- 2096 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Musa Hervi (Herdi) (موسى هروي)
ÖNSÖZ
Bu eseri eşime çocuklarıma ve gelecekte torunlarıma hoş bir seda olsun diye hazırlamaya çalıştım. Yaklaşık on yıl gibi bir zaman diliminde araştırma belge tasnifi ve belgelerin çevirisi gibi çok meşakkatli bir uğraşın sonunda bu eser ortaya çıktı. Baskil ilçesi Cumhuriyetle birlikte 1926 yılında idari bir yapılnma olarak ortaya çıkıyor. Osmanlı döneminde bu günkü Baskil coğrafyası iki yapı şeklinde yapılanmış birincisi Harput merkeze bağlı Hersini nahiyesi diğer yapılanma ise Muşar bucağına bağlı yapılnma kültür olarak Muşar ile Hersini arasında farklar görebiliyoruz. En belirgin musikide kendini ortaya koyuyor.
Bu eser iki secere biri resmi diğeri gayri resmi suretul secere olarak nitelendirilen belge ile ferman, berat, şeriye sicil, Ahkam defteri, Tahrir defteri, taşra evrakı çeşitli alanlarda hazırlanan evrak doküman ve eserlerin bilgileri ile hazırladım direk atıfta bulunduğum eser ve belgeler kaynakları ile kitabta yer almaktadır. Ancak yararlandığım kaynaklarda çeşitli kaynaklara atıf yapmaktadırlar. Örnek olarak resmi şecere de soyu ağacının isimlerini sıralarken imam İbn el-Hamam’ın beyanına göre الامام الهمام hazırlandığını ifade etmektedir.
Bu kitabı hazırlamam vesile olan 1724’te Harput’a tabi Nermikân oymağından olan çok sayıda seyyid, Şeyh Musa Herdi evladından oldukları iddiasıyla ve ellerindeki şecere kayıtlarıyla birlikte, Harput’ta Kadı Ahmed Efendi’nin huzuruna çıkmışlar Soylarını hıştikan Musa herdi ve Hacı Hasan Babaya dayandırdıklarını ve bu durumlarını da ispat etmişler. Harput Kadısı’nın bu olayı Osmanlı Hükümeti’ne bildirmesinden sonra, seyyid olduklarına hükmedilerek, bunlar tekâlif-i şakka olarak nitelendirilen vergilerden muaf tutulmuşlar. Bu seyyidlerin Malatya’nın Arguvan ilçesinde yerleşen bu seyyid grup, yeni adı Yazıbaşı (Eski adı Narmikan) olan köyün de kurucuları olmuşlardır. Bunlar es-Seyyid Hasan bin es-Seyyid Ca‘fer, es-Seyyid Mustafa bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid Muhammed bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid Yusuf bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid Hasan bin es-Seyyid Zülfikar, es-Seyyid Muhammed bin es-Seyyid Muhammed bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid İbrahim bin es-Seyyid Zülfikar, es-Seyyid Abbas bin es-Seyyid Ca‘fer ve es-Seyyid Ali bin es-Seyyid Muhammed adlı şahıslardı (HŞS, nr. 396: 168/3 kayıtlıdır).
Bunu gördükten sonra araştırmalara başladım Ziya SEKİN hocamdan Hacı Hasan Baba ya ait şecere ve beratların var olduğunu biliyordum ancak içerikleri hakkında bir bilgiye sahip değildim. Kendisi ile irtibata geçtim hiç tereddüt etmeden belgeleri bana ulaştırdı. Bu belgeleri Prof. Dr. Enver ÇAKAR hocam ile paylaştım kendisi bu belgelerin transkripsiyonunu hiç üşenmeden çevirisini yaptı bu merak sayesinde bende Osmanlıcaya merak sardım orta derecede belgeyi okumayı Prof. Dr. Enver ÇAKAR hocamın okuduğu bu belgelerden faydalanarak öğrendim. Diğer araştırmalarımda bu sayede yapabildim.
Bu belgeler ışığında Doğancık köyünde bulunan hıştikan mezarlığının korunması için Baskil Kaymakamımız Mahmut Sami YILMAZ Bey den yardım talep ettim kendisi bu istediğimiz yardımı karşılıksız bırakmadı ve bu mezarlığın etrafını tel örgü yaptırarak koruma altına almış oldu.
Ziya SEKİN Hocama Prof.Dr. Enver ÇAKAR Hocama Baskilmizin eski Kaymakamı Mahmut Sami YILMAZ beyefendiye şahsım ve Tüm Baskilliler adına şükranlarımı sunar kendilerine teşekkür ediyorum.
İhsan ASUTAY
İÇİNDEKİLER
Önsöz 1
Musa herdi ve Hacı Hasan Baba 6
Musa Herdi Seceresi 8
Hacı Hasan Baba Seceresi 29
Soy ağacı panosu 37
Zeyve köyü (1518) tarihli tahriri defterine göre köyde yaşayanlar 39
Zaviye-i Hersini (Zeyve) Köyü (1566). Tarihli tahrir defter kayıtlarına göre köyde yaşayanlar 40
Herdi Köyü (1518) tarihli tahrir defterine göre köyde yaşayanlar 43
Herdi Köyü (1566). tarihli tahrir defterne göre köyde yaşayanlar 43
Diyarbakır eyalet haritası 49
Taybe şehri belgesi 50
Memluklular 53
1530-1556 yılları arası Diyarbekir eyaleti Harput livası Hersini nahiyesi köy ve mezraları 55
1530-1556 yılları arası rum vilayeti malatya livası muşar nahiyesi köy ve mezraları 57
Harput Şeriye sicil defterlerinde geçen kayıtlar 59
Berat ve fermanların kronolojik sıra 60
Doğancık Melyan 62
Mir Gazi Mehmet Mescidi belgesi 66
Harput Hurufat defterlerinde geçen bilgiler Berat ve fermanlarında kronolojik sıra 67
III. Ahmet dönemi 1708 tarihli yarım bir belge 72
Sultan I. Mahmud’un Tuğrası . (19-28 Nisan 1731) 74
Sultan I. Mahmud’unTuğrası (3-12 Eylül 1731). 77
Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757). 79
Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757) 82
Amma gazinin Hasan baba imam oalrak atanması 85
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (10 Haziran 1774) 86
Sultan I. Abdulhamid’inTuğrası 14 Aralık 1774 88
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (31 Mart-8 Nisan 1777) 91
003 Numaralı Diyarbekir Ahkam Defteri 94
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6 Ekim 1784) 96
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6-15 Ekim 1784). 98
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (25 Ekim-3 Kasım 1785) 101
Sultan III. Selim’in Tuğrası (26 Temmuz 1789). 104
Hasan Baba Zaviyesi Vakfı’ndan bir cihetin tevcihi 106
Sultan Abdulmecid’in Tuğrası(1 Aralık 1840) (29 Eylül 1842) 108
Şeyh Hasan Baba Zaviyesi Vakfı’nın münhal tevliyet cihetinin uhdelerine tevcihini istida eden Musa ve Hasan hakkında tahkikat icrasına dair. 110
Harput Vâlisine saraydan yazılan tahkikat isteği 117
Ali Babanın zaviyedar olarak atanma isteği 12
Musa Herdî arazisi olan Zeyve pnarı, Sahanderesi, Kurtağacı, Kuşkayası ve sair mahallerin aşarı ayende ve revendegane verilegelmiş iken ve arazi-i mezkuredeki ahali üzerlerine edası lazım gelen kömür de verilmediğinden, yapılan müdahalenin men’i 121
Musa Herevi Zaviyesi Camii hitabetinin Seyyid Seyfullah Halife’ye tevcihi. 124
Harput şeriye sicil defter kaydı 125
Şeyh Musa Heravi Camii imamlığının tevcihi. 129
Musa Herdi Zaviyesi Vakfı Tevcih, berat, zaviyedarlık, tevliyet, 130
Tevcih, berat, hitabet, Mahmud Ahmed Halife ibn Osman, es-Seyyid, Seyfullah Halife, es-Seyyid, Van Ocaklığı 131
Kronolojik belge sıralama tablosu 132
Musa Herdi (Havri)( Havrani) Sancak-ı Şerifi 144
Hasan Baba Evkafı ve defterde isimleri olan diğer vakıfların muhasebeleri. 145
Kadiriye hulefasından olduklarına dair 147
Hz Ali 148
Nakibul eşraf 153
Keban Madeni 159
Cumhuriyette melyan 159
Baskil Nufus Sayımı 1927 167
Bugünkü idari yapıda Baskil ilçesine bağlı köyler ve eski isimleri ile 168
Kaynaklar 172
MUSA HERDİ VE HACI HASAN BABA
Musa herdi (havri veya havrani) nin seceresinin arapça yazılışı secerenin baş tarafı ayetel kürsi ile başlıyor.
Allah’dan başka hiç bir ilah yoktur. O, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O’nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerdeki ve yerdeki herşey O’nundur. O’nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O’nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok yüce, çok büyüktür.
İkinci iç karede ise hadisi şerif nakş edilmiştir.
Onları nurdan karanlığa çıkarırlar. Onlar ateşin ehlidir. Orada ebedî kalacaklardır. Güçlerin sahibi Rabbin, onların anlattıklarından çok daha fazla yücedir. Selâm peygamberlerin üzerine olsun. Peygamber, Allah bereket versin. O ve ailesi, "Kimin onun mevlası isen, ben de onun mevlasıyım, hamd alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur, salât ve selâm, hayırların ve zahirlerin İlahı Muhammed’e olsun" dediler.
Şecere satır satır okunarak arap alfabesi ile orjinali göz önüne alınarak yazıya döküldü yine aynı şekilde tercümesi yapılarak satır satır tablo yapılarak dökümü yapıldı. Tabii olduğu cemaatler tek tek yazılmadı ayrıca onaylayanlar kısmıda yazıya döküm yapılmadı belgenin fotoğrafı konuldu.
Şecereye göre Musa El Kazımın oğlu Muhammed Abid soyundandır. İmam Kazım’ın (a.s) yirmi üç erkek çocuğu vardı on dokuzda kızı vardır. Erkek evlatları İbrahim Asğar Mürteza (lakabı : “Mecab” diye de meşhur), Muhammed Abid, Abdullah, Abbas, İsmail, Cafer Hari yada Cafer Ekber (İbn. Sadkam Tuhfe adlı eserinde şöyle İmam’ın (a.s) Cafer Ekber adında bir erkek çocuğu), İshak, Hamza, Abdurrahman, Akil, Kasım, Yahya, Davud, Süleyman, Ahmed, Fazl, Hasan, Hüseyin, Zeydnar, Übeydullah, İbrahim Ekber, Harun ve Ömer (İbn. Sadkam’ın Tuhfe kitabından nakledilmiştir). Kızları ise Fatıma Kübra, Fatıma Süğra, Rükiyye, Rükiyye Süğra, Hekime, Ümmü Ebiha, Gülsüm, Ümmü Gülsüm, Ümmü Cafer, Ümmü Seleme, Lebabe, Zeynep, Hatice, İlliye yada Aliye, Amine, Hasane, Berihe ve Meymune. Bazı kaynaklarda kızı Ayşe, oğuları Abdurahman, Akil, Yahya, Davut ve Ömer’den basetmiyor. Bu isimlerin eklemeleri var uzamasın diye onları eklemedim. Biribirinden ayırt edilecek şekilde yazdım. Musa havrinin on iki imam silsilesi olarak Musa El kazım yedinci imamdır. Sekizinci imam olarakda Ali Rıza ile devam ediyor. Fakat Musa herdinin (Havrani yada Hevri) nesebi Musa El Kazımın oğlu Muhammed Abid den devam etmektedir. Muhammed Abid b. Musa (a.s); Kabri Şiraz’dadır. Hacı Hasan Baba Seceresinde vakıftan bahis geçerken de Ömer ve Abbas dan bahis geçerek vakıf edilen arazileri tanımlarken abbas ve ömer cedlerinin malıdır. Diye geçiyor bu ayrıntıyı yazayım dedim.
MUSA HERDİ ŞECERESİ
الله لا إله إلا هو الحي القيوم لا تأخذه سنة و لا نوم له ما في السموات و الارض من ذا
الذي يشفع عنده إلا باذنه يعلم ما بين ايديهم و ما خلفهم و لايحيطون بشيء من علمه إلا بما شاء و سع كرسيه السموات و الارض و لا يؤده حفظهما و هو العلي يخرجونهم من النور الى الظلمات أولئك اصحاب النار هم الله ولي الذين آمنوا يخرجهم من الظلمات إلى النور و الذين كفروا أوليائهم الطاغوت
فيها خالدون سبحان ربك رب العزة عما يصفون و سلم على المرسلين
و الحمدلله رب العالمين و الصلوة و السلام على محمد آله الطيبين الظاهرين
قال النبي صلى الله عليه و آله من كنت مولاه فعلي مولاه
العظيم لا إكراه في الدين قد تبين الرشد من الغي فمن يكفر الطاغوت و يؤمن بالله فقد استمسك العروة الوثقى لا انفصام لها و الله سميع عليم
بسم الله الرحمن الرحيم
الحمدلله رب العالمين و العاقبة للمتقين و الصلوة و السلم على سيدنا
و نبينا محمد صلى الله عليه و آله و صحبه و سلم أصحابي كالنجوم
بأيهم اقتديتم اهتديتم و سلم تسيما كثير.ا اللهم صلِّ على
محمد المصطفى و صلِّ على أمير المؤمنين و إمام المتقين
المتقين و يعسوب الدِّين علي ابن ابي طالب وغالب كل
غالب و صلِّ على فاطمة الزهرى و خديجة الكبرى و صلِّ على امام الحسن
المجتبى و صلِّ على امام الحسين الشهيد بكريبلا و صلِّ على امام
زين العابدين و صلِّ على امام محمد الباقر و صلِّ على امام جعفر
الصادق و صل على امام موسى الكاظم و صل على ابن موسى الرضا
و صل على امام محمد التقى و صل على اما علي النقي و صل على
امام حسن العسكري و صل على امام محمد المهدي صاحب الزمان
و قطب الدوران و خليفة الرحمن صلوة الرحمن الله عليهم أجمعين .أما بعد هذا
النسبته الصحيح’ الجليله السيد النجيب الحسيب سيد مصطفى و سيد العزيز
الجليل سيد محمد و سيد يوسف و هم ابنون السيد الزاهد سيد حسن
ابن سيد جعفر ابن سيد حسن ابن سيد جعفر ابن سيد يوسف ابن سيد خليل
بن سيد علي بن سيد محمد بن حاجى حسن بن سيد موسى بن سيد علي
بن سيد محمد بن سيد محمد بن سيد عبدالجبار بن سيد عبدالرحمن
بن سيد سالار بن سيد قطب الدين بن سيد ولي الدين بن سيد صالح بن سيد
خميس بن سيد علي بن سيد زين بن سيد ابراهيم بن مليط و هو السيد الحسيب النسيب
ورسالة ياسين جعفر ابن سيد محمد عابدين ابن الامام الهمام صاحب العلم و
الفضايل موسى الكاظم بن جعفر الصادقابن محمد الباقر بن زين العابدين
بن امام حسين بن علي ابن ابي طالب عليه السلام ابن عبدالمطلب ابن هاشم ابن عبد مناف
بن قصي بن كلاب بن مرة بن كعب بن لؤي بن غالب بن فهر بن مالك بن نظر
بن كنانة بن خزيمة بن مدركة ابن الياس ابن مضر ابن نزار بن معد بن عدنان بن
ادَّة بن ادريس بن يسع بن هميسع بن نبت بن سلامات بن قيدار بن اسمعيل الذبيح بن
ابراهيم الخليل بن تارح بن ناحور بن ناسروخ بن ارغوى بن غابر بن فالع بن شالخ بن
ارفخشذ بن سام بن نوح نجي الله بن مالك بن متوشلخ بن اخنوخ بن ادريس
بن يارد بن مهلايل بن قينان بن انوش بن شيث بن حضرت ابو البشر ادم صفي
الله عليه سلم. و تقبل ابو درويش جعفر بن شيخ يوسف المرحوم المغفور هذا
الاجازة و الشِدَّ و البيعت و الخرقة و الصُّرة و السراج و العلم و السجادة و المقراض .
السيد السادات و الاشراف و معدن الجود و الالطاف افتخار الطه و يـــٓس سيد محمد
الليث و من نظر سيد محمد الكمونه و سوادلجوش في نظر السادات المذكورين
الذي سيد محمد الكمونه و كان حاضرون معهم سيد السادات و معدن الجود
و السعادات سيد ادريس ابن السيد المرحوم المغفور سعيد جملا
الحسيني و سيد شرف الدين ابن سيد المرحوم المغفور طعمه الحسيني و سيد رحمة
الله ابن المغفور المرحوم سيد ترحم الحسيني عليهم الرحمة و هم
و قد حضر سيد شيخ يوسف المذكور في سجلهم وسوادل جوش
و صار مقبولا عندهم حتى اعطاهم الاجازة المقبولة و قد تعلموا جميع المحبين و
قد حصل رضاء السادات و اخذ الانابت و الشدة و البيعت و الخرقة و الصفرة و السراج و العلم
و صار ماذوناً .قد جلس على السجادة و شعل السراج و شبع الجياع و قد خدم الفقراء
و المساكين و المسافرين و رفع العلم و و اخذ المقرآض و يلبس الخرقة بدستورية موسى هروي بن
سيد الحسيب النسيب و سر آل يس جعفر بن سيد محمد عابدين بن امام الهمام موسى الكاظم عليه السلـــٓـم .
و كان ابو جعفر سيد العالم الفاضل الكامل العابد الزاهد يوسف من سلالة سيد موسى هروي
قدس الله روحه العزيز .و قد زار شيخ يوسف المذكور تربة الحسين ابن علي و الشهدا الذين استشهدوا
مع الحسين و صلى ركعتين صلوة الحاجة لاجل المؤمنين لاجل المؤمنين و المؤمنات و المسلمين و المسلمات الأحياء منهم
و الأموات .فرغ من زيارة الحايرية فقد رجعت الى النجف و زارف ي الغروية حضرت آدم صفي
الله و نوح نجي الله و على ولي الله و قد دعا على جميع المحبين و زار مسجد الكوفة و صلى بها
صلوة الحاجة و بعدما رجع الى الحلة و كان زار ذا الكفل النبي ص و زار في ما كان من المراقد
و المزار و المقابر صاحب الزمان و مسجد الشمس و قد رجع من المحلة المذكور إلى مدينة البغداد و
زار فيها الامامين الهمامين الكاظمين و الجوادين امام موسى الكاظم و امام محمد التقي و زار جميع المزار
الائمة و المشايخ و قنبر على و جوانم قصاب و منصور الحلاج و قرا اتحة الكتاب و بعدما زار كل
المراقد و المضاجع و رجع سيد يوسف المذكور الى حضرة العسكرين امام علي التقي و امام حسن
عسكري و مقام صاحب الزمان محمد المهدي عليه السلام و زار كل من كان عندهم من
مراقد الرجال و النساء و اذا فرغ عن الزيارة الفقراء فاتحة الكتاب بنية الاخلاص لاجل دوام دولت
باديشاه اسلام ظل الله الملك العلام خلد الله ملكه و سلطانه و قرا فاتحة الكتاب
بالاخلاص بنية المحبين و قد ذكر جميع متعلقاته و دعا ابانه دعاء الخير و التكبير
من السادات العظام و نقبا الكرام و خدام ذوي الاحترام وثيقة مطابق حاله و اجازة موافق احواله
و اعطاهم هذه الوثيقة على وجه الايقاع ان يعلمون شيخ يوسف المذكور قد زار العتبات
العاليات كل من يحب اهل بيت المصطفى و يعتقد حسين كربلا من سكنة البلاد و الامصار
و متوطنة الحدود و الاقطار و سكان صوامع و مستحفظات الشوارع و لافي التكية و الزاوية
و البقعة الخير و الناحية و القرية اهل واصناف و اضاع كلهم يحترمون و يعتزون عليه بمضمون
هذا الكلام قوله تعالى ا احسنتم احسنتم لانفسكم و ان اساتم فلها و ان الله لا يضيع اجر المحسنين .هذا في بيان بعض
كرامات و احوال سيد موسى هروي قدس الله سره العزيز و الحمدلله رب العالمين و العاقبة للمتقين
و لا عدوان الا على الظالمين و الصلوة و السلم على سيدنا و نبينا محمد المصطفى
و رسول الملك العلي صلى الله عليه و آله و صحبه و سلم تسليما كثيرا .سبب تحرير قلم الاجلي سيد موسى
هروي بن سيد الحسيب النسيب سيد حسن رحمه الله رحمة واسعة المنتسب الى موسى الكاظم عليه السلام
و كان سبب ارتحاله من وطنه بغداد لما غلب اهل الاهواء و البدع على اهل الله و على اولاد رسول
و شق صبرهم مع تلك الفرق و هاجر من بغداد الى مغارة في قرب كربلا مع ابيه سيد حسن و امه
طاوسه و اخته و اخواته و توابعهم و عبدو الله في تلك المغارة مدة ما شاء الله فلما
توفى ابويه و بعض اقاربه و مريده هناك ارتحل الى بلدة النصيبين و عبدو الله هناك مدة ثم ارتحل
الى بلدة الرّوحى و زار موضع قبر ابراهيم الخليل و مكث هناك مدة ثم سافر الى
ارض المقدسة و انتهى خبر وصوله الى أهل القدس و استقبلو الى قدومه جميع صلحا الدين
يسكنون في مسجد الاقصى فزارهم فزاروه و قال لهم لست الذي استقبلتم له انا عبد ضعيف
ليس له قدر حتى تعرفوني فقالوا مرحبا يا اخ الصالح و الولي الواضح انا عرفناك قبل وصولك الى
ارضنا و صرت شريفا فيما بيننا و صرنا شريفا و اعبدوا الله تعالى في مسجد الاقصى
مدة ما شاء الله .ثم سافر إلى ناحية مصر وسكن هناك حتى اشتهر أمره وارتفع
قدره وجمع عليه ملا من الناس مريدين له وصار سلطان الأولياء وبرهان الأتقياء
وانتشرت كراماته في الأقطار كالأمطار ثم رحل ورجع إلى طرف دياربكر حتى انتهى إلى
ماء الفرات بقرب مدينة الطيبة والتمس من الملاحين حملهم في سفينتهم حتى يتجاوزون إلى طرف
جزيرة فامتنعوا من حملهم وقالوا ان كنت وليا ليس لك حاجة إلى سفينتنا
فدعا عليهم فصاروا مع سفينتهم احجارا ومسخوا صورتهم و القى سجادته على ظهر
الما ووضع رجله عليه فسكن وجلس عليه وعبروا النهر مع أصحابه إلى طرف الأخرى ثم
سافروا حتى وصل إلى قرب هردى وسكن فيه ونازعه المنافقون ويضرونه ويحسدونه
لانه لا يذوب الثلج على سطحه و لم يمكث عليه. ثم ارتحل الى جزيرت بقرب تكور النصراني و بنى
بقعة هناك و عمر و مكث مدة و التكور المذكور يوذيه و توابعه بانواع الايذاء و شق
عليه الالرتحال من تلك الموضع فبعثو الى امير روحى و شكى من تلك الراهب بما لقى منه
فبعث الامير عسكر كثير و قتلو التكور و توابعه و استراح سيد موسى الهروى عليه الرحمة و استراح
جميع من يريده و دعا الله للامير و الجيش و اوصى المريدين و المحبين بقيام الصلوة و ايتاء الزكوة و
و الامر بالمعروف و النهي عن المنكر و ترك الكذب و الغيبة و السرقة و الزنا و غيرهم و من ترك
الصلوة و منع الزكوة فعليه لعنة الله و الملائكة و الناس اجمعين .و من تبع هوا نفسه و
غفل عن عقابه من احبائي و مريدي فاني بريء منه و من ياتمر بامر الله و انتهى عن نواهيه و عمل عملا
صالحا و احب جميع اصحاب رسول الله عليه السلم و لم يبغض احدا منهم فهو المسلم الذي يتيسر به الصالحين
و جعل نفسه من الفائزين و صار مع الانبياء و الاولياء في جنات النعيم و الحمدلله وحده لا شريك له و صلى الله
على سيدنا محمد عبده و رسوله. هذا
في بيان مريدان السيد الجليل العزيز العابد الزاهد المتورع المتقى الحسيب النجيب المتقى سيد موسى الهروى
قدس الله سره العزيز
Toplam altmış iki cemaat ismi yazılı
كلهم مريدان و معتقدان السيد العزيز الحسيب النجيب سلطان موسى هروى قدس الله سره العزيز .
كل من ينتقل عن مريديته مردود عليه غضب الله الواحد القهار و الحمدلله وحده و لا شريك له و صلى الله على سيدنا محمد و آله.
Belgeyi düzenleyen ve onaylayalar (toplam yirmi sekiz şahıs tarafından onaylanmıştır.)
قد جدد
هذه الشجرة الجليلة من امام الحسين
السيد السند الصديق
المؤتمن سيد حسن ابن السيد العزيز الجليل ذو المكارم
و المحاسن المتوكل الى الملك الاكبر سيد جعفر تغمده الله بغفرانه
بعدما شرف بزيارة الامام الهمام امام الجن و الانس سلطان
علي بن موسى الرضا في سنة ست وعشرين و مائة بعد الالف من الهجرة النبوية في مشهد.
.المقدس ؟؟؟؟؟ على راقده الف الف من ؟؟؟؟؟؟
Bu belgenin orijinal fotoğraflarını Prof.Dr. Enver ÇAKAR hocamdan aldım.
Şecere orjinali cemaat ismleri ve belge verenlerin onay kısmı (Belge Prof.Dr.Enver Çakar)
Bismillahirrahmanirahim
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, takva sahiplerinin ashabına, Rabbimize selam ve bereket olsun
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ashabımı yıldızlar gibi selamladı.
