- 316 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dönence
Dünyadaki tüm kutsalları yok saysak insanlar özgür olabilirmi ! Bu sorunun yanıtı oldukça çetrefilli.Çünkü biliyoruzki kutsalların insanlara ihtiyacı olmuyor.Kutsallar gereksel oldukları için insanlarca oluşturulmuş oluyorlar. Örnek verecek olursak tanrı kavramını gösterebiliriz.İnsanlar tanrısız yapamıyorlar.Yapamıyoruz ! halbuki tanrı insanlar onu red etselerde (pek mümkünlülügü olan bir durum değil ) tanrı varsa vardır.
İnsan denen varlık tanrıyı arıyor.Onu kabulleniyor. Tanrı bunun için insanlara bir yol çizelgeside sunmuş (kutsal kitaplar ) Tüm kutsal kitapların tanrı kelamını dünyadaki bir çok inançkar kabulleniyor.Okaynagı kendince yorumluyor.Burda çoğulu tekile indermenin gerekçesi tüm kutsal kitapların kaynağının aynı olması .Bazı kutsal kitapların değiştirildiği yozlaştırıldığı düşünülsede bir diğer yandan kaynağı özgün olmakla birlikte işlevre yorumla yozlaştırldıgı düşünülebilecek kutsal kaynak yada kaynaklarca günümüzde etken olabiliyor. Tanrının kelamı bireyin algısıyla başka bir evrime dönüşmüş olabiliyor. Kutsal algı yerini sorguya bırakabiliyor.Temiz akıl sahipleri biliyorki kutsiyet vahiy kaynaklı kitap biz Müslümanlar için kuran önemi yüksek olan dikate alınması gereken aklı öncül kılan öğretilerin başında geliyor. Bilelimki insanların ölümlü olarak dinlerle problemi olamaz dinleri red etmeninde sağlıklı bir duruşu olmuyor.Peki niçin seküler düşünmek gerekli oluyor. Görüyozki din mistik haliyle kalıplarını esnetemiyor bu onun kaynağından kaynaklanan bir sonuç olarakta karşımıza çıkmıyor.Sorun durumu anlamak ve filiyatta biçimlendirmekle ilgili bir durum .Bunu anlamak istemiyoruz Çünkü inancımız dahil çok şeyi başkalarına bırakmayı kolaylık olarak görüyoruz.Bİirleri düşünsün ve bizi rahatlatsın.O birileri şimdilik kendileri için dünyalar kurmakla meşgüller ve dini bu eylemlerinin paydaşı yapmaktan çekinmiyorlar. Yanılgı ve çözülme birey için burda başlamış oluyor.
Kımsesiz yetim ve öksüz bir ruhumuz var.Biz o ruhun boşluğunu doldurmaktan aciz yorgun varlıklar olarak yaşamaya çalışıyoruz.Hayatta olmak farklı bir durumdur yaşamak farklı bir durum.Yaşamak için bilinçli olmayı becere bilmeliyiz birilerinin değil kendimizin yoldaşı olmayı başaramazsak bizimle yolda olanların bizi terk ettiklerini heybemizden ekmeğimizi çaldığını anlamayı başaramıyoruz.Yaşamı anlamak kendini anlamakla ilgili bir durum.
Dostoyevski şöyle der ‘ Hayatım boyunca birkaç kişiye şöyle bir tokat atmadığıma üzülmüşümdür ‘ Düşünürsek hayatımızda tokat atmayı bırak yüzüne tükürdüğünüzde tükürüğünüze acıdığınız onlarca kişi görürsünüz. ! İşin ilginci bunların çoguda sizin yaşamınıza öyle veya böyle giymiş yakın çevrenizden oluyor. Hani kafkaya hak vermemek elde değil ‘ Az eşya az insan ‘ Böylece ricki azaltmış oluyorsunuz.
Onbinlerce insanımız bir gece vakti oluşan yer kabuğu hareketiyle yitikleşti.Geride acılar kaldı . İlginçtir acının ciddiyetini anlamayan o kadar çok insan kılıklı varki. İnsan onlarla aynı gök yüzünün altında nefes aldığına isyan ediyor !
Biz erkekler aslında güçlü kadınlardan korkuyoruz yanımızda olanın pısırık kedi gibi olması hoşumuza gidiyor.Aslında biz içimizdeki güçsüzlüğü saklıyoruz. Birde güçlü görünüp birilerinin gölgesinde olanlar var onlarla nefes almak gerçekten çok zor bir sürece boyun eğmek oluyor.
