- 284 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DURUŞ
Çogumuz orta yaşı geçtik içimizde eksikliklerin hüzünü var. Karmaşık duygular ruhumuzu kıskacına almış. Çok şey beklenen ama oldukça yetmezlikler veren bir toplumsal kavganın sessiz neferleri olmuşuz. Çok bir vaktimiz yok. Hazırlıklarımız eksik .Kara bir tiren bekliyoruz bizi alıp meçhuliyete götürsün.Bu duyguları gençler pek duymaz.Onların önünde bir ömür denen yolculukları var.
İki kere iki beş ediyor diyemezler.Ögretilen dört ettiği oluyor. Denizleri mavi görüyorlar.Suyu eline alınca renksizligi çıkıyor ortaya .Fikirlerde öyledir sevdada geçicidirler. Kısık karmaşık sözcükler anlatırlar hayatı ama hayat onları anlamaz. Çogunluk mal mülk peşinde koşarlar. Kısa ömürlerini görmezden gelip. İnce çoraplı bir kadın gibi çekicidir hayat onlar için.
Beni hüzünlendiren ne varsa ruhuma kelepçe oluyor.Adına kader diyorlar bu puslu yolculuğun.
Dünyadaki tüm kültürleri yok sayalım .Yeni bir kültür oluşturalım ! Hemen önümüze şöyle bir soru çıkar .Kültürü neye göre kim için nasıl oluşturacağız.Tüm verileri format atıp silelim dünyadaki milyarlarca insanın usundan .Günahları sevapları silelim.Yasaların bir an olmadığını varsayalım .Halimiz nice olur. Kabul edelimki bir davranış bozukluğuna gireriz.kuraların olmadığı kuralsızlıkta bir sitokin fırtınası yaşamımızı tehdit eder .Yaşamın tüm dengeleri alt üst olur.
Bu yıl hangi kitabı okumak istersin dedi. Yeni çıkan kitaplarımı edebiyata yön vermiş eski kitaplarımı ?
Her ikiside okunabilecek kitap kulvarları .Edebiyatı olgunlaştıran kitaplar ve güncel arayışlarımıza nefes olmaya aday yeni yazınlar.En çok etkilenilen yapıtlar yaşama en çok dokunan yazıtlar oluyor. Endişe korku içgüdü umut acıyı bize yorumlatan bize kendimizi hatırlatan yazınlar hangi alanda yansımış olursa olsun ilgi odağımız oluyor.Burda şiiri ayrı tutmakmı lazım ona özel bir alanmı açmak lazım bilemiyorum.Şiirin edebiyatın vitrini olduğunu rahatlıkla söyliyebiliriz.Bir kaç dizede anlatılanları ihtimal yüzlerce satırda anlatamazsınız.Eksik kalır. Karanlık şiirsiz bir yaşamın arkadaşı olmuştur çoğu kez.Bunu şiir nedense hep uçuk bulunur bazılarımızca basit görünür. !
Milletlerin tarihinde dönemeçler vardır .O dönemeçlerden biride çağdaş Türk devleti olarak yüzyılımızda bizim paydaşımız oluyor.devlet teknik yapısıseçimle kendine bir yol arıyacak görünüyor. Ülkedeki yapı demikratik bir karektere yada kontrolsüz bir ilkel varsala kapılmak ayrımını oylayacak görünüyor. Seçimler önemsel bir karektere bürünmüş bir olgu olarak önmümüzde duruyor. Demikrasi yönetenlerin yönetilenlerden üst olmadığı denetimin önemsel bir erk olarak varlığını koruduğu .Yasamanın halk adına etkenliğinin özde temel karekter olduğu bir yönetim şekli toplumun geleceğine katkı verecektir diye düşünenlerden olmalıyız!
Cuma günü alanya kalesinin burçlarından birinin arasına sıkışmış tarihi sayılacak bir ibadet hanede (cami –mescitte denilebilir.) )Cuma namazı için bulunuyorum. Vaiz (yada hoca) siyah gür sakallarının arasına gizlenmiş dudaklarınla kuran,dan süreler okuyor. Kulagımız hoş gelen bir ahenk var.Anlaşılan arapça dilini iyi biliyor.Gerçi sürelerde okunanların Türkçe anlamlarını bilemiyoruz.Dinliyoruz. Cuma namazının ikinci rekatında hoca okuduklarını uzatıyor. Okudugu süre aşina olduğumuz namaz sürelerinden değil. Ama farklı bir yansıma çiziyor hoca .Dediklerine göre istanbulda bir cemaatin müridiymiş ! Burdaki görev alanı Devlete bağlı kurumun imamı olarak devam ediyor. Çıkışta bizlere ikramda bulunuluyor. Dinin uygulamaları doğrusu yaşama katkı veriyor. Dini bayramlar ramazan ve kurban bayramları .Milli bayramlar otuz ağustos yirmiüç nisan gibi bunu ondokuzmayısıda ekleyelim. Yaşama bir devinim veriyorlar .Tek düzelikten kurtulmuş oluyoruz. Resmi bayramlarımızda milli kimliğimiz perçinleniyor.
