- 273 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
acı
Gün geçmiyorki içinizde yeni bir yara açılmasın .Ruhunuz incinmesin.Korku hücrelerinize misafir olmasın .Artık çekilmez bir hayatın müdavimi olduğunuzdan emin oluyorsunuz.Bu dünyada hiç birşeyin düzeleceği yok gibi. Çöl fırtınasında kalmış gibisiniz.Arkanıza baktığınızda bir ömrü sere serpe dağıtarak tükettiğinizi anlıyorsunuz.Karşınızda sizi anlıyacak bir yoldaşınız yok.Kedileriniz bile sizi terk etmiş görünüyor.Umutlarınız karalar bağlamış.Kara bir yosun tutmuş cehalet. Güneşin ışıkları perdeleri kapalı odaları ışıltamıyor !
Bir toplum nasıl çöker ! önce kendi kültürü yozlaşır .Sonra yaşamını destekleyen değerler ötelenir.Toplum kontrolsüz bir maddeci algıya yöneltilir. ! İşin ilginci tüm bunlar olurken muhafazakar bir görüntü topluma egemen kılınır.Yurttaşlar özgün saygın bir yönetimle yönetildikleri duygusu yaşar.Sonra iş öyle bir noktaya varırki muhafazakar korumacı karekterin kâğıttan bir kale gibi yıkıldığını görürüz.Aileler yaşamlarını devam etitirecek sosyal ve mali imkanlara ulaşmakta yetmezlik içinde olurlar!
Yirmibirinciyüzyıln ilk çeyreğindeyiz teknoloji oldukça gelişmiş görünüyor.Ne yazıkki çağın kazanımlarından tüm ülkelerin faydalanma şansını yönetimler ulusal düzeyde yansıtamıyorlar.Afaki konuların arasında selde sürüklenen çöpler gibi hayatlar tükeniyor. Ülke adına düşünceye dalarsak bindokuzyüz Marmara depremi 2023 maraş Elbistan depremleri ülkenin bu konudaki duyarsızlığının sonucu agır bir tıravmayla tüm ülke insanlarına özellikle yer kabuğunun üzerinde bu afetlere maruz kalanlara çok acı yaşatıyor.Sonuç olarak gerçekte yorgun ve mutsuz insanlar ülkesi olduğumuz olgusu daha bir katmerleşiyor. Edebiyat yazımları bir izdüşümle zamanının yaşamını yanşatır.Gelecek nesiller bilmelidirki bu ülkenin insanları oturdukları konutların bir gün üzerlerine çökeceğinin endişesini yaşıyorlar. Çagdaş modern teknolojiyi iyi kullanan hukugun egemen olduğu çevresiyle barışık özgür bir dünyanın saygın bir ülkesinin yurttaşları olma şansından ıraklarda bir yerdeyiz.Mutsuzuz!
İnsan denen varlık tabiatı gereği olağan üstü hallerde çözüm üretme yetisine sahip olmasına rağmen bazı durumlarda bunun eksiklgini iliklerine kadar hissediyor. Anadolu coğrafyasının deprem aktivitesi insan karekterinin çözüm üretme yetisinide yetmezliğin içine sokabiliyor.Türk insanı deprem karşısında kendini çaresiz hissediyor.Çocuklugumuzda biz dünyaya gelmeden gerçekleşmiş Erzincan depremi anlatılırdı.Daha sonraları kayıtlara 1999 depremi olarak geçen büyük Marmara depremini ülke olarak yaşadık.Yaşadıgımız alanyada akdeniz yönergeli deprem aktiviteleri bizi korkuta dursun altı şubat 2023 büyük maraş merkezli bölgesel deprem tüm ülkeyi acıya gark etti.Niçinlere yanıt aramaktansa çaresizliğimizi kabullenmiş bir ruh haline büründük.Yaşadıgımız evlerin (Özellikle apartmanların ) güvencesiz olduklarını çok iyi biliyoruz! )
Hayatı olduğu gibi kabul etmiyoruz. Aslında yapmamamız gereken huzuru aramak olmalı.Bunun için çok beklenti içinde olmamalıyız. Yaşamı olduğu gibi kabul etmeliyiz.Gerektiginde özür dilemeyi becerebilmeliyiz.İşin özü tüm bunlara karşı dik bir duruşumuz olmalı.Kendimizi önemsemeliyiz ama bu önemsellik bizi başkalarını hahir görmeye etmemeli.Yaşam rotamız bilim olmalı bilim yaşamın ana kılavuzu olarak bize ışık tutuyor.
Demikrasi kapitalizimle yoldaş olamıyor.Mutlak bir yerlerden yanlışlıgı ortaya çıkıyor.altı şubat maraş depremi bir çöküş olarak yürekleri yakarken bilim hukuk kentsel yönetim kavramlarının ranta dönük bir döngünün içinde hayatları yok ettiğini görebiliyoruz.Tanrı bizleri korusun .Bunun için tanrının bize verdiği irade yetkenini kullanmamız gerekiyor diye düşünmeliyiz.Tedbirleri alalım günümüz bilim ve tekniğinden faydalanalım ötesine takdir diyebilelim. Yüzlerce yıldır gerilim biriktiren bir toprak düşünün birkaç saniye yada dakikada şehirleri yerle bir ediyor.Ölüm bir acı felaket olarak yüzbinlerce insanın yaşamını yok ediyor. Tanrı esirgeyen ve bağışlayan bir tanrı olarak kutsal kitaplarda kendini tanıtır.Peki ne oluyorda insan denen canlı deprem karşısında görünürde çaresiz kalıyor.Hayatlar acı bir tabloyla yok oluyor ! Bir yerlerde yanlışlık yokmu.!
Yaşam insan odaklı olmak durumundadır.kültür insanın varlığında olgunlaşır yaşama şenlenir gelcek nesiller mutlaşır.Aksi acı bir izdüşümdür bu topraklarda yaşanan.
Büyük felekatler insan denen canlıyı kendine daha bir özsel kavuştrur.Önemser göründüğü herşeyin anlamsızlıgını ortaya çıkarır.Devlet insan içinse insanda yuttaşlık bilinciyle devletinin bir parçasıysa amaç inşa odaklı olmalıdır.Yaşama hakkı bu sürecin en önemli hakkıdır.Çagın tüm kazanımlarını devletler yuttaşlarına kazandırmakla yükümlüdürler.Var oluş nedeni insan ve toplum oldugunua göre devletimizden çok şey beklemek hak olsa gerekir !
Üzgünüz çaresizliğimize üzgünüz.Yetmezligimize üzgünüz.Bu toprakların kara yazgıdan kurtulamamasına üzgünüz. !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.