- 500 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Açık Sözlülük
AÇIK SÖZLÜLÜK
Sevgili Üniversiteli dostum,
Geçtiğimiz hafta yaşadığım bazı olaylar sonrası sana bir mektup yazmaya karar verdim. Her yaşanmışlık olumlu ya da olumsuz olsun, bana ders verdiyse mutlaka o olay faydalı olmuştur. Edebiyle ünlü alime sormuşlar “bu edebi kimden öğrendin?” “edepsizden” demiş. Yani olumsuzluklarda bizlere daha olumlu olmamız konusunda ders veren, uyaran ve “her önüne gelenle iletişim kurmak istersek sonunda üzülen biz olacağız” dersini çıkarmamıza sebep oldu. Her zmaan söylediğimiz gibi “değerini anlamayana sen de değer verme ve şımarmasına vesile olacak davranışlarda bulunma”. Bu dersten senin de pay alman için, seninle bu mektup aracılığı ile paylaşayım dedim. Umarım seninle beraber, sana yazdığım bu mektup sayesinde ders alanlarda olur.
Sevgili Üniversiteli dostum,
“sana gelmeyene senin gitmen büyüklüktür” veya “bize gelmeyene biz gidelim” saloganları içinde bir ömür geçirmiş insan olarak yaşına , başına ve nerede yaşadığına bakmadan çok zaman sevdiklerimi yaşadıkları yerlerde sürpriz yaparak ziyaret ederim. Hatta bunun için 1200 km yol gittiğim zamanlar oldu. Buna alışan insanlar hep onları ziyaret etmemi beklerler artık. Gitmediğimizde sitem ederler. Halbuki bu ziyaret bir, iki en fazla üç olur. Bakarsın gelen yok sende gitmezsin. Eğer karşındaki sitem ederse etsin. Açık sözlülükle açıkça sözü ile olmasa da davranışı ile “seni ziyarete değer görmüyorum” diyen adama ziyaret artık hem ona hem sana zarar verir çünkü. İmkanı olmadığından gelemeyene tabii ki hoşgörümüz bol. Sözüm imkanı olup da tembelliğinden ya da değer vermediğinden gelemeyene.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Tutarlı olan insan “O beni ziyaret etmiş, en kısa zamanda bende onu ziyaet edeyim” der. Bunu hayatına geçirir. Değer veren insana daha çok değer vermeye bakar. Bu da O’nun hem hayatta başarılı olmasına destek olan tutum olur hem de “ değer verene değer veren insan” olarak tanınmasına ve bu da hem soyal çevresinin hem iş hayatının sağlam temellere oturmasına destek olan “güzellik tuğlaları” olur. Bilmem anladın mı?
Sevgili Üniversiteli dostum,
Bir insan sık sık “seni ziyarete geleceğim” diyor ve bir defa olsun ziyarete gelmiyorsa artık o insan ile iletişimde olmanın manası olmadığı gibi, hiçbir şey olmamış gibi, muhatabımız özür de dilemiyorsa artık onunla iletişim kurmak için çaba harcamak kendimizi inkar etmek olur.
Sevgili Üniversiteli dostum,
İşte böyle “geleceğim” deyip de gelmeyenler o kadar arttı ki artık insanın kiimseyi ziyaret edesi gelmiyor. İnsan evinden alışveriş harici çıkası gelmiyor. Çünkü bu tür insanlar seni yolda görseler “gelecektim de şu mani çıktı, bu mani çıktı” diyerek gene yalan bonbardımanına tutar oldular. Sanki yalanlarını şeker yer gibi yiyteceğiz.! Fazla şeker yemek de aslında zararlı ya... Lafın etkisini bilmeyen insan ile yolda karşılaşmak bilze zararlı. Yüzü olmayan insnalar zaten seni görünce kaldırım değiştirirler. Seni önemsemiyor görünürler ama davranışları ile “ seni o kadar önemsiyorum ki , seni sana görünmeye yüzüm yok, o yüzden kaldırım değiştiriyorum” derler davranışları ile.
