MAHCUPLUK İMTİHANI
Çocukluk yıllarında okuduğumuz hikayeler, masallar ve diğerleri dimağımızda derin izler bırakır.Zamanı geldiğinde hafızada saklı kalan izler belirginleşir.İlk okul yıllarında Ömer Seyfettin’in ’’mahcupluk imtihanı hikayesini okumuş ve etkilenmiştim.O dönemin sağlıksız caydırıcılığı ile dalga geçenler elbette şimdiki gelinen yıllardan habersizdiler.
Mahcubiyet; utangaçlık ve sıkılganlığın kombinasyonu olmalı.Eskiden yapılan memuriyet sınavlarının bire bir görüşmeli bölümde ’’mahcupluk imtihanı’’ yapılır bununla toplumla yüz yüze gelebilecek şahsiyetler seçilmesine de özen gösterilirmiş.Bu da çeşitli cümleler kurdurularak içerisinde apsüd kelimeler serpiştirilerek değiştirip değiştirmediğine bakılır,yüzünün alacağı ifadeye dikkat edilirmiş.Zira mahcubiyeti olmayanları mahcubun halinden anlamadığına kanaat getirilirdi.
Ya şimdi?.Bırakın mahcup ve dürüstlerin halinden anlamayı üst düzeyde öyle insanlar var ki,halka hitap ederken hakaret içeren sözler sarf ediyor.Küfürlü ve alay edercesine sarf ettiği cümleleri bir marifet sayıyor.Kırdıkça zevk alıyor.Es kaza kırıldıkça da yaygarayı basıyor.Halinden anlamadıklarının hallerinden anlamalarını bekliyor.Yüzsüzce ziyaretlerine gidip arsızlık sergiliyorlar.Kaşlarıyla-gözleriyle-sözleriyle dalga geçiyorlar.Sonra da tertip ettikleri mülakat sınavlarında kendi inanmadıkları İslam’ın şartlarını soruyorlar.İnanmadıklarını savunup inançlılarla dalga geçiyorlar.
Sonuç olarak; arsızlardan mahcubiyeti, inançsızlardan amentüyü ve diz kıramayan kimselerden de tahiyyat duasını öğrenir olduk.Umarız bizler sayesinde mahcup olur ve inayete ererler.Hak sonumuzu hayır eylesin.