- 781 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR...
Mhp 8 Şubat 1969 (1. Kuruluş Tarihi)tarihinde kurulmuştur.1980 Askeri Darbesi sonrasında kapatılan parti 24 Ocak 1993 (2. Kuruluş Tarihi) de tekrar açılmış siyasi hayatına devam etmiştir.
Siyasi görüş olarak Türk milliyetçiliğini öne çıkaran Mhp de Ülkücülük başta gelen en önemli vizyondur diyebiliriz.
Sağ cenah partiler içerisinde yeralan Mhp 39.-41-57.Cumhuriyet Hükümetlerinde fiilen yer almıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 1969 yılında kurulan, Türk milliyetçiliği ve Türk-İslam ülküsünü savunan milliyetçi–ülkücü siyasî partidir.
Kurucusu Alparslan Türkeş olan partinin günümüzdeki genel başkanı Devlet Bahçeli‘dir. Amblemi kırmızı zemin üzerine üç beyaz hilaldir.
MHP, 8-9 Şubat 1969 günlerinde Adana‘da yapılan genel kongrede Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi‘nin adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirmesiyle kurulmuştur.
Büyük Kongreden sonra toplanan ilk genel idare kurulunda partinin amblemi “Üç Hilâl” olarak kararlaştırılmış ve aynı toplantıda MHP Gençlik Kolları için de “Hilâl içinde Kurt” amblemi benimsenmiştir. MHP’nin bir de Türklerin özgürlüğünü temsil ettiğine inanılan bozkurt işareti vardır.
MHP, 1969 ve 1973 genel seçimlerinde büyük başarılar sağlayamamıştır. Suat Hayri Ürgüplü kabinesinde “Türkeşçi” olarak tanımlanan üç bakan vardı: Mehmet Altınsoy, Hazım Dağlı, Mustafa Kepir. 1965 seçimlerinde parti %2,2 oy aldı.
Milli Bakiye sistemiyle 11 milletvekili çıkardı. 1 senatörü vardı. 1968’de 14’lerden dört kişi partiden istifa etti. 1969 seçiminde Alparslan Türkeş Adana‘dan milletvekili seçildi, 1973’e kadar MHP mecliste bir kişiyle temsil edildi.
1973 seçiminde 3 milletvekiliyle meclise girdi. 1 Nisan 1975’de 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti (39. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti)’ne girdi. Alparslan Türkeş ve Mustafa Kemal Erkovan kabinede yer aldı.
22 Temmuz 1977’de oy oranını %3.4’ten, % 6.4’e çıkartarak 16 milletvekiliyle mecliste grup oluşturdu ve senatoya bir üye soktu, bu seçimin ardından kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti (41. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti)’nde ise biri başbakan yardımcılığı olmak üzere beş bakanlıkla temsil edilerek büyük bir atılımda bulundu: Alparslan Türkeş (başbakan yardımcısı), Agah Oktay Güner, Cengiz Gökçek, Gün Sazak ve Sadi Somuncuoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçi muhafazakar tabana seslendi. MSP ile görüş farklılığı milliyetçilik üzerindeydi. Alparslan Türkeş “Başbuğ” olarak nitelendiriliyordu. MHP, ÜGD, MİSK ve Pol-Bir kuruluşlarıyla toplumsal örgütlenmeye gitti.
Birçok MHP’li 1970’lerdeki çatışmalarda sol görüşlüler tarafından öldürüldü. Ülkücülerin çatışmalara çekilmesinin fitilini, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi ülkücü Ertuğrul Dursun Önkuzu‘nun sol görüşlü öğrencilerce 3 gün boyunca işkence edilerek, 23 Kasım 1970 tarihinde öldürülmesi olayı ateşledi.
Bu olaydan sonra, sol görüşlü gençlerle, ülkücü gençler sık sık çatıştı. Ülkücü, gazeteci, yazar ve milletvekili İlhan Darendelioğlu, milletvekili ve bakan Gün Sazak, MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu sol örgütlerin düzenlediği faili meçhul suikastlerde öldürüldüler.
MHP 1975’ten 12 Eylül Darbesine kadar bütün yurtta yaşanan terör olaylarında, Ülkü Ocakları‘nın partiyle ilişkilendirilip suçlanmasıyla karşılaştı.
