaya giderken Çekmeköy - Şile yolunda trafik kazası geçirerek vefat etmiştir. .Böyle bir araştırmadan habersiz olan Kumru Hanım hem çok şaşkın hem de sürekli ağlamaktadır.
-Bak artık yerini biliyoruz aşkım. Ama iyice emin olmadan Ebena’ya bir şey söylemeyelim.
Kumru Hanım’ın bir an bile beklemeye tahammülü yoktur. Dosyada kayıtlı numarayı arar. Telefonu evin gelini açar. Gülyaz Zayioğlu’nun kendisinin kayınvalidesi olduğunu bir yıl kadar önce Orhan adında birinin de aradığını hatta iki güne kadar ziyaretlerine geleceğini fakat gelmeyince kendileriyle dalga geçildiğini sandıklarını söyler. Kumru Hanım evin geliniyle konuşup gerekli açıklamaları yaptıktan sonra "çok yakında görüşmek dileğiyle" diyerek telefonu kapatır. Akşam üzeri Yavuz Bey’de Ebena’nın yeğeni Tarık Bey’i arayarak, Kumru Hanım’dan habersiz uzun bir görüşme yapar.
Gülyaz Zayioğlu, annesinin bıçaklandığı gün kaybolduğunda bir hayırsever tarafından bulunmuş önce koruyucu aile olarak alınıp sonra da evlat edinilmiştir. İyi şartlarda yetiştirilmiş, yıllarca sağlık sektöründe devlete hizmet etmiş, evlenip çoluk çocuğa karışarak torun sahibi olmuştur. Emekliliğinde oğlunun yanına yerleşmiş, ancak şimdi kanser hastalığının dördüncü evresi onu pençeleri arasına almış ölüm kalım savaşı vermektedir. Orhan Bey’in aramasıyla içine bir umut doğmuş ablasını hiç hatırlamasa da varlığından haberdardır. Çünkü yeni ailesi vaktiyle durumu, kendisine usulünce anlatmıştır.
Artık Şile yolu görünmüş ve heyecanlı kavuşma anı başlamıştır.
Abla kardeşin kavuşmaları göz yaşartıcıdır. Kardeş çocukları ve evin gelini hayretler içindedir. Ölüm döşeğinde olan annelerine adeta can gelmiş, bir mucize olmuş sanki dirilmiştir. Aylardır yataktan çıkmayan kanser hastası Gülyaz Zayioğlu kalkmış, ablasına hasretle sarılmıştır. Günlerdir ağzına lokma koymayan kadıncağızın Ebena’yı görünce iştahı da açılmıştır.
- Gilyaz Anne ne kadar da çok benziyorsunuz birbirinize! Gülyaz Teyzenin dövmeleri yok sadece.
Her iki ailede olan bitenden oldukça memnundur. Evin gelini başlarda bu buluşmayı Ebena başına kalacak diye istemese de Yavuz Beyin kanser tedavisi masraflarını ve evin giderlerini karşılayacağını söylemesi, ayrıca gelirken getirdiği hediyeler, yaptığı bir aylık muftak alışverişi onu fazlasıyla tatmin etmiştir.
Tarık Bey’ in "uzun yoldan geldiniz hiç değilse bir gece kalın" teklifini işlerinin yoğun olduğunu öne sürerek nazik bir dille redddeden Yavuz Bey, Ebena’yla uzun uzun vedalaşan Kumru Hanımı yanına alır, birlikte yola çıkarlar.
Yavuz Bey’in üzerinden büyük bir yük kalkmıştır, Derin bir "oh" çekerken Kumru Hanım’ın verdiği bebek müjdesiyle de keyfine keyif katmıştır.
Direksiyonu havaalanı istikametine doğru kırınca:
-Sevgilim, heyecandan yanlış sapağa girdin.
-Hayır aşkım bir süprizim var sana. Babanın İsviçre’de evi var ya, oraya yerleşeceğiz artık. Çocuğumuz da orada büyüyecek.
- Peki ya Gilyaz Anne, o ne olacak sevgilim?
-Aşkım Ebena kız kardeşine kavuştu, gördün ya artık ondan mutlusu yok! Daha da düşünme, şimdi yeni yuvamızda aşk zamanı. Biz bakalım keyfimize!.
Tarık Beyle daha önce görüşüp planlama yaparak herşeyi ayarlayan Yavuz Bey, Kumru Hanımla birlikte pederinin İsviçre’deki evine yerleşmiştir Birkaç gün sonra Kumru Hanım Ebena’yı merak eder, hal hatır sormak için telefonla arar. Ses çıkmayınca içine bir kurt düşer. Tarık Bey’i ve evin gelinini peşpeşe arar ancak onlardan da çağrısına cevap gelmez.
Gülyaz Zayioğlu’na ablasını görünce bir ölüm iyiliği gelmiş, ancak o günün sabahında son nefesini vererek, hayata gözlerini kapatmıştır. Ebena ise kız kardeşi öldükten hemen sonra, kendisinin sorumluluğunu almaktan kaçınan aile tarafından istenmeyerek dışlanmıştır.
-Yavuzz!.. Sevgilim.. Gilyaz, Anne’ye ulaşamıyorum bir türlü...
-Aşkım, Ooo!...Kız kardeşini buldu ya! Bizi unuttu Ebena.
Kumru Hanım kırgın bir ses tonuyla:
-Mutlu olsunlar da... Varsın, açmasınlar telefonu.
