- 283 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
SAĞLIK DOLU MUTLU, UMUTLU YENİ BİR YIL DİLİYORUM…
Araştırmalar bizlere yeni yıl kutlamalarının sonradan icat edilen bir adet olmadığını, bu kutlamaların çok eskilere dayanan değişik gelenekleri olduğunu gösterir.
Örneğin bunlardan biri Nardugan Bayramı, bir başka deyişle ‘YENİ YIL’ bayramı.
Bu konuda yazılı eserler ise bu fikri kayıtsız destekliyor.
Kısaca bakarsak konunun özüne Nardugan bayramı nedir diye, ön Türklerde ve İslamiyet’in kabulüne kadar olan dönemde, Türkler ile Sümerlerde de aynı adla anılan yeni yıl bayramıdır.
Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanan Nardugan geleneğinin Türkler gibi anayurtları Orta Asya olan ve çeşitli nedenlerle Mezopotamya’ya göç eden Sümerlere Türklerden geçtiği, oradan da Anadolu kültürleri aracılığıyla Eski Roma’ya değin uzandığı ve günümüzdeki yılbaşının temelini oluşturduğu sanılıyor.
Hayatta çoğunlukla biten sona eren şeyler bizi hüzünlendirir. Oysa bir yılın sona ermesi hemen hemen kimsede büyük bir hüzne neden olmamaktadır. Bunun en önemli sebebi ise biten bir yılın yerine hemen yenisinin başlaması ve her yeni başlangıçlar gibi içinde binlerce umudu barındırıyor olmasından ileri gelmektedir. Acısı, tatlısı, iyisi, kötüsü, hüznü ve mutluluğuyla bir yılı daha geride bırakıyoruz. Hayatımızda yeni olan her şey bizleri umutlandırmakta ve hayal dünyamızda yepyeni beklentiler içerisine girmemize sebep olmaktadır.
Acısıyla tatlısıyla koca bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla başlayacağız. Her ne kadar “acısıyla-tatlısıyla” desek de geride bıraktığımız yılın hem dünyada hem ülkemizde çok da tatlı anılar bıraktığını söyleyemeyiz.
Yepyeni bir yıl tertemiz bir sayfa demek aslında. Bu yılın nasıl geçeceği biraz da bizleri ilgilendiriyor. Önümüzde upuzun bir sene var ve insan ne getireceği hiç belli olmuyor. Kâh sürprizler oluyor seviniyoruz kâh en mutlu anımızda bir haber ile yıkılıyoruz. Kadere ahkâm kesilmez bu yüzden fazla ümitli olmak gerek, umudumuzu kesmemeliyiz.
Bunca şeyler yaşanmış eski bir yılın ardından, gelmiş olan yeni bir yıldan bu kadar umutla söz etmek herhalde boşa bir çaba değildir. Dahası umutla bakmak, hala iyimser olmak ve iyi şeylerin yaşanacağı inancına sahip olmak da çok yerinde bir tutumdur bana göre.
Fakat her sorun için yeni yıla odaklanmak biraz kolaycı bir yaklaşım olacaktır. Aslında gelin bu sene, yeni yıl için yaptığımız planların arasına bir de kendimizi keşfetmeyi ekleyelim.
Kendimizde büyük değişimler yaratmak için çabalamaktan öte, içimizde büyük keşifler yapmanın yollarını arayalım. Hayatta bir sihirli değnek olmadığına göre, belki de bu yolla yeni yılın bir tatlı cadı olmadığını da anlamış olacağız. O yüzden en büyük yenilikler bizim içimizde, bunu unutmayalım. Keşfetmek keyifli olacaktır… Keşfederken içimizdeki sevgiyi ve paylaşımcılığı ertelemeyelim.
Gelgelelim bazıları için de yılsonları biraz buruktur. Hele de yaşı biraz orta yaşın üzerinde olanlar için ‘zaman yine ne çabuk geçti’ cümlelerinin kurulduğu o sitemkâr zamanlardır. İtiraf etmeliyim ki ben de zaman zaman bu hisse kapılanlardan biriyim. Belki de birçoğunuzdan fazla.