Bozkurtlar veya “komando” olarak nitelenen gençler ile sosyalist sol militanların çatışması birçok kaynakta ülkenin bir iç savaşa sürüklendiği şeklinde yorumlandı ve askerler darbeden sonraki bildirilerinde en çok buna vurgu yaptılar. Bozkurtların baş sloganı Tanrı Türk’ü Korusun şeklindeydi.
Parti bazılarınca nasyonal sosyalistlikle suçlandı, sol görüş taraftarlarınca Faşistlikle itham edildi. Partililer her iki suçlamayı da reddetti ve Atatürk ilkelerine uygun olarak “Türk-İslam Ülküsü” (Ülkücülük) görüşünü savunduklarını dile getirdiler.
MHP içindeki çalkantılarda görüşleri ırkçılığa yakın olarak tanımlananlar zamanla partiden atıldı. Türkeş, 1976’da Mekke‘ye gidip hacı oldu. 1977’de Milli Selamet Partisi‘nden umudunu kestiğini açıklayan Necip Fazıl Kısakürek‘in desteğini kazandı. MHP’nin resmi günlük gazetesi Hergün gazetesiydi.
Daha akademik olan Ortadoğu gazetesinde milliyetçi ve mukaddesatçı profesörler yazıyordu. Bayrak, Millet ve Milli Ülkü gazeteleri ile Adalet Partisi‘nin yayın organları da partiye destek veriyordu. Töre dergisi partinin görüşlerini bilimsel tabanda araştırıyordu.
27 Aralık 1992’de, 1979 yılındaki delegeleriyle toplanan MÇP Kurultayı, Sadi Somuncuoğlu’nun tüm çabalarına karşın MÇP’nin feshine, 24 Ocak 1993 tarihinde yapılan olağanüstü kongreyle ise partinin adının MHP olarak değiştirilmesine karar vermiştir.
Aralık 1995 genel seçimlerinde % 8.2 oy alan MHP, % 10’luk seçim barajını aşamadığı için milletvekili çıkaramadı.
Alparslan Türkeş‘in vefatından sonra, 6 Temmuz 1997’de yapılan olağanüstü kurultayda iki aday Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ile Devlet Bahçeli arasında yapılan seçim yarışını Devlet Bahçeli kazandı ve genel başkanlığa seçildi.
MHP, 1999 Türkiye genel seçimleri‘nde % 17.98 oy alarak DSP’nin ardından en çok oy alan ikinci parti oldu ve 129 milletvekili çıkardı.Kurulan DSP–ANAP-MHP koalisyonunda, biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 12 bakanlık alarak, ikinci büyük koalisyon ortağı oldu.
5. Ecevit Hükümeti‘ne katılırken Rahşan Ecevit‘le sorun yaşayan MHP, yine de koalisyonda uyumla çalıştı, ancak ekonominin çökmesi üzerine dışarıdan getirilen Kemal Derviş ile uyuşamadı. Eylül 2002’ye gelindiğinde TBMM‘de 125 milletvekili kalmıştı.
Daha sonra iktidardayken Genel Başkan Devlet Bahçeli‘nin aldığı 3 Kasım seçim kararı ile seçime gidildi. 2002 Türkiye genel seçimleri MHP için büyük bir yıkım oldu ve %18 olan oy oranı %8.3’e düştüğünden MHP parlamentoya giremedi.
2007 Türkiye genel seçimleri‘nde %14.29 oy alarak 71 milletvekilliği kazanmış ve mecliste yeniden grup kurmuştur. 2009 Türkiye yerel seçimleri‘nde, biri büyükşehir olmak üzere 10 ilin belediye başkanlığını, toplamda da 490 belediye başkanlığı kazanmıştır.
2011 seçimleri öncesinde MHP’den 6 milletvekili istifa etti.
Mhp Genel başkanı Alparslan Türkeş 24 Ocak 1993 5 Nisan 1997 arasında,Muhittin Çolak 5 Nisan 1997 10 Haziran 1997 arasında,Oğul Yıldırım Tuğrul Türkeş 10 Haziran 1997 -6 Temmuz 1997 tarihleri arasında görev yapmışlardır.
Devlet Bahçeli 6 Temmuz 1997 tarihinde Vekâleten görevi sürdürmüşlerdir.