Ne yaptıysan, çok iyilik yaptın.Allahm, benim için dua et
Muhammed El-Mustafa ve inananların komutanına ve dindarların imamına dua et
Dindarlar ve tanrısızlar Ali oğlu Ebi Talib ve her şeyin fatihi
Galib ve Fatımatul-Zehraya ve Hatice El-Kübra için dua et ve imam Hasan için dua et
Al-Muctaba, kerbela’nın şehidi imam Hüseyin’in önünde dua et
Zeynel-Abidin ve İmam Muhammed El-Bakir’e dua et ve Caferi sadık’e dua et
Ve imam Musa el-Kazim’in imamı için dua et ve Musa el-Riza’nın oğlu için dua et
Ve imam Muhammed el taki ’ye dua et ve Ali’nin annesine dua et
Ve Hasan el-Askari’nin önünde dua et ve Muhammed el-Mehdi Sahib El-Zaman’ın önünde dua et
Ve Kur’an ve Kur’an, Allah’ın nimetleridir hepsinin üzerine olsun ve bundan sonra da
Doğru soy ’El-Celile Seyyid el-Neceb El-Haseb Seyyid Mustafa ve Seyyid el-Aziz
el-Celil Seyyid Muhammed ve Seyyid Yusuf’tur ve onlar Seyyid El-Zahid Seyyid Hassan’ın oğullarıdır
Seyyid Cafer’in oğlu Seyyid Hasan’ın oğlu Seyyid Cafer’in oğlu Seyyid Yusuf’un oğlu Seyyid Halil
oğlu Seyyid Ali oğlu Seyyid Muhammed oğlu Hacı Hasan oğlu Seyyid Musa oğlu Seyyid Ali
oğlu Seyyid Muhammed oğlu Seyyid Muhammed oğlu Seyyid Abdülcabbar oğlu Seyyid Abdul Rahman’ın oğlu
oğlu Seyyid Salar oğlu Seyyid Kutub eledin oğlu Seyyid Veli eledin oğlu Seyyid Salih oğlu Seyyid
Ğamis oğlu Seyyid Ali oğlu Seyyid Zeyn oğlu Seyyid İbrahim oğlu mellit hu el-Seyyid el-Haseb El-Nasib
Ve Yasin Cafer İbn Seyyid Muhammed Abidin İbn imam el-Hamam’ın mesajı, bilgi ve
erdem sahibi Musa El-Kazım oğlu Cafer El-Sadık oğlu Muhammed el-Bakir oğlu Zain el-Abidin
oğlu İmam Hüseyin oğlu Ali oğlu Ebi Talib oğlu Abdulmuttalib oğlu Haşim oğlu Abd Manaf
oğlu Kusay oğlu Klab oğlu Marrat oğlu Kab oğlu Luay oğlu Galib oğlu Fahr oğlu Malik oğlu Nazar
oğlu Kinana oğlu huzeyme oğlu Mudraka oğlu İlyas oğlu muzar oğlu Nizar oğlu Ma’ad oğlu Adnan oğlu
Odat oğlu İdris oğlu Yassa oğlu hümaysa oğlu Nabt oğlu Salamat oğlu kiydar oğlu İsmail el-zübeyh oğlu
Ibrahim el-Halil oğlu tarah oğlu Nahur oğlu nasruğ oğlu arğavi oğlu ğaber oğlu Falah oğlu Şaliğ oğlu
Arfağşaz oğlu Sam oğlu Nuh Neciullah oğlu Melik oğlu mutoşliğ oğlu Eğnuğ oğlu İdris
oğlu Yared oğlu mahaleyel oğlu keynan oğlu Anuş oğlu Şeys oğlu Hazret-i Ebu’el Beşir Adem Safi
Allah onu korusun.Rahmetli Ebu Derviş Cafer oğlu Şeyh Yusuf da bu izni kabul etti,
bu izin sıkı, biat, Cübbe, semer, kandil, bayrak, secade ve makas.
El seyyid Sedat, El-eşref, Ma’aden El-cud, el-Latif İftikhar El-Taha ve Seyyid Muhammed
El-Liys ve Seyyid Muhammed açısından Bahsedilenlerin gözünde gecikmesi ve kararması
Seyid Muhammed kamoune kimdi ve onlarla birlikte seyid Sedat ve madan el cude’de kimdi
Ve merhum Seyyid Said Cemla’nın oğlu Saadat İdris
El-Hüseyin ve Seyyid Şerif eladin oğlu merhum rahmetli Seyyid Taamah el-Hüseyin ve Seyyid Rahmatullah
oğlu Merhum Sayed tarheem el-Hüseyin’in oğlu, onlara merhamet ettiler ve onlar
Seyid Şeyh Yusuf devlet Tarihi Yerler Sicilinde listelenmiştir
Ve onlara kabul edilebilir bir izin verinceye kadar onlar için kabul edilebilir hale geldi ve tüm sevgilileri ve sevgilileri öğrendiler.
Sedat memnun oldu ve kandili, şidetli sıkı biatı, cübbeyi, sarılığı, eyeri ve bayrağı aldı
Ve bizim oldu.Halıya oturdu, eyeri yaktı, açları tatmin etti, fakirlere hizmet etti
Ve fakirleri ve Yolcuları, bayrağı kaldırmayı, ödünç almayı ve Musa hevri oğlu
Seyyid el-Haseeb’in uygunluğu ile bir cubbe giymeyi El-Yasin Cafer oğlu Seyyid Muhammed Abidin ’in akrabası ve sırrı el-Hamam’ın önünde Musa el-Kazım (barış üzerine olsun).
Ve Ebu Cafer, Seyyid Musa harvi’nin soyundan gelen, dünyanın efendisi, erdemli tam teşekküllü ibadet eden, münzevi Yusuf’du
Allah sevgili ruhunu kutsadı.Bahsi geçen Şeyh Yusuf, Hüseyin oğlu Ali’nin toprağını ve şehit edilen şehitleri ziyaret etti
Hz. Hüseyin’le birlikte iki rekat namaz kıldı: müminler, müminler, mümin Kadınlar, Müslümanlar ve Müslüman kadınlar için diriler ve ölüler için ihtiyaç duası
Hayriye’yi ziyaret ettikten sonra Necef’e döndüm, Adem Safi
Allah’a geldim ve Nuhyuallah’ın Velisi olan Allah’tan sağ kurtuldu ve tüm sevenleri çağırdı ve Kufe Camii’ni ziyaret etti ve orada dua etti
Hillah’a döndükten sonra Kafl’ı, Hz. Peygamber’i (S.a.a) ziyaret etti ve eskiden türbe,yöreden Bağdat şehrine dönmüş
türbe ve mezarlıklarda, zamanın sahibini ve güneş Camii’ni ziyaret etti ve bahsi geçen
İçinde Musa El-Kazım’ın önünde ve Muhammed Taki’nin önünde iki Kutsal Camiyi ve atları ziyaret etti ve tüm türbeleri ziyaret etti
İmamlar, şeyhler,Kanbar Ali, cunam Kasab, Mansur Al-Hallac ve her birini ziyaret ettikten sonra kitabı okuyun
Seyyid Yusuf, Ali Taki ve Hasan’ın önünde ordunun huzuruna döndü.
Hz. Mehdi (a.s.) sahip olan herkesi ziyaret etti
Fakirlerin kadın ve erkeklerin türbelerini ziyaret etmelerine izin verilmezse, her şeyi bilen Kral olan Allah’ın gölgesi
Devlet padişahı islam’ın kalıcılığı için samimiyet niyetiyle kitabı açın, Allah hakimiyeti ve otoritesini ölümsüzleştirsin ve fatihayı okuyun
Tüm eşyalarından bahsetti ve oğlunu iyilik ve Tekbir için dua etmeye çağırdı
Büyük Sedat’tan, saygıdeğer Konuğumuz ve saygıdeğer hizmetkarlarımızdan, onun durumuna ve iznine uygun bir belge
Ve onlara bu belgeyi, yukarıda bahsedilen Şeyh Yusuf’un türbeleri ziyaret ettiğini bilmelerini sağlamak için verdi
Aliye Beytü’l-Mustafa halkını seven ve Hüseyin Kerbela’ya ülke sakinlerinden ve ams’den inanan herkes
Sınırlara, ülkelere ve nüfuslara endemik Ve sokak mağazaları, darülaceze ve köşe
Ve iyi nokta, bölge, köy, insanlar, çeşitler ve Kaybedilenlerin hepsi onun tarafından saygı görür ve değerlenir
Bu, gelin, iyilik edin, kendiniz için iyilik yapın, ona güveniyorum ve Allah’ın, rahmanların ecrini zayi etmeyeceğini söylemektir.Bu, bazılarının ifadesinde
Seyyid Musa havri’nin faziletleri ve şartları Allah sevgili sırrını korusun ve hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a ve takva sahiplerine azabına olsun
Zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. Rabbimiz ve Peygamberimiz Muhammed El-Mustafa’ya dua ve selam olsun
Ve yüce Allahın elçisi, Allah’ın selamı ve selamı onun üzerine olsun, ona eşlik etti ve onu çok kurtardı.El-acli’nin kalemini düzenleme sebebi, seyid Musa
harvi oğluSeyyid el-Haseb’in kaleminin kurtuluşunun nedeni kayınbiraderi Seyyid Hasan (Allah ona merhamet etsin) Musa el-Kazim’e (sav) bağlıgeniş bir merhamete sahiptir
ve Musa El-Kazım’a (sav) bağlıdır. Bağdat’tan ayrılmasının sebebi, şehvet ve bid’at ehlinin Allah’ın ehline ve Resûlullah’ın çocuklarına galip gelmesiydi. ve sapkınlıklar halkının egemen olduğu zamandı
Ve bu ekiplere karşı sabrını kırdı ve Bağdat’tan babası Seyyid Hasan ve annesiyle birlikte Kerbela yakınlarındaki bir mağaraya göç etti
Tavsa, kızkardeşi, kızkardeşleri ve onların köleleri ve o mağarada Allah dilediği sürece Allah’a ibadet ettiler.
Ailesi, bazı akrabaları ve eşi orada öldü, bir süre Nusaybin ve Abdullah kasabasına gitti, sonra
El-Ruhi (Urfa) kasabasına gitti ve ibrahim el-Halil’in Türbesinin bulunduğu yeri ziyaret etti ve bir süre orada kaldı ve sonra
Kutsal Topraklara gitti ve gelişinin haberi Kudüs halkıyla sona erdi ve Mescid-i Aksa’da yaşayan tüm Salahuddin’i kabul ettiler.
onun gelişi, bu yüzden onları ziyaret ettiler, onu ziyaret ettiler ve onlara dediler ki, Aldığınız kişi ben değilim, beni tanıyana kadar kadri (kıymet) olmayan zayıf bir köleyim, bu yüzden merhaba dediler
iyi kardeş ve açık Koruyucu, Sen topraklarımıza gelmeden önce seni tanıyordum,
sen aramızda şerefli oldun, Bizim toprağımız biz de şerefli olduk. ve Allah dilediği sürece Mescid-i Aksa’da Yüce Allah’a kulluk ettik
Sonra Mısır’a gitti ve emri ünlü olana ve Yükselene kadar orada yaşadı
Onun kadri (kıymeti) ve onu isteyen milyonlarca insanın toplanması, Takvanın otoritesi ve dindarların kanıtı oldu
Saygınlığı yağmur gibi ülkelere yayıldı, sonra gitti ve Diyarbakır’ın kenarına döndü ta ki sona erene kadar
Taybeh kenti yakınlarındaki Fırat’ın sularında kalana kadar ve denizcilerden onları gemilerinde taşımalarını istedi, böylece Diyarbakır’ın ucuna geçeceklerdi.
Fırat’ın suyu Taybeh kenti yakınlarında ve denizcilerden onları bir adanın ucuna geçinceye kadar gemilerinde taşımalarını istediler, bu yüzden onları taşımaktan kaçındılar ve siz bir velisiniz, gemimize ihtiyacınız yok dediler
Bu yüzden onları davet etti ve gemileriyle birlikte taş attılar, imajlarını lekelediler ve secadesini arkaya attılar
Secadesini geminin arkasına attı ve bacağını üzerine koydu, bu yüzden kaldı ve üzerine oturdu ve diğer tarafa yoldaşlarıyla nehri geçti ve sonra
O, Hardi’ye yaklaşıp orada oturuncaya kadar yolculuk ettiler.Münafıklar onunla savaştılar, ona zarar verdiler
ve onu kıskandılar, Çünkü kar yüzeyinde erir ve üzerinde kalmaz. Sonra Takor Nasrani yakınlarındaki bir adaya gitti,
orada bir yer inşa etti, bir süre yaşadı ve bahsedilen Takor onu ve onun canını yaktı.
Oradan ayrılmak zorunda kaldı, bu yüzden manevi bir emire gönderdiler ve ondan aldığı şeyle o Keşiş hakkında şikayette bulundular
Bunun üzerine Emir bir sürü asker gönderdi ve el-Tukur’u ve onun kölelerini öldürdüler ve Seyyid Musa el-Harvi ona merhamet ederek istirahat etti
Ve Allaha emiri ve orduyu çağırdı ve isteyenlere ve sevenlere dua etmelerini ve Zekat vermelerini tavsiye etti.
iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, yalanı, gıybeti, hırsızlığı, zinayı ve diğerlerini terk edenleri ve
Namaz kılmayıp zekatı vermeyenlere Allah’ın, Meleklerin ve bütün insanların laneti vardır. Yalan söylemeleri, gizlenmeleri, çalmaları, zina etmeleri ve daha niceleri haram kılınmıştır.Kendisini takip eden ve
Eğer kişi, dostlarından ve akrabalarından azabına dikkat etmezse, o zaman bundan suçsuzdur ve kim Allah’ın emrine itaat ederse, niyetini durdurur ve iyi bir iş yapar
ve Resulullah’ın (sav) tüm Ashabını seviyorum ve nefret etmiyorum bunlardan herhangi biri, çünkü o, salihlere yardım eden Müslümandır.
Kendisini galiplerden kıldı, nimet cennetlerinde peygamberlerle ve Velilerle beraber oldu. Hamd Allah’a mahsustur, O’nun ortağı yoktur.
Rabbimiz Muhammed, o’nun kulu ve Elçisidir. Bu
Meridan’ın ifadesinde, Seyid Celil, aziz Abid, maturai, dindar, Hasib, Necib, dindar, seyid Musa el-Harvi
Allah sevgili sırrını kutsasın
Toplam altmış iki cemaat ismi yazılı
Hepsi istekli ve Azizi El Hasib El Necib Sultan Musa Harvi’ye inanıyor, Allah Onun aziz sırrını kutsasın.
Hırslarından yüz çeviren herkes, her şeye gücü yeten tek Allah’ın gazabına uğrar. Hamd yalnız Allah’a mahsustur, ortağı yoktur. Allah Efendimiz Muhammed’den ve ailesinden razı olsun.
Belgeyi düzenleyen ve onaylayalar (toplam yirmi sekiz şahıs tarafından onaylanmıştır.)
Yenilendi
Bu saygıdeğer şecere, sened efendisi imam Hüseyin’den, güvenilir dost Seyyid Hassan’dan, en büyük Melik Seyyid Cafer’e emanet edilen Sevgili, saygıdeğer, cömert ve iyi huylu kişinin oğlu, Allah’ın bağışlamasıyla kutsadığı İmam el-Hamam’ı ziyaret etme onuruna sahip olduktan sonra hz. Peygamber’in Meşhed’e göçünden sonra bin yüz yirmi altıncı yılda cinler ve insanlar Sultanı Ali b. Musa El-Reza’nın önünde.
Şimdide ikinci şecere olan ve resmi bir makam tarafından verilmeyen sadece şeyh Yusuf tarafından verildiği Tarihsiz şecere belgesin de belgenin sonunda bu belgeyi şeyh Yusuf verdi diye yazmaktadır. “Hacı Hasan Baba nefzi içün suret-i şecere Şeyh Yusuf virdi” şeklindedir. Yine Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olan 38244-III demirbaşına kayıtlı Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 tarihli defterde Sayfa (s.159/b.2): Şeyh Musa, Şeyh Mehmed Şeyh Hüseyin, Şeyh Ali ve Şeyh Hacı’dan tekâlif-i şakka alınmaması hususunda Evâ’il-i Ramazan 1036 tarihli ramazan başı kayıt edildiği anlaşılan belgede şaka alınmaması konusunu emir ediyor. Eldeki şecere de suretül şeceredir yazılan suretil şereyide açıklamayla birlikte anlatalım
Hacı Hasan Baba ve Şeyh Musa Herdi ile Vakıf hudutlarını belirten silsileyi belirten belge Gayr-i Resmi Belge (Ziya Sekin) beyin arşivinden alınmıştır.
HACI HASAN BABA ŞECERESİ
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu ve analizi yaptığımızda (Bu belge, okuyup yazması iyi olmayan biri tarafından yazıldığı, oldukça fazla yazım hataları içermektedir. Bu hatalar notlarda Partez içerisinde işaret edilmiştir. Emin olunamayan ya okunmamış ya da kelimelerin yanlarına ise (?) işareti konulmuştur. Belge yıpranmış ve yırtıldığında, metindeki bazı kelimeler de tahribat nedeniyle okunamamıştır. Okunamayan kelimeler (…) işaretiyle belirtilmiştir. Oldukça geniş tutulan satır aralarına daha sonradan bazı ilaveler de yapılmıştır. Bu ilaveler iki değişik zamanda yapıldığını yazı karakterlerinden anlıyoruz. Belge ilk yazıldığında otuz satır bir ilavede yedi satır diğer bir ilave zamanında ise altı satır ilave yapılmıştır.
Bu belgenin tarihi yırtık olduğundan belli değil ancak bu belgede altıncı satırda geçen imam hüseyinin hatırı için şeyh musa bin şeyh Yusuf’a eğer padişah ola beylerbeyi ola bunlara saygı duysun şeklindeki ifadeye benzer bir kayıtta Harput miladi 1679 ile 1683 tarihli (H1089-1092) yılları arasında tutulan defterin sayfa 6 /b. 3 de kayıt özeti” Harput Kazasında sâdât-ı kirâmdan Seyyid Musa torunlarının vergilerden muaf oldukları ve bunların herhangi bir taleple rencide edilmemelerine dair” buyruk kaydı Cemâziye’l-evvel 1091 Miladi Kasım 1680 tarihli buyruldu kaydı. Mevcuttur.
Yine bu evrakta geçen şekalden ve tekâliften muaf ibarelerine benzer 1627 tarihli Harput şeriye sicil defteri (s.159/b.2): sayfa 159 bent 2 de “ Şeyh Musa, Şeyh Mehmed Şeyh Hüseyin, Şeyh Ali ve Şeyh Hacı’dan tekâlif-i şakka alınmaması hususunda” Hicri Evâ’il-i Ramazan 1036 Miladi Mayıs/Haziran 1627 tarihli ferman sureti kaydı. Mevcuttur.
Yine Harput şeriye sicil defterinin 1627 Tarihli (s.5/b.1): sayfa 5 bent birde Musa Herdi Tekesinin şeyhi olan Şeyh Hâcıʼdan köy ahalisinin haraç talep etmesi ile ilgili Evâhir-i Recep 1036 Miladi Mart/Nisan 1627 tarihli hüccet kaydı mevcuttur.
Yine Harput şeriye sicil defteri (s.119/b.3): Şeyh Musa’nın damı üzerine toprak atarken düşerek vefat eden Şâhvirdiʼnin yakınlarının dem ve diyet talebinin olmadığına dair düzenlenen Evâ’il-i Safer 1037 (Ekim /Kasım 1627) tarihli hüccet kaydı. Mevcut bu musa şecerede geçen musa olamaz şecerede geçen şeyh musa bin hasan olma ihtimali vardır. Bu net değil şayet bu musa müs bin hasan ise 1627 de mus bin hasan zaviyenin başında 1627 de şeyh şeyh hacıdan haraç talebi var.
Yine Harput şeriye sicil defteri (s.139/b.3): Murtaza Çelebiʼnin hizmetkârı Şâhvirdi’nin, Şeyh Musa’nın bina ettiği damın üzerinden düşerek vefat ettiğine dair Evâ’il-i Safer 1037 tarihli hüccet kaydı. Mevcut bu bina edilen musanın evimi yoksa zaviyesi mi buda net değildir. Bu açıklamadan sonra belgeyi satır satır incelediğimizde ilave yerleri not edilmiş iki değişik kişi tarafından ilaveler yapıldığından dolayı bu ilaveler altı çizili yada normal yazılarak belirtilmiştir.
1 satır : (silik) ve sâîr tekâlifden ve şâkeleden ve a‘râzdan ihrâcâtdan mu‘âf bileler ve Hazreti İmâm Hüseyin
2 satır : hatırı içün ve Abbas Ömer’in ceddleri içün Şeyh Yusuf ‘(a) ri‘âyet ideler ve rencîde itmeyeler Şeyh Hacı Hasan Baba’ya
3 satır: vakıf olan Şalemud mezra‘anın ve küllî Parçikân mezra‘anın ve Bölü mezra‘anın her kim ki (yırtık)
4 satır: ve zekât ceddlerin mâlıdur ve Şeyh Musa Herdi vakfı olan mezbur mezra‘anın her medîd küllî Mekadi, (yırtık)
5satır: Buxar Serikli, Katar Han, Ulus Çayırı, Pınar-ı Hardek, Ag Okaşlar başına dek bu mezra‘aları anlara teslîm ideler cedine
6 satır: lider İmâm Hüseyin hâtırı içün Şeyh Musa bin Şeyh Yusuf eğer pâdişâh ola ve eğer beylerbeyi ola bunlara
7 satır: ‘izzet ve hürmet eylemeye la‘net oğa âbâ-i ecdâdına her kim Şeyh Yusuf ri‘âyet itmeye ki müstehakdır. Hacı Hasan Baba hatırıçün
8satır: ….. (okunmuyor) süpürgecisi olub ve bunların ceddi Musi Herdi ehl-i şeyhdir ve ehl-i kerâmetdir daşa binmişler ve kara
9 satır: ilan kamçı eylemişler ve sabâh namâzı Diyarbekir’den kılmışlar öla namâzı Mekketullah kılmışlar ve ikindi ve namâzı gena Diyarbekir’den
10satır: kılmışlar dimişler eğer pâdişâh ola ve eğer beylerbeyi ola bunlara ‘izzet ve hürmet eylemeye la‘net oğa âbâ-i ecdâdına allah
11satır: ve her kim bunlara ri‘âyet itmeye ki onlar ‘izzet ve hürmete müstehakdır kimin itmez ceddühüm ve bunlara ‘izzet ve hürmet eylemeyenher kimin
12 satır: ceddleri Muhammed ve Ali ‘izzet itmeyeler Hacı Hasan Baba gena sabâh namâzı kılmışlar Diyarbekir’den öla namâzı Mekketullah kılmışlar
13satır: gena ceddi gibi rıdvanüllahu te‘âlâ ‘aleyhim ecma‘în ve gena ceddi gibi daşa binmişler ve kara ilanıy kamçı eylemişler ve Hıdır-ı
Sonra ilave edilen 1 satır: Şeyh po(Bo) bin şeyh yusuf
14satır : Dodikân ve turbedüru ve Abbasın asm el-resul beşer ve nebîdir ceddini ve ceddini şartında olan sâbıkâ hazret-i bennâl Muhammed Mustafa
Sonra ilave edilen 2 satır: Şeyh Yusuf bin Şeyh Müs Şeyh Müs (bin) Şeyh Hasan, Şeyh Hasan bin Şeyh Po (Bo),Şeyh Po (Bo) bin Şeyh Mahmud, Şeyh Mahmud bin Şeyh Halil, Şeyh Halil bin Şeyh Davud,
Sonra ilave edilen 3 satır: Şeyh Davud bin Şeyh Hacı Hasan Baba, Şeyh Hacı Hasan bin Şeyh Davud, Şeyh Davud bin Şeyh Hıdır bin Şeyh Ali, Şeyh Ali bin Müsi Hevi rahmetullahi te‘âlâ.
Değişik zamda ilave edilen 1 satır :la‘net onadır bey olsun ve pâdişâh olsun ve eğer ağa olsun Şeyh Yusuf ri‘âyet idesin ve hürmet (…) pâdişâhda bunlar da ri‘âyet gerekir ve hazret- i (…) baba (…)
Sonra ilave edilen 4 satır: Âdet-i ağnâmdan ve resm-i bennâkden ve sâîr tekâlif-i örfiyeden bi’l-cümle mu‘âf ve müsellem olmuşlardur lağnet ol kimesnelere ki âbâ ve ecdâdlarına bunlar bu tekâlife
Değişik zamda ilave edilen 2 satır : cemâ‘at-i Şahaban cemâ‘at-i Diricanlı ve cemâ‘at-i manran ve cemâ‘at-i Şekukân ve Kara Burun ve diğeri şeyh-i meşâyih Şeyh Musa Herdi bin Hacı Hasan Baba ve cemâ‘at-i Parçikân ve cemâ‘at-i Kayışan ve cemâ‘at-i (…)
Sonra ilave edilen 5 satır: Hacı Hasan Baba’nın ve Musa Hervi’nin yüzü suyu hürmetine ri‘âyet itmeye eğer itmezler ise la‘net üzerine olsun. Musi Hervi taşa biner kara yılanı kamçı itmişdir. Hacı Hasan Baba sabâh
Değişik zamda ilave edilen 3 satır : ve cemâ‘at-i Sersük ve cemâ‘at-i Karaçor ve Musa Herdi bin Hacı Hasan Baba vakf olan yer deyü ma‘lum olundi
15 satır :Şeyh xalil bin Hacı Hasan Baba bin Davud.
Sonra ilave edilen 5 satır: okunmuyor.
16 satır: Ve Allâh la‘neti ve resulü la‘neti ola ki cemâ‘at-i Hıdır-ı Dodikân’dır hakk-ı mahsuli hiç onlardan nesne almaya.
