İnsansız Kalmak / 2
... babasını beklerken yorgunluktan uyuyakalan Kumru Hanım, sabaha karşı kapı zilinin çalmasıyla yerinden sıçrayarak kapıyı açar. Gelen Orhan Bey’dir. Yüzünde, değerine paha biçilmez kristal bir bibloyu yere düşürür de kırarım korkusu, kucağında ise itinayla tuttuğu yün battaniyeye sarılmış, sadece ağız kısmı açık bir vücut vardır.
...
-Huru
-Kum ru
-Huuu ru
-Kumm ruu
-Hur ruuu
Gülüşmeler... Gülüşmeler... Oysa, ne de çok zorlanmıştı Kumru Hanım ilk günler.
Bir taraftan Yavuz Bey’in "eve gel’’ çağrı ve baskılarının içine düşürdüğü burkuntu, diğer taraftan babası Orhan Bey’in "Aman diyeyim kızım!.. Senden başka kimseye emanet edemezdim Ebenayı. Sakın ha!.. Saygıda kusur etmeyesin" diyerek yüzünü ilk defa gördüğü; huyunu suyunu bilmediği, üstelik hasta, yemek yemeyi ve ilaçlarını almayı reddeden, çok az konuşan, konuştuğunda ise ne dediği tam olarak anlaşılamayan bu yaşlı kadıncağızı yazlık eve bırakıp, o ketum duruşuyla doğru düzgün açıklama yapmadan iki saat kadar uyuyup hemen sonrasında İstanbul’a döndüğünde... Şimdi öyle mi ?
-Huru da Huru!..
Orhan Bey’in "Ebena" diye tanıştırdığı bu yaşlı kadının gerçek adı "Gilyaz’’dı. O, kendisine bakmakla görevlendirilen genç kadının adının Kumru olduğunu daha tanışmadan önce de biliyordu. ’’Huru’’ diye hitap etmek istiyordu, tamam öyle olsundu. Çok da inatlaşmanın bir anlamı yoktu. Kumru Hanım’la şakalaşmak içten içe çok hoşuna gidiyordu. Kendisiyle daha fazla ilgilensin, belki de biraz daha yanında kalsın diye bilinçli yapıyordu bu çocuksuluğu.
Yüzündeki gülümsemenin bozulmasına izin vermeden sırtındaki şalını titizlikle çıkarıp kolunu başının altına koyarak uzun, kırçıllı saçlarını kenara doğru usulca toplayıp yatırdı yatağına.
Yanağına bir öpücük kondurup:
- Hadi bakalım Gilyaz Anne, uyku vakti! Allah rahatlık versin.
Yorganını üzerine örtüp, odanın ışığını kapatmak üzere çıkışa doğru yönelmişti ki arkasından seslendi Ebena :
-Huru! Benim hiç uykum yok. Yanfırı* ırak durma öyle. Biraz daha yanımda kalasan, sohbat etsek olmaz mı?
Yüzünü Ebenaya dönerek gülümsedi Kumru hanım. Birkaç adım atarak pencerenin önünde duran sehpayı kucaklayıp yattığı karyolanın önüne nazikçe bırakırken:
- Peki, Gilyaz Anne. Madem uykun yok, sütlü kahvelerimiz ve sabah yaptığım tarçınlı kurabiyeler de mahrum kalmasın isterim sohbetimizden.
Yastığını kaldırıp vücudunu oturuş pozisyonuna getirdikten sonra, kolunu sol tarafında bulunan komidinin üzerine doğru uzattı Ebena. Cam bardak içinden takma dişlerini çıkararak ağzına yerleştirdiğinde:
- Çok yaşayasen, Huru kız!
- Hemen hazırlayıp geleceğim. Yalnız, seninkine kahvesini az koyacağım. İtiraz istemem ama.
Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır sözlerini doğrular gibiydi Ebena’nın gözleri. Bakışları sanki yıllarca insansız kalmış da kaybettiği ve özlemini duyduğu değerlere yeniden kavuşmuş gibi ışıl ışıldı.
Kahveleri yaparken duvardaki saate bir bakış attı Kumru Hanım, on ikiye çeyrek vardı.
Eşini çok özlemişti. "Yavuzzz!.. Ah, Yavuzzz!.." diyerek gözleri dolarcasına iç geçirdi bir an. Bugün de hiç ses çıkmamıştı, her gün defalarca arayan adamdan.
