- 306 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYVAN SEVDİĞİNİZE EMİN MİSİNİZ?
Sevgi hiçbir maddi, manevi menfaat gözetmeden sevdiğinizin tüm ihtiyaçlarını, sıkılmadan, yorulmadan, hem maddi manevi fedakârlık yapıp karşılık beklememektir. Bir zaman sonra sevgim azaldı, artık yoruldum, yeter demek asla yoktur.. Ama! Ancak dediniz mi sevgi tohumu siz yeşermemiştir. Bencillik tohumu sizde yeşermeye başlamış demektir! Sorumluluk şuurunuz gelişmemiştir. O yüzden hayvan severim, gerekirse, atarım dersiniz veballere giresiniz. Ancak kendinizi kandırırsınız. Bu hep böyle olmuştur, olmaya da devam diyor. İnsanların bazıları balık besleyemiyor. Köpek beslemeye kalkıyor. Kimi hava peşinde, kimi gerçekten seviyor, bakmasını bilmiyor, beceremiyor, çabucak bıkıyor. Sonra kurtulmanın yollarını arıyor. Bula bilirse ne ala, bulamazsa, çok acımasız yollara da başvuranlar oluyor. Bizim çocuklarda hayvan besleyelim diye ısrar ettiler. Bizde sorumluluklarını yerine getirmeleri şartıyla kabul ettik. Sonucu biz biliyoruz onlar bilmiyor. Tecrübe bizde yaşadık. Gidip iki tane sevimli minicik, kaplumbağa aldık. Aradan üç, beş ay geçti bizimkiler sorumluluklarını unuttular. İhale bize kaldı. Yavrular büyüyor tabii olarak sorumlulukta artıyor. İki haftada temizlenecek akvaryumun, her hafta temizlenmesi gerekir oldu, İş güç. Gelip gören tanıdıklar seviyorlar falan. İstiyorsanız size verelim. Bakımını yapabilecekseniz. Bizim kiler sorumluluklarını unuttular. Sizde de öyle öyle olmasın. Yok, falan filan olur mu öyle şey. Biz yine de söyleyelim. Bıkarsanız bir göl, baraj veya akarsu kenarına bırakın onlar başlanın çaresine bakarlar. Her kes böyle yapamıyor. At gitsin, diyenleri de gördük, görüyoruz da. Sokaklar sahipsiz, köpek kaynıyor. Aç kalan hayvanlar insanlara saldırıyor. Daha üç ay önce Seksen yaşında bir kadını parçalamışlar.. Sorumluluk kimin, köpekleri önce al, sonra zor geldi. Sokaklara sal. Olmaz, olmuyor. Birde sağlık yanı var işin. Bir şahsiyet eşinden ayrılmış evinde bir köpekle yaşıyormuş.. Köpek her gün iki üç kg et yiyormuş. Garibanlar çöpten ekmek toplarken.. Veballer çıkıyor. O Şahsiyet hastalanmış, vücudu iltihaplar içinde acı çekerek ölmüş. Hesabı ahirette ödeyecek.. Köpek kaldı mı ortada kim bakacak, her gün üç kg et alacak onu besleyecek.. Hay di sokağa suç kimde. Sokaklarda yürümek, mayınlı tarlada yürümekten daha tehlikeli oluyor. Sorumsuz sözde hayvan severler tarafından.
Bizi işi ehline yani barınakta çalışan bir gerçek hayvan severe bırakıyoruz okuyan belki bir şeyler anlar bir iş yaparken iyice düşünmeden yapmazsınız. Kadınlar kendileri soyunuyor, hayvanları giyindiriyor. Bu ne mantık? Hayvana da kendisine de eziyet. Biraz merhamet.. Önce kendinize merhamet edin.. Düşünün, taşının… Düşünmeden yaşayan insanlar çok arttı. Birazda okuyalım, geleceğimizi düşünelim.. Akıl kullanmak için, kullandıkça körelir. İlerde hiç çalışmaz. Güzel şeyleri düşünen günleriniz bereketli ve daim olsun İnşa Allah..
Şuur, şuur yoksa şuur.. Akıl hep uyur..
Bir barınak görevlisinin yazdığı mektup;
"Ben bir barınak yöneticisiyim. Sizlere bir barınağın arka planında olan bitenleri anlatmak istiyorum. Umarım bu sesi duyarsınız.
Öncelikle, siz üreticiler ve satıcılar… Hepiniz bir tek gün olsun bir barınakta çalışmalısınız. Belki o gözlerdeki kederli, acı dolu, hüzünlü ifadeyi görürseniz, tanımadığınız ve hiç tanımayacağınız insanlar için köpek üretmekten ve satmaktan vazgeçersiniz.
