- 261 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖFKE VOLKANI;SEVGİ TAVANI
Öfke; sevgi, üzüntü, korku, acımak gibi en temel duygularımızdan biridir. Genel olarak insanın bilinçli yaşamadığı, kontrol etmekte zorlandığı bu duygu ile nasıl başa çıkılacağı, yaşandığı anda verilen kararlarla şekillenir. Kişinin karşısındakine ve kendisine kontrolsüz yaşanan ÖFKE ile vereceği zararlar çok farklı boyutlarda olabilir. Öfkenin kaynağında yaşayan ve yaşatanın hatalarından bahsetmek gerekir.
Anlam olarak, engellenme, incinme, haksızlık, tehdit altında hissetme karşısında gösterilen kızgınlık, saldırganlık ve hatta şiddet olan öfke, kontrol edilebildiğinde geliştirici olabilecek bir duygudur.
Eğitim, farkındalık, sorumluluk ve kişisel alt yapı ile doğru tepki haline getirilebilen bir duygudur. Dolayısıyla, öfke bilinçli kontrol edilmeli ve yarattığı olumsuz etkiler doğru yöneltilebilmelidir. Öfke kontrolü konusunda her şey duygularımız, düşüncelerimiz, bilişimiz, davranışımız ile şekillenir. Aksi takdirde öfke kolaylıkla bir alışkanlık davranışı haline dönüşebilir.
Adam yeni araba alır. Tozlandıktan sonra oğluyla arabayı derede yıkamaya gider. Oğlu da yanındadır. Çocuk babasını sevdiğini belli etmek için; Küçük bir taş alır ve arabaya taşla; Baba seni çok seviyorum yazar. Fakat baba yeni arabayı çizdiği için ani bir öfkeye kalkar kontrolsüz bir şekilde, hırsla çocuğun eline vurarak birkaç yerden kırar. Öfkesi bitince çocuğunu alır hastaneye götürür ama; birkaç ameliyattan sonra parmaklar kesilmek zorunda kalınır ve parmaklar kesilip alınır. Birkaç gün sonra babasına baba benim parmaklarım ne zaman uzayıp normale dönecek der. Baba çok mahcuptur. Üzgün bir şekilde dışarıya çıkıp konuyu unutmak ister. Arabasını alıp uzaklaşmak ister. Arabasının yanına varınca çocuğunun yazdığını merak eder. Baba seni çok seviyorum yazılıdır. Temelli yıkılır.
Öfke ve sevgide sınır yoktur. Her zaman güzel olanı sevmek gerekir. ’Öfkeyle kalkan zararla oturur. ’’Her zaman güzel bir yaşama sahip olmak için siz ikinciyi seçiniz! Nesneler, kullanılmak üzere yapılmıştır. İnsanlar ise Sevilmek için yaratılmıştır. Ben çatışmasına girmeden merhamet ve sevgi sınırlarını genişleterek öfkeye alan bırakmamak gerekir. Sevgi öfkeyi balan gibi patlatıp söndürür. Birde böyle bakmak gerekir olaylara. Sen tekrar şartları zorlar araba alabilirsin ama kopan parmak daha yerine gelmez.
Ben çatışması içinde kıvranıp duruyoruz. Bilmiyoruz değeri, kıymeti. Hep daha iyisini isteme çabasındayız. Sevgiler anlamını yitiriyor, saygı ve sadakat yitip gidiyor. Fakat normal hayatta ‘Delilik’ olarak tabir ettiğimiz bu durumu her gün sosyal medyada kendi irademizle ortaya koyuyoruz. İşte bu yolla aslında egomuzu tatmin ediyor, kendimizi değerli hissediyoruz. Yitip gidiyor bütün güzellikler, bu vahşi çağda. Öfkelerimiz sel olup taşıyor, çok sinirlenip sağa sola laf sokuyoruz Biz hastayız, hem de çok hastayız.
Trafikte yol verme kavgası, miras kavgası, taciz, hayvana şiddet, laf atma kavgası, yan bakma kavgası Bitmiyor. Bize ne oldu, insanlara ne oldu? Kendimizi sevmeye zorlarsak sevgimiz artar. Kusur arar kendimizi haklı addedersek kızar sinirleniriz ve bu sinirlilik hali öfkeye dönüşür. Anlayış sabır ve sevgi öfkeyi yenebilir biz bu yolu seçelim. Su ateşi nasıl söndürürse öfkeyi de sevgi öyle söndürür. Kalk elini yüzünü bir yıka. Silinirkende düşün mutlaka rahatlayacaksınız.
