- 287 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MİLYONDA BİR İHTİMAL DE OLSA?!
MİLYONDA BİR İHTİMAL DE OLSA!
İlk kızım Bilge Aktaş’ın 15 Kasım 2022 günü öğle saatlerinde Döşemealtı Organize Sanayiinde işyeri bahçesindeki bir merdivenin çamurlu ve kaygan basamağı üstünde, bir an boş bulunarak dikkatsizlikle ayağının kayması sonucu, ayak bileği burkularak hem üç yerinden kırılmış hem de kayma sonucu çıkık ve ayağının iç yüzünde derin ve geniş bir kesik oluşmuştur. İlk etapta Döşemealtı Termessos Özel Hastanesine kaldırılan kızıma ilk inceleme ve müdahale yapılırken durumdan haberdar edildim.
Bu durum üstüne orada ameliyat yapılmamasını ve Antalya’ya sevkinin uygun olacağı biçiminde görüşümü telefonda söyledim ve kızım Ambûlans ile Akdeniz Ünivesitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevkedilerek acil servisten Ortopedi Kliniğine girişi sağlandı. Antalya’ya gelince, ben başında babası olarak durumun en yakın gözlemcisi oldum.
İlgili doktorlar bizi acil serviste gözleme aldılar ve gerekli incelemeler ve müdahale sonucu hastaneye yatışına ve ameliyata karar verildi. Gece saat 01.00 de ameliyathaneye alındı, fakat yarım saat aradan sonra beni çağırarak anestezi uzmanının kızımı kâlp ritmindeki düzensizliğinin nedeni hakkında, bipolar rahatsızlığı nedeniyle daha önce sürekli kullanmak zorunda olduğu ilaçların etkisi hakkında Psikiyatri ve Kardiyoloji polikliniği doktorlarının görüşünü istendiği hasta yakını olarak bana bildirildi. Ben ve kızım durumu değerlendirip ilgili doktorların görüşünün alınmasının uygun olduğuna karar verdik ve ilgili birimlerden görevli doktorlar geldiler ve görüşleri bildirdiler. Psikiyatriden gelen doktor kullanılan ilaçlardan birinin böyle bir çarpıntıya neden olabileceğini ve beklemekle ilacın etkisinin yarılanma ömrünün tamamlanmasının uygun olacağını belirtti.
Fakat ilk ameliyatı gerçekleştirecek olan doktor ile aramızdaki geçen konuşmalar kayda değerdi.
- Siz bana onay verirseniz ben ameliyatı hemen yapmak isterim!
- Ben daha önce mide tümörü nedeniyle bir gastrektomi geçirdim..Başımdan böyle bir ritim bozukluğu sorunu geçti. O zamana kadar kalbimden bir rahatsızlık hissetmemiştim. Daha sonraları elektro şokla kardiyolog ritmin düzelebileceğini söyledi, ama elektro şokla yapılan müdahalede ritim düzelmedi ve günde 5 mg.lık Concor kullanmağa başladım. Kâlp ritmi önemli bir olay. Milyonda bir olasılık da olsa kalbin durma riski var ise dikkate almak zorundayız! Bu insan ODTÜ mezunu, Endüstriyel Tasarımcı, değerli bir insan. Böyle bir insan kolay yetiştirilmiyor. Ayrıca insan Milyarlarca yıl içinde bir kez dünyaya gelme şansına sahip, kalp durursa hayatın tekrarı yok! Kalbin durması halinde tekrar çalışması konusunda güvence var mı? Önseziniz ne diyor?
- Hiç bir önsezim yok! Daha önceleri çok ameliyata girdim çıktım..Aynı biçimde ameliyat yaparım! Ne olur bilemem!
- Sizce risk oranı nedir?
- Risk konusunda bir şey diyemem!
-Kızım doktor görüşünü bekleyelim diyor, ben de bu durumda onay vermiyorum! Doktorların görüşünü bekleyelim!
Bu beyanımız üzerine yeni durum tutanak ile saptandı ve kardiyoloğun yoğun işi nedeniyle beklemeye başladık. O da vakti gelince geldi, kızımı muayene etti ve ameliyat ekibi ile görüş alışverişi yaparak durumu değerlenirdiler. 16 Kasım saat 14.45 dolaylarında kızım ikinci kez ameliyathaneye girdi Beşbuçuk saat sonra, saat 20.15 te ameliyathaneden çıktı.
(Bayıltarak ameliyat yerine belden aşağıyı uyuşturarak ameliyatın yapılmasına önceden onam imzalayıp vermiştik.
Ameliyat başarılı geçmişti. Ve kızımı tekrar gözleri açık olarak görünce meraklı bekleyiş sona erdi ve dünyalar benim oldu.)
...
Sonrasında odamıza alındık
Çift kişilik bir odada başka bir bayan hasta ile( İran’lı Ziba hanım ve refakatçisi ile) odayı paylaştık. Başkaca da boş yer de yokmuş zaten. Buna da bin şükür..
Kızm ameliyat edilinceye kadar hiçbir şey yiyip içmedi.Bekleme süresi uzayınca serum bağlandı.
Ben iki gece kızımın başında refakatçi kaldım. Ameliyat bitince bir geçici bir de gündüzcü refakatçı bayan ayarladım ve hastaneden 17 Kasım sabahı ayrıldım.
Kızım bir iki gün daha hastanede kalır ve çıkarılır. Ancak alçıya alınmış olan sağ ayak nedeniyle en az 45 gün daha
yere basamaz...
Yaşam acı tatlı bir çok sürprizler ile dolu.
Nerede ne zaman ne olacağını kimse bilmiyor.