17 satır : Şeyh Yusuf bin Şeyh Hıdır
18. satır:Şeyh Şükür bin Şeyh Hasan Şeyh Hacı Hasan Baba Şeyh Yusuf evlâd-ı Abbas Ömer el-resulî ‘aleyhillah
19 satır: Ve cemâ‘at-i Parçikân
20 satır: ve cemâ‘at-i Kayışan ve cemâ‘at-i Karaçor ve cemâ‘at-i Sersükan ve cemâ‘at-i İldüli ve cemâ‘at-i Şahaban
21 satır : ve cemâ‘at-i Koçakan
22 satır: ve cemâ‘at-i Elderdineşli ve Zidkânî ve cemâ‘at-i ler Rubâriye ve cemâ‘at-i Candarî şeyhü’l-meşâyih Şeyh Musi Herdi
Sonra ilave edilen 7 satır: Cemâ‘at-i Yedi-Kılıçlu ve cemâ‘at-i Ak-Koyunlu bunlar dahi Musa Hervi’nün karyeleridir
23 satır: alim el-rahmet ve’r-rıdvân ve cemâ‘at-i Ataf ve Siğdin ve cemâ‘at-i Rubarîye. Muhammed
Mustafa ‘aleyhillah
Değişik zamda ilave edilen Toplam 3 satır tamamı :Zikr olunan Şeyh Şükür gelüb İmam Hüseyin radiya’llâhu ‘anhu âsitâne kemâl-i ihlâs ile
ziyâret eyleyüb sa‘âdetlü pâdişâh hazretleri içün vezir-i a‘zam (?) hazretleri içün ve şeyhü’l-islâm içün du‘âlar eylemişdir ve sâdât ve eşrâf ve erbâb-ı tarîk ve meşâyih-i kibârdan
vâsıl olandan (...) mezbûr bende şecere üzerinden hürmet ve merhamet idenleri diyenim
(?) olmayub nüzül ve ‘avârız ve tekâlifden mu‘âf (ve) müsellem bilüb ziyâret eylediği diyenleri içün mezkûra külli ri‘âyet ideler ki ‘abdullah sâhib onlar (?) ve hâsıl ve mahsûlden
nakd bir nesne içün
24 satır : e xane alim Şeyh Şükür Şeyh Musa veled-i Şeyh Hasan ve Şeyh Yusuf
ehü’ş-şeyh Şeyh Şükür Şeyh Hıdır Şeyh Ali bin Şeyh Şükür ve Hüseyin
25 satır: İmâm Hüseyin nefsani içün ve Abbâs Ömer‘in cedler(i) içün ri‘âyet ideler
26. satır: (….)(büyük bir bölüm yıpranmadan dolayı tam okunmuyor) Şeyh Hacı Hasan Baba
27 satır: vakf olan Şalmud mezra‘anın ve Bölü ced mezra‘anın her kime ki azat eyledi derde virsün
28 satır : ve dimişler eğer padişâh ola ve eğer beylerbeyi ola Şeyh Yusuf ri‘âyet ideler Şeyh Musi Herdi
29 satır ve Hacı Hasan Baba nefzi içün suret-i şecere Şeyh Yusuf virdi
(silik) ve sâîr tekâlifden (Tekalif kelimesi Osmanlılarda olağanüstü zamanlarda alınan ve her eyaletin özel yasaları ile saptanmış olan töresel bir kümenin adı. (Mücerret, riayet, çift, bennak, ispence, bad-ı hava, arusiye, cürüm ve cinayet, ihtisab, çift bozan, tapu, bağ bahçe ve bostan, kovan, çift ve ağıl, yaylak, kışlak, balta, yaya ve kaçkun, çürük vergileri vb) ve şâkeleden (Doğrusu “şakka”dır ) ve a‘râzdan (Doğrusu avârızdır.) (avarız Osmanlıda önceleri olağanüstü durumlarda toplan vergi (savaş durumu gibi hallerde daha sonra normal zamanlardan toplanan vergi anlamını taşır) ihrâcâtdan mu‘âf bileler ve Hazreti İmam Hüseyin hatırı içün ve Abbas Ömer’in ceddleri içün Şeyh Yusuf ‘(a) ( Burada bahse konu olan Şeyh Yusuf, Hacı Hasan Baba evladından Şeyh Musa’nın oğlu olup, bu yazının kaleme alındığı tarihte muhtemelen zaviyenin başında bulunuyordu.) ri‘âyet ideler ve rencîde itmeyeler Şeyh Hacı Hasan Baba’ya vakıf olan Şalemud mezra‘anın ve küllî Parçikân mezra‘anın ve Bölü mezra‘anın her kim ki (silik) ve zekât ceddlerin mâlıdur ve Şeyh Musa Herdi vakfı olan mezbur mezra‘anın her medîd küllî Mekadi, Buhar Serikli, Katar Han, Ulus Çayırı, Pınar-ı Hardek, Ağ Okaşlar başına dek bu mezra‘aları anlara teslîm ideler (…) (...) İmâm Hüseyin hâtırı içün Şeyh Musa bin Şeyh Yusuf eğer pâdişâh ola ve eğer beylerbeyi ola bunlara ‘izzet ve hürmet eylemeye la‘net oğa ( doğrusu “ola” ) âbâ-i ecdâdına her kim Şeyh Yusuf ri‘âyet itmeye ki müstehakdır. Hacı Hasan Baba hatırıçün süpürgecisi (?) olub ve bunların ceddi Musa Herdi ehl-i şeyhdir ve ehl-i kerâmetdir daşa binmişler ve kara ilan ( doğrusu “kara yılan” ) kamçı eylemişler ve sabâh namâzı Diyarbekir’den kılmışlar öla namâzı( doğrusu “öğle namazı” ) Mekketullah kılmışlar ve ikindi namâzı gena Diyarbekir’den kılmışlar dimişler eğer pâdişâh ola ve eğer beylerbeyi ola bunlara ‘izzet ve hürmet eylemeye la‘net oğa( doğrusu “ola” ) âbâ-i ecdâdına vallahi ve her kim bunlara ri‘âyet itmeye ki onlar ‘izzet ve hürmete müstehakdır. kimi itmez ceddühüm (?) ve bunlara ‘izzet ve hürmet eylemeye (…) ceddleri Muhammed ve Ali ‘izzet itmeyeler Hacı Hasan Baba gena sabâh namâzı kılmışlar Diyarbekir’den öla namâzı ( doğrusu “öğle namazı” ) Mekketullah kılmışlar gena ceddi gibi rıdvanüllahu te‘âlâ ‘aleyhim ecma‘în ve gena ceddi gibi daşa binmişler ve kara yılan kamçı eylemişler ve Hıdır-ı Dodikân ve (…) nebîdür ve Abbas asm (Muhtemelen “aleyhi’s-selâm”ın kısaltılmışıdır.) er-resul beşer ve nebîdir ceddin ve ceddin şartında olan sâbıkâ hazret-i bennâ Muhammed Mustafa la‘net onadır bey olsun ve pâdişâh olsun ve eğer ağa olsun Şeyh Yusuf ri‘âyet idesin ve hürmet (…) pâdişâhda bunlar da ri‘âyet gerekir ve hazret-i (…) cemâ‘at-i Şahaban (bu günkü şahaplı köyü) cemâ‘at-i Diricanlı ve cemâ‘at-i (….) ve cemâ‘at-i Şekukân ve Kara Burun ve diğeri şeyh-i meşâyih Şeyh Musa Herdi bin Hacı Hasan Baba ve cemâ‘at-i Parçikân ve cemâ‘at-i Kayışan ve cemâ‘at-i (…) ve cemâ‘at-i Sersük ve cemâ‘at-i Karaçor ve Musa Herdi bin Hacı Hasan Baba vakf olan yer deyü ma‘lum olundu. Şeyh Halil bin Hacı Hasan Baba bin Davud.Ve Allâh la‘neti ve resulü la‘neti ola ki cemâ‘at-i Hıdır-ı Dodikân’dır hakk-ı mahsuli hiç anlardan (doğrusu onlardan) nesne almaya. Şeyh Yusuf bin Şeyh Hıdır Şeyh Şükür bin Şeyh Hasan Şeyh Hacı Hasan Baba Şeyh Yusuf evlâd-ı Abbas Ömer ve er-resulî ‘aleyhi’s-selâm Ve cemâ‘at-i Parçikân ve cemâ‘at-i Kayışan ve cemâ‘at-i Karaçor ve cemâ‘at-i Sersük ve cemâ‘at-i İldüli ve cemâ‘at-i Şahaban ve cemâ‘at-i Köçekli ve cemâ‘at-i Elderdineli ve Zidgânî ve cemâ‘at-i Rubâriye ve cemâ‘at-i Candarî şeyhü’l-meşâyih Şeyh Musa Herdi ‘aleyhü’r-rahmet ve’r-rıdvân ve cemâ‘at-i Ataf ve Siğdin ve cemâ‘at-i Rubarî. Muhammed Mustafa ‘aleyhi’s-selâm. Zikr olunan Şeyh Şükür gelüb İmam Hüseyin radiya’llâhu ‘anhu âsitâne kemâl-i ihlâs ile ziyâret eyleyüb sa‘âdetlü pâdişâh hazretleri içün vezir-i a‘zam (?) hazretleri içün ve şeyhü’l- islâm içün du‘âlar eylemişdir ve sâdât ve eşrâf ve erbâb-ı tarîk ve meşâyih-i kibardan vâsıl (dorusu Hasıl) olandan (...) mezbur bende şecere üzerinden hürmet ve merhamet idenleri diyenim (?) olmayub nüzül ve ‘avârız ve tekâlifden mu‘âf (ve) müsellem bilüb ziyâret eylediği diyenleri içün mezkura külli ri‘âyet ideler ki ‘abdullah sâhib onlar (?) ve hâsıl ve mahsulden nakd bir nesne içün ehuhu eş-Şeyh Şükür Şeyh Musa veled-i Şeyh Hasan ve Şeyh Yusuf ehü’ş-şeyh Şeyh Şükür (ve) Şeyh Hıdır (ve) Şeyh Ali bin Şeyh Şükür ve Hüseyin. İmâm Hüseyin nefzi (Doğrusu “nefsi içün” olmalı.) içün ve Abbâs Ömer‘in cedler(i) içün ri‘âyet ideler. (….) Şeyh Hacı Hasan Baba vakf olan Şalmud mezra‘anın ve Bölü ced Doğrusu Bollu dur Zira bu mezra doğancık köyünün yukarı mahallesi nin mezrası ve kayabeyli küyü sınırlarıdır halen mevcuttur. mezra‘anın her kime ki azat eyledi derde virsün ve dimişler eğer padişâh ola ve eğer beylerbeyi ola Şeyh Yusuf ri‘âyet ideler Şeyh Musa Herdi ve Hacı Hasan Baba nefzi (Doğrusu “nefsi içün” olmalı.) içün suret-i şecere (?)-i Şeyh Yusuf virdi(….)
Bu Belgeye Sonradan İlave Edilen Kısım
Şeyh Yusuf Şeyh Yusuf bin Şeyh Musa, Şeyh Musa (bin) Şeyh Hasan, Şeyh Hasan bin Şeyh Po, Şeyh Po bin Şeyh Mahmud, Şeyh Mahmud bin Şeyh Halil, Şeyh Halil bin Şeyh Davud, Şeyh Davud bin Şeyh Hacı Hasan Baba, Şeyh Hacı Hasan Baba bin Şeyh Davud, Şeyh Davud bin Şeyh Hıdır bin Şeyh Ali, Şeyh Ali bin Musa Herdi rahmetullahi te‘âlâ. Âdet-i ağnâmdan ve resm-i bennâkden ve sâîr tekâlif-i örfiyeden bi’l-cümle mu‘âf ve müsellem olmuşlardur la‘net ol kimesnelere ki âbâ ve ecdâdlarına bunlar bu tekâlife Hacı Hasan Baba’nın ve Musa Hervi’nin yüzü suyu hürmetine ri‘âyet itmeye eğer itmezler ise la‘net üzerine olsun. Musa Hervi taşa biner kara yılanı kamçı itmişdir. Hacı Hasan Baba sabâh namâzını Malatya’da kılmışdur öyle namazını Mekketu’llâh kılmışdur ve ikindi namâzını Malatya’da kılmışdur. Cemâ‘at-i Yedi-Kılıçlu ve cemâ‘at-i Ak-Koyunlu bunlar dahi Musa Hervi’nün (Müse Hvrani) karyeleridir. ***(1)
***
Öncelikle dilimizin döndüğü kadarıyla bu belgede yazılı olan bilgileri bu günkü manada tercüme ederek ne yazdığına bir bakalım.
***(1) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
Birinci ve ikinci şecere bilgilerine dayanılarak hazırlanan soy ağacı
Birinci şecere Hicri 1126 miladi olarak 1714 yılında yenilenmiş olduğunu görüyoruz. Musa herdi Bağdatan babası Annesi kız kardeşi Tavsa ile Kerbelaya gidiyorlar Kerbeladan Nusaybine Nusaybinden Roha ya (Urfaya) Urfadan kutsal topraklar Kuduse oradan Mısır emir yanına daha sonra Fırat kıyısına Diyarbakır ucuna geliyor. Taybe (Taybe şehrini çıkaramadım nersidir fakat aşağıda açıklayacağım.) şehri yakınlarında Fırat nehrini geçerek Hardi yakınlarında Al Nasraani yakınlarında üzerinde kar tutmayan adaya geçiyor. Bir müdet ada gibi bir yerede ömerle birlikte yaşıyor Sonara tekfur huzur vermeyince Emire haber veriliyor askerler gelip tekfuru berataraf ediyor.
Birinci secere imam el-Hamam’ın beyanına göre yazıldığını anlatmaktadır. Musa Hevri havrani herdi mahlasını yada lakabının nereden geldiğini ancak yorumlayabiliriz elde kesin bir kayıt yoktur.
Musa hevrinin hevri lakabı bu gün Sivrice de bulunan ve yok olmuş hevri köyü olabilir. Ada olarakta Sivrice gölü batık şehir olan yer olma ihtimali vardır. Daha sonra herdiye gidişi ve hevri herdi laklabları buradan gelme ihtimali olabilir tabi bu değerlendirme bir ihtimal olarak kesin bir kayıt veya bilgi elimizde yoktur. Doğancık köyünde musa herdi adında bir çeşme vardır.
Osmanlı döneminde Diyarbakır Eyaleti bugünkü suriye topraklarınıda içerisine alıyor.
Basit bir mantık hesabı yapacak olursak Bu şecere kaydından anlaşıldığı kadarıyla, ikinci şecere olan tarihsiz belge Şeyh Yusuf ’un hayatta olduğu bir zamanda hazırlanmıştır. Musa herdi Hacı hasan baba secerelerini dikkate aldığımızda Musa El kazımdan sonra Muhammed abiden musa herdiye kadar 19 nesil geçmiş Musa El Kazım Miladi 799 da vefat ettiğine göre 1714 de 27 nesil geçmiş yani 915 yılda 28 nesil gelmiş oluyor ortalama 32 yıl gibi bir süre ediyor 799 yılına 19 nesil ilave edersek 608 veya 610 yıl gibi bir zaman yapıyor. Buda Musa herdinin 1400 lü yılların başı yada 1300 lü yılların sonuda bu torraklara geldiğini tahmin edebiliyoruz. Tabi bu tahmini bir mantık hesabı yaptığımızda ortaya çıkıyor. Gerçek farklı olabilir.
Hacı hasan babada Musa herdiden dört nesil sonra geldiğine göre 120 yılda öyle ilave edersek 1530 lara tekabül ediyor. Ve zaviyenin ayrılışıda 1681 yada 1691 baz alırsak 150 yıl gibi hacı hasan baba da bir kopuk tarih ile karşılaşmış oluyoruz. Oda ikinci şecerede son şeyh yusufu baz alırsak 1650 veya 1670 li yılların yada 1700 lü yılların başına denk geliyor her iki şecerede şeyh yusuf tan bahis geçiyor. İleride belgesinine koymuş olduğum Harput tahriri defterlerinde geçen isimler başlığı altında Harput osmanlıya 1516 yılında katılıyor 1518 yılında ilk tahriri yapılıyor tahrir 1518 de yapılan tahrirde zeyvede oturanların isimlerinin geçtiği yerde 21- Şeyh Hasan Şeyh Davud (veya) Dürer? İleriki yıllarada çıkacak belgeler bu mantık hesabını ortan kaldıracak gerçek tarihleri ve olguları karşımıza çıkaracaktır.
Osmanlı 1518 tahrir kayıtlarında hersini nahiyesinde Arındık, herdi, parçukanlı, ribar (hersini), şahaplu, sanık ve zeyve kariyeleri mevcuttur. 1523 tarihli tahrir defterinde hersini nahiyesinin kariyeleri arındık, gögürşan, herdi, ribat-ı hersini, şahaplu, sanık, zaviye-i hersini ondan sonra yapılan 1566 tarihli tahrir defterinde hersini nahiyesini Harput sancağına bağlı değil malati (Malatya muşar) sancağına bağlı olarak idari yapıda yapılandığını görüyoruz.
Zeyve köyü (1518) tarihli tahriri defterine göre köyde yaşayanlar
1-Hüseyin Ali b. Halil 2- Mahmud b. Halil 3- Hasan b. Halil 4- Kalen-der b. Abdullah 5- Mahmud b. Piri 6- Süleyman b. Ömer 7- Abbas b. Han Ömer 8- Şeyh Yusuf b. Mârbân? 9- Osman b. Pilten? 10- Gün (Güven) Ali b. Gün Ömer 11- Şeyh Cihan b. Şeyh Hasan 12- Tahir b. Şeyh Hasan 13- Abdul b. Şeyh Hasan 14- Şeref b. Tahir 15- Şah Hüseyin b. Şeyh Hasan 16- Seydi b. Şeyh Hasan 17- Abdulgâfir? b. Pir Sâbur? 18- Seyyid b. Hüseyin 19- Ömer b. Mehmed Kaplan 20- Ömer Hayra? 21- Şeyh Hasan Şeyh Davud (veya) Dürer? 22- İbrahim Gediz? 23- Ömer Hüseyin b. Küçük 24- Osman b. Nevfel 25- İsmail b. Mehmed 26- Hasan b. Sûrbet? 27- İbrahim b. Abdullah 28- İbrahim b. Kızıl Osman 29- Hacı b. Pir Zeynel? 30- Yusuf b. Mehmed Kalfalı? 31- Hüseyin b. Gir Hasan 32- Hüseyin b. Hacı Musa 33- Hüseyin b. Sultan 34- İbrahim Hâcir? 35- Halil b. İbrahim 36- Hüseyin b. Sinâ? 37- İsmail b. Gül Bebek 38- Mehmed b. Ahi 39- Bubu b. Kalender Bey 40- Hüseyin b. Seydi 41- Hamza b. Şeyh Abdullah 42- Dedo b. Davud 43- Süleyman b. Sal? Hasan 44- Mehmed b. Uzun Mehmed 45- Hasan b. Mahmud 46- Hamza b. Surbet? 47- Mehmed b. Ali 48- Hamza b. Ali 49- Şeyh Osman b. Kerem Mehmed 50-Hüseyin b. Osman 51- Hamza b. Osman 52- Davud b. Mehmed 53- Ali b. Küçük Hasan 54- Bekir b. Kızıl Osman 55- Halil b. Hüseyin Ali 56- Hıdır b. Süleyman 57- Ömer b. Süleyman 58- Mehmed b. Süleyman 59- Ali Dost b. Şeyh Yusuf 60- Halil b. Osman 61- Halil b. Ömer 62- Hamza b. Hüseyin 63- Hıdır b. Mehmed 64- Hüseyin b. Divli? 65- Şeyh Huber? b. Şeyh Hüseyin 66- Mehmed b. Şeyh Hasan 67- Hıdır b. Kerrâr 68- Davud b. Kerrâr 69- Yar Ali b. Hüseyin Ali 70- İlyas b. Süleyman 71- Hamza b. Abbas 72- Bekir b. Abbas 73- Cafer b. Şeyh Yusuf 74- Abbas b. Şeyh Yusuf 75- Hıdır b. Osman 76- Süleyman b. Osman 77- İbrahim b. Şeyh Osman 78- Şeyh Hasan b. Şeyh Osman 79- Ali b. Süleyman 80- İbrahim b. Bağ Süleyman? 81- Abdul b. Tahir 82- Hasan b. Pir Timur 83- Abdülmecid b. Ramo 84- Bekir b. Mehmed 85- Hamza b. Diveli 86- Hacı Gediz? nâm 87- Mahmud b. Gediz 88- Yusuf b. Osman 89- Hasan b. Mehmed 90- Hamza b. Gül Bey 91- Hamza b. Mahmud
Veldeş demek oğlu anlamına geliyor.
Zaviye-i Hersini (Zeyve) Köyü (1566). Tarihli tahrir defter kayıtlarına göre köyde yaşayanlar
1-Hamza b. Uhrasal (Ödesal)? 2- Ali veledeş 3- Mahmud birâder 4- Mahmud Uhrasal (Ödesal)? 5- Kalender veledeş 6- Hüseyin b. Hıdır 7- Bello b. Uhrasal (Ödesal)? 8- Halil birâder 9- Mânâd (Bâyâd) veledeş 10- İbrahim birâder 11- Hasan b. İbrahim 12- Şeyh Emir Şeyh nâm 13- Ali b. Şah Kulu 14- Hüseyin birâder 15- Baydar? b. Şeyh nâm 16- Mamuk b. Şah Hüseyin 17- Halil veledeş 18- Ali birâder 19- Abdul birâder 20- Mehmed birâder 21- Ali b. Mehmed 22- Abdul birâder 23- Mamuk birâder 24- Hasan birâder 25- Yusuf b. İbrahim 26- Musa birâder 27- Süleyman birâder 28- Abdul b. İsmail 29- Şah Hüseyin birâder 30- Ali b. Sancâr? 31- Cafer? veledeş 32- Abdul birâder 33- Misafir veledeş 34- Hasan b. Niyaz 35- Hasan b. Abdul 36- Hüseyin b. Kalender 37- Musa b. Kalender 38- Şeyh Hasan b. Hacı 39- Ali b. İsmail 40- Yusuf b. Memi 41- İbrahim b. Hacı 42- Cihanbeğ birâder 43- Hâlo b. Mehmed 44- Mehmed veledeş 45- Ali b. Hamza 46- Halil b. Yusuf 47- Şah Hüseyin birâder 48- Hasan b. Halil 49- Mehmed b. Memi 50- Hacı birâder 51- Yusuf b. Osman 52- Raso? birâder 53- Hüseyin birâder 54- Halil birâder 55- Cafer b. Hacı 56- Hacı b. Hasan 57- İbrahim b. Hacı 58- Ali b. Pir Ömer 59- Hüseyin birâder 60- Abdul veledeş 61- Tevelli b. Ali 62- Halil b. Kara Göz 63- İbrahim veledeş 64- Yusuf b. Mehmed 65- Musa birâder 66- Kalender b. Yusuf 67- Ahmed b. Süleyman 68- Mahmud birâder 69- Hıdır b. Ali 70- Mahmud b. İlyas 71- İbrahim Beg 72- Hamza b. Veli 73- Hacı b. Davud 74- Ali veledeş 75- Hıdır b. Davud 76- Sâbid b. Harun? 77- Fazlı birâder 78- İbrahim b. Ali 79- Hamza birâder 80- Musa birâder 81- Hıdır birâder 82- Mehmed b. Abdul 83- İsmail birâder 84- Hacı birâder 85- Hıdır b. Pir Hekim 86- Mahmud birâder 87- Davud b. Hacı 88- Ali birâder 89- Yusuf veledeş 90- Hamza b. Hacı 91- Musa b. Yusuf 92- Halil birâder 93- Hacı birâder 94- Emrek b. Hüseyin 95- Mahmud b. Hüseyin 96- Halil birâder 97- Cihanbeğ b. Hıdır 98- Maksud birâder 99- Yusuf b. Baba Kulu 100- Hüseyin birâder 101- Mehmed b. İsmail 102- Hasan birâder 103- Hıdır birâder 104- Memi veledeş 105- Kâbûl birâder 106- Hasan birâder 107- Yusuf b. İsmail 108- Hamza veledeş 109- Sevdik? b. İsmail 110- Hamza birâder 111- Mahmud b. Ali 112- Hüseyin b. Nebi 113- Bello birâder 114- Hıdır b. Hamza 115- Hamza veledeş 116- Hüseyin b. Devlet? 117- Mehmed veledeş 118- İbrahim birâder 119- Cihanbeğ b. Pir Ömer 120- Hub birâder 121- Ali b. Hasan 122- Mahmud veledeş 123- Tevelli b. Hasan 124- Hamza birâder 125- Hacı b. Hasan 126- İbrahim birâder 127- ‘Amûk b. Kulu 128- Hüseyin b. Hasan 129- Yusuf b. Mahmud 130- Hamza birâder 131- İlyas birâder 132- Fazlı? birâder 133- İbrahim veledeş 134- Musa b. Bestam 135- İbrahim veledeş 136- Halil b. Şeyh Ahmed 137- Hamza birâder 138- Hasan birâder 139- Şah Hüseyin b. Hasan 140- Cafer veledeş 141- İsmail Hasta? 142- Nasır birâder 143- Hasan birâder 144- Ali b. Elvend 145- Kâlo veledeş 146- Hasan b. Ali 147- Mahmud birâder 148- Hüseyin birâder 149- Ali b. Osman 150- Musa birâder 151- Abdul veledeş 152- Hüseyin b. Musa 153- Hacı b. Osman 154- İbrahim b. Kâlo 155- Mahmud b. Şeyh Hub 156- Halil b. Hamza 157- Mahmud birâder 158- Yusuf b. Bektaş 159- Abdul veledeş 160- Hamza b. Seydi 161- Şah Hüseyin veledeş 162- Hıdır b. Yusuf 163- Ali b. Kork? 164- Mahmud b. Ali 165- Hüseyin b. Kâv? 166- Hasan birâder 167- Mahmud birâder 168- Davud b. Hıdır 169- Musa birâder 170- Gerd birâder 171- Cihanbeğ b. Seyyid 172- Hasan veledeş 173- İlyas b. Hamza 174- Halil veledeş 170a. 175- Hüseyin b. Kuru Boğaz 176- Mehmed b. Gönen? 177- Ali birâder 178- Hıdır birâder 179- Mehmed b. Hüseyin 180- Süleyman b. Hıdır 181- Abbas birâder 182- Mahmud birâder 183- Hasan birâder 184- Hıdır b. Yusuf 185- Hamza veledeş 186- Seyyid birâder 187- Yusuf b. Hamza 188- Şah Emir b. Kalender 189- Hâbil b. İlyas 190- İlyas b. Süleyman 191- Cafer veledeş 192- Cihanbeğ b. Şah Hüseyin 193- Şeyh Emir birâder 194- Mahmud birâder 195- Abbas b. Hamza 196- Mehmed b. Süleyman? 197- İlyas birâder 198- Hüseyin veledeş 199- Hıdır b. İbrahim 200- İlyas birâder 201- Ali b. Cafer 202- Rabûk? birâder 203- Hasan birâder 204- Mahmud b. Hulûk? 205- Şah Hüseyin veledeş 206- Şah Hüseyin b. Hacı 207- Hacı veledeş 208- Hüseyin b. Mamik (Hamik)? 209- İbrahim b. Mahmud 210- Ali b. İbrahim 211- Mehmed birâder 212- Halil birâder 213- Hıdır b. Timur 214- Pirî birâder 215- Hasan veledeş 216- Mehmed b. Hıdır 217- Hâko b. Piri 218- Nasır birâder 219- Şâhî veledeş 220- Hacı b. Satıl-mış? 221- Hüseyin birâder 222- Mehmed b. Rahmo? 223- Yusuf veledeş 224- Mehmed b. Reşâd? 225- Hasan b. Süleyman 226- Süleyman birâder 227- Hasan b. Mehmed 228- Şeyh Emir b. Mehmed 229- Hamza b. ‘Abdul 230- Abdul veledeş 231- Hacı b. Abdul 232- ‘Amûk b. Hacı 233- Şeyh Emir birâder 234- Yusuf b. Abdul 235- Yusuf b. Şeyhi 236- Cihan Beg veledeş 237- Kürd Ali Kürdî 238- İbrahim veledeş 239- Hüseyin veledeş 240- Şeyhi b. Yusuf-ı diğer 241- Memi birâder 242- Hıdır b. Kâv? 243- Hüseyin Ali birâder 244- Ali b. Hamza 245- Mehmed birâder 246- Derviş Balu b. Ali 247- Seydi Han birâder 248- Yusuf b. Pir Ahmed 249- Pir Ahmed b. Hamza 250- Hamza b. Pir Ahmed 251- Abdul b. Şeyh Mehmed 252- Musa veledeş 253- Yusuf birâder 254- Hamza birâder 255- Pir Ahmed b. Misafir 256- Hamza birâder 257- Musa b. Yusuf 258- Yusuf veledeş 259- Hacı b. Musa 260- Hüseyin birâder 261- Hüseyin b. Hacı 262- Hıdır b. Hüseyin 263- Hüseyin veledeş 264- İlyas b. Yusuf 265- Halil b. Yusuf 266- Abdul b. Hasan 267- Yusuf veledeş 268- Hıdır birâder 269- Yakub b. Hasan 270- Mehmed birâder 271- Hasan b. İbrahim 272- Halil b. Yusuf 273- Yusuf veledeş 274- Hacı birâder 275- Hacı b. Memi 276- Hıdır b. Memi 277- Musa b. Şah Hüseyin 278- Cafer veledeş 279- Mehmed birâder 280- Şeyh Hasan birâder 281- Kalender birâder 282- İbrahim b. Şah Hüseyin 283- Yusuf birâder 284- Hacı birâder 285- Yusuf b. Timur 286- Cafer veledeş 287- Şah Hüseyin birâder 288- Mahmud birâder 289- Süleyman b. Mahmud 290- Hamza birâder 291- Abbas birâder 292- İbrahim b. Cihanbeğ 293- Halil birâder 294- Hüseyin veledeş 295- İbrahim b. Musa 296- Hüseyin veledeş 297- Hüseyin birâder 298- Hıdır birâder 299- Abdul birâder 300- Halil b. Musa 301- Hasan veledeş 302- Abdul veledeş 303- Hamza b. Hüseyin 304- Mehmed veledeş 305- Ali birâder 306- Yusuf birâder 307- Hıdır b. Hamza 308- Süleyman b. Mehmed 309- Mehmed veledeş 310- Timur b. Hasan 311- Ali birâder 312- Hamza birâder 313- Dostu b. Hasan 314- Hüseyin b. Musa 315- Mehmed veledeş 316- Mehmed b. Musa 317- İbrahim veledeş 318- Mahmud birâder 319- Musa b. Hamza 320- Misafir b. İbrahim 321- Şeyh Hasan b. Cihanbeğ? 322- Şah Hüseyin b. Cihanbeğ 323- Hacı b. Süleyman 324- Mahmud veledeş 325- Hacı b. Misafir 326- Arardin? veledeş 327- Hüseyin b. Abdul 328- Yusuf birâder 329- Şeyh Hasan b. Musa 330- Yusuf birâder 331- Musa birâder 332- Mehmed b. Şadi 333- Kara veledeş 334- Halil b. Şadi 335- Hamza b. Halil 336- Mahmud birâder 337- İbrahim b. Küçük 338- Mahmud b. Misafir 339- Seydi Ahmed birâder 340- Davud b. Seydi Ahmed 341- Hasan b. Hacı 342- Hacı veledeş 343- Davud veledeş 344- Hıdır birâder 345- Hamza b. Hacı 346- Halil b. Hacı 347- Hacı veledeş 348- Hasan b. Hacı 349- Abbas birâder 350- Hamza birâder 351- Hamza b. Osman 352- Yusuf veledeş 353- Mahmud b. Reşad? 354- Hacı veledeş 355- Şaban b. Hamza 356- Hıdır birâder 357- Yusuf birâder 358- Halil birâder 359- Timur b. Hacı 360- Hüseyin birâder 361- Hüseyin b. Ali 362- Yusuf veledeş 363- Yusuf b. Ali 364- Hüseyin b. Ali 365- Şah Hüseyin veledeş 366- Hüseyin birâder 367- Şeyh Davud 368- Cihan Beg birâder 369- Hamza veledeş 370- Hıdır b. Davud 371- Hasan veledeş 372- Hacı birâder 373- Cihan Beg b. Hasan 374- Hasan veledeş 375- Mahmud birâder 376- Maksud b. Mahmud 377- Mehmed Güran 378- Mansur b. Sultan Ahmed 379- Hamza veledeş 380- Nasır birâder 381- Mehmed b. Kalender 382- Kasım birâder 383- Hacı b. Halil? 384- Hasan b. Ali Dost 385- Hüseyin birâder 386- Ali veledeş 387- Mahmud b. Ferruh 388- Şâhî birâder 389- Hacı b. Mahmud 390- Musa veledeş 391- Ali Dost b. Yusuf 392- Cafer birâder-ı o 393- Şeyh Emir birâder-i diğer 394- Zikri b. Mahmud 395- Hüseyin b. Şeyh eddin 396- Abdul b. Hüseyin 397- İbrahim b. Danişmend 398- Hıdır veledeş 399- Hıdır b. Şeyh Halil 400- Hacı birâder 401- Hüseyin b. Ali Dost 402- Hıdır birâder 403- Hacı b. Ahmed 404- Pare veledeş 405- Hüseyin birâder 406- Hacı b. Hüseyin.
