- 300 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Bir dosttan ibretlik anı: “Hakkını, haddini, hududunu bilmek”
On beş yıl kadar oldu. Okuldan bir arkadaşımı ziyaret etmiştim. Neşe, hüzün karışımı bir muhabbetten sonra ticari işlerinin nasıl olduğunu sordum.
Normalde eğitimini aldığı mesleği icra etmeyerek, ticaret yapmayı tercih etmişti. Belirlediği sektörün ürün çeşitlerini, hem mağazasında pazarlıyor hem de aracına yükleyerek; civar il, ilçe ve köylere kadar ulaştırarak aktif satış yapıyordu.
Karşılaştığı bir olay, bardağı taşıran son damla olmuş ve çalışma alanını değiştirmeye karar vermiş.
Merak edip sorunca "anlatayım’ dedi: "Zaten rekabet ve sektörel sorunlar yüzünden verimliliğimiz düşmüştü. Yeni bir Pazar potansiyeli arayışıyla, herkesin ulaşmakta zorlandığı köylere kadar gidiyordum. Yine böyle bir iş seyahatimde, uzak bir köye ulaştım. Yakıt tüketiyoruz, aracımız eskiyor ve yoğun bir emek harcıyoruz.
Köydeki esnafa tüm ürünlerimi sergiledim, tek tek tanıttım. İskontolu fiyatlarımı da sundum. Bunları dinledikten sonra, belirttiğim fiyatların yarısına razı olacağını söyledi. Ben şaşkınlığımı gizlemeyerek, kabul edemeyeceğimi ilettim. Çünkü benim alış fiyatımın bile altında bir teklifti bu. İlave işletme maliyetlerini de eklerseniz bunun adı ticaret olmaz. Hatta üreticinin maliyetinin altında bir fiyatı.
Neden böyle bir öneri yaptığını sordum. Cevap olarak ne dedi biliyor musun:
"Mademki, aracınla buraya kadar gelme gereği duydun, burada benim fiyat teklifim geçer"
Bu zihniyet karşısında, ne cevap verirsem vereyim, bir şeyin değişmeyeceğine kanaat getirdim. Kendisine hayırlı işler dileyip ayrıldım. Bu ürünleri, kent merkezine gidip alsa, teklif ettiğim fiyata mal etmesi mümkün değildi. "Aldatılıyoruz galiba" algısı, insanları mantıksızlık ve insafsızlığa sevk etmişti. Bundan dolayıdır ki, o satıcı ayağına kadar gelen hizmet fırsatını kaçırmıştı.
İşte bundan dolayıdır ki, bu arkadaşım bu sektörde çalışmaktan var geçmişti. Evet sonuna kadar haklıydı.
Sanayi ve ticaretle uğraşıyorsanız; bir hayır kurumu gibi davranamazsınız. Bu durum kabul edilebilir, sürdürülebilir olmaz. Kazancınızdan elbette, ihtiyaç sahiplerine bağışta bulunabilirsiniz.
Şöyle durup düşündüğümüz zaman; sözde kurnazlık, aptallık, fırsatçılık, görgüsüzlük ve istismar, nice güzelliklerin önünü kapatıyor değil mi?
İster ticaret olsun isterse bilim, siyaset veya diyanet; şüphe, istismar, ayrımcılık, kurnazlık ve tepeden bakma, tüm yerleşik düzen, güven, sevgi ve diğer değerleri kökten sarsıyor.
Hakkını, haddini, ödevini ve sorumluluğunu bilenlere selam olsun.
Samsun, 19.11.2022
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.