Kurt Isırığı
Gerçekliğin kavrayamadığı düşüncelerin nasıl oluştuğunu anlayamamak ve hiç anlayamayacak olmanın bitkinliği...
Gözleri kör olmaya başlamış ihtiyarın, gücü kudreti yalancıktan evlat sevgisinin üzerine tilkiliği ile oğlunun gözlerini söktürüp kendisini nasıl daha iyi görür duruma getirmesini incelemek...
Hayat bu bağlamda bir vakit daha dünyada yaşayabilmek, kalabilmek ve bir kaç nefes daha fazla alabilmek midir? Kanını tazelemek ve bedenin dinçliğini korumak veya gençleşmek için yeni doğan bebeklerin taze kanından beslenmeye başlamış bir insanlık mı yeşermeye başlamıştı. Çok uzak bir zamanda olmasa gerek fabrika üretimi proteinlerin gecikmesi sonucu insanların birbirini avlayıp yemeye başlaması. Eski çağ anlatılarının bir çoğunda insanın hayvana benzetilmesi ve hayvani özelliklerin insanda aranmasının sonucu, mekanik dünyada robot bilimleri ile insanlık geleceğinin birlikte düşünülmesi bizi şu soruyu sormaya itekliyor: Robotlarda hayvani özellik bulunur mu, bulunacak mı? Enerjinin üretimi ve dolaşımı insan üzerinden robota nasıl aktarılacak.. Nasıl yapılacağı dünya üzerindeki insanlık medeniyetinin izlenmesi sonucu pek ala yoksa pek âlâ mümkün olabilir mi?
Sümer Tabletlerinde yazılanlar bir yalan mı, yoksa Sümer Tabletlerini görmezden gelen insanlık inanç tarihi mi yalan? Aslolan tek doğru yalan bir dünyada yaşadığımız mı? Madem boşuna değil hayat, doluluğu hiç bu çağdaki kadar boş gelmeye başlamamış mıydı. Eski uygarlıkların birbirinden haberdar olmadıklarını düşünmek mi gereksiz yoksa farklı bölgelerde aynı tür gelişimin aynı zaman dilimine denk gelmesi mi?
Sevgili bir arkadaşım dikkat et demişti mezarlıklarda gezinen yalnız insanlara. İnternet aleminde gezinen yalnız insanlarla toprak mezarlıklarda gezinenler arasındaki benzerlikler beni neden düşündürdü durduk yere şimdi. Mumyalama hiç bu kadar güçlenmemişti belki de dünya üzerinde şimdiye kadar. Teknolojik mumyalamayı ve mumyalanmayı yaşıyoruz her internet paylaşımı ve içeriğinde öyle böyle değil.
Tam bin 300 iki yıl, 11 ay on dört gün, 5,5 saat, 23 dakika ve dokuz saniye önce senin bu yazıyı okuduğun yerin toprakla kesiştiği yerde kim vardı, ne vardı, nasıl vardı?
X y veya z bölgesindeki mağaralardan elde edilen arkeolojik bilgiler insanların gündelik hayatını anlatmaya yeterli miydi? Bunamak nasıl meydana geliyor bu çağda?
Taş Meclisi adlı romanda bahsedilen dönüşümler ve sırların gerçek olup olmadıklarını, hayalin gerçekleşme başarısının yüzyıllardır bir sır olarak küçük dairelerde hapsedilmesi sonucu hiç mi öğrenemeyeceğiz. Oysa yıldızlardan gelme yani dünya dışılığın gerçekliği kadar gerçek olabilme oranı ne kadar yüksek olabilirse, o kadar gerçekleşecek mi veya hiç gerçekleşti mi?
Seni ne rahatsız ediyorsa bırak... Canın sıkılmasın asla.. Yazı yazmak canını sıkıyorsa yazma, dua etmek seni hüzünlendiriyorsa dua etme, maç seyretmekten bıktı isen bırak artık. Yoksunluk çekmediğin sürece mecbur değilsin moda kültürlerin seni belirli bir kalıba sokmasına izin vermeye değil mi?
Huzuru bulabilmek için en dip huzursuzlukları yaşaman gerekiyor ki, anın tadını doya doya hisset. Kurt ısırığı sonucu yatağa düşmüş olabilirsin belki, bu bir zaman sonra sende kuduzluğu da tetiklemiş olabilir, kanat takıp uçamadığın sürece mahkum mu sayıyorsun kendini gündelik ve sosyal hiyerarşik düzenin anlatılarına. Mekanla sınırlı bir yaşam ise sürdüğün, zaman ile tutuklu kalmışsan yapabileceğin hiç bir şey de yoktur. Sonuçta 30 baş öküzü veya 30 baş koyunu dereye sulamaya veya dağa otlatmaya götürmeyeceksen yarın sabah hayallerini gütmekten başka ne yapabilirsin. Çoban kültürü ki kadim bir gelenek.. Tanrıyı çoban kabul eden bir düşünce ikliminin sonucu kendini de bir çobanın güttüğü hayvanlara benzetmek de tarihin en büyük mirası olarak kalmış bu çağa kadar. Saraydaki kral insanları güderken mi daha güçlü yoksa dağdaki çoban hayvanları güderken mi daha güçlü? İkisinin de çevresindeki tehlikeler birbirine ne kadar benzer veya değil..
Öyle kurtulmuşlardı barbar zulmünden, ekmek kapıları ve yoldaşları olan geyik sürülerinin içlerini boşaltmışlar ve tek tek kimi zaman ikili olarak geyiklerinin içine saklanmışlardı. Geyiklerin karnını yarmışlar ve hem içine gizlenmişlerdi, hem kendilerine düşman olan diğer insanlardan hem de soğuktan öyle kurtulmuşlardı. Gizlenmek bir ise, düşmandan korunmak iki ve soğuktan korunmak üçtü. Büyük bir vadide on binlerce geyik cesedi görülmüştü sadece o kabile insanları yoktu o gün orada. Onlar geyiklerin içindeydi. Bir olayın mümkün olabilme olasılığını ne belirleyebilir ki..
Oysa bu çağda, ne bedeninizi ne de zihninizi akıllandırılmaya çalışılan mekanik canlılardan koruyamazdınız..
Savaş bitmiş ve yenilmiştik Tanrımızla birlikte. Zihinlerimiz birbirimiz tarafından yağmaya uğramış ve ele geçirilmişti..
Bir şey anlatmaya çalışmamanın huzuru ile...
Y...’den
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.