Yaşayan herkes, bir yılı daha arkada bırakınca, bir yıl daha yaş alır ve aynaya bakar düşünür; yaşlandım bir yaş diye. Artık eski bir eşya gibi bir kenarda hatırlanmayı bekleyeceğim diye.
Ama bence bu düşünce yanlış, hem de çok yanlış.
Bakın dostlar: “Cumhuriyet döneminin en büyük mimarlarından Prof. Sedat Hakkı Eldem’e sormuşlar okuduğum Sn. Ugur Dündar ile bir röportajında: Bakın neler demiş bu hocamız; “Mimarlar en güzel eserlerini bu yaşlarda verir” demiş ve Mimar Sinan’ı örnek göstermiş. Gerçekten de ustaların ustası Mimar Sinan, 50 yaşından sonra başladığı çıraklık döneminin ardından, Edirne’deki muhteşem Selimiye Camisi ve Külliyesi’ni bitirdiğinde 86 yaşındaydı. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne tescilli eşsiz yapı için de “Ustalık dönemimin eseri” demişti.
“65 yaş ve üzerindekileri “bir kenarda yaşamaya mahkûm edilmesi gereken, korunmaya muhtaç” kişiler olarak görenlere, İngiltere’de 4 kez başbakanlık yapan ve o koltuğa veda ettiğinde 85 yaşında olan William E. Gladstone, muhteşem bir örnek değil mi?...”
Gençlik; bir hayat devresi değil, bir akıl halidir…Yıllar cildi buruşturabilir, önemli olan, hayatımızdaki heyecanların devam etmesidir…Çünkü; heyecanların bitişiyle ruh buruşur!..
İnsan, kendine olan güveni kadar genç, kuşkusu kadar yaşlı, cesareti kadar genç, korkuları kadar yaşlı, umudu kadar genç, bezginliği kadar yaşlıdır…
Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. İnsanları yaşlandıran ideallerinin bitmesi, umudunu yitirmesidir…
Kalbi sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe, beyni yeni şeyler keşfettikçe, herkes gençtir. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, oysa yaşamadıkça yaşlanırlar. İnsanlar, yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanırlar!..
Bakın: “Kristof Kolomb, Amerika’yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmışmış…
Pasteur, 60’ında kuduz aşısını bulmuş…
Galile, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaymış...
Charlie Chaplin (Şarlo), 76 yaşında film yönetiyormuş…
Goethe, en büyük eseri Faust’u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmiş…
Tolstoy, 67 yaşında bisiklete binmeyi öğrenmiş…
Nobel ödüllü Alman Dr. Albert Schweitzer, 88 yaşında Afrika hastanelerinde durmaksızın çalışarak ameliyat yapıyormuş…
Keza “Beynin Kâşifi” olarak ünlenen 95 yaşındaki hocaların hocası Prof. Dr. Gazi Yaşargil, hâlâ mesleğini sürdürüyor…
“Muazzam Muazzez” diyerek andığımız değerli Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, 100 yaşını çoktan aşmış olmasına karşın, zihinsel olarak bir genç kadar aktif…”
‘Yaş 70’miş.İş bitmişmiş!.. Geçiniz!.. Geçiniz bunları yaş almış dostlarım…
Her şey yürekte, her şey beyinde biter!.. Sadece yaşlanmak için yaşamayın yeter!..’
Eğer siz her tecrübenizden bir şey öğreniyorsanız, yaşlanmak sizi o kadar da korkutmayacaktır.
Yaşlanmaktan korkmayın, yaşlanınca başkalarına muhtaç olmaktan korkun.
İnsanın inancı, umudu, kendine güveni ne kadar çoksa o kadar gençtir. Şüphesi, yası, korkusu ne kadar çoksa o kadar ihtiyardır.
İnsan öğrenmeyi ne zaman bırakırsa o zaman yaşlanmaya başlar. Çoğu daha gençliğinde başlar yaşlanmaya; 30’undan sonra ölür, 70-80’inde de gömülür.
“Akıl yaşta değilmiş baştaymış” derler… Peki sorarım; aklı başa getiren nedir?.. Elbet yaştır.
Bu yılın mutlu mesut geçebileceğine inananlardanım. Sağlık sıhhat neşe getirecek. Negatif düşünmemek gerekiyor. Ne kadar negatif düşünmezsek o kadar iyi şeyler olur. Yeni yıldan beklentim her insan gibi maddi açıdan ferahlama.
