- 295 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İçinde Yürümek
İçinde yürümeyi başaramamış insan, dışında sendeler ve hep bir yerlere tutunmaya, bir yerlerden beslenmeye, bir yerlere ait olma ihtiyacı duyar. Sen içinde o ilk adımı at korkma! Zamanla göreceksin ki; kervan yolda dizilecek, daha da güzelleşecek. Önce zihninde fikir olacak, ruh ve beden ortak hareket edecek hayatı var edebilmek adına. Bu üçlü yan yana duracak; fikir, söz ve eylem. İçinde kıpır kıpır hissedeceksin hayatı. Ve ona katkı sunmanın heyecanını. Korkmadan, çekinmeden en az gidilmiş, hatta hiç gidilmemiş olan yolu tercih edeceksin cesurca. Yanılgıların ve başarıların hayatı deneyimlemek adına olduğunun fark edeceksin. ‘’Tanrı başlarımızı yuvarlak yaratmıştır, düşüncelerimiz yer değiştirebilsin diye’’[Francis Picabia] Hayatı deneyimledikçe, düşüncelerin de, doğruların da değişecek ve böylece gelişeceksin aslında. ‘’Deneyimlenmemiş sözcüğün nabız atışı yoktur.’’[Osho] Etrafına aldırış etmeyeceksin, etmeyeceksin ki; korkularınla gözün okyanusta, küçücük bir adaya mahkûm yaşamayasın ömrün boyunca.
İki kurbağanın öyküsünü biliyor musun? Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken içlerinden ikisi önlerinde fark edemedikleri bir kuyuya düşerler. Diğerleri hemen kuyunun başına toplanırlar, bakarlar ki; kuyu oldukça derin ve kenarları düz. Tutunarak çıkmaları imkânsız görünmekte. Kuyuya düşen kurbağalar sıçramaya, çabalamaya başlarlar can havliyle. Kuyunun başına toplanan arkadaşları ise; ‘’kuyu çok derin ne kadar uğraşsanız da oradan çıkmanız imkânsız’’ derler. Kurbağanın biri arkadaşlarının bu olumsuz sözlerinden çok etkilenir, zaten uğraşmaktan kan ter içinde kalmıştır ve mücadeleden vazgeçer. Diğeri ise hâlâ uğraşmaktadır. Tırnakları kan içinde kalmıştır. Ve nihayet kuyudan çıkmayı başarır. Arkadaşları hayret ve şaşkınlık içerisinde kurbağayı alkışlarlar ve övgü dolu sözler söylemeye başlarlar ama bakarlar ki kurbağadan bir tepki yok. Kurbağanın sağır olduğunu anlarlar. Yani onların söyledikleri hiçbir olumsuz cümleyi duymamış ve başarmıştır. Doğru bildiğini ve hayatı deneyimleyebileceğin yolda yürürken de bunları yaşayacaksın. Hep etrafında korku dolu sözler duyacaksın. ‘’Ya olmazsa’’, ‘’Sende herkes gibi olsan’’ Oysa içinden gelen sesin ritmiyle dans edebilenler farklıdır. Müzik kendilerinin müziğidir, başkalarının müziğine ayak uydurmak zorunda değillerdir. Zaten adı üstünde o başkasına aittir.
Herkesin deneyimlemesi farklı. Adeta parmak izleri gibi ve bu farklılıklar dünyamızı renklendiriyor. Birine benzemek belki dış görünüş olarak olabilir. Saç, sakal, giysi her neyse, ama asla o olamayacaksın, birinin asla sen olamayacağı gibi.
Biliyor musun? 1915 yılında Monte Carlo da ‘’Charlie Chaplin’e Benzeyenler’’ yarışması düzenlenir. Charlie Chaplin, muziplik olsun diye, yarışmayı düzenleyenlerden izin alarak, jürinin haberi olmaması şartıyla yarışmaya katılır. Yarışma sonucu ne olmuştur dersiniz? Charlie Chaplin 3. olmuştur. Çok komik değil mi? Oysa ilk iki sıraya girenler asla Charlie Chaplin olamamışlardır.
Ne birilerinin şablonuna gireceksin, ne de birilerini şablonuna esir edeceksin. Tadını çıkaracaksın farklılığın. Hayatı ıskalamayacaksın.
Geri kalanı zamana bırakacaksın. Çünkü; tüm eylemlerin ve söylemlerin, isim babasıdır zaman.
Saygı, sevgim ve selamlarımla
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.