Yaşamak bilinç istiyor.Yüregi aydın insanlar istiyor.Gözüpek duruşlara alışkın olmak lazım .Korkakça yaşamak olmuyor bu topraklarda.
Hava oldukça soğuk .Yetim çocuklar hüzünlü gözlerle bakıyor bu anlamsız hayata. İsimsiz kadınlar köhne pavyonlarda rezil bir hayatın içindeler.Gece boyu kirletiyor onları yalan .Sonra Ankara bana gel diyor biliyorum.Demirlibahçede bir kara gözlü umut hadi gel demiştide çekip gitmişti ruhum.Şimdi Alanyada ritik bir ömürde tutuabildigim neyse ona tutunmuşum.Korkuyorum kendimden.Ölümümse bir meçhuliyet Üzgünün seni sahiplenemedigim bir hayatta yoldaşım yapamazdım . Bir çok şeyi yapamadım zaten .Bırakıp gittim kendimi çoluk çocuk anlamsız yaşadık yaşamımızı.Köhne fikirleri baş tacı ettik .
‘Çok aşık oldum karardı dünyam o beni anlamıyor ! ‘ Bilmiyordu aşk sevginin hastalanmış halidir kişiyi mahkumlaştırır.Gök yüzünün sevincini saklar . Kimbilir böylesi özlemlere katlanamıyorsa ruhumuz suçlusu biz olmalıyız kendimize sormalıyız böylesi özlemek hiç dönmeyecvegini bildiğin halde onu istemek olacak işmidir .Bumudur bilgeliği sevmenin özlemenin ağırca yükünü nasıl taşısın bu zavallı yürek.
Yaşam kendine çok çabuk bir rota çiziyor.Kırmızı siyah olsada gün karanlığa bürünsede insan denen varlık onada alışıyor.Her şeyi çok çabuk unutuyoruz. oldukçada utanmaz bir egomuz var herşeyi biliyor herkese tepeden bakıyoruz.Ölümü unutmuş gibiyiz.İlkel bir yozlaşmanın ruhumuzu esir almasına musade etmiş köhne bir hiçliğin içinde kendimiz tüketmiş görünüyoruz.
Çaresizlik en büyük acının ocağı oluyor. Sizi alıyor yorgun bir umudun içinde mazlumlaştırıyor. Hayat asla hafife alınacak bir yolculuk olmuyor.!
Saçları esmer kadınları sever ruhum.Bir bakışa hasrettir yetim avuçlarım benim.Gün olur gülümser ruhum doğan güne gün olur yırtar peçesini yalanın o mavi gecede soyunup dökünüp burdayım der ölüm. Biliyoruz tüm yolar kapalı olur Tüm sevinçler eksiktir geldiğinde.İsimsiz bir kırmızı ruj anlatır doğurgan kadınlarını gecenin .Şiirler okur şiirler yazar yanlızlıgı .Hani kalabalıktır sokaklar sizde kalalıksınızdır .Paranın peşinde kopşanların parasını çakallar yer derler. O gıri saçlı ölüm anlatır anlamsızlığını bu yalan dolan dünyanın .Haydi tut ellerimi çekip gidelim buralardan özgürlüğün çiçek açtığı bir yer bulalım kendimize .Tanrı umutlarımızı okşasın bizim ıslatsın yağmurları vakit göç etmiş ölümlerin kabirlerini.Tüm ekmekleri ısıtıp yüreğimizde yetim öksüz ne varsa bu gecenin ıssızlığında dagılalım seninle. Tüm günahlarımızı heybemize katalım çekip gidelim biuralardan. Ben seni hiç sevmedim biliyorsun . Sen yabann ellerde büyümüş bir hanım eliydin !
Kıytırık ruhlu tipler dilleri uzun olan tiplerdir.Onların hayatlarına döndüğünüzde birşeylerin kirliliğinde yıkandıklarını görürsünüz. Yaşlı yörük kadının iyi günlerinde yanındaki piç ruhlu tipler kıçları yağlanınca kenara çekildiler. Zavallı kadını bahçeli kargir evin kadimliginde kendi kaderine bırakıverdiler .Biliyormusunuz çok sevdiğiniz insanlar ruhları kirli ise size daha çok zarar verirler.Dışardakilere karşı kendinizi savunabilirsiniz. Size derbeyi vuranlar bu kara mamba zehirli ilkel ruhlar oluyor !