2022 her şeye rağmen, her çirkinliğe, her hüzne ve sıkıntıya rağmen bence güzeldi.
2023 yılı daha güzel olur diye umuyorum.
Peki 2023’ten umutlu olabilir miyiz?.. Elbette. Ama iktidarın ne olduğunu ve de kim olduğunu doğru okuyabilirsek. Riskleri minimize ederken, fırsatları kaçırmazsak…
Daha açık olmak gerekirse… Muhalefet iktidar olmak istediğini belki de yıllardır hiç olmadığı kadar belli ediyor ve de istiyor. Ama karşısında iktidardan düştüğü zaman ne olacağını kestiremeyen ve bu nedenle de çok kırılgan olan bir yapı var. Devamlılık ve de iktidarda kalmak için her yolu deneyecek bir yapı. Bunun içerisinde hukuk, entrika ve psikolojik savaş da dâhil.
Fakat benim endişelerim de var. Çünkü bu ülkenin sahipler kendilerinin patron olduğunu hatırlamayacak diye korkuyorum. Umarım korkularım boşa çıkar… Birçok konuda hem birey hem toplum olarak temkinli yaklaşmamız gereken konular var. Önümüzdeki birkaç problemi atlattığımızda her şey düzene girer diye düşünüyorum.
2023 bizim için işgallerin, şehitlerin, savaşların, füze denemelerinin, çocuk istismarlarının, kadın tacizlerinin, kadın cinayetlerinin olmadığı, on sekiz yaşını doldurmamış, çocuk yaşta kızların imam nikâhıyla eş yapılmadığı, insanın insana önyargı ile yaklaşmadığı, torpil ile iş yapılmadığı, haksız rekabetin yaşanmadığı bir yıl olsun istiyorum. Gün geçtikçe daha kötüye giden bir dünya var karşımızda ve bunu güzelleştirmek bizlerin ellerinde. Bu şansı değerlendirmeliyiz.
2022; adeta kan, savaş, kin ve nefretin yılı oldu. Suriye ve Türkiye’de birçok saldırı meydana geldi. Bunların dışında daha pek çok sorun yaşandı. Kendi hayatıma baktığım zaman da herhangi bir sorunum olmadı diyebilirim. İnsanların yaşamsal faaliyetlerini dünyada güç sahibi ülkeler belirliyor, her şey güçlülere göre ayarlanıyor. İnsanları bir fotoğraf çerçevesi olarak görüyorum. Çerçeve kırılırsa bundan herkes etkilenir. 2023 de umarım bu çerçeve hep sağlam olur.
Bu arada 2023 yılı için siz dostlara bir müjde vereyim isterim. Özellikle âşıkları, ozanları ve kalem şairlerini sevindirecek. Gerçi bu konu tüm ülkemize bir sevinç ve övgü kaynağı…
Sözlü kültür geleneği içinde yetişen ve halk kültüründen beslenen asırlara sari zengin kültür mirasının temel taşlarından biri olan büyük halk ozanı, yalın bir Türkçe ile ortaya koyduğu eserlerinde hüznün yanı sıra yaşama sevinci, doğa ve insan sevgisi, dostluk, birlik ve beraberlik üzerine gelecek nesillere kıymetli dizeler armağan eden Aşık Veysel’in vefatının 50’nci sene-i devriyesi olan 2023 yılı, UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındığını Sn. Cumhurbaşkanımız resmi gazetede duyurdu. Sazı ve sözüyle dünya penceresinden insanlığa seslenen Aşık Veysel’i hürmetle ve rahmetle yad etmek üzere yıl boyunca yurt genelinde ve yurt dışında etkinlikler düzenlenecek, söz konusu etkinliklerin Cumhurbaşkanlığı himayesinde yapılacağı belirtilmiştir…
Bu güzel haberden sonra, bu yılın herkese bol bol para getirmesini diliyorum. Herkesin cebi tomar tomar para görsün. Kimsenin kredi borcu kalmasın. İnsanlar rahat rahat evlerine para götürebilirsin, et götürebilsin. Gurbetteki çocuğuna, akrabasına rahat bakabilsin. Şanslı bir yıl geçirebilirsek emin olun herkes çok mutlu olabilir. Tek gereken biraz şans, belki 2023 çoğu insana şans getirecek bilemeyiz.
