- 210 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BENDEN BANA MEKTUPLAR
BENDEN
A
N
A
MEKTUPLAR...
Tarih: Akrebin Kuyruğu
Ali Rıza Navruz
Sevgili Navruz; yazmışsın sağ olasın! Ben de aldım elbette ki mektubunu.
Bilirsin hemen yazardım, fakat nasıl olduysa mutâdım hilâfına, -belki de ilk defa- bu kadar geciktiriyor oldum mektubunun cevabın, affet. Mektubunda; şiir, ilham ve bunların zaman ve zemini konusunda birçok sorular sormuşsun bana. Ayrıca da kitaplardan kazancımı da sormuşsun.
Bu konular; mektuplara sığmayacak kadar uzun konular ama yine de kısa da olsa şöyle bir teğet geçeyim de merakın giderilmiş olsun... İnsanın hayatı boyunca taşıdığı duyguları, düşünceleri, hayatın anlamlı ya da anlamsız halleri, daha doğrusu görebildiğimiz, algıladığımız her şey şiiri ilgilendiren hadiselerdir. İşin başında her şey bir kaos halindedir dostum. Sezişler, sesler, hisler, heyecanlar, renkler, şekiller, ilham hepsi iç içe geçmiş haldedir.
İlham denen şey bence duygu yoğunluğunun en üst seviyesidir. Alışılmışın bardağını taşıran son damladır ilham. Onun rolü bu taşırıcı özelliğindedir zaten. bazıları için önemsiz addedilse de o son damla; sabır taşının çatladığı alandır... Daha sonra kültür, yetenek ve azimle işbirliği yaparak şairin kelimeler âlemine dönmesine yardımcı olur o yoğun duygu. Şair bu noktada artık bir kelime eksperidir. Her kelimenin hatta her hecenin, her harfin hacmini, ağırlığını, hareket kabiliyetini en ince kıstaslarla ölçer kendi tarzında. Artık kelimelerden bir söz meydana gelmiştir. Bunun adı bana göre şiirdir işte! Kimileri bu sözün ne dediğine bakar, kimileri de benim gibi nasıl dendiğine. Aslolan da budur bence...
Şairin duygu yoğunluğunun en üst seviyeye çıkış zamanı ve zemini genelde belirsizdir. Kimi şairler gecelerin yalnızlıklarında bu doruğa ulaşırken öksüz uykular bırakır yatağına. Kimileri de tam olayların ve kalabalıkların ortasında bu hâle geçebilir. Tabi ki burada olayların ve hislerin etkisi çok önemlidir. Benim bu konudaki düşüncelerim işte bunlardan ibarettir. Yanılıyor olabilirim de!..
Ben bu arada ne yaptım bir bilseeeeen! Heyecanlanma da anlatayım, sabırlı ol biraz. Bu güne kadar yayınlanmış olan sekiz şiir kitabımı şöyle bir araya getirip "Mor Taflan Çığlığı" ismiyle toplu şiirler kitabı yaptım, yayımladım da! Elbette ki bu şiir çalışmalarımda son nokta olmayacak ama nedense bir toparlanma ihtiyacı hissettim işte...
Şiir, deneme, araştırma derken bir de ’anı’ türüne el attım bu dönem. Ve "Sittinsene" ismiyle bir kitap çalışmamı yayınlamış oldum. Bir çok vatandaş gibi sen de bunlardan "nice gelir" elde ettiğimi düşünmeyesin sakın. Bu işi ben ticaret olarak hiç düşünmedim başkaları gibi. Çantama kitap doldurup, fuar stantlarında kavga etmedim. Okulları dolaşıp çocukların cep harçlıklarına göz dikmedim. Zaman zaman ben de okullara gittim ama giderken ’hediye’ anlamında onlarca kitap götürdüm gençlerimize. Ayrıca bir AVM önüne masa atıp; "gelen geçen buradan alıyor" nidâlarıyla kitap satışı da yapmadım çok şükür. Kültür Müdürlüğümüz beni tanımaz, Ticaret odamız hiç bilmez, Belediyelerimizin kültürle ilgili müdürlüklerinde ismim yoktur. Neden? Çünkü bu kurumlarımıza "kitabımı alın" diye müracaat da bulunmadım hiç!..
Başını ağrıttım cancağızım, öpüyorum seni Navruz dost. “Kendine iyi bak” demeyeceğim. Bu cümleden de iyice gıcık kapmaya başladım zaten. Ne demek; “kendine iyi bak!..”
Ah Navruzcuğum, şimdi bir ressam olsaydım, "çizebilseydim, ba/har olacaktı yüzün!" Sevgiyle kal.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.