- 385 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
SOLMAYAN KIRMIZI GÜLLER-4 (İnce Hastalık)
Sevgileri hep böyle sürdü…
Mutlulukları da…
Ta ki, Erdem’in kendisini bitkin hissetmesine kadar…
Erdem bunu sorun etmeyerek işe gitmeyi sürdürüyordu…
“Her halde basit bir rahatsızlıktır” dedi ve Gülistan’a belli etmedi.
"Şimdi ona söylesem işe gitmemi istemeyecek. ‘Evde dinlen’ diyecek. Evin ihtiyaçlarını kim karşılayacak? İğne gözüyle para kazanıyorum” diye düşündü.
Zamanla öksürmeye de başladı…
“Belli ki üşütmüşüm” dedi.
Çok sevdiği Gülistan’ın rahatsızlığını öğrenip telaşlanmasını, üzülmesini istemiyordu.
Ne kadar saklasa da Gülistan fark ediyordu Erdem’deki değişikliği…
“Erdem’im, nedir bu halin? Rengin soluyor sanki! Bir şeyin var da benden gizliyor musun?” diye sordu.
“Biraz üşütmüşüm Gül Bahçem, geçer inşallah” diye cevapladı Erdem.
“Bir doktora görünsen!” dedi Gülistan…
“Hiç gereği yok Gül Bahçem” dedi Erdem. “Sen de biliyorsun ki kasabamızda doktor yok. Şehre gitmeye kalksak yarım günlük yol var” dedi…
Onun bu haliyle at üzerinde yarım günlük yola dayanabileceğine de ihtimal veremediği için ısrar etmedi Gülistan. Hastalığının ilerlemesinden endişe etti.
“Hiç değilse evde birkaç gün dinlenseydin bari!” dedi.
“Zaten işim ağır bir iş değil ki Gül Bahçem!” dedi Erdem. “Yük mü taşıyorum, taş mı kırıyorum?”
“Peki, Erdem’im. Hiç değilse işe atla gidip gel. Beni kırma!” dedi Gülistan…
Hiç onu kırabilir miydi!
O günden sonra işe atıyla gidip gelmeye başladı…
Bora da yanına uğrar bazen, oturur sohbet ederler, çay içerlerdi.
O da fark etmişti Erdem’deki değişikliği.
Daha önce hiç görmediği şekilde solgundu yüzü. Üstelik öksürüyordu da.
“Abi sen yürümeyi severdin. O nedenle işe yürüyerek gider gelirdin. Neden artık atla geliyorsun?” diye sordu. “Üstelik de rahatsız gibisin, rengin soluk ve öksürüyorsun da!”
O konuşurken Erdem arka arkaya öksürdükten sonra yerinden fırlayıp lavaboya tükürdü…
Tükürüğünde kan vardı.
Endişeyle arkasından gelen Bora da bunu gördü…
“Abi bu ne? Sen böyle hastasın da bu kardeşinden gizliyor musun?” diye endişe içinde sordu Bora.
“Biraz bitkinlik vardı, sonra öksürük de başlamıştı” dedi Erdem, “Bu kan ilk defa oluyor.”
“Abi bu hayra alamet değil. Seni bir doktora götürelim!” dedi Bora.
Erdem derin bir nefes çektikten sonra: “Bir amcamı ince hastalıktan kaybettik” dedi ve devam etti, “Kendimi hep basit bir soğuk algınlığına inandırmaya çalıştım ama şu an görüyorum ki bu ince hastalık.”
“İyi de bir doktora gitmen gerekmiyor mu Abi?” dedi Bora…
“Ne yapacak doktor?” diye sordu Erdem… “Biraz ömrü uzatmaktan başka ne yapabilir? Bu hastalığın çaresi var mı?”
“Allah’tan ümit kesilmez” dedi Bora. “Abi hemen gidelim eve, şehre doktora götürelim seni!”
“Olmaz be Bora!” dedi Erdem… “Olmayacak bir umut için yuvamızı perişan etmeyelim. Gülistan duyarsa çok üzülecek. Götürebildiğim yere kadar saklarım bu illeti, mutlu yaşamımızı sürdürürüz.”
“Abi ciddi misin sen?” dedi Bora. “Bu şimdi mutlu bir yaşam mı olacak? Hemen söylememiz gerek Gülistan Yenge’ye.”
Erdem gözlerini Bora’ya dikerek kararlı bir ifadeyle: “Bora Kardeşim, Gülistan’a bu konuda tek kelime edersen sana hakkımı helal etmem. Şurada kalan ömrümce de gizlemeye çalışacağım Gül Bahçemden.”
