- 545 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Beklenmedik haber
Beklenmedik haber
Bulunduğum koğuşun kapı mazgalı açıldı
Gardiyan telefon görüşmesi yapabilmem için beni çağırıyordu, şaşkınlıkla birlikte bir heyecan kaplamıştı içimi, bir ağustos gecesi apar topar göz altına alınarak koparıldığım ve yaklaşık iki aydır haber alamadığım ailem ile telefonla da olsa görüşecek ne durumda olduklarını öğrenecektim, bir taraftan elbiselerimi giyerken diğer taraftan yüreğime bir heyecan bir korku düşmüştü, acaba eşim çocuklarım nasıldı
Heyecanla koğuş kapısına vurarak kapı gardiyanına hazır olduğumu söyledim biraz sonra telefon görevlisi gardiyan beni ara malta ya çıkardı üzerimi didik didik aradıktan sonra telefon ankesörünün bulunduğu ana malta ya götürerek telefon etmemi söyledi, kurum kantininden temin ettiği telefon kartı ile ankesörden ailemi aradım telefonu eşim açtı durumlarının nasıl olduğunu sordum eşimin çok bitkin olduğu titreyerek gelen sesinden anlaşılıyordu ona sakin olmasını üzülmemesini söylesem de üzülmemeleri için iyi bir nedenleri yoktu eşimle konuştuğum sırada küçük oğlumun ağlama sesi geldi kulağıma eşime onunla konuşmamı söyledim oğlum telefonu aldı ama hıçkırıktan konuşamıyordu, ona üzülmemesini söylemem kar etmiyordu. daha sonra ağlayarak ağabeyinindi göz altına alınarak tutuklandığını söylediğinde birden bire beton bina üzerime devrildi taban ile tavan arasına sıkışmış bir halde telefonun ahizesi elimden düştü, sol göğsüme bir hançer saplandı sol kolum yana sallanarak işlevsiz hale gelmiş vaziyette başım sandım ki üzerime düşen beton parçaları arasından morarmış şuurumu kaybetmiş bir halde koğuşuma götürüldüğümü hayal meyal hatırlıyorum.
Bir dönemin faturası bize kesilmiş, bizimde omuzlarımıza bir dönemin vebali yüklenmekte.
Dışarıdan gelen haberlere göre Hain darbe girişiminin üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen halkın öfkesi dinmemiş ortaya atılan küçük bir çıngının telafisi imkansız büyük yangınlara sebep olabileceği bir kaotik ortamın esintileri hala devam etmekte, bu yüzden eşim ve çocuklarım en yakın akrabalarım tarafından horlanmakta hakaretlere maruz kalmakta tutunacak bir dal uzanacak bir el sığınılacak güvenli bir liman aramakta oldukları izlenimi vermekte.
Her geçen zaman aleyhimize dönmekte saatler aleyhimize işlemekte işte bütün bu olumsuzluklar içerisinde zifiri karanlığa bürünmüş gecelerde gece karanlığını delecek yıldız aranmakta gök yüzünde.
Allah’ım ne idi bizim günahımız nedir bu işkence dolu günler, her gün geceler geçmek bilmiyor şafaklar atmıyor zaman geçmiyor saatler durmuş günün 24 saati sanıyorum elli altmış saat. Ağlamak göz yaşı dökmek, masum çaresiz ümitsiz süzülen göz yaşları, bir tek sığınılacak liman gece karanlıkları olsa da geçmek bilmeyen geceler orada bizleri daha da derinlere götürmekte.
Hazreti Yusuf’u düşünememek mümkün mü suçsuz ve günahsız yere yedi yıl zindanda yatmak
YORUMLAR
türkü diyarı
selamlar saygılar