Şimdi yorgınsun biliyorum.Ben gibisin yaralısın.Korkunç türküler dinliyorsun ruhum.Karanlıksın gökyüzüne hasrettir ağlayışların.Ah o gözleri ağlamaklı gençliğim nerelere gittin.Niye bıraktın beni kirli şiltelerinde batakhanelerin. Beni uyutmayan gecelerinde korkuttun sahipsizliğinde.
Yaşamın en savunmasız anını bu toprakların insanı altı şubat 2023 te bir gece yarısı o4.17 de saniyeler içinde yaşadı.Ülke enkazın altında yitip gitmesine adeta seyirci kaldı ! Bu durum küresel kapitalizimin ülkemizdeki yıkımın fili bir sonucu olarak onbinlerce insanın enkaz altında çaresizce yitirlmesine sebep oldu ! Bu ülke bu acıyı asla unutma yanılgısına girmemeli !
Yaşam insan odaklıdır.Dogru düzen insanı merkeze koyan düzendir. Yıllar önce şair Ecevit ‘ bu düzen degişmelidir ‘ ortanın solu kavramını hayata geçirmeye çalışmıştı .Kısmen başarılı olan bu görüş Halkça kabul görmüş Ülke demikrasisinde umut çiçeklerini yeşertmişti.Ülkede hangi yelpazede konuşlanmış olursa olsun yirminci yüzyılda bu ülkenin demikrasi umudu asla tükenmedi. Yirmibirinci yüzyıl ülke için halk kitleleri özselinde yurttaşın ötelendiği rantın öne çıktığı dinin duygunun maneviyatın kapital sömürüye araç yapıldığı bir sürece yöneldi. Bu duruma ülke sosyalist ve demikrat karekterininde yetmezlik içine girdiğini görmenin çaresizliği yaşanır oldu.Ülke yetkenleri insanların yaşam kaletesini yozlaştırdı yaşamı çekilmez hale getirirken bilim ve gerçeklik yerini ipotik afaki varsallara bıraktı. Dünya ve ülke artık şunu görüyorki sınırsız bir kürelleşme kapitalizimi dünyada ve ülkede insanlara huzur vermiyor.Onlara hukuk demikrasi çağdaşlık kapılarını açamıyor. Kamu yönetimi gerçek hukusal bir karektere bürünemiyor.İnsanlar yaşam mucadelisinde çaresizleşirken toplumda sanat edebiyat görselliğin gelişmesine katkı veremiyor.Siz aç ve yoksul insanlara resmin renklerini şiirin sözcükleri sevdiremezsiniz.
Gün gelir ölüm alıp gider bizi.Çocuklar bu toprakların çocukları mavi gökyüzüne bakarken umarım hatırlarlar .Şiirler yazarlar düzgün sözcüklerinde hayatın .Yüreklerinde umut tohumları becerebilirler yaşamayı bu topraklarda. Hikayeleri bizden daha iyi bir yolculuğu dinletir şarkılarında zamanın .
Emegin olgunlaştırmadığı bir zenginlik fahişenin kazandığı para gibidir.Size saygınlık getirmez.! Çevrenizdeki kişiler sizi zamanı gelince bırakır gider.Paranın getirdiği dostluk paranın olduğu yere kaçar.Orda ahlaktanda söz etmek mümkün değildir.Günümüzde bu tipler çoğalmış görünüyorsa toplumun yozlaştığını bilmek gerçekçi olacaktır.
Anadolunun şehirlerini düşünün düzgün yapılmış kaliteli binalar.Özgün bir şehirleşme. rahatsızlık vermeyen insan odaklı bir sosyal yapı. ! Ne çareki bu ipotik bir umut işin gerçeği depremlerde yıkılan şehirler sellerde tükenen insanlar ve çaresizliğin kader diye üstümüze boca edildiği bir rant düzeni ! İlkel ve umutsuz bir gidişatın yorgun insanları olmak .!