17 Nisan 1999 dan itibaren Devlet Bahçeli Mhp de Genel Başkanlık görevini sürdürmektedir.
Yapılan Genel Seçimlerde Mhp nin aldığı oy oranı ve oy yüzdesi şöyledir:
12 Ekim 1969 Alparslan Türkeş 274,225 %3.02 1/450,
14 Ekim 1973 Alparslan Türkeş 362,208 %3.38 3/450
5 Haziran 19 Alparslan Türkeş 951,544 %6.42 16/450
24 Aralık 1995 Alparslan Türkeş 2,301,343 %8.18 0/550
17 Nisan 199 Devlet Bahçeli 5,606,634 %17.98 129/550
3 Kasım 2002 Devlet Bahçeli 2,629,808 %8.35 0/550
22 Temmuz 2007 Devlet Bahçeli 5,001,869 %14.27 71/550
12 Haziran 2011 Devlet Bahçeli 5,585,513 %13.01 53/550
Yapılan yerel seçimlerde Mhp nin oy oranı ve oy yüzdesi de şu şekildedir:
1973 Alparslan Türkeş 133,089 % 1.33.12
1977 Alparslan Türkeş 819,136 % 6.62 55
1994 Alparslan Türkeş 2,239,117 % 7.95 118
1999 Devlet Bahçeli 5,401,597 % 17.17 500
2004 Devlet Bahçeli 3,372,249 % 10.45 268
2009 Devlet Bahçeli 6,683,600 % 16.27 490
***
Yıl 1974 lü yıllar.Orta Mektebe gidiyorum.Ardından Lise yılları.Bizim aile sağ görüşlüdür evde çevremizde hep sağ görüşlü siyasi partiler sevilir sayılır.
O yıllardan aklımda kalan Milliyetci görüşe sahip arkadaşlarımın tesirinde kaldığım ve sağ milliyetci bir ruhla yetiştiğimdir.Evimizde milliyetci Hareket Partisinin kitapları alınır okunurdu o günlerde.
Çarşıda Bankalar Caddesinde bir okul arkadaşımın ağabeyinin çalıştırdığı Börteçine isminde bir kitapcıdan aldığımız bu kitapları okur ve milli hislerimizi şaha kaldıran bu eserlerden gıdalanırdık.
Lise yıllarımda 1977 li yıllar sağ sol olayları iyice azmış yayılmıştı.Ankarada Teknik Öğretmen Okuluna devam eden benden bir kaç yaş büyük rahmetli ağabeyimin okula belirli saatlerde sağ ve sol öğrenci grupları olarak ayrı ayrı girdiklerini duyuyordum.
Bizlerde okuldan cuma günleri çıkışta dörtlü yürüyüş kolu yaparak Cumhuriyet Meydanından Bankalar caddesine oradan da Halk Bankasının arada bulunan Milliyetci Hareket Partisi binasına çıkarak yarım saat bir sat kadar seminer görüyorduk.
Tanrı Türkü korusunla başlayıp Ne mutlu Türküm diyene ile biten bu dersleri bizden bir kaç yaş büyük olan muhtemelen o yıllarda Ünüversitede okuyan ağabeylerimiz veriyorlardı.
Hiç unutmam yine bir cuma günü derste çok aşırı kötü bir laf ettiğim arkadaşımın sana dersten sonra bunun hesabını sorarım dediğini,sonra Parti binasında dersten sonra beni orada görünce kucaklayıp sarıldığını hiç unutamıyorum.
O yıllarda gençlik kamplara ayrılmıştı.Ya sağcı ya da solcu olmak zorundaydınız.Endüstri Meslek Lisesinde Torna Tesviye bölümünde okuyordum.Okulda bizim cenahtan milliyetci arkadaşlarım ben Vestiyer mi ne diyorduk malzemeci olduğumuz günlerde ellerindeki okuldan sonra kavgalarda kullandıkları ortası zincirli sopa muşta vb.aletleri verir bizden onları muhafaza etmemizi isterledi.Biz de ister istemez emri yerine getirirdik.
Hafta sonu bizim cenahtan bir grubun sol Hasandedeli okuldan arkadaşları Azaboğlu camiinin önünde kış günü kovalayıp yere yıkıp kafasına kafasına tekmelerle sopalarla girdiklerini hatırlıyorum.Mesele nedir bir kaç gün evvel onlar bizim okulu basıp sözde bizim bacılara laf söz etmişler.Bunları bir planlayan bizleri onların üzerine doldurup kışkırtanlar vardı elbette.