Sevgili Üniversityeli dostum,
Genelde kitap okumayan, okuduğu zamanda sadece “okuyor” desinler havasında, ya da “zaman geçsin” havasında olanlar, gerçekten de hele yaş ilerledikçe konuşmalarında mantık bulunmuyor çoğu zaman ve hep kırık plak gibi tekrarlıyorlar. Bu da onunla muhatap olan insanın sıkıntı yaşamasına sebep oluyor. Bunu yapanlar aynı çatı altında olduğunda sıkıntı artıyor, gençlerde ne yazık ki kendilerine güzel şeyler öğretenleri değil, böyle insanların palavralarını dinlemeye bayılıyorlar. Gelişimlerinde ilerleme olmayınca da suçlayacak kişi ve nesne aruyorlar. Kendilerine bakmayı, kendilerini sorguşlamayı akıl edemiyor ne yazık ki gençler. Hepsi böyle değil ama çoğunlukla rastladıklarımız , gözlemlediklerimiz bu yönde davranıyor.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Mektubumuzun başında ne dedik” açık sözlü olmak” Biz de işte düşüncelermizi açık sözlülükle sana mektup yazarak anlatıyoruz. Niye? Kendini bu mektubu okuduktan sonra sorgula da yanlışlarını bizzat kendin tespit ederek daha düzgün olması için çaba harca. Bilmediğin yerleri çevrende akil insanlara sorarak öğren. Öğrenmekle de kalmayarak öğret ve hayata da uygulamaya bak ki, bu mektubun sana bir faydası olsun.
Sevgili Üniversiteli dostum,
“Açık sözlü” olmak ila kısa vadede zararlı çıksam da uzun vadede her zaman karlı çıktım ve bu kar maddi açıdan olmadı tabii ki. Hep manevi açıdan oldu. “Açık sözlü olma” nın faydasını her zaman da görüyorum. Anlayan anlıyor . Başta sana olmak üzere de “açık sözlü olma” yı tavsiye ederim.
Sevgili Üniversiteli dostum,
İşte bu ziyaretiimize ziyaretle karşılık vermeyen “tutarsız” insanlardan yavaş yavaş uzaklaşıyorum. Onlar belk i kısa vadede “birini aldatmanın” keyfini yaşıyorlar ama uzun vadede “bir dost kaybetmenin” bilincine eremiyorlar. Tabii biz uzak kalınca da “ burnu havada” olacağız. Herkesin burnu havadadır oysa ki burnu yerde insan var mıdır hayatta?
Sevgili Üniversiteli dostum,
İnsanlar başkalarının hatalarını ararken kendi hatalarını görmediklerinden veya görmek işlerine gelmediğinden kaybederler. Bazı insanlar var ki, hatasını aramak istediği insanların bugünlerinde hata bulamazlarsa “çocukluk hataları” veya “gençlik hataları” nı ararlar ki, gençlikte ve çocuklukta en büyük hataları yaparız. Sen başkasının hatasını aradıkça başkaları senin daha çok hatanı ararsa da, senin sesini çıkarmaya hakkın olamaz. Bunu iyi bilmek lazım.
Sevgili Üniversiteli dostum,
Tembelliğinden dolayı ziyaret etmek istedikleri insanları “uzak” diyerek ziyaret etmeyen çok insan tanıyorum. Bunu yüzlerine söyledğimiz zaman susarlar ama, işlerine gelince yemek içmek olduğu zaman daha uzak mesafelere koşarak giderler. Uzun vadede fayda sağlayacak “öğrenme “ işine kısa vadede midesini doyurma işini tercih ederler. Sonra da “neden gelişmedikleri” konusunda şuçlayacak yer ararlar. Sen bunlardan olma, “ilim çinde bile olsa alınız “diyen bir peygamberin ümmeti olarak bitreysel inisiyatifini kullanarak nerede öğrenecek insna varsa tembelliğie düşmeden ziyaret ederek öğren ki, hayatın “bilgece” ve rahat geçsin.
Bu günlük, bu mektupluk bu kadar.. Anlayan anladı mı acaba?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.