Bu sırada Şilenin karanlık ormanlarında, tekerlekli sandalyesinde yaşlı bir kadın, kendisine şans getireceğine inanarak yaptırdığı dövmelerini tırnaklarıyla kazıyarak kollarından çok yüreğini kanatırken, bir yandan ağlayıp bir yandan söylenmektedir.
"Cahallık bunlar! Cahallık! Huru!.. Huru!... Nerdesin?"
EbRuAsya//
YORUMLAR
Rû //
çok teşekkür ederim sevgili Dalinya
mutlu bayramlar diliyorum
huzurla sevgiyle
Gilyaz anne kocaman bir yalnızlığa doğup o yalnızlıkta yok oldu ne yazık ki....
"Böyle olmasaydı/bitmeseydi"dediğimiz hayatlardan biri.
Hüzünle okudum Ebru'cum...
Rû //
Ayşecim Kumruyla Ebenanın ilişkisi çok güzeldi ya..
bayağı bir kaptırmıştım kendimi..
istenmeyen bir son oldu ne yazık ki..
İlgine varlığına çok teşekkür ediyorum
huzurla geçsin bayramın
sevgiyle
Ayşenur Çiftçi
Sağlıklı mutlu huzurlu (hep birlikte) bayramlar diliyorum ben de Ebru'cum 😘
Rû //
insan insanın kurdu değil yurdu olmalı.. ama nerdee.. dediğin gibi insanlar bencil..
bitti nihayet öykümüz..
sabırla okuduğun için çok teşekkür ederim
bayramını en içten dileklerimle kutluyorum
sevgiyle
Sedanur
ben tsk ederim
iyi bayramlar
şeker tadinda
çocuk sevinci huzuruyla
sevgiler
Hayır hayır böyle bitmemeli bitemez
Gilyaz ana kurban olurum yapayalnız neyapar o şimdi lütfen hayır
Ebru hanım kaleminze kelamınza yüreğinize sağlık
Büyük keyif alarak takip ettim okudum
Tekrarını bekliyor ve teşekkür ediyorum
Sevgiyle kalın
Rû //
gerçek bir öyküymüş gibi bende çok üzüldüm gilyaz anneye.. çok değişik oldu final bölümü.
inşallah yeni hikayemde buluşuruz yine..
çok teşekkür ediyorum sevgili derya.. başından beri hiç yalnız bırakmadın beni..
nice mutlu bayramlar diliyor sevgiyle kucaklıyorum
6,7,8' i işlerin yoğunluğundan henüz okuyamadım.Bugün okuyacağım.Harika bir seriydi.Tebrikler
Rû //
Selim bey çok teşekkür ediyorum
hayırlı bayramlar
selam ve saygı ile
Değerli dost kalemim, başından beri ilgiyle ve zevkle takip ettiğim öykünün sonunun böyle olacağı hiç aklıma gelmemişti. Özellikle de final bölümünde yer alan,
"Bu sırada Şilenin karanlık ormanlarında, tekerlekli sandalyesinde yaşlı bir kadın, kendisine şans getireceğine inanarak yaptırdığı dövmelerini tırnaklarıyla kazıyarak kollarından çok yüreğini kanatırken, bir yandan ağlayıp bir yandan söylenmektedir.
"Cahallık bunlar! Cahallık! Huru!.. Huru!... Nerdesin?""
kısmı beni can evimden vurup bitirdi. :( :(
Kalemin daim olsun, sevgiyle ve dostça selamlıyorum dost..
Rû //
Ali bey hoş geldiniz..
yaza yaza öykü kendini bu şekilde bitirdi...
sonuç başlığa uygun olmalıydı..
katkılarınız için çok teşekkür ediyorum
bayramınız mubarek olsun..
selamlarımla
Tam yüzüme bir gülümseme oturacakken finallin son satırları ah insanlık dedirtti...yüreğinize sağlık keşke sonuda mutlu bitseydi tekrar kutlarım güçlü ve zengin kalemi
Rû //
merhaba aydınlığım...
öykünün finali başlığına istinaden bu şekilde olmalıydı.. ama içerikte bolca espri keyifli bir yolculuk vardı
katkılarınız için çok teşekkür ederim
huzur dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle
sevgiler
Sevgili Rû yazınızı baştan beri takip ettim etkilenmemek elde değil kaleminizin gücünü bir kez daha ispat etmiş gözümüzün önünden o insanlara dair öyküleri film şeridi gibi geçirdiniz ancak şunu da düşünmeden edemedim bu karakterler acaba gerçekten alıntı mı idi yoksa kurgu mu!
Bir kez daha hayran kaldım.
Gerçek bir yazardan gerçek bir romandı okuduğum.
Çok tebrik ediyorum sizi gıptayla.
Elinize emeğinize yüreğinize sağlık
Nicelerine dileklerimle sevgiler saygılar bırakıyorum buraya...
Rû //
merhaba sevgili dilek.
çok teşekkür ederim başından beri takip etmişsiniz. değer vermişsiniz sağ olun..
öykü kurgu.. ancak içinde illaki bizzat gözlemlediğim yaşanmışlıklar da var.. misal bu bölümde geçen ölüm iyiliği olayını rahmetli dedem de yaşadım.. inanılmaz bir olaydı..
güzel sözleriniz için çok teşekkür ediyorum
hayırlı huzurlu bir bayram diliyorum
çok sevgimle
Rû //
bir yazar olarak etkilendim yorumunuzdan..
çok teşekkür ediyorum..
huzurla geçsin bayramınız
sevgiyle