Bazen dersimiz boş oludu o gün Kültür Merkezinin olduğu yerdeki Uğur Sinemasına gider filim izlerdik.Cuma günü Parti binasında sabahtan vakit geçirir sonra toplu halde Cumhuriyet Meydanından okula çıkarken başımızdaki grup başkanı ağbiler haydin cumaya gidelim dediğinde bir kaç arkadaş haricinde soluğu okulda ya da Ertanın Bilardo salonunda alırdık.
Milliyetci cephenin Ülkücü gençliğinin dinle diyanetle arası iyi değildi o yıllarda.Varsa yoksa sağ sol mücadelesi-Kominizm tehlikesi ve ülkenin Rusyanın işgali korkusu ile Turan illeri ve Çırpınırdın Karadeniz türküsü..
Yıl 1977 lise sondayız.3 Mayıs Türkçülük Gecesi Kırıkkale’ye Alparslan Türkeş ile beraber Necip Fazıl Kısakürek şairimizde gelmişlerdi.Şimdilerdeki Kültür Merkezi o günlerdeki Uğur Sineması hınca hınç genciyle yaşlısıyla doluydu.
Necip Fazıl Kısakürek şiirlerini okurken bazı gençlerin balkon bölümünde bira içtiklerini bugün gibi hatırlıyorum.Kimse bize dinimizi diyanetimizi öğretmiyorlardı.Ve o gençlerin bir çoğu gusul abdrestinden otuz iki farzdan bi haber yaşıyorlardı.Ülkücü Gençliğin o günlerde vatanı korumaktan başka mühim bir meslesi de yoktu zaten..
Liseyi bitirdim dükkanda babama yardım ediyordum.Allah kalbime bir ilham verdi namaza başladım birden bire.Sonra evimize yakın dört katlı Kuran Kursu binasında dini tahsile başladım.Sonra oradan Keskinde yeni açılan bir Kuran Kursu binasında Arapça ve Osmanlıca tahsiline başladım.Aynı zamanda iki Ünüversite mezunu ağbilerden matematik ve kimya fizik dersleri larak bir yıl sonra yapılacak Ünüversite sınavına 33 arkadaşımızla çalıştığımız o günler.
O günlerde mayıs ayının bir günü Gümrük ve Tekel Bakanı olan Demirel Hükümetinde bakan olan Mhp den Gün Sazakın öldürlmesini,yine bir cuma günü eczaneden atılan bir kurşunla şehit edilen Ülkücü kardeşimizi unutamıyorum.Bu olayları an be an yaşadık Mevla bizi bu olaylardan uzak tuttu muhafaza eyledi.
Yıl 1980 Eylülün 12 günü bir cuma gecesi Askeri Darbe yalşandı bu ülkede.Hani olgunlaşması için mayısta yapılmayıp eylüle kadar ertelenen darbe.
Abd Başkanı Jimmiy Carter akşam Kuğu Gölü Balesindedir.Telefonu çalar konuşup geldiğinde korkacak bir şey yok.Türkiyede bizim çocuklar Darbe yapmışlar dediği o meşum darbe.
Sonrasında eve gelip Ünüversite kazanma hayalimizin bittiği için Arapca okuyalım hocaefendi olalım diye başladığımız bir kaç aylık ders halkasından sonra mecburen Keskindeki Kursumuzun ve Türkiyedeki tüm Kurların kapısına kilit vurulup zorla talebelerin hocaların evlerine kapandıkları o sıkıntılı günler.
Askeri Darbe sonrası her kesimden aşırı uçlara mensup olanlar Mamak vb. Cezaevlerine toplanıldılar.Aylarca süren mahkemeler neticesinde onlarca sağ ve soldan günahsız genç idam edildiler.Meval korudu o günleri en az hasarla kazasız belasız atlattık.
Evimizde ne kadar sağcı dokuz ışık vb. kitapları bizler sobada ateş atıp yaktık.Sol kesimde Dindar kesimlerde Kuran tefsirlerine kadar ne kadar kitap varsa yaktılar sakladılar.Silah vb. ne kadar alet edevat varsa Devlete teslim ettiler.