1518 tarihli tahrir defter kayıtlarına göre zeyve köyünde yaşayan kişi sayısı sadece erkekler 91 kişi 1566 yılı tahrir defterine göre de 406 erkek kişi yaşamaktaydı.
Herdi Köyü (1518) tarihli tahrir defterine göre köyde yaşayanlar
Davud b. Hacı Mehmed 2- Hüseyin b. Mehmed 3- Mahmud b. Mehmed 4- Mehmed b. Ömer 5- İlyas b. Yunus 6- Şeyh Hasan b. Kör Hamza 7- Mehmed b. Abbas 8- Osman b. Hanbeg? 9- Belo b. Yunus 10- Yunus birâderzâde-i Belo 11- Süleyman b. Mireli? 12- İskender b. Beruf (Yaruk)? 13- Osman b. Hanbeg? 14- Bubu b. Hamza 15- Davud b. Nânûk (Tânûk) 16- Mehmed b. Begbeg? 17- Begbeg? b. Mamo 18- Mehmed b. Mâdik 19-Mehmed b. Mervân? 20- Hamza b. Mervân 21- Halil b. Hacı Sultan 22- Hamza b. Hacı Sultan 23- İsmail b. Ahi 24-Hüssâm b. Şaban 25- Davud b. Şaban 26- Mehmed b. Şaban 27- Ali b. Tevekkül 28- İbrahim b. Mirmirân? 29- Mehmed b. Pir Hasan 30- Mehmed b. Nevfel 31- Mehmed b. Hüseyin 32- Hıdır b. Ömer 33- Abbas b. Yunus 34- Hamza b. Yunus 35- Süleyman b. Şeyh Hasan 36- İbrahim b. Şeyh Hasan 37- Mahmud b. Abbas 38- Hüseyin b. Abbas 39- Cavid b. Mervân 40- Mehmed b. Mervan 41- Yusuf b. Pir Sevâk 42- Hasan b. Dok (Dof)? 43- Hasan b. Mireli? 44- Mahmud b. Hamza 45- Davud b. Tevekkül 46- Mehmed b. Mervan? 47- Hıdır b. Sâk 48- Musa b. Sâk 49- Hıdır b. Davud 50- Tevekkül b. Pir Hasan 51- Osman b. Mervan 52- Musa b. Ahi.
Herdi Köyü (1566). tarihli tahrir defterne göre köyde yaşayanlar
1- Memo b. Kebek (Kek)? Ali 2- Halil b. Musa 3- İsmail birâder 4- Cafer birâder 5- Hüseyin b. Kebek? Ali 6- Hıdır veled 7- Cafer b. Ali 8- Süvar b. Yusuf 9- Cihan Beg b. Ali 10- Hasan birâder 11- Ali veled 12- Haydar birâder 13- Kubad birâder 14- Rüstem birâder 15- Şah Ali b. ‘Âlûg? 16- Hüseyin birâder 17- Velihan birâder 18- Nur Ali birâder 19- Demurtaş birâder 20- Cihanbeğ b. ‘Âlûg21- Kalender veled 22- Garib birâder 23- Musa birâder 24- Hüseyin birâder 25-Kubad birâder 26- Hüseyin b. Davud 27- Süleyman Han (Can) 28- Mahemd b. Ali 29- Halil birâder 30- Yusuf b. Kulu 31- Ali birâder 32- İmam birâder 33- Kalender birâder 34- Mehmed birâder 35- Mahmud b. Garib 36- Hasan veled 37- Yusuf b. Garib 38- İsmail birâder 39- veled-i veled 40- Abbas b. Hasan 41- Mehmed birâder 42- Memo b. Hüseyin 43- Hamza b. Kubad 44- veled-i veled 45- Bekir b. Hüseyin 46- Süvar b. Seydi 47- Şeyhi veled 48- Molla Ali b. Seydi 49- Mahmud birâder 50- Musa b. İsmail 51- Abbas b. Hasan 52- Şeyh Emir birâder 53- Cafer b. Dostu 54- Şah Hüseyin b. Alûd (Mâlûd)? 55- Cihanbeğ veled 56- Yusuf birâder 57- Musa b. Harik? 58- Hamza veled 59- Hamza b. Osman 60- İbrahim birâder 61- Hıdır birâder 62- Hamza b. Yusuf 63- Ali b. Mahmud 64- Hüseyin veled 65- Hıdır birâder 66- İbrahim b. Dağ Hüseyin 67- Halil birâder 68- Hüseyin birâder 69- Süleyman birâder 70- Abbas birâder 71- Ali b. Ömer 72- Seydi birâder 73- İsmail birâder 74- Halil birâder 75- Hasan? b. Ömer 76- Hamza veled 77- Kâlo birâder 78- Abbas birâder 79- Abdul b. Ömer 80- Hüseyin birâder 81- İbrahim birâder 82- Mahmud birâder 83- Ali b. Molla Hüseyin 84- Hıdır veled v. 175a. 85- Davud birâder 86- İbrahim birâder 87- Mehmed b. Mehdi 88- Seydi birâder 89- Maksud birâder 90- Hasan birâder 91- Cafer b. Molla Hasan 92- Süleyman b. Merke? 93- Hüseyin birâder 94- Hacı b. Merke? ) 95- Ali birâder 96- Dostu birâder 97- Hüseyin birâder 98- Memo birâder 99- Mehmed b. Yusuf 100- Hüseyin birâder 101- Hıdır birâder 102- Sultan veled-i Mahmud 103- Memo birâder 104- Memo veled-i Kasım 105- Hüseyin birâder 106- Ali b. Mahmud 107- Mehmed birâder 108- Davud birâder 109- Hüseyin b. Memo 110- Yusuf birâder 111- Misafir nam 112- Ali veled 113- Abbas birâder 114- Yusuf Rum? 115- Sayyâd Beg b. Yusuf 116- Abbas birâder 117- İbrahim birâder 118- Hamza veled 119- Davud Beg b. Yusuf 120- Hıdır b. Helâk? 121- Hüseyin birâder 122- Hacı b. Dûsâr (Devsâr)? 123- Ali birâder 124- Cihanbeğ b. Süleyman 125- Mehmed birâder 126- Musa birâder 127- Şah Hüseyin b. Delü 128- Halil b. Bâmûl? 129- Ahmed veled 130- Mahmud birâder 131- Yusuf b. Hüseyin 132- Ali birâder 133- İbrahim birâder 134- Hamza b. Hanbeg (Canbeg) 135- Molla İsmail b. Hanbeg 136- Bilal b. Musa 137- Musa veled 138- Abbas birâder 139- Ahmed ‘Acem 140- İsa b. Matar 141- Yusuf b. Giray 142- Hasan b. Kalender 143- Şehverdi birâder 144- İlyas birâder 145- Na‘ad? Ali 146- Süleyman b. Musa 147- Hasan b. Dûmek (Dömek)? 148- Hamza birâder 149- Ali birâder 150- Mehmed b. Molla Davud 151- Timur Hıdır b. Küçük 152- Abbas birâder 153- İsmail b. Nevfel 154- Şehkulu veled 155- Yusuf birâder 156- Kulu b. Gazi Hıdır 157- Şah Hüseyin veled 158- Hıdır birâder 159- Veled-i birâder 160- Beyâzıd b. Gül 161- veled-i veled 162- Mehmed b. Gülgül 163- Nazar Ali nam 164- veled-i veled 165- Hacı Hasan b. Kubad 166- Hıdır birâder 167- Yusuf birâder 168- Dostu? birâder 169- Seydi b. Hamza 170- Sefer birâder 171- Ali (bint.) Fatma 172- İbrahim veled 173- Süleyman birâder 174- Misafir b. Haydar v. 175- İlyas b. Karalu 176- veled-i veled 177- Hamza birâder 178- Abbas birâder 179- Memo b. Kara Hıdır 180- Halil birâder 181- Halil b. İbrahim 182- Şeyhi veled nam 183- Davud veled 184- Mehmed b. Halil 185- Garib birâder 186- Halil b. Kulluk 187- Cihanbeğ veled 188- İbrahim b. Atası 189- veled-i veled 190- Budak b. Güvendik 191- Davud birâder 192- Hacı b. Memo 193- Halil veled 194- Mahmud birâder 195- Memo b. Altuğ? 196- Veled-i birâder 197- Hıdır b. Davud 198- Hâbil b. Simek? 199- İsmail veled 200- Veled-i birâder 201- Bilal b. Hüseyin 202- İlyas veled 203- Hasan birâder 204- Musa b. Halil 205- Abbas veled 206- İlyas birâder 207- Davud b. Kâlo 208- İsmail birâder 209- Hüseyin b. Kâlo 210- Mahmud b. Salih 211- İlyas birâder 212- Davud birâder 213- Hüseyin b. Süleyman 214- Hıdır birâder 215- Cafer? birâder 216- Halil Ahi 217- İbrahim birâder 218- veled-i veled 219- Hacı Hasan b. Abbas 220- Hıdır birâder 221- Yusuf birâder 222- Hüseyin b. Mahmud 223- Mahmud b. Hûlûk? 224- Hüseyin birâder 225- veled-i veled 226- Yusuf b. Bali 227- Cihanbeğ birâder 228- Davud b. İsmail 229- Hıdır birâder 230- Musa b. Dost? 231- Sâkil nâm 232- veled-i veled 233- Raso nâm 234- Hıdır b. Ali 235- Hacı Hasan birâder 236- Hüseyin birâder 237- Kâlo b. Kâmûl 238- Davud birâder 239- Hüseyin birâder 240- Mehmed b. İbrahim 241- Abbas birâder 242- Hıdır b. Kulâd (Kolat)? 243- Hasan b. Budak 244- Veled-i birâder 245- Hasan b. Erkevûn 246- İbrahim veled 247- Miskin b. Ertut? 248- veled-i veled 249- İlyas b. Haydar 250- Mehmed birâder 251- Ali b. Güllâc 252- Ali b. Makâl? 253- Halil birâder 254- Durak (Torak) birâder 255- Mahmud b. Mâtur 256- Hasan veled 257- Cafer b. Geru (Gerev) 258- Hacı b. Mâtur 259- Ali veled 260- Şah Hüseyin b. Mâtûr 261- Şah Ali birâder 262- Musa birâder 263- İlyas b. Mamâtur (Mâtur) 264- Hasan birâder v. 265- Davud birâder 266- Mahmud b. Kervân 267- Yusuf veled 268- Raso b. İbrahim 269- Abbas b. Cihanbeğ 270- Kasım b. Kervân 271- Maksud birâder 272- Hamza veled 273- Delü birâder 274- Ali b. Süleyman 275- veled-i veled 276- Memo birâder 277- Süleyman b. Ali 278- Hıdır b. Kervân 279- Şah Hüseyin birâder 280- Hasan birâder 281- Şah Ali birâder 282- Halil birâder 283- Mir Beg (Mirik)? b. Mir Abbas 284- Yusuf b. Halil 285- İbrahim birâder 286- Ali birâder 287- veled-i veled 288- Hamza b. Kervân 289- Ali veled 290- Mehmed birâder 291- İbrahim b. Osman 292- Süleyman veled 293- Kalender b. İbrahim 294- Veled-i birâder 295- Halil b. Murad 296- Ali b. Hüseyin 297- Veled-i birâder 298- Hacı b. Haydar 299- Mahmud b. Bulgân 300- Yusuf veled 301- Yusuf Rakk? 302- Hıdır veled 303- Veled-i birâder 304- Halil birâder 305- Ahmed b. Dasil? 306- Hub veled 307- Mahmud birâder 308- Abbas b. Harun 309- Harun veled 310- Hasan birâder 311- Habil b. Bârhik? 312- Uğurlu birâder 313- Hüseyin Ali birâder 314- Mehmed Müsellemlü? 315- Şeyh Hasan birâder 316- Veled-i birâder 317- Şehverdi b. Saruhan 318- Ali Nazar birâder 319- İsmail birâder 320- Abbas b. Dostu? 321- Ali birâder 322- İbrahim b. Kebek (Kenek) 323- Yusuf birâder 324- Kulu b. Dede 325- Veledi o 326- Cihanbeğ b. Bâlûr 327- Hacı veled 328- İbrahim b. Bâkûr? 329- Hamza b. İsmail 330- Dost b. İlyas 331- Hüseyin b. Mâmûk 332- Hacı b. Hanik? 333- Ebu’l-Hayr veled 334- Yakub b. Hasan 335- Ali birâder 336- Şah Hüseyin birâder 337- Mahmud birâder 338- İsmail b. Şit 339- Hüseyin b. Kurd Beg 340- Bilal veled 341- Halil b. Yusuf 342- Şah Hüseyin b. (okunmuyor) 343- Dede? birâder 344- Bubu birâder 345- Seydi birâder 346- Yusuf b. Habil 347- veled-i veled 348- Hanik? b. Sakâl? 349- Memo birâder 350- Hasan birâder 351- İlyas birâder 352- Mehmed b. Hıdır Sakal 353- Kâlo b. Yusuf 354- Musa birâder v. 355- Memo birâder 356- Veled-i birâder 357- Mehmed b. İsa 358- Davud Murad b. Mehmed 359- Raso b. Memo 360- Molla Halil birâder 361- Maksud birâder 362- İbrahim b. Hamza 363- İlyas b. Molla Dede 364- Memo b. Abbas 365- İbrahim b. Hacı Hasan 366- Musa veled 367- Ali b. Hacı Hasan 368- veled-i veled 369- Yusuf Hasan b. Hacı Hasan 370- Süleyman b. Hüseyin 371- Veled-i birâder 372- Hıdır b. Gerd Beg 373- Yusuf veled 374- Mehmed b. Kork 375- Hamza birâder-i Abdal? 376- veled-i veled 377- İsmail b. Pertev 378- Pertev veled 379- Kâlo birâder 380- Musa birâder 381- Hasan b. Pertev 382- Murad veled 383- Memo b. Mir Ahmed 384- Halil veled 385- Mehmed birâder 386- Veled-i birâder 387- Mahmud b. Halûs? 388- veled-i veled 389- İbrahim b. Mir Ahmed 390- Abdul b. Hâlûs 391- Davud Mehmed 392- Şaban veled 393- Hüseyin Okçu 394- Mehmed veled 395- Abbas birâder 396- Davud b. Misafir 397- Ali veled 398- Şah Kulu birâder 399- Nur Ali birâder 400- Hasan birâder 401- Misafir birâder 402- Cihanbeğ b. Şaban 403- Misafir birâder 404- Dostu? birâder 405- Abdul veled 406- veled-i birâder 407- Memo b. Şaban 408- Mehmed veled 409- Hasan b. Şaban 410- Hıdır veled 411- Ali b. Hıdır 412- Hıdır b. Şaban 413- Şehverdi birâder 414- Hüseyin b. Şaban 415- Ali b. Hasan 416- veled-i veled 417- Şah Ali b. Şaban 418- Hıdır veled 419- İbrahim b. Hâsib 420- Ali birâder 421- Haso (Hüso) birâder 422- Mehmed birâder 423- Hasan birâder 424- Haso (Hüso) b. Pir Dire? 425- Seydi birâder 426- Mehmed b. Hasan 427- Veled-i birâder 428- Cihanbeğ b. Mehmed 429- Memo birâder 430- Musa b. Hanbeg 431- Mehmed birâder 432- İsmail birâder 433- Hüseyin b. Ali Kulu 434- Veled-i birâder 435-Mehmed b. Ali 436- İsa b. Hasan Piri 437- Nasır birâder 438- Ali b. Haydar Pâ 439- Cihanbeğ b. Hüseyin 440- Veled-i birâder 441- Mürsel b. Mehmed 442- İlyas b. İskender 443- Hamza b. Gürbeg 444- veled-i veled v. 445- Kalender b. Dekik 446- Ali birâder 447- Ali b. Kerev (Geru)? 448- veled-i veled 449- Hüseyin birâder 450- Abdul b. Miro? 451- Bahri b. Nasır 452- Abbas b. Musa 453- Hasan birâder 454- Şah Hüseyin b. Kara Yusuf 455- Nasır veled 456- Hamza birâder 457- Misafir b. Kara Yusuf 458- Hüseyin b. Sefer Beg? 459- Yusuf veled 460- Halil veled 461- Mehmed b. Şehkulu 462- Mahmud b. Sefer Beg 463- Hüseyin birâder 464- Yusuf b. Mir Sefer Beg? 465- Cihan Beg birâder 466- Şah Hüseyin b. Nur Beg 467- Ali veled 468- Nur Ali b. Gür Beg 469- Kalender birâder 470- İmam birâder 471- Seydi b. Gür Beg 472- Hıdır veled 473- Cavid b. Ali 474- Mehmed birâder 475- Hüseyin birâder 476- İsmail b. Güdâve (Güdâbehe)? 477- İbrahim birâder 478- Hacı Hasan birâder 479- Yusuf b. Şaban 480- Halil birâder 481- Ali b. Gûne 482- Halil birâder 483- Hamza birâder 484- Mehmed b. Abbas 485- Veled-i birâder 486- Hüseyin b. Nevsel? 487- Abdul birâder 488- Hüseyin b. Gûne 489- Hamza veled 490- İsmail Gûne 491- Davud birâder 492- Hasan b. Gûne 493- Yusuf veled 494- Mehmed Kehrelü 495- Ali veled 496- Seyhan Ali nâm 497- Ali b. Kulu 498- Mahmud birâder 499- Hasan birâder 500- Halil b. Pir İsmail 501- Hüseyin b. Pir Dürek 502- Şah Ali veled 503- Dello birâder 504- Abbas birâder 505- Hacı b. Osman 506- Abdul veled 507- Misafir Çelebi veled 508- Şaban birâder 509- Memo b. Severim 510- veled-i veled 511- Hüdaverdi b. Şah Hüseyin 512- Memo birâder 513- Cihanbeğ birâder 514- Hüseyin b. Viran (Veren) 515- Yusuf veled 516- Ali b. Viran (Veren) 517- Hacı birâder 518- Hamza b. Mehmed 519- Yusuf b. Gerler? 520- Ali Bâbillü? 521- İbrahim birâder 522- Yusuf birâder 523- Abbas birâder 524- Mahmud b. Piri 525- Hüseyin birâder 526- veled-i veled 527- Hıdır b. Haydar 528- Ali b. Sıddık 529- Hıdır veled 530- İsa birâder 531- Hasan b. Sıddık 532- Hamza b. Abbas 533- Ali veled 534- Hasan birâder v. 177b. 535- Ali b. Abbas 536- Veli birâder 537- Hıdır birâder 538- Yusuf birâder 539- Ali b. Pir Hub 540- veled-i veled 541- Pir Hasan b. İsmail 542- Mahmud birâder 543- Yusuf b. İbrahim 544- Cihanbeğ b. Hıdır 545- Canyar (Hanyar)? birâder 546- Abbas birâder 547- Mehmed b. Hüseyin 548- Hamza birâder 549- Hamza b. Şeyhik 550- Abbas veled 551- Hasan b. Şeyh İsmail 552- veled-i veled 553- Ali b. Nevşekûr? 554- veled-i birâder 555- Ali b. Sadık 556- Mehmed birâder 557- İbrahim birâder 558- Hüseyin b. Şeyh Yusuf 559- Mehmed veled 560- Hasan b. Şeyh Yusuf 561- Süleyman veled 562- Cihanbeğ bireder 563- Mehmed b. Pir Beg 564- Ali Hasan birâder 465- Hıdır b. Dinâr 566- Hüseyin b. Molla Davud 567- Hıdır birâder 568- Hıdır b. Hacı İmam. ***(10)
10) Bu belgeyi daha önce Doç.Dr. Mehmet Salih ERPOLAT Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
1518 tarihli tahrir defter kayıtlarına göre herdi köyünde yaşayan kişi sayısı sadece erkekler 52 kişi 1566 yılı tahrir defterine göre de 568 erkek kişi yaşamaktaydı.
Şeyh Musa (Hevrani) Herdi’nin biyografisi daha önce elime geçen musa havri seceresini incelediğimizde bağdatdan Kerbelelaya mağarada bir müdet yaşadığı daha sonra Nusaybine oradan Roha (Urfaya) Urfadan Kudüse oradan Mekke Medine Taybe yakınlarında Fırat nehrini geçerek Herdiye geldiğini görüyoruz. (Diyarbakır eyaleti büyük bir coğrafya ) Musa herdi Hz. Muhammed’in torunu ve Hz. Ali’nin oğlu olan Hz. Hüseyin’in neslinden bir “Seyyid” olduğu seceresinde anlıyoruz ayrıca seyyid olduğunu (HŞS, nr. 396: 168/3) ve zaviyesinin de Kadirî tarikatına tahsis edildiğini 1312 ( 1894-1895) Tarihli Ma‘muratü’l-aziz Vilayet Salnamesi, s. 25.
Diyarbakır eyalet haritası
Bu harita tr.wikipedia.org/wiki/Diyarbekir_(eyalet) adresinden alınmıştır.
Taybeh şerhri için kısa bir bilgi vereyim Cumhur başkanlığı Osmanlı arşivi DH.H 35 – 24 kayıtlı hicri 24 Zilhicce 1330 tarih miladi 4 Aralık 1912 tarihli belge ile Suriye’nin Havran sancağında Sema mezraasının Misfere ve Taybe karyelerine ait olduğu mezkur karyelerin vergilerini verdiği fakat sancak muhasebecisinin ilgili defteri iptal ederek, mezraanın boş olduğunu iddia ettiğine dair Abdürrezzak ez-Zaibi tarafından Dahiliye Nezareti’ne gönderilen telgraf.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
HEVRİ, HERDİ, veya HAVRANİ mahlisi yada lakabına geri dönecek olursak Sufilik mahlasi olarak Musa Hardi (Havrani) ise da "HEVRANİ lakabıyla da anılıyor. Musa hevrani yani havranlı musa anlımana gelen lakabda buradan almış olma ihtimali vardır. Musa hevri seceresinde Taybeh kenti havaran hepsinin bir arada olaması havri lakabını sonrada herdiye gelmesi havri hardi diye geçmesi akıllara bunu getiriyor.
Hikayenin anlatıldığı şekli ile yorum yaptığımızda mısırdan buraya gelişi sultan yerine emirden yardım talep etmesi şu anlama geliyor musa herdinin yada havrinin herdiye seyahati memluklulerın harputa hakimiyeti döneminde olduğunu akla getiriyor.
.
Yine konumuz musa hevri veya herdi Hacı Hasan Babaya dönecek olursak Hacı Hasan Baba nın atası olan. Ancak Hevrani Lakabı yaptığı “HAVR” Rücu etmek dönmek, eksitmek, noksan etmek anlamındaki kelimeden geldiğinde söyleyebiliriz. Çünkü Musa havrani kadiri tarikatına mensup bir kişilik olduğu kesin bir bilgidir. Hz Alinin soyundan gelenler emevi zülümundan yada abasilerde iktidar ile çeşitli nedenlerden dolayı ters düşmeleri sonucu kaçarak çeşitli yerlerdeki beylere sığınarak yaşantılarının devam ettirmişler ve gelenek olarak alevi öğretisi Bektaşilik ile geldiklerini biliyoruz. O yüzden HAVR kelimesinden ehlisünnete geri dönüş anlamına gelen Havrani lakabını kullanma ihtimali vardır. Fakat bu ihtimal çok zayıfdır. Dolayısı ile havrani lakabının oradan geldiğini kesin söylememekle birlikte yaşadığı toplum içerisinde aldığı eğitim ve yeteneklerinden dolayı bazen lakap isimin önüne geçebiliyor.
Bir başka ihtimalde 1826 yalında II. Mahmut döneminde Evkaf-ı Hümayun Nezareti kuruluyor. Evkaf-ı Hümayun nezaretinin kurulmasıyla Şeyh Musa Herdi Vakfı da bu nezarete bağlanmıştır. Nereden herdi yerine havrani kullanıldığını bilemiyoruz burada yine tahmin yürütürsek muhtemelen ismin bu zamandaki telaffuz farklılığından kaynaklanmış olma ihtimalini doğuruyor.