Konuşmak isteyipte konuşamadığınız sözcükler oluyormu benim oluyor. İçimi sızlatıyor bu suskunluklarım ..!
Eşitlik deyip durdukya bizi yoklukta eşitlediler ! Bin odalı saraylar yaptılar kendilerine sonra tanrıdan ve cennetten hikayeler anlattılar. Özgürlügü düşünmek onlar için büyük bir günah sarmalıydı.Onlar biat edilmesinden hoşlanırlardı .Kara çarşaflar içinde saklarlardı doğanın doğurgan sevdasını. ‘Karanlıkta kaynak yapan adam ‘ Korkuturdu onların çirkef yalanlarını kılınçlar çekilmişti bir kez.Bir yanda siyah öteki yanda beyaz.Birbirlerini anlamaya Çalışmadılar. Sadece yok saydılar farklı olanı .Hep kendilerini doğru bildiler. Topragın altında köstebekler karanlıkta geçirdiler ömürlerini. Aydınlık onlar için felaket gibiyidi.
Sonra tanrı yerleri sarstı tüm günahkarlar korktular yanlışlarından .İbadet hanelerde kara sakallı cübbeli suliyetler hiç görmedikleri ölümün sonrasını anlata dursunlar. Yagmurları ıslattı sokaklarını küçük memeli umutların.
İnsanların büyük çoğunluğu kendi hayatlarını yerlerde sürükleyen fadakarlıklara kendilerini mahkum ediyorlar. İçten içe ruhları kanasada bunun gerekçeleri onlar için yüzleşilecek bir durum olamıyor. İşin ilginci bu fedakârlığın meyvelerini tüketenler öylesdi arsızlaşıyorlarki fedakarlık onu yapanın görevi olmuş oluyor. İlginç bir durum.
Gözlerinin içine baktı ‘kötüsün’ dedi ‘çünkü kötü bir hayat yaşıyorsun , ipleri birilerinin eline vermiş seni koydukları fanusun içinde ömrü tüketiyorsun !
Demikrasi inanın yalan dolan bir hikaye her yerde her zaman güçlülerin sözü geçiyor.Olsun biz yine hikayelerden vaz geçmeyelim.
‘ Benim anam çok akılı ‘diye düşündü karanlığı kendine yol çizdi. Bilemedi akıllı olmak bir şey ifade etmiyor.Esas olan adil olmak olabilmek.
Yaşam adil olmayan bir karektere sahip .Ölüm bile insanların zülmünü engelleyemiyor. Birileri birilerinin hakkını gasp etmeyi marifet sanıyor.Sonra uslu saygın birey olduklarını düşünüyorlar. Karanlıklar !
Bir hayat böylesi hayalperst yaşanabilirmi bilemiyorum .Sınırları belli gizleri korkunç saklanılan her şeyin karanlıkta kaldığı bir ömür.Tanrı ona uzun bir ömür vermiş . çevresindeki böceklerle tüketilen bir ömür.İhtimal hepimizde olacağı gibi ölüm onu ansızın bulacak .Tüm ölümler gibi zamanla kanıksanacak ölümü. Birileri kendileri için kiler görevi yapan bu yörük kadınının ölümünden sisli bir hikaye olacak geride .Sonra sıra onlarada gelecek ölüm onları önemsedikleri ne varsa ardında bıraktırıp götürecek o meçhul ülkesine. Tanrıya hiç inanmayanlar tanrıyı en çok düşünenlere despotluk yapacaklar .Ölümde bile rahat bırakmayacaklar.Kabirlerinin üst tahtalarının nasıl konulacağına onlar karar verecekler. Kefenin üstündeki bağlar çözüp özgürleştirecekler ruhu !