Muhakkak ki öfke şeytandandır ve kuşkusuz şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateşi de ancak su söndürür. Bu sebeple biriniz öfkelendiği zaman, bulunduğu yerden ayrılıp yer değiştirsin. Öfke; sevgi, üzüntü, korku, acımak gibi en temel duygularımızdan biridir. Genel olarak insanın bilinçli yaşamadığı, kontrol etmekte zorlandığı bu duygu ile nasıl başa çıkılacağı, yaşandığı anda verilen kararlarla şekillenir. Kişinin karşısındakine ve kendisine kontrolsüz yaşanan ÖFKE ile vereceği zararlar çok farklı boyutlarda olabilir. Öfkenin kaynağında yaşayan ve yaşatanın hatalarından bahsetmek gerekir.
Anlam olarak, engellenme, incinme, haksızlık, tehdit altında hissetme karşısında gösterilen kızgınlık, saldırganlık ve hatta şiddet olan öfke, kontrol edilebildiğinde geliştirici olabilecek bir duygudur.
Eğitim, farkındalık, sorumluluk ve kişisel alt yapı ile doğru tepki haline getirilebilen bir duygudur. Dolayısıyla, öfke bilinçli kontrol edilmeli ve yarattığı olumsuz etkiler doğru yöneltilebilmelidir. Öfke kontrolü konusunda her şey duygularımız, düşüncelerimiz, bilişimiz, davranışımız ile şekillenir. Aksi takdirde öfke kolaylıkla bir alışkanlık davranışı haline dönüşebilir.
Gurbete giden bir gencimiz evlenme çağına geldiğinde Yakınlarından birinin kızıyla evlenir ev kurar ve Fransa’nın bir kentinde çalışmaya başlar. Yeni ailenin birkaç yıl geçmesine rağmen çocukları olmaz. Tedavi görürler ve bir oğulları Olur. Baba ağır işlerde çalışır stresli bir hayat sergiler. Eve her gün gelişinde öfke patlaması yaşar. Hanımını da epeyce strese sokar. Tatil olduğu bir gün kışın şiddetli olduğu bir günde; Evlerinde otururken çocukları koltuk üzerine uyuya kalır.
Hanımıyla tartışmayı adet haline getiren beyefendi yine tartışır ve öfkeyle bağırır seninle anlaşmak mümkün değil diyerek, çocuk uyurken biz gidip evin ihtiyaçlarını alalım der: Ayşe’nin içinde garip duygular olsa da kocasını öfkelendirmemek için tamam nasıl olsa çabuk döneriz diye mırıldanır. Giderler; dönüşte kaza nedeniyle yol kapandığı için iki saat kadar gecikirler. Eve geldiklerinde oğulları makasla kestiği yeni alınan koltuğun üzerinde oturur bulurlar. Baba öfkelenecek sebep bulmuşçasına oğlunu büyük adam döver gibi döver. Ayşe korkudan bir şey yapamaz.
Baba daha da ileri giderek çocuğun ellerini bir iple bağlayıp banyodaki küvete oturtturur. Kapısını da kilitler Ayşe ne kadar ağladı yalvardı ise adamın öfkesi geçmez. İki saat kadar geçer komşu aile oturmaya gelir onların çocukları da gelir. Arkadaşını göremeyince babasına baba arkadaşım yok der. Komşuları sorunca, nasıl söyleyeceklerini bilemezler. Ama Ayşe onlardan cesaret alır. Banyoda küvette der. Neden dediklerinde Ayşe olan biteni anlatır. Gelen misafirler şaşkın bir o kadarda endişeli küvete koşarlar, çocuğu alırlar. Buda ne elleri bağlandığı için mosmor olmuştur. Hemen hastaneye götürürler. Eller tedavi cevap vermez, morluklar geçmez. Ellerinin kesilmesi gerektiğini yoksa bütün vücuda yayılacağını söylerler. Çaresiz elleri kesilir. Birkaç ay geçtikten sonra, çocuk babasına baba ne olursun doktor amcalara söyle de ellerimi geri versinler der. Der ama baba yıkılır.
Bu söz çok dokunur ama yapılacak bir şey yoktur. Evden bir şey söylemeden ayrılır. Bir gün, iki gün, üç gün eve gelmez. Polis aranır ve babalarının kaybolduğunu anlatır. Polisler Bir ağaca iple kendini asarak intihar etmiş vaziyette bulurlar. İşte anlık öfkenin neye malolduğunu gösteren ibretlik yaşanmış bir anı. Sev sevgini büyült. Öfkeni değil. Öfke volkanı olup her yeri kasıp kavuracağına, sevgi tavanına erişki her şey güzel olsun.
========================AR==================================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.