Çağıran.
Hüzünlerin makamından ona sesleniş.
Günler süren vedalaşmalar ile yüzleştim. Bütün mesele uzaklığım. Işıkları yak da gel.
Belki. Yolsuz bir şiir ile hırka değiştirir ruhum. İşte zaman sevda niyetine yürümeliyiz ve anlatmalıyız her şeyi. Kuşlar kafileler halinde uçuyorlar.
…
Kızıldır gözlerin. Kırgındır kalbin. Ve ben seni hiç öpmedim. Her yerde sesin. Nasıl ki yalnızım. Nasıl ki dinleyenim yok. Seninle olmanın veya olamamanın heybetli kararsızlığını yaşıyorum. Günden güne yaşlanıyorum. Ne söylemeli böyle zamanlarda bilmiyorum. Böyle zamanlarda aklım daima senin kalbinde. Kalbin nasıl hissediyor?
Kapının önünde sesin. Seni duymak için toprağa yazılmış bir türküyle boşalttım zihnimi. Sana yürümek için sürüdüm ayaklarımı.
Çok uzaktayım. İpe dizilmiş bir sevda yüzünden ağladığımı duymadı annem. -ah keşke duysa- pembe çiçekler çizerdi ellerimin duvarına.
Doldurulmuyor. Boşluğum, boşlukta. Yüzüme indirdiğin gecenin hüznü kolundan tutarak kaldırır bahtsız çocukluğumu olduğu yerden. Seninle ben çocuktum.
Çatıda beyaz güvercinlerin ihtişamıyla yaşanıyor biraz. Varmış gibi seviyorum gökyüzünü. Tamam. Şu dünyaya şiirlerle sığabilmek tek arzuydu içimde. Şu dünyayı sevebilir miyim bilmiyorum.
Mahvash
23.23