- 354 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELEKTRİK NE BÜYÜK BİR NİMET
Elektrik ne büyük bir nimet. İnsanlık çalışmış didinmiş, kainatta var olan fakat, ele avuca sığmayan bir enerjiyi ufak bir cam parçasının içine hapsetmiş ve arzu ettiği her karanlık yeri aydınlatmış. İlginçtir, hapsetmek zindanı hatıra getiriyor. Zindan ise, ışık almayan kapkaranlık bir yer. Temeli karanlığa dayanan bir fanustan aydınlık elde edilmiş. Ne kadar harika değil mi? Elektriğin kullanıldığı alanlar saymakla bitmez. Konumuzla ilgili olmadığı için onlardan bahsetmeyeceğiz.
Peygamber Efendimiz (asm) zamanında Mescid-i Nebevi, geceleri namaz kılana kadar yakılan hurma dallarının alevi ile aydınlatılıyordu. Temim Ed-Dari (ra) adında bir sahabi tüccar, Şam’da zeytinyağı ile yanan bir kandil görür. Alıp getirir, Mescide-i Nebevi’ye koydurur. Onun aydınlığında namazlarını kılarlar. Namazdan sonra herkes merak içindedir. Acaba Peygamber Efendimiz (asm) bu duruma ne diyecek? Veya gayrımüslim icadı diye kaldırın mı diyecek? Peygamber Efendimiz (asm) önce mecsidi kimin aydınlattığını sorar. Temim Ed-Dari (ra) “benim” deyince, “Sen bizim mescidimizi aydınlattın. Allah da senin kabrini aydınlatsın” der. Herkes sevinir. Bu tavır yine Peygamber Efendimizin (asm) ilim Çin’de de olsa alınız hadisini de hatıra getiriyor.
İman da kul talep ettikten sonra, Allah’ın kulun kalbine koyduğu bir nurdur. Bu nur, insanın ruhunu ve dünyasını aydınlatır. Lambayı nasıl yanması için yağ, gaz ve elektrik gibi enerji kaynaklarıyla sürekli beslemek gerekiyorsa, lamba gibi kalbe bırakılan nurun da sürekli beslenmesi gerekir. İman nurunun beslenmesi de amellerle olur. Her ikisi de birbirinin olmazsa olmazıdır. Aydınlatmayan ampül patlaktır. Patlak yani amelsiz ampülün yeri de çöptür. Dolayısıyla insan da amelsizlikle, vazifesizlikle, sorumluluklarını yerine getirmekle patlak bir ampül muamelesi görebilir. Allah korusun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.