İnsansız Kalmak / 5
Uzaktan eğitimle afetzede öğrencilere gönüllü öğretmenlik yapan Kumru Hanım, ders saatinin yaklaştığını fark edince uyumakta olan Ebena’nın yanından kalkıp bilgisayarı açar. Soru cevap tekniğiyle işlediği dersi bittikten sonra bilgisayarı kapatıp yemek hazırlığına girişecektir ki ekranına peşpeşe iletiler düşer.
İyi değilim Kumru, iyi değilim.. Sensiz çoğu zaman nefes alamıyorum. Hele geceleri, nefesim kesiliyor seni düşünmekten. Neden yanımda yok? Neden şu an nefesini koklayamıyorum? Neden şu an o uyurken onu aşkla seyredemiyorum? O nazlı göğüs kafesinin iniş kalkışından duyduğum aşkın yansısını tüm hücrelerime zerk edemiyorum? Kalkıp dolanıyorum evin içinde. Kışın, o buz soğuğunda pencereyi açıp başımı dışarı çıkarıp nefes almaya çalışıyorum. Tıkanıyorum Kumru!... Daralıyorum, o anları görmeni asla istemem, istemiyorum. Hani hep aşk kutsaldır dersin ya işte bu benim yaşadığım, kutsal değil de ne? Sana masal anlatmıyorum. Bu gerçeğin ta kendisi. Seni aşırı istiyorum diye istediğimin tensel rahatlık mı olduğunu sanıyorsun? Benim gecemde, gündüzümde her an her dakika sen varsın. Yaptığım her eylemde, işimde gücümde, gittiğim geldiğim her yerde, sadece sen varsın. Konu ne olursa olsun yaptığım her şey ama her şey senin adınla yapılıyor. Beynim uyuşuyor seni düşünmekten. Hapsolmuşum sende anladın mı? Haps... Şu koca evren bana daracık odalı bir hapishane gibi. Artık gel! Bana, bunca azap ettiğin yetmedi mi?
Bugünden itibaren ne olacaksa olsundu. Orhan Bey geldiğinde Kumru Hanım bir kez daha bakıcı konusunda ısrar edecekti. Ya da Yavuz bey istemese dahi Ebana’yı alıp Denizli’ye götürecekti. Daha önce defalarca bu talebini dillendirip babasına söylemiş o da Yavuz Bey gibi bu teklifi hoş karşılamamış, üstelik bir de azar işitmişti.
-Beni kocan olacak o adamla karşı karşıya getirme Kumru! Kalkar bir laf söyler, canımı sıkar durduk yere. Bakıcı meselesini de unut! Senden başka kimseye emanet etmem demiştim Ebena’yı getirdiğimde. Sözümün üstüne daha da söz söyleme!
-Ama babaa...
-Aması babası yok, burada kalacaksınız! Hem yediğin önünde, yemediğin arkanda. Daha ne istiyorsun?
Kumru Hanım’ın boğazında bir bürümcük... Duyulmayan bir mırıltı... "Aşk istiyorum"
Öte yandan Yavuz Bey, Ebana’yı evinde istemiyor, bir bakıcı tutulması ya da huzurevine yerleştirilmesi konusunda ısrar ediyordu.
-Ben, karımın benimle geçirmesi gereken vakti, başkasına harcamasını istemiyorum. Buna asla müsaade etmem! Masrafı neyse ben karşılayacağım. Ya bakıcı ya da huzurevi. Nokta!
-Yavuz, sevgilim! İki yaşlı insan... Onlara karşı anlayışlı olsak, ne olur biraz daha idare etsek?
- Neee!... Orhan Bey mi yaşlı? Aşkım, görmüyor musun? Yerinde durmuyor adam, frink oraya, firink buraya. Onun adı bundan sonra şehir şehir zıplayıp duran, Çekirge Orhan!
- Ayıp ediyorsun sevgilim...
- Ne ayıbı, aşkım? Ne ayıbı, ha!? Yahu, adam karımı elimden alıyor resmen.
-Ne demek elimden alıyor sevgilim? Tövbe estağfurullah, yabancı birinden bahseder gibi... Senin eşinsem, onun da kızıyım!..
...
Birkaç saat sonra Ebena uyanmış, Orhan Bey gelmiş, yemekler yapılmıştır. Kumru Hanım masayı hazırlamaktadır. Orhan Bey ise gelirken yanında getirdiği tekerlekli sandalyeye Ebena’yı oturtmuş ve aralarında ilginç bir sohbet başlamıştır.
-Yirmi yaşına gelmiştim, halâ gişiye bir coccuk verememiştim.
-Halâ mı? Yirmi yaş, ne evlilik ne de çocuk yapmak için geç değil ki. Ben otuz sekizim de evlendim.
-Evlenmez olaydın!
-Vıyyş. Yavuzoğlan almasaydı seni, evde galacakmışın Huru. Coccuk yapıver bir an evvel. Bak benim deyyusa başga gadın getirdi üstüme.
-Hah!... Bir çocukları eksikti!
-Beni de gapıya goydu. Oh ya! Cahnıma mehnet!. Doğduğum topraklara döndüm bende. İstanbul’a.. Zeytinburnu’na...