Tarihi kaynakları incelediğimizde 401 NUMARALI ŞAM LİVÂSI MUFASSAL TAHRÎR DEFTERİ ( 942 / 1535 ) dönemine ait tahrir defterinde karşımıza şeyh Salim Havrani ve Burhanüddin bin Ahmed el-Havranî mülk ve vakıfları çıkmaktadır. Musa havrani daha sonrada herdi aşireti içinde yerleşkesi olduğundan dolayı sonradan Musa herdiye dönüşme ihtimali de vardır. O yüzden “HEVRANİ” HEVRAN lı anlamına gelen hevrani kelimesi ile de gelme ihtimali vardır. HEVRAN bu gün Suriye’nin güneyinde bir bölge. Doğudan Cebelidürûz, batıdan Şeria vadisi, kuzeyden Şam vadisiyle Lecâ platosu, güneyden Belkā arazisi ve Cebeliaclûn’la çevrili, sınırları kesin biçimde belirlenemeyen geniş bir bölgedir. Topraklarının bir kısmı kayalık ve engebeli olmakla birlikte hayvancılığa ve nispeten sık sayılabilecek yağışları ile tarıma elverişlidir. Dağların eteklerinden çıkan suların bir kısmı buharlaşmakta, bir kısmı ise küçük dereler halinde birleşerek Ürdün nehrinin kollarından Yermük’ü meydana getirmektedir. Dolayısı ile Musa havrani bu günkü anlamda havranlı Musa anlamında da kullanılabilme ihtimalide vardır. Elde bulunan belge ve bilgi kaynakları sınırlı olduğundan bu kaynakları ve bilgiyi ortaya koymak gerekiyor dolayısı ile kesin bir bilgi elimizde yoktur.
Havran miladi 634 yılında Hâlid b. Velîd kumandasındaki Busrâ’yı barış yoluyla fethedince bölge Müslümanların eline geçti ve ertesi yıl Dımaşk’ın da alınmasından sonra idarî ve askerî bakımdan buraya bağlandı. Havran Hulefâ-yi Râşidîn ve Emevî dönemlerinde ciddi kargaşalık geçirmemiştir. Abbasî döneminin başında Habîb b. Mürre el-Mürrî isyana kalkışmışsa da Halife Ebü’l-Abbas es-Seffâh’ın amcası Abdullah b. Ali tarafından bertaraf edilmiştir. Abbasîler döneminde Karmatîler’in saldırılarına maruz kalmış Selçuklu-Fatımi mücadelesine sahne oldu. Kudüs Kralı IV. Baudouin de 1182’de bölgeyi tahrip etti. Selâhaddin-i Eyyubi de Hittîn Savaşı öncesinde 583 (1187) ilkbaharında ordusunu Havran bölgesinde toplamıştı. 1244’te Hârizmli Beyler Havran’ın kuzeyini tahrip ettiler. Memlukler Moğolların Hükümdarı Mengü Hanın ölmesi ile Oğlu Hülağü geri çekilince 1259’da Bu fırsatı iyi değerlendiren Memlukler, kazandıkları Aynicâlût zaferiyle bölgedeki Moğol istilâsı sona ermiş oldu. (1260). Muhammed b. Kalavun, Dımaşk seferi sırasında kendisine yardımcı olan Havran halkının bu iyiliğini karşılık tahta çıkınca onları bazı vergilerden muaf tutmuş, daha sonra halka ağır vergiler yükleyen
Memluk devleti haritası
Bu harita www.mardinlife.com/memluk-devleti-hangi-yillarda-yasadi-ne-zaman-kuruldu-ne-zaman-yikildi.html sitesinden alınmıştır.
MEMLUKLULAR
Burada memluklulardan kısaca değinip geçelim Mısır, Suriye ve Hicaz’da hüküm süren Müslüman Türk devleti (1250-1517).yılları arasında hüküm sürmüş bir devlet yönetimi Harput da hükümranlığının sürdüğü bir coğrafyadır havranda bu sınırlar içinde kalıyor. Aslında memluklular yönetimi türklerden oluşuyor halkları çoğunluğu araplardan oluşan bir devlettir.
Havran ve Harput 1516 yılında memluk yönetiminde iken Osmanlı yönetimine girdi. Havranda 1918’e kadar Osmanlı yönetimi devam etti. Dört yüzyıllık bu dönem boyunca Havran Şam’a bağlı bir idarî birim olarak kaldı. Bu dönemde Havran’ın dikkat çekici özelliklerinin başında, Şam’ın tahıl ihtiyacını karşılamasının yanında bedevîlerin ve Dürzîler’in giderek güçlendiği bir yer halini alması gelir. Bedevi ve Dürzilerin güçlenmesi ve Dımaşk Emir Karasungur’a Hicri 710’da (1310-11) ağır vergiler alması ile Musa havrai buradan göç etmiş gelmiş olabilir Bu yüzden havranlı Musa anlamına gelen Musa havrani denilmiş olabilir. Elimizdeki Şecere 1726 tarihli olduğunu göz önüne aldığımızda şeyh leri ve seyitleri geriye sardığımızda Tahmini olarak 1300 lü yıların sonu veya 1400 lu yılların başına denk geldiğinde tahmin ediyorum.
Bu arada Havran bedevîlerinin İbn Reşîd’in 1671’de hac kervanına saldırması hac emîri yeniçeri Türkmen Mûsâ’yı öldürmesidir (Muhammed el-Muhibbî, IV, 434; M. Halîl el-Murâdî, II, 63). Türkmen Musa ile Musa havrani arasında herhangi bir bağ yoktur. Ancak havran karışık bir yer oradan göç etmiş Musa adındaki seyyit soyundan biri olma ihtimali ve burada havranlı Musa diye anılmış olma ihtimalin dolayı bu bilgileri verdim.
Hacı Hasan Baba Herdi aşireti içinde çıkan zeyvi aşireti olduğu biliniyor. Bu herdi aşireti zeyvi aşireti ve parçikan aşiretleri Cihanbeyli aşiretinin bir kolu olduğu da biliniyor. Cihanbeyli aşiretinin güneyden Urfa üzerinden bu bölgeye geldiği de biliniyor öte taraftan Osmanlı iskân ve yönetim sisteminde suç işleyenleri sürgüne tabi tuttuğu da biliniyor. Bu sürgün işleminde bu bölgeden rakka ilinin haran bölgesine birçok sürgün kayıtlarını Harput şeriye sicil kayıtlarında rastlıyoruz. Fakat Hacı Hasan Baba birkaç kuşak öncesi Musa herdi nin İran horasandan geldiğini dilden dile gelen yaşlılardan da dinledim. Musa herdi ve ve hacı hasanın da atası olan musa el Kazımın oğlu Muhammed abidin mezarıda iran şirazdadır. Horasan erenleri havran üzerinden mi geldiler nasıl olduğu kesin değil tabi bunlar hep varsayım ve ihtimallerdir. Bir başka ihtimalde Harput şeriye sicilinde Van ocaklı diye bahsi geçiyor buda Bitlis Ahlat üzerinden geldiğine dair bir intiba bırakıyor. Ancak van ocaklığı demek taşlık ot bitmeyen arazi anlamında kullanılmış yanlış bir manaya çekilmesin. Musa herdinini yaşadığı yer bu gün Doğancık olduğunun ispatı Musa herdi çeşmesi ve çocuklarından torunlarından Halil Bekir olması ve Doğancıkta are halilan are bekir gibi yerlerin mevcudiyetide ispatlıyor fakat meftun olduğu yerde bu günkü Akdemir (eski ismi Hıştikan) köyüdür.
Tarihsiz ve resmi herhangi bir özelliği bulunmayan ikinci belgeye bakıldığında bu yoruma doğru insanı düşündürüyor tabi Musa hardi (havrani) ve Hacı Hasan Baba zaviyelerinin Kadiri tarikatına bağlı olması sebebiyle ve yine osmalı belgelerinde seyyit olmasından dolayı bahsinin geçmesi gibi ve Musa herdi isimleri ile anılması daha önce anlatmıştım. Muse herdi çeşmesi Musa havrani gibi özellikler insanın havr kelimesi ile havranlı kelimesini akıllara getiriyor. İleriki zamanlarda bir belge ortaya çıkarsa bu tahminler değil asıl olan kullanılır.
Yine 1516 yılında Harput Osmanlı himayesine girdikten sonra ilk tahrir 1518 yılında yapılıyor. İlk tahrir defterinde Gölücük-i ulaya nahiyesi bağlı bir kariye 1518 kayıtlarına göre virane 1523 yılı tahrir defterinde beş hane bir fert ve yine 1566 tarihli tahride ise yine havrri karyesi virane olarak kayıtlara giriyor. Bir ihtimalde bu köyden gelen Musa havrani havanili Musa anlamında kullanılma ihtimalide vardır.
Musa herdi zaviyesi veya Musa hardinin yaşadığı tarihi kesin olarak saptamak imkânsız ancak 1500 yılların başında Harput sancağında Musa herdi zaviyesinden veya vakfından bahsedilmemektedir. 1500 yılların başında Malatya sancağında şeyh Musa adına kurulmuş bir zaviyenin varlığında söz edilmekte vakıf kaydında hacı Cafer adında biri zaviyeyi onardığından bahsi geçmektedir. Bu dönem muhtemelen memluklu dönemine denk geliyor. Veya bu bölge Dulkadiroğlu beyliğinin himayesindedir. 1516 dan sonra burası Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra 1600 yılların başında Musa herdi 1600 yılların sonunda Musa hardi ve hacı hasan baba zaviyelerinin ismi geçmekte ve zaviye yönetimine atamaların ayrı ayrı yapıldığını görüyoruz. 1627 yılında musa herdi damınına toprak atarken düşen ve asayiş olayı kaytlarda mevcuttur. Musa herdinin emire haber vermesi el takurda keşişi ortadan kaldırma olayı akıllara 1516 öncesini getiriyor. 1691 yılında hem Musa herdi ve hacı hasan baba zaviyesinin başında Şeyh İlyas oğlu Mahmet bulunuyor. Resmi evrak niteliği taşımayan şecere belgede Musa herdi soyunun son halkası Yusuf’tan bahis geçmekte bu Yusuf o Yusuf olma ihtimali vardır. 1714 yılında yenilenen secere ile de bu anlatıklarımın bir çoğu çakışıyor. Ancak kesin bilgi ve tarih için belge ile isbat gereklidir.
İdari yapı olarak Diyarbakır eyaleti Harput kazasına bağlı yerler ayrıca vilayeti Rum eyaletinin Malatya(Malati) kazasının muşar nahiyesine bağlı yerlerde aşağıdaki gibidir. Tabi bu yerler bu gün idari yapı olarak Elazığ merkez Baskil ilçesi ve Keban ilçesine bağlı olan yerlerdir. Yalnız bu günkü idari yapıda Baskil ilçesini kapsayan bölümleri kısmen merkez ilçeye ve Keban ilçesine bağlı yerleri de aldım o günkü idari yapı ile bu günkü yapıyı analiz etmek açışından kolaylık olsun kısaca o günkü hardi bölgesini ele aldım herdi denilince aklıza Sivrice Hazar gölü kıyılarından başlayıp Sivrice ilçesinin batısı Elazığ merkeze bağlı köyler Baskilin Tamamı Keban ilçesinin bir kısmı Malatya pütürge ilçesinin bir kısmı Malatya ilinin Arguvan ilçesinin bir kısmı akla gelmelidir.
1530-1556 yılları arası Diyarbekir eyaleti Harput livası Hersini nahiyesi köy ve mezraları
Adı Statüsü Bağlı Bulunduğu Nahiye Bağlı Bulunduğu kaza Bulunduğu Arşiv Kayıt no/Sayfa
Arınduk Arındık karye Hersini Harpurt COA, TD 998/184
Görgişan Kepektaşı karye Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Herdi karye Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Sanik Yazıpınarı karye Hersini Harpurt COA, TD 998/186
Şihablı Şahaplı karye Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Zaviye-i Hersini Zeyve karye Hersini Harpurt COA, TD 998/187
1530-1556 yılları arası Diyarbekir eyaleti Harput livası Hersini nahiyesi köy ve mezraları
Adı Statüsü Bağlı Bulunduğu Nahiye Bağlı Bulunduğu kaza Bulunduğu Arşiv Kayıt no/Sayfa
Abdulhay Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Ağcakale Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/186
Ancuz Bağdere Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Bolu Doğancık Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/181
Gürgan Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
İncecik Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Katarcalı Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Keşkerek Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/188
Keyvank Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Markürik Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Sağmanik Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/186
Salamut Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Sinariç Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Tursid Mezra Hersini Harpurt COA, TD 998/187
Hersink karye Kuzabad Harpurt COA, TD 64/625
Ribat-ı Hersini karye Uluabad Harpurt COA, TD 998/181
Hersini Nahiye Harpurt COA, TD 64/632
* COA Başbakanlık osmanlı arşivi demek
1530-1556 yılları arası rum vilayeti malatya livası muşar nahiyesi köy ve mezraları
Adı Statüsü Bağlı Bulunduğu Nahiye Bağlı Bulunduğu kaza Bulunduğu Arşiv Kayıt no/Sayfa
Ataf Ataf karye Muşar Malatya COA, TD 387/905,
Balhasan karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Başviran Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Berete karye Muşar Malatya COA, TD 387/906
Cemalüddin Mezra Muşar Malatya COA, TD
kuyucak-ı Süfla Muşar TD 387/906
Çırtlık Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Dayehatun Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Dirican karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Engüzek karye Muşar Malatya COA, TD 387/906
Gergedin Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Hevesiye karye Muşar Malatya COA, TD 387/906
Horik karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
İtpınarı Mezra Muşar Malatya COA, TD 408/215
Kafirviranı Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Kalyesi Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Karaağaç Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Kayacık Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/905
Kuyuca Mezra Muşar Malatya COA, 387/906
Malta Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Masruni Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
1530-1556 yılları arası rum vilayeti malatya livası muşar nahiyesi köy ve mezraları
Adı Statüsü Bağlı Bulunduğu Nahiye Bağlı Bulunduğu kaza Bulunduğu Arşiv Kayıt no/Sayfa
Merdisi Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Muşar Nahiye Muşar Malatya COA, TD 387/905,
Müktefi karye Muşar Malatya COA, TD 408/208
Norşin Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Orik Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Pertek Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Pirzeli perzele Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Rabat karye Muşar Malatya COA, TD 387/906
Rabat-ı Muşar karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Salikin karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Söğütin sığdin karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Şeyhhasanlı Şeyhhasan karye Muşar Malatya COA, TD 387/906
Tapkırar karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Tecir Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Üyük karye Muşar Malatya COA, TD 387/906
Veledi Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Venkük Mezra Muşar Malatya COA, TD 387/906
Zirki karye Muşar Malatya COA, TD 387/905
Harput Şeriye sicil defterlerinde geçen kayıtlar aşağıda tabloda verdiğim gibidir.
Harput şeriye sicil defterlerindeki tarihler hicri olarak verilmiştir. Tam günü belirtilmemiş mesela Evahiri Şaban 1069 tarihi demek Şaban ayının sonları yani ay sonu demek evail ayın başlangıcı evasıt da ayın ortası gurre ise ayın birinci günü demektir.
Mart/Nisan 1627 1036 (s.5/b.1): Musa Herdi Tekyesiʼnin şeyhi olan Şeyh Hâcıʼdan köy ahalisinin haraç taleb etmesi ile ilgili Evâhir-i Receb 1036 tarihli hüccet kaydı. (s.5/b.2): Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesiʼnde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627
Mayıs/Haziran 1627 1036 (s.159/b.2): Şeyh Musa, Şeyh Mehmed Şeyh Hüseyin, Şeyh Ali ve Şeyh Hacı ʼdan tekalif-i şakka alınmaması hususunda Evâ’il-i Ramazan 1036 tarihli ferman sureti kaydı.
Mart/Nisan 1627 1036 (s.171/b.4): Herdi Köyüʼnde vefat eden birinin erkek evladı kalmadığından tasarrufunda olan malların miriye düşüp İsmail’e tapuya verildiğine dair temessük kaydı Recep 1036.
Haziran/Temmuz 1627 1036 (s.197/b.1): Herdi Köyüʼnin on beş avarız hanesinin on haneye indirilmesine dair Harput kadısına hitaben gönderilen Şevval 1036 tarihli ferman sureti kaydı
Haziran/Temmuz 1627 1036 (s.197/b.2): Herdi Köyüʼnden on beş avarız hanesinin on haneye indirilmesine dair Şevval 1036 tarihli hüccet kaydı.
Ağustos 1627 1036 (s.87/b.3): Sipahi zümresinden olan İbrahim Beyʼin, Zeyve Köyü reayasından sürsat için elli üç Harput kilesi terekenin akçesini ve kirasını alarak Diyarbekir’de Sami Efendi’ye teslim ettiğine dair Evâhir-i Zilkade 1036 tarihli hüccet kaydı
13 Ağustos 1627 1036 (s.109/b.4): Ali, Hamza ve Halil Hüseyinʼin, Musa-yı Herdiʼnin karşısında olan bir kıtʻa tarlalarını Şeyh Yusuf’a sattıklarına dair Gurre-i Zilhicce 1036 tarihli hüccet kaydı
Ekim/Kasım 1627 1037 (s.119/b.3): Şeyh Musaʼnın damı üzerine toprak atarken düşerek vefat eden Şâhvirdiʼnin yakınlarının dem ve diyet talebinin olmadığına dair düzenlenen Evâ’il-i Safer 1037 tarihli hüccet kaydı.
Ekim/Kasım 1627 1037 (s.139/b.3): Murtaza Çelebiʼnin hizmetkârı Şâhvirdi’nin, Şeyh Musa’nın bina ettiği damın üzerinden düşerek vefat ettiğine dair Evâ’il-i Safer 1037 tarihli hüccet kaydı.
Mayıs/Haziran 1680 1091 Harput Kazası’nda sâdât-ı kirâmdan Seyyid Musa torunlarının vergilerden muaf oldukları ve bunların herhangi bir taleple rencide edilmemelerine dair Cemâziye’l-evvel 1091 tarihli buyruldu kaydı. Harput Şerʻiyye Sicili, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde olup, 38244-VI demirbaş numarası
Kasım/Aralık 1680 1091 (s.35/b.2): Zeyve Köyü’nde Şeyh Musa Herdi Câmii’sinin imam ve hatibi olan Mehmed’in vefat etmesi üzerine, yerine Hüseyin’in atanmasına dair Evâhir-i Zilkaʻade 1091 tarihli berat kaydı
Berat ve fermanların kronolojik sıra ile dizilişi aşağıdaki gibidir.
Sultan I. Mahmud’un Tuğrası . (19-28 Nisan 1731) Seyyid İbrahim ve Seyyid Osman ve Seyyid Musa ve Seyyid Mustafa zîde salâhum Südde-i
Sultan I. Mahmud’unTuğrası (3-12 Eylül 1731). Şeyh Allahvirdi ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Hüseyin
Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757). Şeyh Mehmed ve Şeyh Osman ve Şeyh Bekir ve Şeyh Hüseyin ve Şeyh Kamber ve Şeyh Ali ve Şeyh İsmail ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Hasan
Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757) Şeyh Mehmed
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (10 Haziran 1774) es-Seyyid Ebu Bekir ve birâderzâdesi es-Seyyid Mehmed müte‘âkiben bilâ-veled fevt olub ammizâdeleri işbu râfi‘-i tevkî‘-i refî‘ü’ş-şânü’l-hakanî es-Seyyid eş-Şeyh el-Hac Hasan bin es-Seyyid Mustafa
Sultan I. Abdulhamid’inTuğrası 14 Aralık 1774 Seyyid Ebu Bekir ve birâderzâdesi Seyyid Mehmed bilâ-veled fevt oldukda es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas zîde salâhuhâlar mevcûd iken ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa nam kimesne evlâd-ı vâkıf iddi‘âsıyla hevâsına tâbi‘ olub hilâf-ı inhâ ile bir takrîb üzerine berât itdirub lâkin mezbûr Hacı Hasan evlâd-ı vâkıfdan olmayub ecânibden olduğu es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas varub zikr olunan zâviyenin ref‘ olunan mezbûrlar yerine ber vech-i meşrûta mütevellisi olub
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (31 Mart-8 Nisan 1777) Abbas fevtinden zâviyedârlığı işbu sene-i mübâreke saferinin altıncı gününde Şeyh Seyyid Mustafa ve Şeyh Seyyid Abbas’a iştirâken tevcîh ve hâlâ berâvât-ı şerîfemle üzerlerinde olduğu Anadolu Muhâsebesinde ve Harpurut Kazâsına Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas hayâtda ve mevcûdlar iken ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa evlâd-ı vâkıfdanım deyu hilâf-ı inhâ ile üzerine berât itdirdüb merkûmâna gadr itmekle ref‘inden
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6 Ekim 1784) Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas kendi hüsn-i rızâlarıyla erbâb-ı istihkâkdan yine evlâd-ı vâkıfdan es-Seyyid Ebu Bekir ve es-Seyyid Hasan zîde kadruhumâya ferâgat ve kasr-ı yed idub merkûmân dahi her vechle lâyık ve mahal ve müstehak olma
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6-15 Ekim 1784). Seyyid Bekir ve Seyyid Hasan zîde şerefuhumâ Südde-i Saadetime ‘arzuhal idub
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (25 Ekim-3 Kasım 1785) Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas ve Seyyid Hasan ‘ammzâde Şeyh Seyyid Mustafa Südde-i Sa‘âdetime ‘arzuhâl idub Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas ve Seyyid Hasan ‘ammzâdesi Şeyh Seyyid Mustafa’nın üzerlerinde olduğu mestûr ve mukayyed bulunmağın berâtları mûcebince zabt itdirilmek bâbında fermân-ı alişânım sâdır olmuş(dur)
Sultan III. Selim’in Tuğrası (26 Temmuz 1789). Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas bilâ-veled fevt olub yeri hâli kalmağla es-Seyyid Şeyh Mustafa zîde kadruhu her vechle mahal ve müstehak olmağın nısf-ı zâviyedârlığı
Belge Özeti:Harput’ taki Hasan Baba Zaviyesi Vakfı’ndan bir cihetin tevcihi. g.tt Yer Bilgisi : 626-31576 es-Seyyid Şeyh Mustafa iki kıt‘a berat ile mutasarrıf iken fevt olub yeri hâli sulbi oğlu es-Seyyid Mehmed dâileri her vechle layık ve müstehak olmağla
Sultan Abdulmecid’in Tuğrası(1 Aralık 1840) (29 Eylül 1842) hakanî es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed* zîde salâhu yedinde olan (yedinde olan) es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed zîde salâhu gelub sâbık üzere cihât-ı mezkûra mutasarrıf olub
COA, C-EV. 00015-00712-002-001
es-Seyyid Ebubekir ve es-Seyyid Hasan’ın müte‘âkiben bilâ veled vefâtları vuku‘uyla mahlûllerinden evlâd-ı vâkıfdan Musa bin Yusuf ve Hasan bin İsmail’e tevcihle yedlerine lâzım gelan beratların tasdîri Molla Abbas bin Ali’ye tevcihini bu kere dahi merkûm Musa arzuhal takdimiyle istid‘â itmiş olmasıyla keyfiyet tekrar evkâf
DOĞANCIK MELYAN
Doğancık köyü yerleşim yeri olarak çok eskiye dayanır. (İleride belgelerde görülecektir Harput kazasının zeyve karyesinde mefdun Hacı Hasan Baba diye geçer Doğancık ismi yada Melyan yada Melül uşağı geçmez sonraki belgelerde Melül yada Milli uşağı Cumhuriyetle birlikte Doğancık isimi geçer aslında Zeyve bir bölgenin adı Zeyve karyesi (köy) diğerleri mezradır.) Bölgenin İslamlaşmasından sonra buranın yerleşim yeri olarak 12 yüz yıllara kadar indiğini görmekteyiz Doğancıktaki tarihi kanıt olarak 350 yıllık ağaçlar ve Hacı Hasan Baba türbesi ve orada bulunan mezarlıkta bunun kanıtıdır. Hacı Hasan Baba şehit edilmiş ve buraya defin yapılmıştır. Çorgris tepesinde bulunan Melik baba kardeşi olduğu rivayet edilir. (Elde herhangi bir belge yok sadece rivayet ediliyor.) Melik babanın mezarı da bugün yine Doğancık köyü sınırları içerisinde aşağı Çorgöris tepesinde kendi adı ile melik baba tepesinde bulunmaktadır. Melik baba tepesi melik çeşmesi gibi isimlerle halen anılan yer isimleri vardır. Hacı Hasan Baba türbesi dönemin hükümdarı tarafından vakıf kuruluyor. Bu vakfın vakıf senedi ve kuruluşu ile alakalı elimizde şimdiye kadar bir belgeye rastlanılmış değildir. Ancak Hacı hasan babaya atanan şehlere verilen beratlar yada yayınlanan fermenlar göz önüne alındığında Osmanlıda nakibul eşraflık kurumundaki kayıtların incelendiği doğruluğu teyit edildikten sonra belgenin verildiği anlaşılıyor. Bir istisna var oda hacımustafanın oğlu hacı hasanın isim benzerliği ile Çemizgezekte bulunan Bektaşi tarikatından aldığı icazet ve Keban naiflinde aldığı belge ile zaviyeye atama yaptırıyor oda kısa süre sora anlaşılıyor yeni ferman ve berat ile azil edilip yerine evlattan mustafa ve abbas atanıyor.
İkinci şecere gayri resmi belgede Baskil civarındaki halka hitap şeklinde yazılan şeceredir. Menkıbe gibi yazılmış kısmende secere şekli belgeden anlaşılacağı gibi kendisine saygı duyulması istenmekte, bazı vergilerden muaf olduğunu kimsenin itiraz etmemesi hükümdar beylerbeyi gibi idari yapıdaki kişilerin hürmet etmesini aksi takdirde cetlerinin latlerinin üzerine olacağı vurgulanmakta kerametleri anlatılmaktadır.
.
Herdi denilince akla küçük bir bölge gelmesin Herdi aşireti parçikan aşireti Cihanbeyli aşiretinin küçük bir kolu bu iki aşiret bu gün Sivrice Hazar gölü kıyılarından başlayarak Kozova Bulutlu dağı Hasan dağı Baskil ilçe coğrafyası Keban ilçesinin bir kısmı Malatya ilinin Arguvan ilçesinin bir kısmı ve Pütürge ilçesinin bir kısmı ile kale ilçesinin tamamı kalede izol aşiretide yaşamaktadır. Herdi merkezi zaman zaman değişmiştir.
Hödan (Allahverdi) Asafan, Albekıran (Ebubekir) Mamılan(Meme Mılla) Hamkan Kütan(hacımustafadan gelmeler) Pospanan Melyane jorı (Yukarı Melyan: Hıdıran (ilhanlar Burulday Aslantatar Ağar), Kormazan( kürşatlar) , Malı Kutge Cavlı Ulufer Akyol )
Doğancık köyünde coğrafi ve tarla isimleri incelendiğinde o isimlerin köyde yaşamış birisi ile özdeşleştiği ortaya çıkmaktadır. Yine köyümüzün subaşı mezrasının Albekir (Ebubekir) Mahallesinin güneyinde kilise kalıntıları ve yerleşim birimi olduğu kalıntılardan çıkmakta ayrıca asırlık ağaçların sahiplerinin adı ile anıldığını daha köylülerimiz tarafından kullanılmakta olduğu ortadadır.