Az önce sattığınız şu küçük şirin köpek yavrusu var ya… Büyüyüp de artık “küçük şirin köpek yavrusu” olmadığında büyük olasılıkla benim barınağıma düşecek yolu… Peki, bir barınağa bırakılan bir köpeğin % 90 olasılıkla o barınaktan yürüyerek çıkmadığını biliyor musunuz? İster safkan olsun, ister olmasın… İster sahibi tarafından terkedilmiş olsun, ister başıboş olsun.. Barınağıma gelen köpeklerin en az yarısı safkan köpekler…
En çok duyduğum bahane; “Taşınıyoruz ve köpeğimizi (ya da kedimizi) yeni evimize götürmemiz mümkün değil.” Öyle mi gerçekten? Ya da “Büyüdüğünde bu kadar iri olacağını bilmiyorduk, kocaman oldu”. Bir Alman Çoban Köpeğinin ne kadar olmasını bekliyordunuz ki? “Ona fazla zaman ayıramıyoruz” Öyle mi? Ben günde 10-12 saat çalışıyorum ve 6 köpeğime de zaman ayırabiliyorum, isteyince mümkün bu… “Bahçeyi birbirine katıyor”. Onu evinize alıp ailenizin bir parçası yapmayı denediniz mi hiç? Köpeklerini bana bırakırken hep söyledikleri de; “Biz ona yeni bir yuva bulmakla uğraşamıyoruz, ama eminiz ki barınakta birileri onu sahiplenecektir, çünkü o çok iyi bir köpek”
Hayır… Büyük olasılıkla köpeğiniz barınaktayken yeni bir yuva bulamayacak.
Bir barınakta yaşamanın ne kadar zor ve gerilimli olduğunu bilir misiniz?
Anlatayım size isterseniz… Siz köpeğinizi barınağa bıraktıktan sonra yuva bulmak için en fazla 72 saat zamanı vardır. Eğer barınakta yeterince boş yer varsa ya da köpeğiniz sağlıklı kalmayı başarırsa bu süre belki birkaç gün daha uzayabilir. Eğer üşütür ve nezle olursa oracıkta ölüverir.
Köpeğiniz, havlayan ve ağlayan 25 diğer hayvanla birlikte daracık bir bölmeye tıkıştırılacaktır. Son derece depresif olacak ve kendisini terk eden aileyi düşünerek durmadan ağlayacaktır.
Eğer köpeğiniz şanslıysa, o gün barınağa köpekleri gezdirmek için yeteri kadar gönüllü insan gelir. Eğer yeteri kadar gönüllü gelmezse, köpeğiniz hiç kimsenin ilgisini ve dikkatini çekecek şansı bulamaz, kimse onun için bir şey yapamaz. Kapısının altından uzatılan bir kap yiyeceği ya da kocaman bir vakumlu hortumla atıklarının temizlenmesini saymazsak tabii…
Eğer köpeğiniz iri ve sert ırklardansa (Pitbull, Rottweiller, Mastiff vb), neredeyse barınaktan içeri girdiği anda ölmüştür zaten… Bu cins köpekler asla yeni bir yuva bulamazlar.. Ne kadar “şirin”, “akıllı” ya da “iyi huylu” olurlarsa olsunlar, fark etmez.
Eğer barınak doluysa ve köpeğiniz ilk 72 saatte yuvalandırılamadıysa, yeni geleceklere yer açmak için köpeğiniz imha edilir. Eğer barınakta yeteri kadar boş yer varsa ve köpeğiniz talep gören ırklardan birindense, imha süresi birkaç gün daha ertelenir.
Çoğu köpek birkaç gün içinde yaşadığı bölmeyi aşırı koruyucu tavır geliştirir ve takındığı saldırgan tutum nedeniyle imha edilir. En masum, uysal ve sakin köpekler bile bu tavrı geliştirirler.
Köpeğinizin bu engelleri aştığını varsaysak bile, kulübesinden dışarı çıkmadığı için birkaç günde öksürmeye başlayacak ya da üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanacaktır. Barınakların her köpek için tedavi sağlayacak bir bütçeleri yoktur, bu nedenle hastalanan köpeğinizin imha edilmesi kaçınılmazdır.
Size köpeğinizin barınakta nasıl uyutulacağını da anlatmamı ister misiniz?
Önce, köpeğiniz kafesinden tasmayla alınacak. Sevinerek kuyruğunu sallamaya başlayacak, çünkü gezmeye götürüldüğünü sanacak. O “oda”nın kapısına geldiğinde içeri girmek istemeyecek ve deliye dönecek.
Ölümün kokusu mu var, bilmiyorum. Orada yitip giden ruhları mı hissediyorlar, bilmiyorum. Ama orada benim anlayamadığım bir şey var, ve istisnasız her köpek o kapıdan içeri girmemek için inanılmaz bir direnç gösterir.