Bora ne yapacağını bilemez olmuştu. Onu böyle hastalığıyla baş başa mı bırakacaktı? Çok da hakkı vardı üzerinde. O gün ve gece hep ne yapacağını düşündü durdu. Gülistan’a gidip söylese ve dese ki, “Benden duyduğunu söyleme lütfen Yengeciğim. Kendin tahmin ettiğini söyle. Yoksa bana çok kırılacak, hakkını da helal etmeyecek.” diyebilirdi.
Evet, öyle yapmalıydı…
Ama hiç değilse birkaç gün geçmeliydi…
Daha bir gün geçmişken söylese Erdem anlardı mutlaka…
Birkaç gün…
Sadece birkaç gün öldü öldü dirildi Bora…
Bir sabah “Söylesem mi söylemesem mi?” diye düşünerek evin önünden geçerken Gülistan’ın sesiyle irkildi.
“Bora Kardeşim, nasılsın görüşmeyeli?” diye seslendi Gülistan…
“İyiyim Yengeciğim” diyerek yanıtladı Bora. “Sen nasılsın? Sebze, meyve istiyor musun?” diye sordu…
“Gel otur kardeşim, çay yaptım; biraz görüşelim. Sana diyeceklerim var!” dedi Gülistan.
“Sanırım Erdem’in hasta olduğunu anlamış” diye düşündü Bora…
“Tabi ki Yenge!” dedi ve bahçedeki banka oturdu.
Birazdan elinde bir bardak çayla geldi Gülistan…
“Biliyor musun Bora Kardeşim” dedi, “Erdem hiç iyi değil.”
“Hayrola, nesi var?” diye bilmezmiş gibi sordu Bora.
“Günden güne eriyor” dedi Gülistan. “Rengi soluk, bitkin ve iştahsız. Bir de öksürüğü var… Geceleri terliyor. Hatta ateşi de olduğunu fark ettim.”
Tüm bunları bildiğine göre Bora’nın artık saklayacak bir şeyi yoktu…
“Doğrusunu istersen Yenge ben de daha birkaç gün önce fark ettim ondaki rahatsızlığı” dedi Bora. “Ama sana söylememem için ısrar etti. Bana hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Ben de o günden beri ne yapacağımı bilemez durumdayım.”
Bora ağlamamak için kendisini zor tutarak…
“Onu doktora götürmemiz gerek Yenge!” dedi. “Ama bu görüştüğümüzü bilmesin. Sen kendin fark ettiğini söyle lütfen!” dedi.
“Ama dinlemiyor beni ki!” dedi Gülistan…
“Yengeciğim, seni üzmemek için sana söylemek istemezdim ama bunu bilmen şart” dedi Bora. “Onun hastalığı ilerlemiş. Belki sen fark etmemişsindir ama öksürdükten sonra kan tükürüyor!” dedi.
“Ondanmış demek!” dedi Gülistan. "Son birkaç gündür öksürdükten sonra lavaboya koşuyor ve içeride ağzını çalkalarken kapıyı da içerden kilitliyor.”
“Tamam Kardeşim” dedi Gülistan. “Ben seninle görüştüğümü söylemeden, kendim şüphelenmiş gibi kan tükürdüğünü öğrenmeye çalışacağım.”
“Bu arada!” dedi Gülistan, “sanki hafıza kaybı da var Erdem’imde”
“Ciddi misin?” diye hayretle sordu Bora.
“Bahçemize bir sabah kırmızı gül dikmişti, onu hatırlamıyor” dedi. “Benim diktiğimi sanıyor. Ben de hafıza kaybını yüzüne vurmamak için ısrar etmedim. Ama kesinlikle o dikti” dedi.
“Çok ince ruhludur benim Abim” dedi Bora.
“Evet” dedi Gülistan. “Her sabah da sulamadan işe gitmiyor.”
Kadir Tozlu
01.01.2023
(Devam edecek)
YORUMLAR
Hüzün yüklüydü bir o kadar içine çekti yazınız.
Duyguları ne güzel resmedip öykülemişsiniz bu bağlamda bir solukta okudum.
Sevginin yerleşkesi yürekler ve ince bir sızı geride kalan.
Sözcükler davetkar ve efkarın da dibe vurduğu...
Tüm içtenliğimle tebrik ve teşekkür ediyorum çünkü inanılmaz duygulandım ve iliklerime kadar hissettim duyguların da muhatabı iken yürek.
Yeni yılınızı kutlarım Kadir Babam.
Ellerinizden öpüyorum.
İçten selam sevgimle
superbaba
Senin de yeni yılın kutlu olsun...
Sevgiler...
Gözlerinden öpüyorum.