Köyümüzde asırlık ağaçlarımız mevcuttur. Bu ağaçlara sahip çıkmak gerekir. Mümkünse bu ağaçları koruma altına almamız gerekir. Belki ekonomik ve ziraat açısından düşünülürse kesilmesi uygun olacak fakat tarih ve manevi değer olarak ölçüldüğünde o asırlık ağaçların kesilmememsin ve korunması köyümüz açısından daha değerli olacağı kanaatindeyim. Köyümüzde sivil toplum olarak Doğancık Melyan Köyü Kalkınma Dayanışma ve Yardımlaşma derneğini 2015 yılında kuruluşunu gerçekleştirdik.
Sivil toplum örgütü olarak dayanışma kaynaşma toplantıları düzenledik fakat ilgisizlikten dolayı pek bir başarı henüz elde etmiş değiliz.
Osmanlı döneminde oldukça önemli görevler üstlenmiş olan zaviyeler den Bugün Baskil Doğancık sınırları içerisinde yer alan Hacı Hasan Baba Zaviyesinin maalesef vakfiyesi mevcut değildir.
Mevcut olan arşiv belgeleri ise 16. 17.18.19. yüzyıllar arasında yazılmış olan ve Ziya Sekin elinde bulunan Hacı Hasan Baba zaviyesi ve vakfıyla ilğili berat ve fermanlardır. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’ndeki Hurufat Defterleri ve Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde yer alan çok sayıdaki belgeden mevcuttur. Ayrıca, Harput Şer‘iyye Sicillerinde Diyarbakır ahkâm defterinin de konumuzla ilgili birkaç belge vardır. Fakat bu arşiv belgelerinin neredeyse tamamı Hacı Hasan Baba ve Şeyh Musa Herdi zaviyesi ve vâkıfının yönetimine yapılan alemdar çırakdar şeyh, mütevelli heyeti, imam ve hatip tayinleri hususundaki bilgileri veya verği uyuşmazlık ya da kuralları ile alakalı durumlarını düzenleyici kuralları bilgileri içermektedir.
Arşivlered bölge ile alakalı asayiş olaylarına darp soygun yol kesme sürgün vb. belgeler ele alınmadı bu konulardada hatırı sayılır belge mevcuttur. Bu belgelerde yer isimleri olayın ceryan etiği yer isimleri kullanılmış eski kullanılan isimler ile şimdiki isimler kullanıldı ancak fazla teferruat olarak kaynak göstermedim.
Fermanlara gelince; Fermandan vergi memurları arasında ihtilafları yapılan atamalardaki usulsüzlükleri toplanan öşür gelirinin toplanması, şeyh atamasında yapılan usulsüzlüğün giderilmesi hususuyla alakalıdır. Bu arşiv belgelerin haricinde ( Göknur Göğebakan, Şeyh Hasan Zaviyesine Sultan Alaattin Keykubat tarafından vakıfa bağlandığını ifade etmekte “vakfı zaviye-i Şeyh Hasanlu, tiihi-i nahiye-i Muşar nfım-ı dif {er Sev.vid ki merhümü’l-magf. Cir Sultan Alii’addin vakeylemiş" Bkz. COA, TD 156, s. 41-42; Şeyh Hasan köyünde bulunan Şeyh Hasanlu zaviyenin Allahaddin Keykubat tarafından vakıf olduğu bu vakıf senedini ibraz ettiklerinden dolayı Osmanlı devleti tarafından vakfı tanımış. Aynı şartlarda vakıf işlevini görmüştür. Fakat Hacı Hasan Baba ile Musa herdi zaviyeleri ile alakalı belge yok sadece Alaattin Keykubat tarafından vakfa bağlandığını ifade etmiş Doayısı ile doğrulayacak herhangi bir kaynak göstermemiştir. (bkz. Göğebakan 2002, 153, 158; Göğebakan 1999: 82).
1681 yılında gazi Ömer beyin Hasan Babaya bina etiği caminin imamet ve hitabetine atanmak için vakfın mütevellisi Turhanın arzının imzasıyla Hicri 19.05.1092 yani 6 Haziran 1681 de müracaata bulunuyor.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Şeyh Musa Herdi ve Şeyh Hacı Hasan Baba zaviyelerinin yönetimi birbirinden 1681 de inşa edildiğini görmekteyiz 1691 şeyh ataması yapılmıştır. 1691 de şeyh İlyas ve oğlu şeyh Mehmet (meme Mılla) olarak atamaları görüyoruz. 1692 yılında Abbas adında birinin vefatı üzerine boşalan zâviyedârlık görevi için İlyas oğlu mehmedin yanına zaviyedarlık vazifesi bu defa Mayıs 1692’de Seyyid Bekir’e yani mehmedin karındaşı yani kardeşi olan Ebubekir verilmiştir. Harput’ta Hacı Hasan Baba Zaviyesi zâviyedârı Abbas mahlûlünden Seyyid Bekir’e”, (VGMA, Hurufat Defteri, nr. 1098: 185).
Harput Hurufat defterlerinde geçen bilgiler Berat ve fermanlarında kronolojik sıra aşağıdaki gibidir.
Miladi Hicri Hurufat Defterleri Defter No Tarih Sayfa
Ağustos/Eylül 1691 1102 Harput’da Şeyh Musa Herdi ve Şeyh Hasan zâviyelerin meşihatı ve ‘alemdâr ve çırâğdârlığı evlâdiyet ve meşrûtiyet üzere Şeyh İlyas ve oğlu Şeyh Mehmed mutasarrıf olub tecdîd ricâsına ‘inâyet. Zi’l-hicce sene 1102. 1098 Zihilce 1102 185
Ağustos/Eylül 1691 1102 Harput’a tâbi‘ Musa Herdi tekye câmi‘inde bir akçe ile imâm ve hatîb Hüseyin terk-i hizmet itmekle yerine İlyas Halîfe mahalldır deyü kâdısı Abbas ‘arzıyla buyruldu. Zi’l-hicce sene 1102. 1098 Zihilce 1102 185
1691-1692 1103 Harput’da Hacı Hasan Baba Zâviyesi zâviyedarı Abbas mahlûlünden karındaşı Seyyid Bekir’e tecdîd. N sene 1103. 1098 1103 185
Miladi Hicri Hurufat Defterleri Defter No Tarih Sayfa
Ocak/Şubat 1694 1105 Harput’da Zeyve nâm karyede tekye nişin olan Şeyh Musa ve Mehmed fevt Hüseyin ve diğer Hüseyin ve Hızır ve Mehdi ve Yusuf ve Süleyman ve Mustafa’ya kâdısı Mehmed ‘arzıyla 1098 Şehr-i Cemâziye’l-âhir sene 105 189
Nisan/Mayıs 1731 1143 Harput’da Zeyve nâm karyede medfûn Hâcı Hasan Baba nâm ‘azîzin tekyesinde şeyh ve ‘alemdâr ve türbedâr olan Derviş Ali fevtinden oğlunun oğlu Osman bin Mehmed’e bâ berât-ı ‘atîk tecdîd.
19-28 nisan fermanda elimizde mevcut 1094 Şehr-i Şevvâl sene 1143 223
Nisan/Mayıs 1731 1143 Harput’da Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nin zâviyedarı Seyyid Ebubekir fevt olmağla yeri oğlu İbrahim Halîfe’ye berâtı mûcebince ‘inâyet buyruldu.. …. Elde beratda mevcut 1094 Şehr-i Şevvâl sene 1143 223
Mart/Nisan 1732 1144 Harput muzâfâtından Eski Herdi nâm karyede el-Hâc Osman binâ eylediği câmi‘de hasbî imâm nasb olunan Hasan’a tecdîd 1094 Şehr-i Şevvâl sene 1144 226
Aralık/Ocak 1736-37 1149 Harput’da Herdi ze‘âmeti aklâmından Hacı Muhammedli (Hacı Mehmedli) nâm karye-i kebîrde Muhammed Zekeriyya nâm sâhibü’l-hayrın binâ eylediği câmi‘de bir akçe ile imâm ve hatîb bâni-i mezbûrun oğlu Hüseyin Halîfe’ye berâtı mûcebince tecdîd buyruldu. 1094 Şehr-i Şa‘bân sene 1149 228
Miladi Hicri Hurufat Defterleri Defter No Tarih Sayfa
Ocak/Şubat 1757 1170 Harput kazâsına tâbi‘ Zeyve nâm karyede medfûn Şeyh Hâcı Hasan Baba Zâviyesi’nin vazîfe-i mu‘ayyenesiyle mütevellisi olan es-Seyyid İbrahim fevt olub tevliyeti mezkûre mahlûlünden sulbî kebîr oğlu es-Seyyid Ebubekir Halîfe ile birâderi el-Hâc es-Seyyid Mehmed Halîfe’ye ber-vech-i iştirâk tevcîh ricâsına kâdısı Mevlânâ es-Seyyid İbrahim Efendi ‘arz itmeğin mûcebince vâki‘ ise bin yüz yetmiş senesi cemâziye’l-evvelinin on sekizinci günü târîhli tevliyeti merkûma iştirâk buyruldu. 1090 Şehr-i Cemaziye’l-evvel sene 170 52
Mart/Nisan 1757 1170 Harput kazâsında vâki‘ Hâcı Hasan Baba Zâviyesi’nde vazîfe-i mu‘ayyenesiyle zâviyedarı olan İbrahim fevt olub yeri hâlî ve mahlûl olmağla yerine diğer İbrahim Halîfe mahall ve müstehakdır deyü kendü ‘arzuhali mûcebince bin yüz yetmiş senesi Recebü’ş-şerîfin on birinci günü târîhiyle merkûm diğer İbrahim Halîfe’ye sadaka buyruldu 1090 Şehr-i Recebü’l-azîz sene 1170 53
Ekim/Kasım 1762 1176 Harput kazâsına tâbi‘ Zeyve karyesinde Musa Herdi Tekyesi’nde bir akçe ile imâm ve hatîb olan Yusuf bin Mehmed’e. Z sene 76. 1158 Şehr-i Rebî‘ü’l-âhir sene 89 201
23 Haziran 1774 1188 Harput’da Zeyve nahiyesinde Şeyh Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nde bervech- i meşrûta şeyhi ve ‘alemdârı ve çırağdârı olan Şeyh Allahverdi ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Yusuf bilâ veled fevt mahlûlünden evlâd-ı vâkıfdan Şeyh Mustafa’ya nâibi Seyyid Bilal ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 13 1084 Şehr-i Rebî‘ü’l-âhir sene 188 39
Miladi Hicri Hurufat Defterleri Defter No Tarih Sayfa
23 Haziran 1774 1188 Harput’da Baskilli nâm karyede câmi‘de boyahane icâresi vakfından almak üzere bâ-mu‘ayyene imâm olan Resul bilâ veled fevt mahlûlünden Mehmed’e nâibi Seyyid Bilal ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 13 1084 Şehr-i Rebî‘ü’l-âhir sene 188 39
10 Haziran 1774 1188 Harput’da Zeyve nâm karyede Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nin bâ mu‘ayyene mütevellisi olan Seyyid Ebubekir ve birâderzâdesi Seyyid Mehmed bilâ veled fevt mahlûlünden ‘ammizâdeleri Seyyid Şeyh Hâcı Hasan bin Seyyid Mustafa’ya Hâcı Bektaş Şeyhi Abdullatif ‘arzıyla tevcih buyruldu. Yevm: Selh 1084 Şehr-i Rebî‘ü’l-evvel sene 188 39
13 Aralık 1774 1188 Harput’da Zeyve nâm karyede Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nde bâ mu‘ayyene mütevellisi olan evlâddan Seyyid Ebubekir ve karındaşı oğlu Seyyid Mehmed bilâ veled fevt oldukda ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa evlâddan olmak üzere berât itdirub lâkin evlâddan olmamağla ref‘inden evlâddan Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas’a Hâcı Bektaş Şeyhi Abdullatif ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 9 1084 Şehr-i Şevvâl sene 188 39
14 Nisan 1775 1189 Harput’da Zeyve nâm karyede Hacı Hasan Zâviyesi’nde bâ mu‘ayyene mütevellisi olan Seyyid Ebubekir ve Seyyid Mehmed müte‘âkiben fevt olduklarından mahlûllerinden evlâddan Seyyid Şeyh Hasan bin Seyyid Mustafa’ya tevcîh olunub mutasarrıfiken ecânibden Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas berât itdirüb gadr itmekle ref‘lerinden sâhib-i evvel merkuma Malatya nâibi Hâcı Halil ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 12 1084 Şehr-i Safer sene 189 40
İkinci şecere belgesine göre, Şeyh Hacı Hasan Baba Şeyh Davud’un, Şeyh Davud Şeyh Hıdır’ın, Şeyh Hıdır Şeyh Ali’nin, Şeyh Ali de Şeyh Musa Herdi’nin Oğludur. Yine aynı belgede şeyh hasanın oğlu davutun olmadığınıda görüyoruz. Belgeye sonradan başka yazı karekteri ile belgeye ilaveler yapılmış belgede değişik iki zamanda değişik iki yazı karekteri ile ilavelerin yapıldığı gözüküyor. 1681 yılında buraya imam ataması yapıldığına göre Hacı Hasan Baba burada şehit olmuş demektir. Türbesi ve cami bundan sonra inşa edilmiştir.
Dolaysı ile Harput şeriye sicil defterinde 1627 yılında şahverdinin hizmetkarı musa herdinin damına çamur atarken düşüp ölümle gerçekleşmesi 1627 yılında yaşama ihtimali var ancak vakıf olarak alatin Keykubat ile çelişkiye düşüyor. Göğebakan 2002, 153, 158; Göğebakan 1999: 82). Kaynak göstermediği için yanılgı olmuş olabilir. Şeh hasan ilede karıştırılmış olma ihtimali mevcuttur.
Musa herdi ve Hacı Hasan Baba zaviyeleri ber vech-i meşruta” ve “ber vech-i iştirâk”, yani satılmamak ve ortak yönetmek üzere bırakılmıştır. (Örnek VGMA, Hurufat Defteri, nr. 1094:225; VGMA, Hurufat Defteri, nr. 1084: 39). Başka örnek Sultan I. Mahmud’unTuğralı (3-12 Eylül 1731).tarihli berata mevcuttur. Tüm kayıtlarda bu şarta işaret edilmektedir.
İkinci şecere belgesine kısaca değerlendirecek olursak bu belge babadan oğula bu zaviyenin türbedarlığını yapan kişilere babadan oğula geçen yönetimi için ve buradaki evlatların avarız ağnam ve benzeri gibi vergilerden muaf olduğu bunu sebebi de Hz. ali nin soyundan geldiklerinden dolayı burada Ömer ve Abbasın ceddi hüseyin hatırı için kimi zaman padişah ola beylerbeyi ola bunlara riayet ede gibi cümlelerin geçmesi buna delalet eder.
İşte belgeden de anlaşılacağı gibi sonradan eklemelerin var olduğunu görebiliyoruz bu ekleme kısımda şecere kısmı en son şeyh po bin şeyh Yusuf da bitiyor bu eklemelerin yapıldığı dönem muhtemelen şeyh Yusuf hayatta bu tarihlerde tahminen buranın 1650 li yıllar yada 1566 tarihli tahrir defter kayıtları ile çakışan isimler vardır. Birinci tahrir kaydı 1518 ikincisi 1523 üçüncüsü 1566 da yapılmış.
Osmanlı toprakları katılan yıllarda yazıldığına denk geldiğini söyleyebiliriz. Biliyorsunuz Osmanlı döneminde bu bölgede ilk tahrir 1518 yılında yapılıyor bu bölgede aşiretler var olduğundan tahrir defterlerine hane hane yazılmak yerine aşiret toplu bir şekilde yazılıyor dolayısı ile buradaki varlığı kesin bir şekilde ne zaman başladığını tam olarak bilmiyoruz. (ağnam ve avarız vergi sistemi Osmanlı yönetimine ait olduğu kesindir bu belgeden bu konular geçtiği için bu belgenin 1516 dan sonra yazıldığı kesindir.) Fakat sonraki dönemlerde çeşitli hükümdarlar tarafından yazılan fermanlarda şeriye sicil kayıtlarına düşülen hüccet berat ve ferman kayıtlarında şunu anlıyoruz ki bu zaviyenin tanındığını ve bilindiğidir. Seyyit soyundan geldiği içinde verginin alınmadığı da kesindir.
.
III Ahmet dönemi tarih 1708 fakat belgenin üst kısmı yok tekâlif vesaire vergiden muaf olduklarına dair Hacı Hasan Babaya ait ilk belge
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
III. Ahmet dönemi 1708 tarihli yarım bir belge üst kısmı kopmuş kayıp
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
(…. ) ricâ eyledikleri ecilden hilâf-ı şer‘-i şerîf ve bilâ emr-i şerîf (…)
Vusûl buldukda bu babda sâdır olan (…..) Osman dahi husûs-ı mezbûra tamam mukayyed olub göresin i‘lâm olunduğu üzere ise eyyâm-ı sa‘âdetimde bir ferde te‘addi olunmasına rıza-yı şerifim yokdur. Bunlar zâviye-i mezbûrede üzerlerine edâsı lâzım gelan hidmetlerin edâ eylediklerinden sonra ehl-i örf taifesine ve karye ahalisine bilâ emr-i şerîf tekâlif-i şakka talebiyle dahl ve rencide itdirmeyüb men‘ u def‘ eyleyesin. Min-ba‘d emr-i şerîfe ve emr-i hümâyunuma muhâlif kimesneye iş itdirmeyesin, şöyle bilesin, alamet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahriren fî evasıt-ı rebiü’l-evvel sene ışrîn ve mi’e ve elf
Hicri Evasıt Rebülevvel sene 1120 (31 Mayıs-9 Haziran 1708).
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
te‘addi kelimesi Şeraitten ayrılma tecavüz etme zulmetme mukavelenin hilafına hareket etme anlamına geliyor.
Bu bir fermandır baş tarafı kayıp anlaşıldığı kadarıyla bunların rencide edilmemesi haklarına riayet edilmesi huşu zikir edilmiş çeşitli belgelerde bu tür emirlere vurgu yapılıyor.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Mahmud’un Tuğrası . (19-28 Nisan 1731)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Mahmud’un Tuğrası
Kıdvetü’l-kudât ve’l-hükkâm ma‘deni’l-fazli ve’l-kelâm Harpurut ve (boş) kadıları zîde fazluhumâ ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Diyarbekir Mütesellimi (boş) zîde mecduhu tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Harpurut Kazâsına tâbi‘ Zeyve nâm karyede medfûn el-Hac Hasan Baba kuddise sırruh el-azîz zâviyesinin ber-vech-i iştirâk bi’l-fi‘il berât-ı şerifimle zâviyedâr ve vakfının mütevellileri olan sulehâdan dârendegân-ı fermân-ı vâcibü’l-iz‘ân Seyyid İbrahim ve Seyyid Osman ve Seyyid Musa ve Seyyid Mustafa zîde salâhum Südde-i Sa‘âdetime ‘arzuhâl idub vakf-ı mezkûrun selâtin-i mâziye temlîki ile defterde mukayyed mezra‘alarından karye-i merkûm toprağında kadîmü’l-eyyâmdan beru öşür ve resmi taraf-ı vakıfdan alınagelan bir mikdâr yerleriçün civârında vâki‘ Harpurut hâssı zâbiti olan (boş) nam kimesne ol yerler hâs karyelerinden (boş) nam karye toprağındandır öşür ve resmin ben alurum deyu kadîme mugâyir müdâhale itmekle bundan akdem ol diyârın musinn ve mu‘temedun-aleyh ve ehl-i vukûf ve bi-garaz kimesneleriyle mahall-i nizâ‘ın üzerine varılub ahvâllerin şer‘le görüldükde vech-i meşrûh üzere olduğu şer‘an sâbit ve zâhir olmağla kadîme mugâyir ta‘addisi men‘ ve kat‘-i nizâ‘ ve fasl-ı husûmet birle kıbel-i şer‘den hüccet-i şer‘iyye virilüb ve bir def‘a dahi murâfi‘den ol hüccet-i şer‘iyyeye imzâ olunub ve bu makûle bir def‘a şer‘le görülüb fasl olunub hüccet-i şer‘iyye virilan da‘vânın tekrâr istimâ‘ı memnû‘ iken mezbûr ol hüccete ve kadîme mugâyir dahl u nizâ‘dan hali olmadığun bildirüb şer‘le görülüb hüccet-i şer‘iyye mûcebince ‘amel olunub kadîme mugâyir ta‘addisi men‘ u def‘ olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ eyledikleri ecilden buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle varduklarında husûs-ı mezbûra (husûs-ı mezbûra) tamâm hakk ve ‘adl üzere mukayyed ve taraf-ı vakıfdan Südde-i Sa‘âdetimden ihrâc olunmuş mühr-i sahîh-i sûret-i defter-i cedîd-i hakanî taleb ve hüccet-i şer‘iyyeye nazar idub göresin münâza‘un-fîh olan yerler hâss-ı merkûm karyesinin mümtâz ve mu‘ayyen hudûdu dâhilinde vâki‘ kadîmden öşür ve resmi hâs tarafından alınagelan yerlerden olmağla dahl ider olmayub fi’l-vâki‘ karye toprağında zâviye-i mezkûrun selâtin-i mâziye temlîki ile defterde mukayyed mezra‘asının mümtâz ve mu‘ayyen sınurı dâhilinde olmağla kadîmü’l-eyyâmdan berü öşür ve resmi taraf-ı vakıfdan alınagelan yerlerden iken mezbûr kadîme mugâyir ve hilâf-ı defter müdâhale ve şer‘le görüldükde dahi vech-i meşrûh üzere olduğu şer‘an sâbit ve zâhir olmağla kadîme mugâyir ta‘arruzdan men‘ ve kat‘-i nizâ‘ ve fasl-i husûmet birle kıbel-i şer‘den hüccet-i şer‘iyye virilüb ve bir def‘a dahi mürâfi‘den ol hüccet-i şer‘iyyeye imzâ olunmuşken mezbûr kâni‘ olmayub ol hüccet-i şer‘iyyeye ve kadîme mugâyir tekrâr dahl ve nizâ‘ eylediği vâki‘ ise men‘ u def‘ ve vech-i meşrûh üzere vakfının defterde mukayyed mezra‘asının mümtâz ve mu‘ayyen sınurı dâhilinde olan yerlerin öşür ve resmin kadîmisi üzere bunlara ahz u kabz itdiresin min-ba‘d hüccet-i şer‘iyyeye ve deftere ve kadîme ve emr-i hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş itdirmeyub eslemayanı yazub ‘arz idub husus-ı mezbûr içün emr-i âher irsâline muhtâc eylemeyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahriren fî evasıt-ı şevvâlü’l-mükerrem sene selase ve erba‘în ve mie ve elf. (19-28 Nisan 1731) ***(2)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
***2 ) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Mahmud’unTuğrası (3-12 Eylül 1731).
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Mahmud’unTuğrası
Nişân-ı şerîf-i âlîşân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hâkānî hükmü oldur ki:
Harpurut Kazâsında medfûn Şeyh Hacı Hasan Zâviyesinin meşihatı ve alemdarlığı ve çırakdarlığı evlâd ve evlâda meşrûta olub ber mûceb-i şart-ı vâkıf ber vech-i iştirâk şeyhi ve alemdarı ve çırakdarı olan evlâd-ı vâkıfdan işbu râfi‘ûn-ı tevkî‘-i refî‘ü’ş-şân-ı hakânî Şeyh Allahvirdi ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Hüseyin bi’l-fi‘il berât-ı şerîfle mutasarrıflar olub lâkin baht-ı ‘âlî taht-ı Osmanî üzere cülûs-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum vâki‘ olmağla Dersa‘âdetimden müceddeden berât-ı şerîfim virilmek bâbında berât-ı ‘atîk tevcîh istid‘â-yı ‘inâyet itmeleriyle bir aylık resm-i berât mütevellisi yediyle teslîm-i hazîne olunmak üzere sadaka idub (idub) bu berât-ı hümâyûnu virdim ve buyurdum ki: Mezbûrlar varub zikr olunan zaviyenin ber mûceb-i şart-ı vâkıf şeyhi ve alemdarı ve çırakdarı olub hizmet-i lâzımelerin müdde‘î ve mü’eddî kıldıklarından sonra vazîfe-i mu‘ayyenesine ber vech-i iştirâk mutasarrıflar olalar şöyle bileler alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar. Tahriren fî evâ’il-i şehr-i rebi‘ü’l-evvel sene erba‘a ve erba‘în ve mie ve elf. (3-12 Eylül 1731). *** (3)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
3) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757).
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan III. Osman’ın Tuğrası
Kıdvetü’l-kudât ve’l-hükkâm ma‘deni’l-fazli ve’l-kelâm mevlânâ Harpurut kâdısı zîde fazlühu tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki: Dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Şeyh Mehmed ve Şeyh Osman ve Şeyh Bekir ve Şeyh Hüseyin ve Şeyh Kamber ve Şeyh Ali ve Şeyh İsmail ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Hasan dimekle ma‘rûf kimesneler Südde-i Sa‘âdetime arzuhal idub bunların kaza-i mezbûra tâbi‘ (boş) nam karye toprağında bi’l-fi‘il zabt u tasarruflarında avârız ve sâir emr-i şerîfle vâki‘ tekâlif alınmak icâb ider kadîmî re‘âyâ ve emlâk ve yerleri yoğiken ve karye-i mezbûrenin defterde mukayyed ra‘iyyet ve ra‘iyyeti oğullarından değiller iken karye-i mezbûre ahâlileri avârız ve sâir emr-i şerîfimle vâki‘ olan tekâlif ve ehl-i örf tâifesi taraflarından dahi bilâ-emr-i şerîf tekâlif-i şakka taleb eylediklerinden mâ‘adâ karye-i mezbûre sipâhisi dahi hilâf-ı kânûn ve defter rüsûm-ı ra‘iyyet talebiyle ta‘addiden hâli olmadıkların bildirüb men‘ u def‘ olunmak bâbında emr-i şerîfim ricâ eyledikleri ecilden buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle varduklarında husûs-ı mezbûra tamam mukayyed ve Südde-i Sa‘âdetimden ihrâc olunmuş mühürlü sahîh sûret-i defter-i cedîd-i hakânî taleb idub göresin bunlar karye-i mezbûrenin defterde mukayyed ra‘iyyet ve ra‘iyyeti oğullarından değiller ise ve karye-i mezbûre toprağında bi’l-fi‘il zabt u tasarruflarında avârız ve sâir emr-i şerîfimle vâki‘ tekâlif alınmak îcâb ider hâne-i avârıza bağlu kadîmî re‘âyâ (ve) emlâk ve yerleri yoğise karye-i mezbûre sipâhisine hilâf-ı kânûn ve defter rüsûm-ı ra‘iyyet ve karye-i mezbûre ahâlisine avârız ve sâir emr-i şerîfimle vâki‘ olan tekâlifden hisse talebiyle ve ehl-i örf tâifesine bilâ- emr-i şerîf tekâlif-i şakka mutâlebesiyle hilâf-ı kânûn ta‘addî ve rencide itdirmeyesin min-ba‘d kânûna ve emr-i hümâyûnuma muhâlif mezkûrlara ve âhere iş itdirmeyub kaziyede ‘alâkası olmayanları bunların da‘vâsına (da‘vâsına) karışdırmayub eslemeyanları yazub ‘arz idub husûs-ı mezbûr içün bir dahi emrüm varmağa muhtâc eylemeyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fî evâhir-i cemâziye’l-ulâ sene seb‘în ve mie ve elf (11-20 Şubat 1757).
