- 756 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Acı dolu günler
Kars T Tipi ceza evi c 4 koğuşu sabahlara dek göz yaşlarımıza yakarışlarımıza tanıklık eden buz gibi duvarlar. Kendimi unutmuştum. Doktor olan oğlum tutuklanmış Erzurum H Ti pi ceza evine atılmıştı Şaşırmıştım ne yapacağımı Allah nasıl bir kabustu bu. Her gelen incitmezdi benim çocuklarım
Bir seferinde kara yolu ile Erzurum’dan Erzincana doğru giderken bölünmüş yolun karşı şeridinde trafik kazası olduğunu gördüğümüzde derhal yolun sağına arabayı çekerek koşup kaza yerine vararak yaralıya ilk müdahalede bulunarak kaza yerine ambulans gelinceye kadar yaralılar ile ilgilenen ben yolcuyum bana ne demeden insanlar hizmet etmekten hiç bir zaman kaçınmayan bu insanın ne suçu ne günahı olabilir bu bir akademisyen
Sabahlara kadar inledim gardiyanlar hücre mazgalından arada bir bakıyorlar onlar kısık seslerle bana teselli veriyorlardı. geçmek bilmiyordu geceler bitmek bilmiyordu günler çaresiz kalmıştım sabahlara kadar Allah’a yalvarıyor göz yaşı döküyordum. benim üç oğlum vardı en kıymetli Varlıklarım. Yıllarca onlar için çalışmıştım Tayin olduğum her yerde evvela çocuklarımın okulunu bulur onların rahat bir eğitim almalarını nasıl sağlaya bilirim çabası içerisine girerdim Eşim çocuklarım eğitimlerine emeğini hiç esirgemeden o kadar çok fedakarlık ta bulunmuş zamanın çoğunu çocuklara ayırmıştı. Bizim çabamız çocuklarımızdı
Görevim sırasında hırsızlık yapan uyuşturucu kullanan satan çocuklar cezaevine getirildikçe çocuklarımdan o kadar korkardım. Tatilimi hafta sonlarımı her zaman çocuklarıma ayırırdım bizim başka kaygımız yoktu onlardı tek derdimiz.
Doktorun elinde silah yoktu insanları yaralayacak öldürecek uyuşturucu yoktu çocukları gençleri zehirleyecek Çalma çarpma çok para kazanma dertleri yoktu Alın teri vardı kazançlarında emekleri vardı başarılarında gayretleri vardı. İkamet ettiğimiz lojmanlarda hiç kimse çocuklarımdan şikayet etmezdi. Doktor nasıl bir ihanetin içerisinde olurdu uğruna canını verebilecek kadar sevdiği ülkesine nasıl ihanet edebilir vergileri ile yapılan okullarda eğitimlerini gördüğü milletine, nasıl çalardı başkalarının hakkını fakat bir ateşin içerisinde bulmuştu kendini yüzlerce masum insanlar gibi yaklaşık üç ay sürdü tutukluluğu bir gün gardiyan mazgala vurarak Avukatımın geldiğini hazırlanmamı söyledi oysa benim avukatım yoktu
Hazırlandım gardiyan beni hücremden çıkardı üzerimi aradıktan sonra Avukat görüşme odasına götürdü içeriye girdim Avukatım kendisini tanıttı benim avukatım olduğunu söyledi bana ilk verdiği müjde oğlumun tahliye edildiği oldu o gün sanırım Bayram olmuştu mahpushane bana sanırım saray olmuştu, kendi tutukluluğum hiç önemli değildi derhal avukatın boynuna sarıldım Avukat bile şaşırmıştı görüşmelerimizi takip eden gardiyan şaşırmıştı
Avukat görüşünden çıkarıldığım zaman cezaevine konulduğumun yaklaşık yüz yirminci gününde kendimi bir kuş gibi hissediyordum görevli gardiyan sevincimin sebebini sorduğunda oğlumun tahliye olmuş olduğunu söyledim gardiyan dahi sevinmişti.
Daha önce bu ceza evinde görev yaptığım için gardiyanların çoğunluğu beni tanıyor tanımayan gardiyanlarda söylüyorlardı bu yüzden şahsıma karşı kaba davranmıyorlardı ancak bazı durumlar onları aşıyordu
Biraz rahatlamıştım
Devam edecek
YORUMLAR
Sayın ağlayıcı,
Bu mesleği de iyi bellemişsiniz...