-Aaaa! Sahiden İstanbul’da mı doğdun Gilyaz Anne!?
-He ya! Essahtan sorsen ya Orhanoğlana İstanbul’luyam ben.
Kumru Hanım’ın kafasında soru işaretleri.. Ebenayı hiç tanımıyordu, babasını bile yeterince tanıdığından emin değildi. Ancak şimdi daha önemli problemleri vardı. Şu Denizli işini babasıyla konuşmalı bir an evvel Yavuz’un yanına gitmeli artık ona acı çektirmemeliydi. Yemek sonrası ilaçlarını verip Ebenayı yatağına yatırmış, babasıyla başbaşa konuşmak için fırsat aramaktaydı.
Orhan Bey en büyük tutkusu olan eski futbol maçlarını izlemekte, kumanda bir Kumru Hanım’ın, bir Orhan Bey’in ellerinde gezinip durmakta ses ise kâh kısılıp kâh açılmaktaydı.
tv: Simone... Bir başka dikkat edilmesi gereken isim. Simonee..
-Baba! Konuşmamız lazım.
-Dur kızım şimdi! En heyecanlı yerinde...
tv: Simonee.. Onun pası ters açıdan geliyor şimdi ekranlarınıza.
-Baba! Bırak şu maçı da beni dinle. Ben yarın evime döneceğim. Gilyaz Anne’yi de götüreceğim. Orada da ona bebek gibi bakarım. Aklın kalmasın hiç.
tv: Emre...Hagi..Hagi yine top istedi
-Kocam olacağı özledim demiyor da. Bak kızım! Alıyorum onun haberlerini. Sen burada onu düşünüp kahır mektupları yazarken, beyefendi yeni ortağıyla her gün yemeklerde, orada burada.
-Eee. Ne var bunda?
tv: Ve Jardellll
-Ne olsun? Cavidan Hanım alımlı kadın ne de olsa.
-Baba!.. Ne diyorsun Allah aşkına?
-Yeni ortağının bir kadın olduğunu söylemedi değil mi sana?
tv: Jarrr dellll ofsayttan çıktııı
O an sanki kalbine, aynı anda binlerce paslı bıçak sapladılar. Ağlamamak için zor tuttu kendini. Elindeki kumandayı babasına uzatırken:
-Söyledi... Söylemez mi hiç? Yavuz benden hiçbir şeyi saklamaz.
tv: Haaagiii...Hagii aldıı
Orhan Bey şöyle bir gerinip, sırtını iyice koltuğuna yasladı. Televizyonun sesini büyük bir keyifle yükseltti de yükseltti.
Haaaaa ggg...iiiiii...Şimdi nasıl anlatalım bu golü sizeee. Naasıll anlatılabilir. Böyle bir gol yok!! Böyyyy lee bir vuruşş yook!... Buna, füze mi demek lazım. Nedemekgerekiyor. Hagiii dedik miii her şeyin özetiii. Enfesss! Enfesss!!! Şu Hagiye bakın şu Hagiyeee. Haaaa giiii!... Ayağa kalktık. Seniii alkışlıyoruzzz. Hagiii ustasınnn sennnn. Usssstaaa. Başka ne diyecektim... Şimdi ’’ ı love you’’ diyorlar Galatasaray taraftarları. Nasıl sevmesinler ki şu gol’e bakınn şu goleeee...
EbRuAsya //
YORUMLAR
Harika gidiyor.Betimleme, diyaloglar ve ağızlar harika.Zannedersem 90'lı yılların GS' yi izlediği maç.
Ha bir de Ebena' mı Ebeana'mı .
Hayırlı sahurlar.
Rû //
Monako GS maçı.
Ebena diye tanıştırmış Orhan bey.
gününüz güzel geçsin
selamlar
Bu bölüm oldukça keyifliydi. Özellikle Yavuz bey ve Kumru hanımın ettikleri kavga dikkat çekiciydi. Şiddetle tartışmalarında bile ağızlarından sevgi aşk sözcüklerini düşürmediler. Ebenayı ise belirgin dövmeleriyle ve kullandığı şivesiyle tam bir doğulu gibi görünürken aslen istanbullu olduğunu öğrenince biz de Kumru hanım gibi şaşırdık. Bir de Cavidan hanım meselesi var. Kumru hanım Yavuz beyi korumak adına iş arkadaşından haberi olduğunu söylese de babasından duyunca ağlamaklı bir hale giriyor. Demek ki haberi yok. Kumru hanım Yavuz benden hiçbir şey saklamaz diyerek Yavuzu babasına karşı koruma altına alıyor. Merak ediyorum gerçekten Yavuz beyle Cavidan arasında bir şey var mı. Kumru hanım gerçekte öyle bir şey varsa nasıl tepki verecek.
Bir film izler gibi okuduk hikayeyi. Herşey o kadar canlı ki. Ellerine sağlık sevgili Ebru. Devamını bekliyoruz
Sevgimle
Rû //
sevgimle güzel derya
🌷🌺
Rû //
😘🌼❤️
Rû //
Sedanur
yaprak dökümü gibi yıllarca sürücek
dimi🤣