***
’’Milletvekili ve MHP genel sekreter yardımcısı idim.Parti olarak, ülkücü mafya denen kişilerden çok şikayetçi idik.
Çek senet tahsilatı yaparken, bozkurt rozeti takıyorlardı.Veya sokakta külüstür bir araba, arkasında bozkurt,Camları siyah renkli ve film çekilmiş,Giderken herkes bunun ne demek istediğini anlıyordu.
“Ben ülkücü mafyayım, çek senet tahsil ederim”Hapisten çıkan bir kısım ülkücüler veya,Kimsesizler yurdunda 18 yaşını bitirmiş gençler,Bu teşkilatın eline düşüyor.Onlara ayaklara sıkarak, çek senet tahsilatı yaptırılıyordu.
Niye çek senet?Çünkü 12 Eylül 1980 yılından sonra iktidara gelen ANAP,Çek sahtekarlığından hapis cezasını kaldırdı.Bu sefer, esnafa çek veren başka bir işletmecinin senedi karşılıksız çıkıyordu.
Bir kısmı bilerek bunu yapıyor, bir kısmı da çaresizlikten borçlu kalıyordu.İşte alacaklı kişi, senedi veren bankaya değil,Hatta devlete değil, tahsilatçılara müracaat ederek,En azından yarısını kurtarmaya çalışıyordu.Bu tahsilatçılar da sokakta ülkücü mafya diye anılıyor.Manen MHP suçlanıyordu.
Yani nimeti güvenlik güçleri içindeki özel görevliler ve mafya yiyor.Külfeti MHP’ye kalıyordu.
Kayseri’de, bu işi yapanın başını da biliyordum.Devletin önemli bir istihbarat kuruluşundandı.Ama 1980 öncesi ülkücü bilinmesine rağmen ANAP ilçe yönetim kurulunda idi.
Bir gün Milliyetçi bilinen Kayseri valisine durumu anlattım.Bunlar kanunsuzluk yapıyor,Dışarıya da MHP’yi çirkin gösteriyor” dedim.Vali ne dedi, dersiniz?“Onlar hapisten çıktı, ekmeğe ihtiyaçları var.Geçimlerini temin ediyorlar.”
Şimdi bu sözün neresini doğrularsınız?Birincisi, devlet kanunsuzluğu meşru gösteremez.İkincisi, o kişiler mağdursa, onlara iş ve ekmek vermek devletin görevidir.Üçüncüsü, MHP bundan şikayet ediyor.
MHP’ye zarar verenin arkasında olamazsınız.Çünkü Başbuğ Alpaslan Türkeş, “Ülkücü mafya olmaz, mafyaysa ülkücü değildir” dedi.Hasılı mafya teşkilatı, tamamen Eski MİT’e bağlı CIA destekli bir kanunsuz kuruluştur.
1980 ihtilalini yapan CIA,O zamanki, kendine bağlı generallerin denetiminde bütün devlet teşkilatını yönetiyordu.
Hedefleri MHP ve Türkeş’in iktidarını önlemekti.Mafya kuruluşlarına, MİT, Emniyet istihbarat, JİTEM ve özel harp dairesi yardım ediyordu.
Böylece ABD şu menfaatleri sağladı.Türkeş’i ve ülkücüleri çirkin göstererek, iktidardan uzak tuttu. Meral Akşener olayı daCIA, FETÖ olayıdır. (İçi, kin ve nefretle doldurulan, devletine, milletine zarar verecek hale getirilen bu güçler Ticari hayatta güvensizliğe sebep oldu.
Devlet kanunsuzluk yaparak, gayrimeşru işler çevirdi.Bu arada pek çok ülkücü mağdur oldu.Vatandaşın devlete güveni kayboldu.Yani CIA, bir taşla 10 kuş vurdu.
Yüce Rabbimden niyazım odur ki, ülkücülere (Türklere) iktidar vermeyen CIA dağılsın.ABD çöksün. Ona yardım eden hainler gebersin, ahmaklar da sürünsün.Allah bu millete lider gönderip tekrar, Osmanlı, Selçuklu ve Hun Devleti gibi cihan devleti yapsın.’’ (Amin).
Dr.Seyfi Şahin-İstiklal Gazetesi alıntı..
02.01.2023//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.