Bilinmez Hep Kazandı
Bir bilinmeyene yürüyorum, yükümde umutlar, yapmam için emredilen komutlar, ölüm çatıp da sevgisi özlem olan dostlar…
Yüküm ağır!
Bunları duymaya benden başka kim varsa sağır!
Yüzümde gülücükleri görünce ne kadar dertsiz-yüksüz diyorlar, kıskanıyorlar beni…
Başkasının gözünde de ben bir bilinmeyenim!
Yürüdükçe taşıdıklarım ağır geliyor, yaşlanıyorum. Kamburum çıkıyor. O kambur çalar gibi tambur, toprağa mahkum bakışlarım ile yine bilinmeyene doğru süründürüyor.
Etrafımda hala mana veremediğim savaşlar, yer sallandıkça yıkılan binalar, çatır çatır yanan ormanlar… Savuruyor beni, verdikçe kalbime acıları! Kim yakmışsa, kim binayı yaparken malzemeden çalmışsa, kim yetimi, çocukları, masumları savaşlarda öldürmüşse, sel olmuşta içine kapılıp da akmışsa bana bir bilinmeyen… İsimler yabancı gelmiyor ama sürekli değişiyor… Sanki aynıları ölenin yerine yerlerini alıyor. Sorularım çok ama hep cevapsız kalıyor. Bilinmeyen ne varsa sorgularımda devam ediyor.
Aralarından geçiyorum. Selam veriyorum. Alışkanlık olmuş, bir bakıyor sonra “Ne kadar acı çekmişsin, Allah sana rahmetiyle muamele etsin!..” Dua ediyor! Ben onun için bilinmezim. Ama tanımış gibi hayır dualar ediyor. Hoş ama tanımalı, içime girip dertleşmeli, gönül kahvemden yudumlamalı diyorum bir an. Ders almışım geçmişimden ya, boş ver diyorum. Bende selamını alıp, bilinmezime doğru yola devam ediyorum.
Sela veriliyor. Öleni kimse tanımıyor. Cenaze namazı kılmak için koşuyorlar akın akın… Sonra imam diyor, “ Nasıl tanırdınız Rahmetliyi?” Hep bir ağızdan “İyi…” diyorlar. Tabutunu taşımak için yarışıyorlar. Kabir çukurunu kapatmak için sıra bekliyorlar….Her toprak bilinmezi kapatmak için tozuyor, kapatıyor hızlıca… Ölen başka bir bilinmeze giderken, cemaatte ezberledikleri aynı yaşam hikayelerine geri dönüyor.
Mesele para olsunda, hep güven vermiş nedense bilinmezlik. Para tanıdık gibi gelmiş. Eğer paran varsa, ne varsa satın alırsın, bilinmezi bile… En çok bilinmeyene takılanlar, çok parası olanlar olmuş. Harcadıkça yok olduğuna görünce bu yüzden şaşırmışlar… Bilinmezliğin girdabına kapılmışlar. İflas etmişler…. O gidince kendileri de gitmeliymiş gibi intiharlar etmişler… Vuran vurulan çoğalmış! Neden yapılır bütün bunlar kimse çözememiş, bilinmeyen kalmış sonuçta…
Karşımda sonsuz br yol… Taşıdıklarım beni yordu… Bir bilinmeyene doğru gidiyorum sonuçta, ne değişecek ki? Atsam yükü… Atsam dünyayı ve beni meşgul eden ne kadar yük varsa ne kaybederim ki? Hafiflerim, belim bükülmez… Görenler ihtiyar delikanlı derler! Kim çözmüş bilinmezi? haydi çözdüm diyelim kim ilgilenir anlatsam ki? Kimin işine yarar sonuçta. Savunmada bu olacakken… Ama o bilinmez sonsuz kader olacaksa, geriye dönüşü olmayan arkamızda ilerledikçe duvar örecekse, merak etmeye çabalasak olmaz mı? Belkide çok kolaydır bilinmezin pamuk ipliği… Çözsek ve uçsak, tenden çıksak… Bir gün zorla çıkacağız nasılsa!
Bir ben bilinmeze gitmiyorum. hatta gidenlerde bana bilinmezler! Dokunmadım ki varlığını bileyim… Konuşmadım ki, onun hakkında bir kelam edeyim. Biz toplum olduk, bir millet olduk ama kimse kimseyi tanımadı, sevmedi de bu yüzden. Aramıza hep bilinmez girdi… Çözüm olmayacak seçimler konuldu. Falan falana oy verirsen bilinmez ortaya çıkacak denildi. Seçtik, seçildik ama bilinmezi çözemedik. Atı alan Üsküdarı geçti. Geçen geçene bir umutsuz yarış sürüyor bu bilinmez yolda…Hiç kimse kazanmadı. Bilinmez hariç…
Saffet Kuramaz, 30.03.2023-Bir gece!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.