Hayat niçin böylesi kargaşa dolu .Neden hep bir mücadelenin içindeyiz.Ortak değerlerimiz gerçekten ortak degerlerimizmi oluyor.İçimizdeki arayışların köhne zırhlarını yıkıp yerine yeni görkemli köşkler kurabilecekmiyiz.Dogru denilenlerin doğruluğunu neye göre savunuyoruz. Tanrı bizi niye böylesi imtahanların mahkumiyeti yapmış. Biz yaşamı kimin için kimler için yaşıyoruz.Birilerinin imtiyazı niçin bizlerin mahkumiyeti olabiliyor.Suçumuz insan olarak var olmakmı .Bizi kalıplara sokan güç bizsiz bir hükümdarlığı kurabiliyormu yoksa bizmiyiz tahta kalelerin acımasız hükümdarlarının çarklarının dişlilerine yağ olan hiçlik !
Bakalım hadi çok zenginler ve çok fakirler aynı yağmurlarda nasıl ıslanacaklar .Birilerinin üzerindeki kirleri nasıl allayıp pullayıp hikayelerimize katacaklar. Kim için yaşayacağız. Bu çetrefilli dünyanın bizim için önemi ne olabilir. Kazançlarımızın hakkaniyetine inanıyormuyuz. İnançlarımızın kutsiyeti samimiyetimizle beslebiliyormu. Dogrusu bizler ulusal kimlikte olsun evrensel görüşte olsun kardeşmiyiz ! Bizim aramızdaki muhabbeti kim zehirledi. Kimin kirli sularında kulaç salladık. Çağdaş ve sevisel yaşama niçin kavuşamadık. Neyin kavgasındayız.Ölümün bizi sakinleştirmesi mümkün olamıyacakmı. Sonsuz bir bencillik niçin ruhlarımıza tohum ekiyor. Kim kimin için neden gerekli olarak düşünülüyor. Yaşamak niye böylesi zor kavgaya bizleri mahkum ediyor. !
Özlediklerimizi unutamıyoruz.Unutsak köklerimizden vaz geçmiş olacağız. Kılpayı var olan umudumuzda kaybolacak .Degersiz ne varsa baş tacı etmiş zavallılar olarak kendimizi önemli göreceğiz.Mal mülk toprak unvan sitatü .Ve o heybetli ölüm !
Gece geldi tüm kötülükleri sakladı .Seni bana hatırlattı .Sabaha daha çok vardı .Çocuklar uykusuzdu bir de hastalar uyumadılar hiç.Kabirlerinde ölüler bir an unutulu verdi .
Sonra ben seninle konuştum .Loş bir kadın suliyeti olmuştun.kısık bakışlıydın .Üzerinde bir çoban keçesinden bozma bir giysi vardı. Saklıyordu tüm mahrem umutlarmı benim.
Şehrin tüm kadınları kendilerini sana benzetseler sen yine onlardan farklıydın .Ülküdaş bir analığın vardı senin .Ruhun devrimciydi.Kaskatı bir özgürlüğün temeli senin saçlarının özgürlüğünde saklanıyordu.Bunu çok kimse anlamadı. Biliyorum sana ulaşmak kolay değil.Ölümün arkasına saklanmış meçhul askerler gibi yüreğin .Sana şiirler yolluyorum belki tutarsın ellerinden o yetim dizelerin.Belki bende gülümserim ölüme o yıkık idam sehpasının umudunda. Tüm kediler güneşe kanıp şöyle bir yatınca devrim sokaklarının üstüne milattan önce bilmem kaçıncı yılda tüm ölüleler dirilmişken kıyamat gününde.Bir ben ölü kaldım .Yanlız kaldım .Sen yoktun .Suçun maddi unsuru adaletin terazisini kırmıştı.İyi hal indirimi yapmadılar bana sen insanca düşünüyorsun suçlusun dediler.O kaf dağının ardındaki ülkede .Melekler ve şeytanlar oturmuş bekliyorlardı .Bizde bekliyorduk tanrı adaletini göstersin Çaresiz hastalar iyileşsin.Yetim umutlar filiz versin bu ülkenin topraklarında.Kimse kimseyi horlamasın. Serçeler kedilerle selamlaşmayı becerebilsin. Biz ikimiz o kırmızı kiremitli evde toprak damlı odalardan konuşalım .Toroslardaki yörük çadırlarından hikayeler anlatalım .Pota memuresi fidan ablam onkoloji kılinikleri .Yorgun bedenli kadınları bend deresinin kerhanesinin . gençlik parkında esmer bakışlı gecede seninle ankara olalım olurmu.
Ben çok şey özledim çok şey kaybettim bu hayatta. Sen ne yaptın anlat hikayeni. !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.