- 710 Okunma
- 3 Yorum
- 9 Beğeni
Maun
Seni kaybettim sandım, en az yarım saattir dönüp dolaşıp aynı sokaklara varıyorum. Ahh ayaklarım, bileğimi görüyor musun nasıl şişmiş, bak şurada bir çayevi var, haydi durma öyle, gir koluma, tek başıma yürüyemeyecegim, hah şöyle, nasıl da cılız kolların var öyle, bir şey yemiyorsun değil mi, çay sigara anca, bana çok konuşuyor deme, bak geldik bile, bir merdiven kaldı, bir limonata içeriz, buz gibi.
Cılız kollu adam ve mavi elbiseli kadın, masaya otururlarken kitap dedi içinden, adı gibi zamansız bastırdı zamanı.
"Kitabını üç kelimeyle yazmış, bu kadarı kafi demiş, göz süzmüş, balık dinlemiş, kalaycı kalay gibi bir çağrı ya da bir çığlık bilemiyorum hangisi kitabı açıklamış, diğerleri diğer kelimeler bir uçkur şavaşında yenilmiş barbunlar gibi havada uçarken karaya oturmuş, çok mu lazımdı bu kırgın öfke? Belki, belki de konuşacak vakit kalmadı. Ölüme ölünmez tamam da dokunaklı sözleri yedekte tutan anlayış, kolundan çekiştirilen bir okur, otursun okusun ve sonra zaten hakkında yazarsa çengidir."
Mavi elbiseli kadın iki kez okudu. İki kez gözlerini uzağa yaklaştırdı, biraz ilginç olmuş dedi, adam limonataların gelişini izledi. Bir yudum aldı, sonra geliştirilir muhakkak ama istemiyorum, dedi kadına. Zaten;
Yeraltından söz açmadan, bir kelime günlerdir, bir satıra eklenip kayboluyor, başka biçimlerde, başka yorgunlukta, delile yer bırakmadan uyutuyor beni. Bir masanın rengi oluyor maun, sildiğimden onu, üzerinde ne vardı, hangi anlamın bekçisiydi, hangi kaplıcanın sıcağıydı, derede birikti, omuzda çözüldü, ne derdi var benimle? Silik bir gamzeye benzer arada bir görünüyor, yazmam mı lazım, karalamam mı, inatlaşmak istemiyorum. Kuvvetimi bir selamlaşmaya saklıyorum. Pişecek aş da az değil, uyusun da büyüsün. Gün başlamadan biterse değeri acıkır, yüzüstü düşerken kolları kalkmaz olur.
Güneşli bir gün, pek çok nedenden öyle olmalı, pek çok ucuzluktan geçtik, büyüdük mü büyüdük, doyduk mu muamma? Okuyorum, okuyorum, başka bir dil uzanıyor yanıma, şefkat elimde arızalanıyor. önemi yok, nefesime eklenmiş, ezberim iyi, anlamı için kırk yıl geçmeliydi, yetimlerin hakkı diyormuş. İki ay kadar önce duvar uğrayıp duruyordu aklıma. yıkıldı sonra, annem çocuğa malum olur derdi, çocuğum demek hala Maun.
.
YORUMLAR
Önce öyküyü sonra alttaki iki değerli kalemin yazdıklarını okudum.
Seni okurken, okurun bütün köşelerine çarpıyorsun. Sanki hepimiz aynı filmden fırladık ve saçılıverdik ortalığa rengarenk boncukları gibi.
Sonra ortak bir hafıza bizi epeyce meşgul etti. Şimdi bazılarımızın yazdıkları doğaldır ki başkasındaki pek çok yaşanmışlığı tetikliyor.
Maun etkileyici bir sözcük. Rezonansı yüksek.
Velhasıl seni okumak bana iyi geliyor.
Var ol.
Parlain m
Latife tekin okumamıştım daha önce , son kitabını biraz anlatmak istedim maun da güçlü bir kelime dediğin gibi, ele geçirdi beni. Üç yorumu da hayran kaldım, teşekkür ederim.
Ben de seni daha sık okumak istiyorum ama
"Silik bir gamzeye benzer arada bir görünüyor, yazmam mı lazım, karalamam mı, inatlaşmak istemiyorum. Kuvvetimi bir selamlaşmaya saklıyorum."
"Okuyorum, okuyorum, başka bir dil uzanıyor yanıma, şefkat elimde arızalanıyor."
Yukarıdaki cümleler benim için anlatının mihenk taşı misali turnusol basamakları oldu. Okuru, tabiri caizse buralardan sürtüyor, zihinde dişliyor sonra birde son darbe belki darbe değil naif dokunuşlar ile maun üzerinde kündeye vuruyor çıkan iç sesler çil çil altın saflığında pek kıymetli ve bir o kadarda hüzün barındırıyor.
Şefkat elde arızalanıyor
Yazınızın etkisi, bu yakada cılız kollu bir selam ile tezahür ediyor, tebrikle nihayet buluyor.
Selam ve sevgilerimle
Parlain m
Selamlar sevgiler ve teşekkürlerimle.