Bu miilete yapılan en büyük kötülük ülkenin geleceği olan zeki çocukları devlet içindeki görevlilerinizle birlikte toplayıp, devşirip kendi sapkın ideolojileri uğruna harcamaktır. Bilim insanı olacak çocukları polis, işletmeci, asker vs. yapıp sonra da yok etmektir. Geleceği yok etmektir.
Bu bir miiletin geleceğine çökmedir...çocuklarına çökmedir.
Kul hakkı hafif kalır bu durumda...bunu yaptınız bu millete en azından gönüllü alet oldunuz. Batı emperyalizminin, Vatikan' nın uşaklığını yapmaya. Sayfalarca nasıl ihanet edildi yazarım gönül yakınlığı olan dostlarınızla birlikte.
Şimdi burada duygu sömürüsü yapmayın....yemezler.
Hadi işinize....
Ne mutlu Türküm diyene!
türkü diyarı
Türküm Türklüğümle Gurur duyarım
hocam devam please, imlaya dikkat ederek. düzeltme ihtiyacı duyulmayacak şekilde yazınız, paragraf aralarına boşluklar bırakınız.
"Daha önce bu ceza evinde görev yaptığım için gardiyanların çoğunluğu beni tanıyor tanımayan gardiyanlarda söylüyorlardı bu yüzden şahsıma karşı kaba davranmıyorlardı ancak bazı durumlar onları aşıyordu"
bir hikaye duymuştum, atılan cezaevi savcılarından biri daha bu olaylar patlak vermeden ankaradan gelen talimatlar gereği falan ranzaları iki katlı hale getirmiş koğuşlarda tadilat madilat işleriyle uğraşmış yaptırmış falan, sonra atmışlar khkyla sen teöristsin diye, 2. katında kendi yatmış ranzanın..
saygılarımla...
türkü diyarı
Niceleri var öyle kaç hakim savcı
kader diyoruz
bizim şikayetimiz kimseye değil
ağlamak içinde değil
sadece bilinmesi için
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kpss-sorularinin-sizdirilmasi-davasinda-karar-1246419
https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/atanamayan-murat-ogretmen-intihar-etti-6920113/
https://indyturk.com/node/498816/haber/ataması-yapılmayan-öğretmen-harun-titiz-yaşamına-son-verdi
https://www.gazeteduvar.com.tr/mersinde-yillardir-atamasi-yapilmayan-ogretmen-intihar-etti-haber-1553926
https://www.tamgaturk.com/ogretmenler-intihar-ediyor/43574/
***
Kaç tanesi var bu insanlar gibi acaba... Marulu yerken katır kutur, sapına gelince "meeee" ?
Peki, ya FETÖ yargısı ile "kanaat" kararları alıp da 28'e bağlayan insanlar? Torpille çürümeye başlayan sistemde bir ev bir araba sahibi olmanın gayrı meşru işler yapmadan çok da kolay olmaması? Öte yandan ihaleler, 1000 lira verip de köpeğime mama almaya yollamayacağım adamların kripto para vurgunları? Bakın, sabaha kadar sayarım. Bırakın kendinizi acındırmayı. Bu sistemi dizayn edenler arasındadır FETÖ'cü teröristler. Gidip foncularınıza ağlasınlar. Algı kasmasınlar. Çıkar çatışmalarınızın tarafı oldular ve kaybettiler. Kendilerini sahipsiz bırakanlara ağlasınlar. Sokaktaki yitik gençlerden, üniversitedeki parlak gencine kadar çokça ah aldılar. Ve böyle derin karanlık enerjiler, öyle ya da böyle bedel olarak gelir insanın karşısına. Diker gözlerini adamın gözünün içine... İsterse Tutankhamun olsun, isterse Kral Süleyman... Fark etmez. Evrenin de bir terazisi var. Futbol sektörüne bile el attı malum örgüt, girilmedik hiçbir alan bırakmadı... Herkes, yaptığının bedelini paşa paşa ödeyecek. "Gık" demek ya da dememek de kişinin kendi karakteri ile işkillidir. Hoş, Hocalarından öğrendiler ağlamayı da zaten ya, neyse. Bakın, bu ülkenin insanı merhametlidir, düşene filan üzülür zalim de olsa düşen, ama hayatları ellerinden alınanlara, yukarıdaki gencecik insanların Analarına Babalarına bir şey anlatamazsınız. Hadsizlik olur.