Işyerindeki ağaca bağlanmış bir köpeğe her öğle yemeği aralıgında biraz yemek götürüp, onun beslenmesiyle mutlu olacak bir yürek taşımak ODTÜ mezunu çevre bilinci ve duyarlılığının gereği olsa gerek. Ama bu kadar ince düşünen insanın gözünden başka şeyler bir anlık dikkatsizlik sonucu kaçabiliyor ve dayanılmaz acılara katlanmak zorunda da kalabiliyor bazan insan..
Başa gelen çekilir ve kendi düşen ağlamaz.
Kızım bir süre koltuk değneklerine muhtaç kalacak ve bir tekerlekli sandalye de temin ettik. Bu süreç içinde yasamsal gereksinimlerini tek başına karşılaması olanaksız.. Fakat anne baba ve arkadaşlar bu kara günler için varlar ve ben de her yönüyle kızıma baba olarak elimden geldiğince destek çıkacağım. Onların mutluluğu benimdir.
Beterin beteri var ve bizler iyiyiz çok şükür..
Bu süreç içerisinde emeği geçen tüm dostlara ve değerli sağlık çalışanlarına ve doktorlara canı gönülden şükranlarımızı sunarız...
Bu vesile ile Antalya’dan hepinize kazasız belasız sağlıklı günler diliyorum sevgili dostlar..
Şaban AKTAŞ
18.11.2022 - 07.30
ANTALYA
...
...
HASTANE GÜNLÜĞÜ
Ameliyat olan kızımın başından 17 Kasım tarininde ayrılıp 22 Kasım günü tekrar kızımın başına refakatçi olarak döndüm.
Hastanede günlük herkes yapması gereken işleri rutin bir biçimde yapıyor. Sabah 07.00 de herkes uyanmış ve kahvaltı servisi var, ögle yemekleri saat 12.00 de başlıyor, Akşam yemek saati ise 19.00... Tekerlekli araba ile bir bayan hemşire koridor boyunca tepsilerde yiyeceklerimizi tabaklarımıza askerlikte karavana dağıtır gibi her odanın kapısında dağıtıp geçiyor? refakatçiler de yemek almak isterler ise günlük üç öğün için toplam güne 15 TL ödeme gerçekleştiriyorlar ve yemeklerini alıyorlar. Bu ücrete verilebilecek yemeğin en iyisi çıkıyor. Eğer devlete ait hastaneler olmasa özel hastanelere ne para dayanır ne de ne de insan! İster istemez " Allah devlete millete zeval vermesin!" diye şükrediyor insan!"
Doktorlar, hastabakıcılar ve hemşireler nöbetleşe görev başındalar. Her odayı gezip hastaların dosyalarını inceleyip durumuyla ilgileniyorlar. İlaçlar saatinde dağıtılıp injeksiyon iğneler zamanında yapılıyor..
Refakatçiler ise, eli kolu tutmayana yemek yerken tuvalete gidip gelirken hastasına yardımcı oluyor. Eli kesik, kolu kırık olanlar bir el ile iş göremiyorlar tabi ki..Onun için yardıma gereksinimleri var..Örneğin kahvaltıda ekmek paketi açılacak, reçel tereyağı açılıp ekmeğe sürülecek, çaya şeker atılıp karıştırılacak bütün bunlar sağlam insanın iki eline bedenine ayarlı! Bunun farkına varmak herkesin hasta olmadan idrak edebileceği bir sorun ve durum değil!
Örneğin dün bizim yanımızda yatan hasta çıktı, onun boşalan yerine, bahçesindeki nar ağaçlarını keserken elini motorlu testereye kaptırmış köylü bir bayan geldi. Kocası da yanında idi. O da zatürre geçirmiş yenice hastaneden çıkmış, hâlâ öksürüyor. "Ben hastanede uyuyamam!" deyip yatmaya Antalyadaki bir tanıdığına gitti. Giderken kendisine dedik "sabah 07.00 de kahvaltı başlıyor ona göre gelin!" dedik. Ama o saat 07.30 da geldi ve kahvaltı bitmişti?! Dedik
- Gec kaldınız, eşiniz kahvaltı yaptı!
- Yapsın ya, önemli değil!
Bu yanıt işte farkındalık dediğimiz olayın farkında olmadığıni gösteriyor! Kahvalti tepsisini kim taşıdı çaya şekeri kim atıp karıştırdı, reçeli peyniri kim açtı ekmeğe sürdü ve hasta tek eli alçıda iken nasıl ekmek yedi ve nasıl çay içti?! Kahvaltı tepsisini kim topladı?! Bunların hiç biri adamın gözü önünde olmadı; o nedenle görmediği olaylar hakkında da fikir yürütmek o beyinin harcı değil!!
Tam bu noktada rehber arkadaşımız arkeolog Nihat Bulut’un insan beyninin gelişimine dair çok ilginç ve çarpıcı bir örneği aklıma geldi. " "Mağarada yaşayan insanların bir elinde sopa bir elinde çakmaktaşı varken, taşı sopaya bağlayıp, balta yapmayı düşünecek hale gelebilmesi için 50.000 yıl geçti!" demişti..
Işte o nedenle günlük de olsa yazmak çok önemli..Okuyanlar, oldukları mekandan farklı bir mekâna çıkıp farklı düşlerde geziniyorlar.
Bu gün kızımın ameliyatının 12.günü ve hâlâ hastanedeyiz. Ayakta ödem var ve parçalı kırık Beşbuçuk saatlik bir operasyonla üç yerinden dikilmişti.
Akabinde ortaya çıkan enfekte şişme durumundan dolayı antibiyotik ve ağrı kesiciler ile tedavi devam ediyor. Kaç gün daha hastanede kalırız henüz belli değil!
Bu vesile ile hepinize mutlu Pazar’larlar sağlıklı günler diliyoruz sevgili dostlar..
Şaban Aktaş
27.11. 2022 - 08.20
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.