Be-Makam-ı Kostantiniyye el-Mahrûsa
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan III. Osman’ın Tuğrası
Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfehham nizâmü’l-âlem müdebbir-i umûri’l-cumhûr bi’l-fikri’s-sâkıb mütemmim-i mehammi’l-enâm bi’r-re’yi’s-sâib mümehhid-i bünyân-ı devleti ve’l-ikbâl müşeyyid-i erkâni’s-sa‘âdeti ve’l-iclâl el-mahfûf bi-sunûfi ‘avâtıf-i’l-meliki’l-a‘lâ Diyarbekir Vâlisi Vezîrim (boşluk) Paşa edamallahu ta‘âlâ iclâlehu ve kıvetü’l-kudât ve’l-hükkâm ma‘deni’l-fazli ve’l-kelâm Mevlana Harpurut Kadısı zîde fazluhu tevkî‘-i refî’-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki: Kazâ-i mezbûrda vâki‘ müteveffâ Hacı Hasan Baba Zâviyesinin berât-ı şerîfimle zâviyedârı ve vakfının mütevellisi (olan) dârende-i fermân vâcibü’l-iz‘ân kıdvetü’s-sulehâi’s-sâlikîn Şeyh Mehmed zîde salâhu Südde-i Sa‘âdetime ‘arzûhal idub zâviye-i mezbûr vakfının defter-i hakanîde mukayyed kazâ-i mezbûra tâbi‘ (boş) mezra‘asının mümtâz ve mu‘ayyen hudûdu dâhilinde kadîmden öşür ve resmi zâviye-i mezbûr vakfı tarafından alınagelan ma‘lûmetü’l-hudûd yerlerin öşür ve resmine âherden müdâhele olunmak îcâb itmez iken civârında vâki‘ evkâf karyelerinden (boş) nam vakıf karyenin zâbiti (boş) nam kimesne zuhûr ve ol yerler benim zâbiti olduğum vakf-ı mezbûrun sâlifü’z-zikr karyenin arazisindendir öşür ve resmin ben alırum deyu hilâf-ı kanûn ve mugâyir-i kadîm fuzûli müdâhale ve zâviye-i mezbûr vakfına gadr sevdâsında olduğun bildirüb mezbûrun hilâf-ı kanûn ol-vechle zâhir olan müdâhalesi men‘ u def‘ olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ itmegin buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda husûs-ı mezbûra tamam mukayyed ve tarafeynden Südde-i Sa‘âdetimden ihrâc olunmuş mühürlü sahîh sûret-i defter-i cedîd-i hakanî taleb idub göresin münâza‘un-fîha olan yerler dahl iden mezbûrun zâbiti olduğu mezbûrun mezkûr karyesinin mümtâz ve mu‘ayyen hudûdu dâhilinde kadîmden öşür ve resmi taraf-ı vakıfdan alınagelan yerlerden olmayub fi’l-vâki‘ zâviye-i mezbûrun mârü’z-zikr karyesinin mümtâz ve mu‘ayyen hudûdu dâhilinde kadîmden öşür ve resmi zâviye-i mezbûr vakfı tarafından alınagelan yerlerden iken mezbûr fuzûli hilâf-ı kanûn ve mugâyir-i defter ve kadime ol-vech müdâhale eyledügi vâki‘ ise men‘ u def‘ ve vech-i meşrûh üzere olan yerlerin öşür ve resmin kadîmisi üzere zâviye-i mezbûr vakfı tarafından buna ba‘de’l-hükm ahz u kabz itdiresin min-ba‘d kanûn ve deftere ve kadîme ve emr-i hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş itdirmeyub vakfiyede alâkası ve medhali olmayanı karışdırmayub eslamiyanı yazub Astâne-i Sa‘âdetime ‘arz ve i‘lâm idub husûs-ı mezbûr içün bir dahi şikâyet olunub emrim varmağa muhtâc eylemeyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fî evâhir-i cemâziye’l-evvel sene seb‘în ve mie ve elf (11-20 Şubat 1757).
Be-Makam-ı Kostantiniyye el-Mahrûsa
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Günlük iki akçe ile İmam olarak atanma 29 Ekim 1757
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (10 Haziran 1774)
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası
Nişân-ı şerîf-i âlîşân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hâkānî hükmü oldur ki;
Medîne-i Harput’da Zeyve nam karyede medfûn Hacı Hasan Baba Zâviyesinin vazîfe-i mu‘ayyene ile ber-vech-i iştirâk mütevellileri olan es-Seyyid Ebu Bekir ve birâderzâdesi es-Seyyid Mehmed müte‘âkiben bilâ-veled fevt olub yerleri hâli ve mahlûl olmağla yerlerine erbâb-ı istihkâkdan ‘ammizâdeleri işbu râfi‘-i tevkî‘-i refî‘ü’ş-şânü’l-hakanî es-Seyyid eş-Şeyh el-Hac Hasan bin es-Seyyid Mustafa her vechle lâyık ve mahal ve müstehak olmağın tevcîh olunub yedlerine berât-ı şerîf-i ‘alişânım virilmek bâbında Hacı Bektaş-ı Veli astânesinde seccâde-nîşîn olan eş-Şeyh Abdullatif zîde takvâhu ‘arz itmeğin mûcebince sadaka idüb bu berât-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnu virdim ve buyurdum ki: Ba‘del-yevm merkûm varub zikr olunan zâviyenin mütefeffâyân-ı mezbûrânın yerlerine mütevellisi olub hizmet-i lâzımesin mer‘î ve mü’eddî kılındıkdan sonra vazîfe-i mu‘ayyene ile mutasarrıf olub vâkıfının rûhu ve devâm-ı ömr ü devletçün du‘âya müdâvemet göstere ol bâbda taraf-ı âherden ferd mâni‘ ve müzâhim olmayub bir vechle dahl ve ta‘arruz kılmayalar şöyle bileler alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar. Tahrîren fi’l-yevmi’s-selh min şehr-i rebiü’l-evvel sene semân ve semânîn ve mie ve elf. (10 Haziran 1774) ***(4)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
4) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Abdulhamid’inTuğrası 14 Aralık 1774
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Abdulhamid’inTuğrası
Nişân-ı şerîf-i âlîşân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hâkānî hükmü oldur ki:
Medîne-i Harput’da Zeyve nâm karyede vâki‘ kutbü’l-ârifîn Hacı Hasan Baba Zâviyesinin bundan (akdem) bâ-berât-ı âlişân vazîfe-i mu‘ayyene ile mütevellisi olan evlâd-ı vâkıfdan Seyyid Ebu Bekir ve birâderzâdesi Seyyid Mehmed bilâ-veled fevt oldukda yerine erbâb-ı istihkâkdan ve evlâd-ı vâkıfdan işbu râfi‘ân-ı tevkî‘-i refî‘ü’ş-şân-ı hakanî es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas zîde salâhuhâlar mevcûd iken ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa nam kimesne evlâd-ı vâkıf iddi‘âsıyla hevâsına tâbi‘ olub hilâf-ı inhâ ile bir takrîb üzerine berât itdirub lâkin mezbûr Hacı Hasan evlâd-ı vâkıfdan olmayub ecânibden olduğu lede’ş-şer‘i’l-kavîm zâhir ve sâbit olmağla tevliyet-i mezbûre merkûm Hacı Hasan’ın ref‘inden ve evlâd-ı vâkıf-ı merkûmâna tevcîh yedine berât-ı şerîf-i alişân virilmek ricâsına Hacı Bekdaş-ı Veli astânesinden seccade-nişin şeyhi olan eş-Şeyh Abdullatif zîde takvâhu ‘arz itmegin vech-i meşrûh üzere sadaka idub bu berât-ı hümâyunu virdim ve buyurdum ki: Ba‘de’l-yevm merkûmân es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas varub zikr olunan zâviyenin ref‘ olunan mezbûrlar yerine ber vech-i meşrûta mütevellisi olub hizmet-i lâzımesin mer’î ve mü’eddî kıldıkdan sonra vazîfe-i mu‘ayyenesiyle ber-vech-i şart-ı vâkıf ‘ale’l-iştirâk mutasarrıflar olub vâkıfın ruhu ve devâm-ı ömr ü devletçün du‘âya müdâvamet göstereler ol bâbda ref‘ olunan mezbûr tarafından ve taraf-ı âherden bir vechle dahl ve ta‘arruz kılmayalar şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahriren fî’l-yevmi’l-‘âşir min şehri’l-şevvâli’l-mükerrem sene semân ve semânîn ve mie ve elf. (14 Aralık 1774) ***(5)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
5) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (31 Mart-8 Nisan 1777)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası
İftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim câmi‘ü’l-mehâmid ve’l-mekârim el-muhtass bi-mezîd-i ‘inâyeti’l-meliki’d-dâim dergâh-ı mu‘allâm kapucıbaşılarından Keban Ma‘deni emîni olan (boş) dâme mecduhu ve kıdvetü’l-kudât ve’l-hükkâm ma‘deni’l-fazli ve’l-kelâm mevlânâ Harpurut kadısı zîde fazluhu tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki: Harpurut’da vâki‘ Hasan Baba zâviyesinin vazîfe-i mu‘ayyene ile cedleri Abbas fevtinden zâviyedârlığı işbu sene-i mübâreke saferinin altıncı gününde Şeyh Seyyid Mustafa ve Şeyh Seyyid Abbas’a iştirâken tevcîh ve hâlâ berâvât-ı şerîfemle üzerlerinde olduğu Anadolu Muhâsebesinde ve Harpurut Kazâsına tâbi‘ Zeyve nâm karyede kutbü’l-ârifîn Hacı Hasan Baba Zâviyesinin mütevellisi olan evlâd-ı vâkıfdan Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas hayâtda ve mevcûdlar iken ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa evlâd-ı vâkıfdanım deyu hilâf-ı inhâ ile üzerine berât itdirdüb merkûmâna gadr itmekle ref‘inden sene-i mâziye şevvâlinde Çemişgezek nâibi Abdurrahim zîde ‘ilmuhu ‘arzıyla mezbûrana tevcîh ve berât olunduğu Askeri Rûznamçesinden ihrâc ve merkûmân Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas’a büyük babaları fevtinden zâviyedârlık-ı mezbûr vazife-i mu‘ayyene ile tevcîh ve mâliyeden berât ve tevliyet-i mezbûre dahi üzerlerinde iken ecânibden mezbûr Hasan tevliyet-i mezbûru ben dahi evlâddanım deyu bir takrîb ‘askeriden berât itdirmekle ref‘inden üzerlerine tevcîh olunub lâkin mezbûrun şerr u mazarratından emîn olmadığı merkûmân bâ arzuhal inhâ ve fîmâ-ba‘d kayıdları derkenâr olunmamak üzere şerh virilüb zabtlarına mümâna‘at itdirilmemek bâbında sen ki Keban ma‘deni Emini mûmâ-ileyhsin sana hitâben emr-i şerifim sudûrunu istid‘â ve zâviyedârlık Maliyeden ve tevliyet Askeriyeden başka başka berâtlar ile merkûmânın üzerlerinde olmağla mugâyir-i berât zabtlarına mümâna‘at olunmamak içün emr-i şerîfim sudûru iktizâ eylediğin iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim bi’l-fi‘il re’isü’l-küttâbım olan el-Hac Ömer Vahid dâme mecduhu i‘lâm itmegin sen ki Ma‘den Emini mûmâ-ileyhsin i‘lâmı mûcebince kaydına (silik) virilub mezbûrların zabtlarına mümâna‘at olunmamak emrim olmuş (silik) buyurdum ki: Vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrim üzere ‘amel dahi sen ki Ma‘den Emini mûmâ-ileyhsin zâviye-i mezbûrun zâviyedârlığı ve vakfının tevliyeti merkûmânın başka başka beravât ile üzerlerinde olmağla mugâyir-i berât mezbûru ve âheri zabt (ve) bir dürlü mümâna‘at itdirmeyub min-ba‘d berâtlarına ve emr-i alişânıma muhâlif kimesneye iş itdirmeyub husûs-ı mezbûr içün bir dahi emr-i şerifim varmalu eylemeyesin şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahriren fî evahir-i şehr-i saferü’l-hayr sene ihdâ ve tis‘în ve mie ve elf. (31 Mart-8 Nisan 1777) ***(6)
Be-Makâm-ı Konstantiniyye el-Mahrûsa
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
6) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti : 003 Numaralı Diyarbekir Ahkam Defteri
Yer Bilgisi : 3-
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-29-06-1194 Miladi 2 Temmuz 1780
Kurum : A.{DVNSAHK.DB..d
Kazay-ı Mezbure (Harput) tabi zeyve nam karyede vaki Hacı Hasan Baba zaviyesinin bi’l fiil zaviyedarı olan sadat-ı kiramdan şeyh seyyid el hac-hasan b. Mustafa ve şeyh seyyid Bekir b. Mustafa ve şeyh seyyid resul b. Osman ve şeyh seyyid Süleyman b. Süleyman ve şeyh seyyid Mustafa b. Hüseyin ve şeyh seyyid Yusuf b. Mustafa ve şeyh seyid Mustafa b. Hüseyin şeyh seyyid b. Yusuf b. Mustafa ve şeyh seyyid İsa b.Ali zide şerefhum gelub bunlar salihun neseb sadat-ı kiramdan olup isbat-ı neseb eylediklerine islambol nuka bab sından yedlerine (ellerinde) ma malun bih temessük……1189 yılı
Diyarbakır ahkâm defterindeki kayıtlıdır
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6 Ekim 1784)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası
Nişân-ı şerîf-i âlîşân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hâkānî hükmü oldur ki;
Medîne-i Harput’da Zeyve nam karyede vâki‘ kutbü’l-ârifîn Hacı Hasan Baba Zâviyesinin vazîfe-i mu‘ayyene ile mütevellileri olan evlâd-ı vâkıfdan es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas kendi hüsn-i rızâlarıyla erbâb-ı istihkâkdan yine evlâd-ı vâkıfdan işbu râfi‘ân-ı tevki‘-i refi‘ü’ş-şân-ı hakânî es-Seyyid Ebu Bekir ve es-Seyyid Hasan zîde kadruhumâya ferâgat ve kasr-ı yed idub merkûmân dahi her vechle lâyık ve mahal ve müstehak olmalarıyla ber-vech-i iştirâk tevcîh olunub yedlerine berât-ı şerîf-i alişânım virilmek bâbında yedlerinde olan fâriğân-ı mezbûrların berâtı mûcebince ‘inâyet taleb itmeleriyle vech-i meşrûh üzere sadaka idub bu berât-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnu virdim ve buyurdum ki: Ba‘de’l-yevm merkûmân varub zikr olunan zâviyenin fâriğân-ı mezbûrânın yerlerine ber-vech-i iştirâk mütevellileri olub hizmet-i lâzımelerin mer‘î ve mü’eddî kılındıktan sonra vazîfe-i mu‘ayyenesine dahi ber-vech-i iştirâk mutasarrıflar olub vâkıfının rûhu ve devâm-ı ömr ü devletçün du‘âya müdâvemet göstere şöyle bileler alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar. Tahrîren fî’l-yevmi’l-(i)hdâ ve’l-ışrîn min şehr-i zilka‘de sene semân ve tis‘în ve mie ve elf. (6 Ekim 1784)***(7)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
7) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6-15 Ekim 1784).
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6-15 Ekim 1784).
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası
Kıdvetü’l-kudât ve’l-hükkâm ma‘deni’l-fazli ve’l-kelâm Mevlana Harpurut kadısı zîde fazluhu tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki: Kaza-i mezbûra tâbi‘ Zeyve nam karyede vâki’ müteveffâ Hacı Hasan Baba Zâviyesinin ber-vech-i meşrûta bi’l-fi‘il berât-ı şerîfimle zâviyedârı ve vakfının mütevellisi olan sadât-ı kirâmdan kıdvetü’l-sadâti’l-kirâm Seyyid Bekir ve Seyyid Hasan zîde şerefuhumâ Südde-i Saadetime ‘arzuhal idub zâviyedârlık ve tevliyet-i merkûm berât-ı şerîfimle üzerlerinde olub edâ-yı hizmet idub bir dürlü dahl ve ta‘arruz olunmak îcâb itmez iken kazâ-i mezkûr sükkânından ashâb-ı i‘râzdan ba‘zıları bî-vech ve bilâ-berât ve bilâ-sened zâviyedârlık ve tevliyet emürine karışub müdâhale ve zabtına muhâlefet ve ta‘addiden hâli olmadıkların bildürüb mezkûrların bî-vech ve bilâ-sened (silik) zâviyedârlık ve tevliyeti emürine müdâhale itdirilmemek bâbında emr-i şerîfim ricâ eyledikleri ecilden mahallinde şer‘le görülmek lüzûm olmuşdur buyurdum ki;
Şifâhiyle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrim üzere ‘amel idub dahi husus-ı mezbûra tamam mukayyed ve berâtlarına nazar idub göresin zâviyedârlık ve tevliyet-i merkûm hâlâ berât-ı şerîfimle bunların üzerinde olub edâ-yı hizmet iderler iken ashâb-ı i‘râzdan olan mezbûrlar bî-vech ve bilâ-berât ve bilâ-sened müdâhale itdükleri vâki‘ ise men‘ u def‘ eyleyesin min-ba‘d şer‘-i şerîfe ve emr-i ‘alişânıma mugâyir kimesneye iş itdirmeyub husûs-ı mezkûr içün bir dahi emrim tekrâr ısdâr ve irsâline muhtâc eylemeyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fî evâhir-i min şehr-i zilka‘de sene semân ve tis‘în ve mie ve elf (6-15 Ekim 1784).
Be-Makâm-ı Kostantiniyye el-Mahrûsa
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (25 Ekim-3 Kasım 1785)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası
Kıdvetü’l-kudât ve’l-hükkâm ma‘deni’l-fazli ve’l-kelâm Mevlana Harpurut kadısı zîde fazlühu tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vasıl olıcak ma‘lûm ola ki: Medine-i Harpurut’da vâki‘ a‘ezze-i kirâmdan Hasan Baba Zâviyesinin hâlâ berât-ı şerîfimle bâ-vazîfe-i mu‘ayyene zâviyedârı Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas ve Seyyid Hasan ‘ammzâde Şeyh Seyyid Mustafa Südde-i Sa‘âdetime ‘arzuhâl idub vakf-ı mezbûrun vazîfe-i mu‘ayyene ile zâviyedârlığı hâlâ berât-ı şerîfimle mûmâ-ileyhumânın Maliye tarafından virilan berât-ı şerîfimle üzerlerinde olub ‘uhdelerine lâzım gelan hizmetlerin edâ idub âherin bî-vech müdâhalesi îcâb itmez iken kazâ-i mezbûrda ba‘z kesân hilâf-ı şer‘ ve bilâ-berât ve bilâ-sened zâviyedârlıkları emürine müdâhale eylediklerin bildirüb ashâb-ı i‘râzın bî-vech ve bilâ-berât ve bilâ-sened zâviyedârlığı emürine müdâhaleleri men‘ u def‘ olunmak bâbında emr-i şerîfim ricâ ve Hazîne-i Âmiremde mahfûz Anadolu Muhâsebe(sine) mürâca‘at olundukda vakf-ı mezbûrun zaâiyedârlığı vazîfe-i mu‘ayyene ile merkûmân Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas ve Seyyid Hasan ‘ammzâdesi Şeyh Seyyid Mustafa’nın üzerlerinde olduğu mestûr ve mukayyed bulunmağın berâtları mûcebince zabt itdirilmek bâbında fermân-ı alişânım sâdır olmuş(dur) (buyurdum ki;) Şifâhiyle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrim üzerine ‘amel dahi husûs-ı mezbûra tamam mukayyed ve berâtlarına nazar idüb göresin zâviye-i mezbûrun zâviyedârlığı hâlâ Mâliye tarafından virilan berât-ı şerîfimle merkûmânın üzerlerinde olmağla ‘uhdelerine lâzım gelan hizmetlerin edâ iderler iken mezkûrlar bi-vech ve bilâ-berât zâviyedârlıkları emürine fuzûli müdâhale ve zabtlarına mümâna‘at ve ta‘addi eyledikleri vâki‘i ise ashab-ı i‘râzdan olan mezkûrlara bî-vech ve bilâ-sened zâviyedârlık emürine müdâhale ve ta‘addi itdirmeyub men‘ u def‘ eyleyesin min-ba‘d şer‘-i şerîfe ve emr-i hümâyunuma muhâlif kimesneye iş itdirmeyüb husûs-ı mezbûr içün bir dahi emrim varmalu eylemeyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fî evâhir-i zilhicce sene tis‘a ve tis‘in ve mie ve elf (25 Ekim-3 Kasım 1785).
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan III. Selim’in Tuğrası (26 Temmuz 1789).
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan III. Selim’in Tuğrası (26 Temmuz 1789) Hüve’l-Mu‘în
Sultan III. Selim’in Tuğrası
Nişân-ı şerîf-i âlîşân-ı sâmî-mekân-ı sultânî ve tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hâkānî hükmü oldur ki;
Harpurut’da vâki‘ Hasan Baba Vakfının nısf-ı vazîfe-i mu‘yyene ile nısf-ı zâviyedârı olan Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas bilâ-veled fevt olub yeri hâli kalmağla müştereki erbâb-ı istihkâkdan işbu râfi‘-i tevkî‘-i refi‘ü’ş-şân-ı hakânî es-Seyyid Şeyh Mustafa zîde kadruhu her vechle mahal ve müstehak olmağın nısf-ı zâviyedârlığı mezkûr müteveffâ-yı mezbûrun mahlûlünden merkûma tevcîh olunub yedine berât-ı şerîfim virilmek ricâsına Harpurut Nâibi Mevlana es-Seyyid Bilal zîde ‘ilmuhu ‘arz itmekle mûcebince tevcîh olunmak fermânım olmağın hakkında mezîd-i ‘inâyet-i pâdişahânem zuhûra getirüb bin ikiyüz üç senesi şevvâlinin yirmi yedinci günü tarîhiyle muverrah virilan rü’us-ı hümâyûnum mûcebince bu berât-ı hümâyûnu virdim ve buyurdum ki: Mezbûr es-Seyyid Şeyh Mustafa zîde kadruhu varub müteveffâ-yı merkûm yerine vakf-ı mezbûrun nısf-ı zâviyedârı olub edâ-yı hizmet eyledikden sonra bundan evvel nısf-ı zâviyedâr olanlar nısf-ı vazîfe-i mu‘ayyenesine ne-vechle mutasarrıf olagelmişler ise merkûm dahi ol vechle nısf-ı vazîfe-i mu‘ayyenesin vakf-ı mezbûr mahsûlünden alub mutasarrıf ola şöyle bileler alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar. Tahrîren fî’l-yevmi’s-sâlis-i zilka‘de sene selase ve mieteyn ve elf (26 Temmuz 1789). ***(8)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye el-Mahrûsa
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır. 8) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti: Harput’taki Hasan Baba Zaviyesi Vakfı’ndan bir cihetin tevcihi. g.tt
Yer Bilgisi: 626-31576
Dosya Ek:
Belge Tarihi: H-29-02-1215 Miladi 22 Temmuz 1800
Kurum : C..EV..
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Der devlet-mekine ‘arz-ı dâ‘i-i kemine oldur ki Harput’ta vâki‘ Hasan Baba vakfının bâ berât-ı şerîf vazife-i mu‘ayyene ile nıs-ı zâviyedârı ve diğer berât mûcebince vazife-i mezkûre üzere nısf-ı âherine kezalik mutasarrıf olan es-Seyyid Şeyh Mustafa iki kıt‘a berat ile mutasarrıf iken fevt olub yeri hâli ve mecmu‘ zâviyedârlığı mahlûl olmağla erbâb-ı istihkakdan işbu bâ‘is-i arz-ı ubudiyet müteveffâ-yı mezbûrenin sulbi oğlu es-Seyyid Mehmed dâileri her vechle layık ve müstehak olmağla cihet-i mezkûr babası mahlûlünden oğlu merkum es-Seyyid Mehmed dâilerine tevcih ve yedine berat-ı şerîf-i alişan sadaka ve ihsan buyrulmak ricasına be-iltimâs paye-i serir-i alaya arz ve i‘lâm olundu bâki emr ü ferman hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî gurre-i şehr-i zilkadei’ş-şerife li-sene erbea aşer mieteyn ve elf (27 Mart 1800).
El-abdü’d-dâ‘î li’l-devleti’l-aliyyeti’l-Osmaniye
Şerif Mehmed el-müvellâ hilâfehu be-medîne-i Harput
Es-Seyyid eş-Şeyh Mustafa vefat ettiğinden, mahlul kalan ciheti yine erbab-ı istihkaktan olan oğlu es-Seyyid Mehmed’e tevcih edilmiştir (COA, C.EV, 31576).
(Belge Ziya SEKİN nin arşivinden)
Sultan Abdulmecid’in Tuğrası(1 Aralık 1840) (29 Eylül 1842)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Sultan Abdulmecid’in Tuğrası
Bin ikiyüz elli beş senesi rebi‘ü’l-âhirinin on dokuzuncu günü taht-ı ‘alî baht-ı Osmanî üzere cülûs-ı hümâyûn-ı meymenet- makrûnum vâki‘ olub ‘umûmen tecdîd-i berevât olunmak femânım olmağın binaen-‘alî-zâlik Nezâret-i Evkâf-ı Hümâyûn-ı mülûkâneme mülhak Harpurut Kazâsında Zeyve nam karyede medfûn müteveffâ Şeyh Hasan Dede zâviyesi vakfının vazîfe-i mu‘ayyene ile meşihat ve sancakdar ve çırağdarlık cihetlerine mutasarrıf olan işbu râfi‘-i tevkî‘-i refî‘ü’ş-şân-ı hakanî es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed* zîde salâhu yedinde olan (yedinde olan) ‘atîk berâtın Deraliyyeme getirub tecdîdin ricâ itmegin hakkında mezîd-i ‘inâyet-i padişâhanem zuhûra gelub ‘atîk berâtı mûcebince tarîh-i mezbûrdan müceddeden bu berât-ı şerîfimi virdim ve buyurdum ki: Merkûm es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed zîde salâhu gelub sâbık üzere cihât-ı mezkûra mutasarrıf olub edâ-yı hizmet eyledikden sonra bundan evvel vazîfe-i mu‘ayyenesini ne-vechle edâ idegelmiş ise yine ol-vechle vakf-ı mezbûr mahsûlünü mütevellisi olanlar yedinden ahz eyleye şöyle bileler alâme-i şerîfime i‘timâd kılalar. Tahrîren fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min şehr-i şevvâl sitte ve hamsîn ve mieteyn ve elf. (1 Aralık 1840)
Be-Makâm-ı Kostantiniyye el-Mahrûsa
*Cihât-ı mezkûrenin nısf hisseleri kasr-ı yedinden âhere tevcîh olunub rü’us-ı hümâyûn virilmekle işbu mahalle şerh virildi. Fî 23 Ş sene 58 (29 Eylül 1842)***(9)
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
9) Bu belgeyi daha önce Prof.Dr. Enver Çakar Hocamızda yayınlamıştır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti : Harput kazasında Zive nam karyede kain Şeyh Hasan Baba Zaviyesi Vakfı’nın münhal tevliyet cihetinin uhdelerine tevcihini istida eden Musa ve Hasan hakkında tahkikat icrasına dair.