İkinci bölüm sonu
* yanfırı ırak: eğri uzak
EbRuAsya //
YORUMLAR
Insanın içini ısıtan ve kendini bulduğu çok güzel bir hikayeye kaptırdık.Şimdi üçü de okuyor olacağım.Bekliyoruz dört gözle.Saygilar
Rû //
selim bey çok teşekkür ediyorum ilginize.
var olun.
selam ve saygı ile
Günümüz dünyasında insanlar kendi annesine babasına ya da kardeşlerine sahip çıkmazken, koruyup kollamazken Orhan beyin Ebeanasını sahiplenerek kızına emanet etmesi takdir edilecek bir durum. Öykünün sonunu merakla bekliyorum değerli dost. Sevgiyle ve dostça selamlıyorum
Rû //
teşekkür ediyorum sayfa ziyaretinize değerli yorumunuza
selamlar
Bu yazıyı okurken insan olabilmenin ve
İnsan kalabilmenin nasıl bir ikilemli
hal olduğunu ve hayatımız boyunca
bu ikilem içinde sürüklenip durduğumuzu
düşündüm...oysa bir yüreğe değmek
Huru olmak çok da zor olmasa gerek...
tebrik ederim değerli Rú...
Rû //
hoş geldiniz sevgili Alev-i hüzün.
çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için.
sevgiyle
Hikâyenin sonunu ben de merak bekliyorum fakat bir yandan da uzayıp gitsin istiyorum. Öyle sakin ve huzurlu bir anlatımın var ki, Kumru hanımı kim olsa paylaşamazdı.
İsimlerin karakterler üzerindeki etkisi ilk bölümden bu yana anlamlı ve yerinde. Özenle seçildikleri de belli.
Ne demeli, o zaman yeni bölümde görüşmek üzere.
İsabella
İsimlerin karakterler üzerindeki etkisi ilk bölümden bu yana anlamlı ve yerinde. Özenle seçildikleri de belli.
Ne demeli, o zaman yeni bölümde görüşmek üzere.
Rû //
görüştük bile yeni bölümde :)
çok teşekkür ve
sevgilerimle canım
Nereden başlasam?
Hızlıysam yavaşlasam.
Yarım hüznü tamamlasam.
Dünden geldik bu güne.
Ağlayan bu öyküye.
Bir rüya mı, yoksa kaçak bir düş mü.
Yokuş mu çıkıyorum, yoksa iniş mi?
Desem ki deseni aynıdır.
Yaşlılık çocukluk aynı.
Yarım anlattı dersin.
Kim anlatmış tam?
İşte bu insan.
İyi olur taşırsan.
Bir gün "anne" der sana.
Düşünüp te şaşırsan.
Karışmayıp alışsan.
Çok saygımla Sayın Yazar.
deniz_tayanç1 tarafından 29.3.2023 01:29:29 zamanında düzenlenmiştir.
Rû //
Deniz bey yorumlarınız ilham verici.. çok teşekkür ediyorum
saygı ve selam ile..
Bir arkası yarın daha:)) Gidişat iyi bakalım eş nasıl bir tepkide olacak. Kumru hanım ve babası insan kalmaktan yana acaba eş mi insansız kalmakta yoksa insansız kalan ''Gilnaz anamız mı'' Ama: ''Ah Yavuz, Ah!'' Sözü kuşkulandırmakta... bitmeyen hikayeye yorum yazmak ne zormuş...
Hadi gerisi için kolay gelsin...
Rû //
sağ olun...
hikayeyi yazmak da yorum yazmak kadar zor...
çok teşekkür ederim Halil bey.
sağlıkla huzurla
selamlar
Rû //
bende çene çok anlatır anlatır dururum..
hele ki sizin gibi değerli bir dinleyici bulduktan sonra:)
Anlatımı akıcı bu güzel hikayenin devamını merakla bekliyorum
RÛ şairem
Sevgimle kucaklıyorum
Rû //
hoş geldiniz sevgili derya..
huzurlu bir gece olsun..
uzun soluklu bir yazı dizisi.. hiç bilmiyorum kaç bölüm sürecek.. okuyucu sıkılmadığı sürece ara ara paylaşacağım..
ben de kucakladım hem de sevgiyle,
sımsıkı...
çok teşekkür ederim..
🌺