Köpeğiniz önce bağlanacak. Ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak, 1 ya da 2 veteriner teknisyeni tarafından sıkıca tutulacak. Sonra ötenazi teknisyeni ya da veteriner işleme başlayacak. Ön ayakta bir toplardamar bulacak ve öldürücü dozda bir pembe sıvıyı damara enjekte edecek.
Umarım köpeğiniz bağlı olduğu için panikleyip aniden bacağını çekmez. Ani hareketlerde bacağı delip geçen iğneler gördüm ben… Fışkıran kandan kıpkırmızıya boyanan duvarlar gördüm. Kulakları sağır edecek çaresiz çığlıklar duydum. Hepsi hemen oracıkta “tatlı bir uykuya dalmaz”, bazen bir süre kasılırlar ve solukları kesilir, nefes almaya çalışırlar ve kendi üzerlerine dışkılarlar.
Her şey sona erdiğinde, köpeğinizin cesedi, barınağın arkasında çöp gibi toplanmayı bekleyen diğer köpeklerin cesetleri üzerine istiflenir, tıpkı yakacak odunlar gibi.
Sonra ne olur dersiniz? Yakılır mı? Çöpe mi atılır? Başka evcil hayvanlar için mamaya mı dönüştürülür?
Bilemezsiniz, hatta hayal bile edemezsiniz. Zaten bilmek de istemezsiniz.
Nasılsa o sadece bir hayvandı. Hem istediğiniz zaman yenisini alabilirsiniz, öyle değil mi?
Umarım bunları okurken gözleriniz yuvalarından fırlıyordur ve umarım benim her gün tanık olduklarımı gözünüzde canlandırıyorsunuzdur.
İşimden nefret ediyorum. İşimin ve barınakların hala var olmak zorunda oluşundan nefret ediyorum. Sizler değişmedikçe barınakların var olmaya devam edecekleri gerçeğinden nefret ediyorum. Etkilediğiniz hayatların, sadece barınağa atıp gittiğiniz zavallı bir köpeğin hayatından ibaret olmadığını bilmiyor oluşunuzdan nefret ediyorum.
Her yıl sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde barınaklarda 11 milyon hayvan ölüyor ve bunu sadece siz durdurabilirsiniz. Her bir canı kurtarabilmek için elimden gelenin fazlasını yapıyorum, ancak barınaklar tıka basa dolu, ve her gün yeni hayvanlar gelmeye devam ediyor.
Söyleyeceğim şeye lütfen kulak verin:
BARINAKLARDAKİ KÖPEKLER ÖLÜYORKEN KÖPEK SATIN ALMAYIN. KÖPEĞİNİZE EŞ ARAMAYIN, KÖPEĞİNİZİ ÇİFTLEŞTİRMEYİN.
“BİR KEZ OLSUN ANNELİĞİ / BABALIĞI YAŞASIN” DEMEYİN. KÖPEKLERDE ANNELİK / BABALIK DUYGUSU İNSANLARDAKİ GİBİ DEĞİLDİR, AİLE KAVRAMI YOKTUR. DİŞİ KÖPEKLER, BÜYÜDÜĞÜ ZAMAN YAVRULARINI TANIMAZLAR BİLE… ERKEKLER İSE HİÇ BİR ZAMAN YAVRUSUNU BİLMEZ.
KISIRLAŞTIRILMAMIŞ HER BİR KÖPEK, 6 YILDA 67.000 KÖPEĞİN DOĞUMUNA NEDEN OLUR, BUNU UNUTMAYIN.
KAÇINILMAZ SONLARI BARINAKLARDA ÖLMEK OLAN YAVRULARIN DOĞMALARINA İZİN VERMEYİN.
“DOĞACAK YAVRULARIN HEPSİNİ DE SAHİPLENECEK GÜVENİLİR İNSANLAR BULDUM” DİYORSANIZ TEKRAR DÜŞÜNÜN. 6 AY SONRA GİDİP BAKTIĞINIZDA ARTIK O “GÜVENİLİR” KİŞİLERDE OLMADIKLARINI GÖRECEKSİNİZ, BUNDAN EMİN OLUN…
İsterseniz benden nefret edin. Ama gerçeği değiştiremezsiniz ve gerçek her zaman acıdır.
Belki bunu okuyanlar içinde köpeğini çiftleştirmek isteyen, köpeğini barınağa vermeyi düşünen, ya da köpek satın almaya niyetli bir tek kişinin olsun fikrini değiştirebilirim.
Belki bunu okuyan bir kişi bir barınağa gider, “bir yazı okudum ve bir köpeği kurtarmaya geldim” der.
İŞTE O ZAMAN BU YAZIYI YAZDIĞIMA DEĞER...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.