Tüm kuşların huzurlu olduğu bir bahçede tüm çiçeklerin özgür olması gerekmezmi ! Bırakın rahat açsınlar çiçekler renklerden korkmayın .Küçük esintilerini büyütün ruhunuzda umudun. Ömür dediğin bir nefes degilmidir
İnsan yaşamının en yoğun zamanını çalışmak alıyor.Çalışmak derken zorunsal bir drumun tesbitini yapmış oluyoruz. Aslında çalışmak ekinsellik insan yaşamında olululugu olan bir sonuç .Çalışmanın emek insan ilişkisinde yaşam ihtiyaçları için zorunlu bir noktada olmasıysa tartışılması gereken bir durum. Emeginin karşılığını almaktan aciz bir yapının içinde çalışmak köleleştirilmiş olmakla aynı çizgiye taşınırken emek sosyal adalet üretim mülkiyet ilşkileri ortak paylaşım olasılığı üzerinde düşünmek tüm dünyayı çevreleyen küresel liberalizimden kurtulup gereksel ulusal bir üretim insan ilşikisini gerçekleştirebilmek dünyanın bu yapısında bunu hayal bile etmek kazanıma götüren bir sürecin başlamasını umut etmek .Çalışalım ama kimin için !
Bizim toplum cehaletini içine sindirmiş bilgiç insanlar otağı herkes her konuda uzman. Yarım yamalak duyumları bilgiçlikle etrafa anlatıp kendimizi farklı göstermenin yorgunlugunun içinde tükendiğimizi göremiyoruz..
Yalan söyledi hayat bize.Kırıldık erik dalları misali çetrefilli hayat otağında.Kapıların arkasına saklandık.Tüm fahişe seslerini dışarda bıraktık gecede. İstedigimiz bir avuç özgürlük ve ekmeği bölüşmek yetim yüreklerle. Sevmek çok acı bir hikaye oldu bizim için.
Sen benim ölümlerimde tutunduğum nefesimsin.Biliyorsun erken döküldü yaprakları gönül ağacımın.Garip kaldım yanlızdım kimsesizdi çocukların gözlerindeki hüzünlerde ağlamalarım.
Bir bireyin yaşamında huzurlu olması için iki ana gerekçeye ihtiyacı oluyor.Birincisi bireysel bilinç ikincisiyse toplumsal bilinç.Bu karekterlerle içselleştiemedigimiz yaşam bizim için çekilmez olabiliyor.Neyi niçin istediğimizi isteklerimize hangi sürecin katkı verebileceğini önceliklerimizin ne olması gerektiğini içimizde yapılandıramadığımız durumlar bizim yaşam yolculuğunda tökezlememizi çoğu kez hiçleşmemizi getiriyor.Hayat azda olsa size kendini oluşturmaya izin verebilmeli.Bu birazda kendimizle ilgili bir durum. !
Bireysellik kim olduğunuzla ilgili bir durum aile okul sokak size bu konuda bir yol çiziyor,İkincisiyse toplumsal bilinç Nerdeyim yaşam bana ne verebilir sosyolojik olarak ben yaşamla olan ilişkimi lehte nasıl olgunlaştırabilirim. !
Burda sınıfsal karekter sizi etkiler olur.Emekçi sınıfta bir bireyin tercihi kapital bir özgürlüğü istemek olmamalıdır.Hukuk davranış kültürü beklentiler ve ülke dialektigi size nerde durmanız gerektiğini gösterir.Yapılması gereken o bilince erişmekle ilgili bir durumun tesbiti oluyor ! Neyi niçin istediğimizi bilmek zorundayız.
Hayatın anlamı gök yüzüne bakınca bakabilince algılanıyor.Hani haykırmak istiyor insan burdayım yaşıyorum özlüyorum diye. Son zamanda eski fotoğraflara daha çok bir bakar oldum .Yaşlandıgımı anlıyorum.O fotograflarda avuçlarımda yitip gitmiş bir hayatı görüyorum.İnsan denen varlık çok ilginç nce geleceği düşünüyor gelecek tükenincede geçmişi özlüyor !
Sınırları belirli bir hayatın içindeyiz öyleyse kendimize bir değer vermeyi başara bilmeliyiz.Eger bizler kendi değerimizin farkında olamazsak başkalarının bizi küçümsemesinden rahatsız olma hakkımız olamıyor.İşin izdüşümü burda bitimleniyor.Yaşam daim bir mücadele istiyor ve biz yorgunuz !
sen bir bakü şarkısının melodisi,
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.