- 426 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
KUTLAMA İLE KUTSAMA FARKLI ŞEYLERDİR!
KUTLAMA İLE KUTSAMA FARKLI ŞEYLERDİR!
Şu “Öğretmenler Günü” adı altında yapılan göz boyama ve yasak savma işinden başka bir şeye yaramayan törenleri kastediyorum!
Öğretmenler günü diye bir şey olamaz.. gününü gün edenlerin günü kendilerine kutlu olsun!
Öğretmenlik bir KARAKTER MESLEĞİDİR ve Gökyüzünün öğrencisi olmak şartını yerine getiren Öğretmenler HAYATIN HER AŞAMASINDA her dâim kutlu bir iş yaptıklarından dolayı kutlanmaları dâimîlik arz eder, bu anlamda ÖĞRETMEN olanlar da zaten bir kutlama beklentisi ve ihtiyacı içinde olmazlar!
Bir anlık kutsama ile, bir ömür kutlanma aynı şey değildir! Tıpkı ÖĞRETMENLİK ile öğretmencilik aynı şey olmadığı gibi!
Öncelikle, ortada bir ÖĞRETMEN YETİŞTİREN OKUL yoktur! Binâenaleyh, mesleği mektebinden ve erbabından öğrenmiş MESLEKTAŞ sayısı ne kadardır, kaç kişidir bilmiyoruz!
Ayrıca, ustanın ustalığı eserinden belli olmalıdır diye düşünüyorum! İşte eserimiz!
Memlekette 2 milyon civarında "Öğretmenlik görevi" verilmiş kişi var, nüfusun neredeyse 1/4’ü fiilî olarak okullarda öğrenci, geriye kalanlar da ya henüz çocuk, ya da bir okuldan diploma almış kişilerden müteşekkil.. yani, ülkede herkes “öğretmen” elinden geçmiş kimselerdir! Öğretmen de eskiden MUALLİM diye adlandırılırmış ya; Millî Marşımızın Şairi Üstat Mehmed Akif Ersoy “Muallimim’ diyen olmak gerektir imanlı, Edepli, sonra liyakâtli, sonra vicdanlı.” diyor Safahat’ta “Fatih Kürsüsünde”adlı şiirinde! Kısaca Mehmed Akif öğretmenin OLMAZSA OLMAZ özelliklerini (İMAN-EDEB-LİYÂKAT-VİCDAN) dört maddede özetliyor. Hâl böyle olunca da, zaten öğretmenler bu güzel özelliklere sahip olan kimseler, yetiştirdikleri öğrencilerini de buna uygun olarak şekillendirmeye çalışacakları için, toplumun sürekli TERAKKÎ içinde olması lazım gelir(di!).
Yukarıdaki izahat muvacehesinde şöyle bir bakalım: Ülkenin genel olarak ahlâkî, ticarî, ailevî, sosyal ve hattâ dinî durumu ortada! Herkes, her gün, yaşananları görüyor, duyuyor, yaşıyor, hayatın içindeyiz hep beraber!
Soruyorum; siz bu duruma kaç puan verirsiniz? Lütfen verdiğiniz puanı olabildiğince âdil olarak rakamlandırınız ki haksızlık olmasın! Bir de, bu puanlara göre geçilmesi gereken bir BARAJ olduğunu farz ediniz; sonuç nedir? Ortada kutlamayı gerektirecek bir şey var mıdır?
Peki, MUHASEBE dediğimiz şeyin anlamı nedir! Ahlâkî, ticarî, ailevî, sosyal ve dinî durum muhasebesini ciddi olarak yapmayan, yapamayan.. yaptığı anda da ciddi oranda zararda olanların kutlayacakları bir durum var mı ortada?
Yok! Dediğinizi duyar gibiyim.. Dolayısıyla, anlık heveslerden ve uçucu gazlardan sıyrılıp, başımızı ellerimizin arasına alma işini öncelikle öğretmenlerin yapması gerekir diye düşünüyorum.
Söylenecek o kadar şey var ki, yıllardır SÖYLENİYORUZ! Fakat, aslâ DİNLENMİYORUZ! “Dinlenme kampları” da tıpkı “öğretmenler günü” gibi işi savsaklama operasyonundan başka bir şey değil! Öğretmeni önden yürümeyen toplumlar, yürümeyi öğrenememiş bebeler gibi emeklemeye mahkûmdur!
Selâm olsun bütün ÖĞRETMENLERE..
Her şeye rağmen, saygılarımı arz ediyorum..
Murat Kahraman Murâdî (EmekliÖğretmen)
24.11.2022/İstanbul
YORUMLAR
Son derece doğru ve hislerime tercüman olan bir paylaşımdı, sağolun varolun.
Sizin de belirttiğiniz gibi Kısaca "Mehmed Akif öğretmenin OLMAZSA OLMAZ özelliklerini (İMAN-EDEB-LİYÂKAT-VİCDAN) dört maddede özetliyor. Hâl böyle olunca da, zaten öğretmenler bu güzel özelliklere sahip olan kimseler, yetiştirdikleri öğrencilerini de buna uygun olarak şekillendirmeye çalışacakları için, toplumun sürekli TERAKKÎ içinde olması lazım gelir(di!)"
Olması gerekenin çok uzağında olduğumuz son derece aşikâr, aslında en önemli konuya başka konulardan bir türlü sıra gelmiyor ve yıllar geçip gidiyor üstelik bunun telafisi de çok zor çünkü zaman gerektiriyor.
Duyarlı yüreğinize ve kaleminize sağlık diliyorum.
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Allah'a emanet olunuz.