Bu yıl umarım çevremizi de koruyabiliriz. Doğal güzelliklerimize sahip çıkabiliriz. Ancak bunu yaptığımızda insan oluruz. İnsan doğanın başına gelen en büyük felaket olmamalı. Doğa olmazsa insan olmaz ama insan olmazsa doğa daha güzel olur. Mutlu düşünürsek ve iyiyi istersek her şeyin iyi olacağına inanıyorum. Her şeyi güzelleştirmek bizim elimizde.
Bu yıl benin açımdan çok iyi demesem de iyi geçti. Yıl içinde güzel ve kalıcı anlar yaşadım. Mesela evliliğimin 50. Yılını kutladım kıymetli eşimle…
Gerek arkadaşlarımla, gerek ailemle çok güzel ve mutlu zamanlar geçirdim. Önümüzdeki yılın da kendi açımdan iyi olacağını tahmin ediyorum… Tabi yılın sonunu görmeme Rabbim izin verirse...
Şimdi geçmişten ders alıp geleceğe yönelmenin zamanı... Şimdi derin bir nefes alıp 2022’ yi unutup yeni bir yıla başlayacağız… Yeni yılın güzelliklerinin insanlıktan eksilmemesini diliyorum…
Yeni yılın başta ülkemizin refahı, yakınlarımızın sağlığı ve hayallerimizin gerçekleştiği güzel günlere şahit olması dileğiyle!.. 2023 ülkemize, dünyaya barış ve huzur getirmesini temenni ederim. Kendim, eşim, oğullarım gelin kızlarım, torunlarım, çekirdek ailem, akrabalarım, hasımlarım, arkadaşlarım, dostlarım, sevenlerim sevmeyenlerim içinde tüm hayallerimizin gerçekleşmesini diliyorum
Her Yeni Yıl, yeni tazelenen umutların, çoğalan sevgilerin habercisidir. Baharda gelinciklerin en güzel başlangıçları müjdelemesi gibi yeni yılda da tüm güzellikler sizinle olsun. Yeni yıl herkese kutlu olsun diyorum. Bu yılın herkese neşe umut huzur getirmesini diliyorum. Umarım bu sene herkes için güzel ve ümit dolu geçer. Herkesin hayali, dilekleri, duaları kabul olur. Kimsenin işi ters gitmesin. Sağlığımızdan sıhhatimizden ödün vermeden güzel bir yıl geçirelim isterim. Yeni bir yıl yeni umutlar demek herkesin en güzel hayalleri gerçek olsun. Barış ve huzur içinde, sağlıklı nice mutlu yıllara!..
Haydi birde son olarak alttaki sizlere bırakıp armağan ettiğim şiiri okuyun ve yeni yıla sevinç ve mutlulukla ama Fox haber sunucusu Sn. Selçuk Tepeli ’nin sözleriyle “Patron Sizsiniz” ve kendinizin bu ülkenin patronu olduğunuzu unutmadan girin…
DÜŞÜNMEK GEREK
İki bin yirmi ikiden, bize ne kaldı dön bak,
Hüzün sarmış her yanı, durmaz akış gözlerde
Saçlarımız ağardı, oldu kardan daha ak
Hiç gitmiyor yerleşti, zemheri kış gözlerde.
Geçmişten arda kalan, sararmış birkaç resim
Yüreklerde yer etmiş, akılda onca isim
Sarıldılar kefene, kaç tane can kaç cisim
Dokunur düşen ateş, nakış nakış gözlerde.
Eski yıldan geriye, bir güneş kaldığı an
Dünya malı yüzünden, kırma canından bir can
Üzmeye gerek var mı, damarlarda aynı kan
Sonra pişman olursun, yalvar yakış gözlerde.
Kinini sil kalbinden, sevgi dolsun her anın
Yürekten bil kadrini, çünkü o senin canın
Gazabına uğrarsın, sen seni Yaradanın
Hayat devam eder mi, fersiz bakış gözlerde…
31.12.2022
Ömer Sabri KURŞUN