- 331 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR YIL İYİ DÜŞÜN
Bir yıl okuldan uzak nasıl geçer, bizim ki düşünür hayat sadece okumak değil, okul nasıl olsa biter. Okuldan sonrasını düşünmek gerek. Okuyup memur olmak bizim tabiatımıza uymaz diye düşünmüş. Zaten okumak parayla, paran varsa okuyup bir koltuk kapa biliyorsun. Her şey paraya, kopyaya, torpile, yalakalığa dayanıyor, çalışmak pek önemli değil.
Sınıflarını geçenlerin kaçı hak ettiği notlarla geçiyor ki, notlara kopya takviyesi hırsızlık değil, hak gibi gösterildi yıllarca, kopya haram, hırsızlık ama yakalanırsan. Yakalanmadığın sürece normal, kopya çekmemek anormal olmuş! Öğrencilikte kopya çekmeyen olmazmış, utanmadan televizyonlarda bile konuşulur olmuş. Tamamda bu işin sonu nerelere kadar dayanır. Her yerde öğrencilik yıllarında hırsızlıklar normal görülürse, bu öğrencilerin memurluklarından, Vekilliklerinden, bakanlıklarından, vatandaşlığından, memlekete, millete fayda gelir mi? Yanlışları normalleştiriyoruz, teşvik ediyoruz, sonrada ağlıyoruz, hırsızlıklar, arsızlıklar arttı diye. Neyse hele bu yıl bir geçsin o günler gelince düşünürüz demiş bizimki. Yaz boş geçmesin bir iş bulup çalışalım. Çalışmak içinde yanımıza birkaç arkadaş bulmak lazım! Kimi işi beğenmez, kimi parayı az bulur, kimi havaları bahane eder çalışmak istemez. Bizim ki zorda olsa iki arkadaş bulur. Yaz ayı işlerin bol olduğu zaman. Bir iş bulurlar ama işveren, iş bitmeden paranın tamamını vermeyeceğini söyler. Nedenini sormaya gerek yok. Biraz para kazanan işten kaçıyor, işi yavaşlatıyor. İnsanoğlunu memnun etmek çok zor, hep bana, hep bana sıkıntıya gelemiyoruz, çalışmayı sevmiyoruz, çalışanları çalışmasınlar diye teşvik, hatta tehdit ediyoruz. Bizim memleketimizde insanlarımızda müzelik. Okulda her soruya cevap verirsin diye kızarlar, İşte çok çalışıyorsun diye kızarlar. Sıkışınca utanmadan yardım isterler. Bizim ki kimselere pek yaranamaz, iki arkadaşı bir grup olarak başlıyorlar, kaysı toplamaya, diğer gruplar, beşer- onar kişi bahçelere dağılıyorlar. Bir gün iki gün başlıyor laf kazanları kaynamaya. Sizin bahçe sahibi size iyi bakıyor. Bizimkiler her gün, üzüm, peynir, domates ekmek, yemek pek nadir. Bunu duyan işverende siz de onlar gibi çalışın. Onlar gibi yemekler yiyin çayınızı için. On kişisiniz, üç kişi kadar iş yapmıyorsunuz konuşuyorsunuz. Bizlerin genetiğinde var. Hak etmediğimizi istemeye çok gayretli, lüzumsuz lafları konuşmaya bayılıyoruz. Sonra suç çalışanların olur. Suç yine çalışanlarda oluyor haliyle. Sizde biraz az çalışın kardeşim, babanızın işiymiş gibi çalışıyorsunuz derler. Bizim ki altta kalır mı? Bizim dinimizin gereği böyle, adam gibi çalışıp çalışmamak sizin sorununuz beyler. Sizi zorla çalıştırmıyorlar. Beğenmeyen yol alır, evine döner.
Çalışmayanların(Tembellerin, torpillilerin) cesareti çalışanlardan çok olunca, hep dürüst çalışanlar eziliyor, böyle tembel insanlar yüzsüz olur. Hem çalışmaz hem de üste çıkmaya çalışırlar. “Yemek gördün mü giriş, iş gördün mü sıvış “ derler. Ama yanlış derler. Biz ecdadımızı tanırız biliriz bilmeyenler öğrensin. İşten kaçmak haramlara talip olmaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.