Yer Bilgisi : 15-712
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-22-10-1264 Miladi 21 Eylül 1848
Kurum : C..EV..
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Arzu hal yazmak için varakdır kıymeti para 30
İktizâsı üzere muhâsebesinden
Vakf-ı mezbûrun vakfiyesi mukayyed olduğundan şurûtu ne vechle idüğü ma’lûm olamadığına binâen ol emrin kuyûdu defter-i hakânisi defterhâne-i ‘âmireden ve muhâsebesi keyfiyetini mülhakât zimmeti defterlerinden
İlhâk şude be nezâret-i evkâf ber-mûceb
Ber-mûceb-i defter-i hazine-i evkâf zâviye-i kutbü’l-‘ârifîn Hacı Hasan Baba der karye-i Zive der kazâ-ı Harpud
Seyyid Ebu Bekir Reşid Hasan Mütevelli
Berat-ı Reşid an kasr-ı yed Seyyid Mustafa berât-ı ‘atik Fi şehr-i Zilkade sene 1198 (Miladi 16 Eylül 15 Ekim 1784)
Vakf-ı mezbûrun vazife-i mu‘ayyene ile tevliyet-i mezkûrân Seyyid Ebubekir ve Seyyid Hasan’ın üzerinde evkâf muhâsebesinde mestûr ve mukayyeddir fermân devletlü efendim hazretlerinindir Fi 17 Ş. Sene 1264 (Miladi 19 Temmuz 1848) Sahh
Tahrîrât kayd
Hususat-ı mezbûre dâ’ir tahrîrat yazıldığının kaydı bulunmayub fakat bu babda taraf-ı hazret-i sadaret-penâhiden emrnâme-i sâmi tastir buyurulmuş olduğundan kaydının mektûbi-i sadaret-penâhi saadetlü efendi odasından ihrâcı lâzım geleceği malum-ı devletleri buyuruldukta emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir Fi 6 L. Sene 1264 (Miladi 1848) sahh
Defterhâne-i ‘âmireden ve keyfiyeti mülhakattan
Fermân-ı ‘âlilerine imtisâlen tetebbu‘ olundukta … istid‘â Zive karyesinden kâ’in kutbü’l-ârifin Hacı Hasan Baba zevcesi vakfının sarahaten tahriri mahalli darbhane-i ‘âmire de bulunmamıştır fermân devletlü sultânımındır 21 Ş. Sene 1264 (Miladi 23 Temmuz 1848)
Kuyûd-ı mülhakata tetebbu‘ olundukta vakf-ı mezburun henüz muhâsebeye rüyet olunduğundan … bir gunâ kayd bulunamamıştır fermân devletlü efendim hazretlerinindir fi 22 Ş. Sene 1264 (Miladi 24 Temmuz 1848)
Nezâret-i celîle-i evkâf-ı hümâyundan iktizâsına himmet buyurulmak buyuruldu Fi 14 Ş. Sene 1264 (Miladi 16 Temmuz 1848)
Emirnâme-i sâmi kayd
Medine-i Harput muzâatından Zive nâm karye de vâki‘ Şeyh Hacı Hasan Baba vakfının vazife-i mu‘ayyene ile tevliyet ciheti mutasarrıfları Es-seyyid Ebu Bekir ve Es-seyyid Hasan nâm kimesnelerin müte‘âkiben bilâ-veled vefâtları vukû‘yla mahlûllerinden evlâd-ı vakıftan Musa bin Yusuf ve Hasan bin İsmail nâm kimesnelere tevcihiyle yedlerine lâzım gelen beratlarının tasdiri husûsuna dâ’ir medine-i mezbûre nâ’iliyetin bundan akdem vürûd eden i‘lâmı evkâf-ı hümâyun nezâret-i celilesi cihetine lede’l-havâle kuyûd-ı lâzımesine müracaatla iktizâsı evkâf-ı hümâyuna mülhak evkâftan Harput kazâsına tâbi‘ Zive karyesinde merkûm Şeyh Hacı Hasan Baba vakfının vazife-i muayyen ile tevliyeti müteveffâ-yı merkûmanın el-yevm uhdelerinde mukayyed ve vakf-ı mezbûrun elli dokuz (Mart dediği için rumi takvimdir 13 mart ie 12 nisan 1843 ü ifade ediyor) senesi martı ibtidâsından
Maruz-ı dirineleridir ki
Harput Kazâsında Zive Karyesinde kutbu’l-‘ârifin Hacı Hasan Baba zâviyesi vakfının tevliyetine mutasarrıf olan Seyyid Bekir ve Seyyid Hasan bilâ-veled fevt olmalarıyla tevliyet-i mezkûr bu bendeleriyle diğer Hasan bin İsmail’e tevcihi husûsuna ilâmı üzerine kılınmış derkenâr olarak evkâf müfettişi faziletlü efendi hazretlerine havâle olmuş ve müfettiş-i mumâ-ileyh hazretleri tarafından dahi sıhhat ve hakikatini istilâmı hâvi ilâm olunmuş ise de evrâk-ı mezkûre kazâen zâyi‘ olarak diğer tesviyesi husûsu istid‘â olunmuş iken bu defa Hasan bin İsmail dahi vefât etmiş olmasıyla cihet-i mezkûr bu kullarıyla Molla Abbas bin Ali’ye ‘ale’l-iştirâk tevcih buyurulması husûsuna mahallinden istilâmı hâvi emirnâme-i sâmi-i tastir husûsunda fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Bende-i Molla Abbas bin Ali kulları m Bende-i Musa bin Yusuf kullar m
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
2. sayfa
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Yazıldı 7 sene 61 ‘an-yed-i …
Fi 19 Ş. Sene 1264 (Miladi 21 Temmuz 1848)
[11] Şubâtı gâyetine değin mahallinden bi’l-vürûd marifet-i şer‘le rüyet olunan muhâsebesinden ve husûle gelen dört yüz guruş vâridâtı mesârifiyle karşılaşmış idüğü muharrer ve Gökçe Sofya Nâhiyesine tâbi‘ karye-i mezbûrenin mahsûlât ve rüsûmatı ve mûceb-i ‘ilm u haber mâliye hazine-i celîlesinden muktezâsı defter-i hakâniden bulunmuş olup acak mezkûr Zive Karyesinde kâ’in Hacı Hasan Dede zâviyesi vakfının vakfiyesine dâ’ir kayde zafer-yâb olunamamış ve defter-hâne-i ‘âmire de sarahaten tahriri mahalli bulunamamış ve sene-i merkûme mahsûben vakf-ı mezbûrun rüyet kılınan muhâsebesinde irâdıyla mesârifâtı müsâvi bir nev‘i … ve hitâf vâki‘ idüğü rüyet kılınmış olduğundan ve ciheteyn-i mezkûrenin tevcîhi inhâ olunan merkûman Musa ve Hasan’ın evlâd-ı vâkıftan oldukları i‘lâm-ı mezbûr da muharrer olması der-kenâr da mübeyyen görüldüğüne binâ’en husûs-ı mezbûr da istintâc olduğundan badehu icrâ-yı iktizâsına bakılmak üzere evvel emir de keyfiyetin mahlûlünden istilâmı lâzım geleceği müfettiş-i mumâ-ileyh tarafından i‘lâm olunmuş olduğu beyânıyla bu surette vakf-ı mezburun mahallinden ve … mukayyed vakfiye var mıdır ve şürûtu icrâ ve hâsılatı hayrât ve mirâtına(mirasına) sarf kılınmakta mıdır veyahud hâsılatı şunun bunun yedlerinde mü’ekkel olarak tasarruf olunmakta mıdır ve sene-i merkûm hasılat-ı sahihası ne miktardır ve muhâsebe-i mezbûre de gösterilen mesârif ne makûle masraftır ve merkûman Musa ve Hasan evlâd-ı vakıftan mıdır ve tevliyet-i mezkûreyi edâya muktedir ler midiri şûrâları mahallinde marifet-i şer‘ ve evkâf me’mûru marifetiyle bi’t-tahkîk sene-i merkûme ve altmış senesinin hasılat ve mesârifât-ı sahîhasının muhâsebesi nizâmına tatbîken bi’r-rüye ma‘ mürettebât hazine-i memhûr ve mumza ve defterlerinin ve vakfiyesi olmadığı halde bir kıta mumza suretinin cânib-i hazine-i evkâf-ı hümâyuna tesyâr ve keyfiyetin iş‘ârı husûsu evkâf-ı hümâyun nâzırı ‘atûfetlü paşa hazretleri taraflarından bi’t-takrîr inhâ ve ifâde olmakla ol vechle iktizâsının icrâsıyla keyfiyetin izâhen iş‘ârı husûsuna himmet buyuralar deyü fi 19 Safer sene 61(Miladi 27 Şubat 1845) Diyarbekir müşirine emrnâme-i sâmi yazılmıştır
Fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir
Derkenâr da muharrer tevliyet mutasarrıfları Seyyid Ebu Bekir ve Seyyid Hasan’ın mahlûllerinden akdemce tevcihi inhâ olunmuş ve muhâsebesi rüyet olunmamış olduğundan cânib-i teftişten i‘lâm olunarak mûcebince sadâret-penâhiden istilâmı hâvi emirnâme-i sâmi tastîr buyurulmuş ve cevâbı mahallinde ba-mazbata vürûd etmiş ise de kazâ’en zâyi‘ olduğunu ashâb-ı ‘arz-ı hâl merkûm beyân ederek zâyi‘den emirnâme-i sâmi i‘tâsına dâ’ir bulunduğundan ve kuyûdât-ı lâzımeleri zikr olunan emirnâme-i sâmiye tevâfuk etmiş olmakla bu surette me’âl-i ‘arz-ı hâl ve derkenârlara nazaran ber-vech-i istid‘â bâ-takrîr tekrâr emirnâme-i sâmi husûsu re’y-i ‘âliye menût emr u fermân mevâdındandır fermân devletlü efendim hazretlerindendir
Fi 11 Şevvâl sene 1264 (Miladi 10 Eylül 1848)
Mûcebince tahrîrât-ı sâmiye yazıla
ma‘rûz-ı çâker-i kemineleridir ki
bâ-fermân savb-ı çâkeriye havâle buyurulan işbu ‘arz-ı hâl ve üzerine mahrec derkenârlar lede’l-mutâla‘a marrü’z-zikr Şeyh Hasan Baba zaviyesi vakfının tevliyeti mutasarrıfları Seyyid Ebu Bekir ve Seyyid Hasan halifelerin vefatları vukû‘yla mahlûllerinden ashâb-ı ‘arz-ı hâlden Musa ile Hasan nâm kimesnenin ‘uhdelerine tevcîhi mukaddemâ mahallinden bâ-i‘lâm inhâ olunmuş ise de husûsu minhânın hasbe’n-nizâm mahallinden istilâmı lâzım gelerek ol bâbd tastîr buyurulan derkenâr da muharrer emirnâme-i sâmileri kazâ’en zâyi‘ olmuş ve mu’ahharan merkûm Hasan’ın dahi vefâtı vukû‘bulmuş olduğundan tevliyet-ı mezkûrenin kendisiyle Molla Abbâs bin Ali’ye tevcihi zımnında diğer bir kıta‘ emirnâme-i sâmi-i sadâret-penâhileri tastir ve i‘tâsı istid‘â olunmuş olduğu anlaşılmış olmakla istid‘â olunduğu üzere diğer bir kıta emirnâme-i sâmilerinin tastiri re’y-i ‘âli-i hazret-i vekâlet-penâhileri buyurulur ise ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir fi 20 L. Sene 1264 (Miladi 19 Eylül 1848)
fi 13 Safer sene 61 (Miladi 21 Şubat 1845)
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
3. sayfa
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Harput Vâlisine
Medîne-i Harput muzâfatından Zeyve nam karyede vâki‘ Şeyh Hacı Hasan Baba Zaviyesi vakfının vazîfe-i mu‘ayyene ile tevliyet ciheti mutasarrıfları es-Seyyid Ebubekir ve es-Seyyid Hasan’ın müte‘âkiben bilâ veled vefâtları vuku‘uyla mahlûllerinden evlâd-ı vâkıfdan Musa bin Yusuf ve Hasan bin İsmail’e tevcihle yedlerine lâzım gelan beratların tasdîri husûsuna dâ’ir medîne-i mezbûre naibinin bundan akdem vürûd iden i‘lâmı evkâf-ı hümâyun nezâret-i celîlesi cânibine lede’l-havâle kuyûd-ı lâzımesine mürâca‘atla iktizâsı evkâf-ı hümâyun müfettişi faziletlü efendi tarafından isti‘lâm olundukda nezâret-i evkâf-ı hümâyuna mülhak evkâfdan Harput kazâsına tâbi‘ Zeyve karyesinde medfûn Şeyh Hacı Hasan Baba Zâviyesi vakfının vazife-i mu‘ayyene ile tevliyeti müteveffayân-ı merkûmânın el-yevm ‘uhdelerinde mukayyed ve vakf-ı mezbûrun elli dokuz senesi(Hicri 1259) (Miladi 1843) martı ibtidâsından şubatı gâyetine değin mahallinden bi’l-vürûd ma‘rifet-i şer‘le rü’yet olunan muhâsebesinden husûle gelan dört yüz guruş varidâtıyla mesârifi karşulanmış idügi ve Gökce Sofiyan Depesi’ne tâbi‘ karye-i mezbûrenin mahsûlât ve rüsûmâtının ber mûceb-i ‘ilm u haber maliye hazine-i celîlesinden zabtı muktezâsı defter-i hakânîden bulunmuş olub ancak mezbûr Zeyve karyesinde kâin Hacı Hasan dergâh? zaviyesi vakfının vakfiyesine dâir kayda zaferyâb olunamamış ve Defterhane-i Âmire’de sarâhaten tahriri mahalli dahi bulunamamış ve sene-i merkûmeye mahsûben vakf-ı mezbûrun rü’yet kılınan muhâsebesinden irâdiyle mesârifâtı müsâvi olmadığı bir nev‘î hile hada‘a anlaşıldığına ve cihetiye-i mezkûriyenin tevcihi inhâ olunan merkûman Musa ve Hasan’ın evlâd-ı vâkıfdan oldukları i‘lâm-ı mezbûrda muharrer olmuş ihrâc itdirilan derkenarda mübâyin göründüğüne binaen husûs-ı mezbûrda iştibâh olunduğundan ba‘dehu iktizâsına bakılmak üzere ol emirde keyfiyetin mahallinden isti‘lâmı lâzım geldiği müfettiş-i mumâ-ileyh tarafından i‘lâm olunmuş olunduğundan vakf-ı mezbûrun mahallinde veyahut sicillâtda mukayyed vakfiyesi üzerinde ve şurûtu icrâ ve hasılâtı hayrât ve mîrâtına sarf kılınmakda mıdır veyahud hâsılatı şunun bunun yedlerinde me’kel olarak tasarruf olunmakda mıdır ve sene-i merkûme hasılat-ı sahîhası ne miktardır ve muhâsebe-i mezbûrda gösterilan mesârif ne husûsa masrafdır ve merkûman Musa ve Hasan evlâd-ı vakıfdan mıdır ve tevliyet-i mezkûreyi idâreye muktedirler midir şuralarda mahallinden ma‘rifet-i şer‘ ve evkâf me’muru ma‘rifetiyle bi’t-tahkîk sene-i merkûme ve altmış senesinin hasılât ve mesârifât-ı sahîhasının muhâsebesi nizamına tatbîkan bi’r-rü’ye ma‘a mürettebât-ı hazine memhûr ve mümza ve defterleri ve vakfiyesi olmadığı halde bir kıt‘a mümzâ suretinin cânib-i hazîne-i evkâf-ı hümâyuna niyâz ve keyfiyetin iş‘ârı hususu evkâf-ı hümâyun sâbık nazırı tarafından bâ takrîr ifâde olunarak mukaddem bu babda tahrirât ıstâr olunmuş ise de kazâen zâyi‘ olduğu ve merkum Hasan’ın dahi vefâtı vuku‘uyla tevliyet-i mezkûrenin kendisüyle Molla Abbas bin Ali’ye tevcihini bu kere dahi merkûm Musa arzuhal takdimiyle istid‘â itmiş olmasıyla keyfiyet tekrar evkâf-ı hümâyun nezâret-i celîlesi cânibine lede’l-havâle ber vech-i istid‘â zâyi‘den tahrirat-ı senâveri tasdîri muvâfık-ı sahîha idügi i‘lâm ve ifâde olunmuş olmağla ber minvâl-i tahrir iktizasının icrasıyla keyfiyetin izâhen iş‘ârı husûsuna himem buyuruldu şukka kâ’ime.
Bu belgeyi Prof. Dr. Enver ÇAKAR Hocamız latin alfabesine çevirisini yapmıştır.
Ali baba Hicri 24.05.1268 de Miladi 16 Mart 1852 de zaviyedarlığın kendisine verilmesi için arz dilekçesi Osmanlı arşivlerinde kayıtlı belgesinde 51-28 numarada kayıtlıdır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Taraf-ı eşref-i hazreti müsteşarına evkaf hümayun nazırına
Şeyh Hasan babadan münhal olan zaviyedarlığın uhdesinde tevcihi niyaziyle Ali babanın hak pay-ı ali cenab-ı sadaret penahiye takdim eylediği müzekere manzur valay-ı nezaret penahilleri buyrulmak üzere leffen gönderilmiş olmağla emru ferman hazret-i veliyyumül emrindir.
Ba işaret hazreti müsteşarı
Miladi 1691 tarihinden itibaren hacı hasan baba zaviyesinin ataması yönetimi farklı musa herdi zaviyesinin yönetimi farklı ataması farklı devam ediyor. Dolayısıyla musa hardi zaviyesine ait farklı tarihlerde yapılan atamalara ait belgeleride burada göstermekte fayda vardır.
1 Sayfa
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
2 sayfa
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
3 sayfa
Belge Özeti : Harpurt sancağı ve nahiyesinde Zeyve karyesinde medfun sadat-ı kiramdan Seyyid Şeyh Musa Heradî Tekkesi fukarasına mahsus arazisi olan Zeyve pnarı, Sahanderesi, Kurtağacı, Kuşkayası ve sair mahallerin aşarı ayende ve revendegane verilegelmiş iken ve arazi-i mezkuredeki ahali üzerlerine edası lazım gelen kömür de verilmediğinden, yapılan müdahalenin men’i.
Yer Bilgisi : 350-24540
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-18-06-1195 Miladi 11 Haziran 1781
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti : Harput kazasının Zive karyesinde Şeyh Musa Herevi Zaviyesi Camii hitabetinin Seyyid Seyfullah Halife’ye tevcihi.
Yer Bilgisi : 1600-14
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-17-04-1252 Miladi 1 Ağustos 1836
Kurum : HAT
Harput şeriye sicil defter kaydı
Düstür-ı mükerrem müşir-i müfahham nizamül alem müdebbir-i umuru’l cumhur bi’l-fikrü’s-abık mütemmim-i mahmü’l-enam bi’r-rey’i S-sa’ib mümehhid-i bünyanü’d-devlet ve ve’l-ikbal müşeyyedü’l-erkanü’s-sa’ade ve iclalü’l-mahfüf be-sunüf-ı avatıfü’l-meliki’l-a’lal halen sivas ve ilhaken Rakka ve Diyarbekir valisi ve ma-din-i hümayunum emini sadr-ı sabık vezirim mehmed reşit paşa edammallahu te’ala iclalahu ve kıdvetü’l-nüvvab el müteşer’iyye Harput na’ibi Mevlana (boşluk) zide ilmehu tevki-i ref’i-i hümayun vasıl olıcak ma’lum olaki nezaret-i evkaf-ı hümayun-ı mülkaname mülhak evkafla Harput kazası mülhekatından Van ocaklığı kurasından Zeyve nam karyede vaki es-seyid Şeyh musa herdi zaviyesi vakfının tevliyet ve zaviyedarlığına iki kıta berat-ı alişanımla ecdat-ı vakfına es-seyid hacı osman mutasarrıf olarak icabetten müdahale vuku’a icab itmez iken Malatya sakinlerinden Koyunoğlu Yusuf nam kimesna ben evlad-ı vakıfdanım diyerek müdahaleden hali olmadığından men’i bi’l-istid’a tarafayn hazır olduğu halde led’lterafu’u merkum Yusufevladdan olduğunu isbat edemeyerek mezbure evladına meşruin üzere Şeyh muma-ileyh tarafınan kemakan zabt ve tasarruf olarak merkum Yusufun da’va-yı mezkuresiyle ber vech-i şer’i vaki olan müdahalesinin men’-i def’i babında emr-i şerifim takrir ve i’ta olunmuş ise de tevliyet ve zaviyedarlık-ı mezkure mukaddem (a) Harput sakinlerinden Han oğlu Osman b.mehmedin üzerinde iken muma-ileyh hilaf-ı inha uhdesine ihale ettirmiş ve li-acli’l-rafi tarafından şer’e havale olundukta Şeyh muma-ileyh müdahaleye turmayup dersa’adetime gelmiş ve bu tarafda merkum Yusufu bularak da’vaya ibtidar eylemiş ise de da’valı tezvir olarak merkum Osman ile Şeyh muma’ileyh ya’ni hiç birisi ecdat-ı vakıfdan olmadıklarınından ve tekkeye ve zaviyenin dahi hiç vücudu olmayub tevliyet-i mezburenin terki veyahut hazine-i evkaf-ı hümayunumdan zabtını şürut irade-i seniyyem iddiğini sen ki vali-i müşarün ileysin bu def’a der sa’adetime tahrir ve inha eyledimki ecelat-ı kuyud lazimesi ihraç ve keyfiyet-i evkaf-ı hümayunum müfettişi Mevlana Ahmed Şekari zide’ilmehu tarafından ilam ittirildikten sonra iktizası müteccezat-ı rical-i devlet-i aliyyemden evkaf-ı hümayunum nazırı iftihrü’l-ekabir ve’lekarim es-seyyid Hüseyin zide ilmehudan leda’l-süval ber-minval-i muharrer merkum Koyunoğlu Yusufun vaki olan te’addisini mebni Şeyh muma-ileyhin istidasıyla lede’t-terafü’u merkum Yusufun müdahalesi vahi idüğü ber-nech-i şer’i bi’t-tabi’i men’i ve def’i babında iş bu sene-i mubareke eva’il-i Receb-i şerifinde emr-i şerifim tasrir ve tesbit kılınarak salifü’z-zikr tevliyet ve zaviyedarlık muma-ileyh şeyh osmanın el-yevm üzerinde olduğu kuyuddan ve muma-ileyh şeyh osman evlad-ı vakıftan ve iba’at-ı cedd tevliyet ve zaviyedarlık-ı mezkur ve zabt ve tasarruf ide gelüb merbut inde’l- şer’i tebeyyün itmiş olduğu evkaf-ı hümayunum müftüsü muma-ileyhin i’lam-ı me’alinden rehin-i ibad olmuş olmağla bu surette zaviye-i merkume mefkud hükmüne girmiş oluğundan hasılat-ı vaki’asını hazine-i evkaf-ı hümayunumdan zabtı icabından görünmüş ise de bu maküle hayratın i’mariyle derununda ayende ve revandeye it’am-ı ta’am olunarak şart-ı vakfın icrası matlub-ı alişanım ve mukteza-yı nizamından olduğundan keyfiyet nizam-ı mütevlli-i merkume bi’l-etraf tağhim olundukta zaviye-i mezkurenin i’mariyle şart-ı vakf-ı icra ve nizam-ı müstehsinesi üzere beher sene mahallinden muhasebesini ma’rifet-i şer ile rü’yet iderek mümzi defterini isra eylemek hususlarına müte’ahhid olmuş ve eğerçi bundan böyle bir seneye kadar i’mar ve ihyasıyla şart-ı vakıf icrada bir ğüne kusuru tebeyyün eylediği halde bi’t-tahkik tevliyet ve zaviyedarlık-ı mezkur merkumun uhdesinden ref ile hasılat-ı vakı’ası ol vakt hazine-i merkumeden zabt olunmak şartıyla ifasına kara verilmiş ve bu suretle tesviyesi taraf-ı eşref-i şehin-şahanemden isticlab da’vat-ı hayrlyyeyi mucib ve şür’şürut-ı vakfın icrasını müstevcib görmüş olduğundan hasılat-ı mezkurenin şürüt-ı mezbur üzere muma-ileyhe terki muvafık irade-i aliyyem oluğu halde kalemine kayd ile sana hitaben emr-i şerifim ısdar ve keyfiyete ma’lum olmak içün mülhakat zimmeti defterlerine ilm ü haberi i’tasıylatesviyesi icab eylediğini i’lam itmekle mücebince tanzimi hususuna irade-i seniyyen ta’alluk idüb ol vecile keyfiyet kalemine kayt ittirilerek hazine-i merkume mülhekat zimeti defterlerine ilm ü haberi tahrir ve i’ta ittiriymiş olmağla sana hitaben iş bu emr-i alişanım ısdar ve i’ta olmıştur imdi vüsülünde şara’it-i muharrer-i merkume üzere tevliyet ve zaviyedarlık mezbure-i merkume şeyh osmanın uhdesine ibka olunmuş olduğu mantuk enr-i şerifimden ma’lumun oldukta fermanım olduğu üzere merkum tarafından zabt u tasarruf ile hasılata ahz u kabz kılınarak zaviye-i merkumenin i’mar ve ihya ve şürut-ı vakfın icrasına kemaliyle dikkat ve i’tina olunması hususuna sarf-ı külli miknet eylesin ve sen ki na’ib-i muma-ileyhin sen dahi muceb-i emr-i şerifimle amel ve hareket ve hilafından hazr u mücanebet eylemek babında ferman-ı alişanım sadır olmuştur buyurdumki hükm-i şerifimle (boşluk) vardıkda bu babda vech-i meşruh üzere şeref-yafte-i südur olan iş bu emr-i şerif-i celülü’ş-şan-ı vacibu’l-ittiba ve lazıma’l imtisalimin mazmun-ı munifi birle amil olasız şöyle bilesiz alamet-i şerife i’timad kılasız tahriren fi’l-yemi s-sani şehr-i muharremü’l haram sene isna ve hamsin ve mi’eteyn ve elf. H 2 muharrem 1252 M 19 Nisan 1836
Harput şeriye sicilinde Harput şeriye sicil (HŞS, nr. 382: 161/1) muse herdi zaviyesine vakıf edilmiş yer Katar Hanı, Zeyve Yalakı, Medescan Deresi, dut ağacı ve Manastır Kubbesi arasında mevkiler vakf edilmişken suretül şecerede ise Buxar Serikli, Katar Han, Ulus Çayırı, Pınar-ı Hardek, Ag Okaşlar başına dek diye tanımlanmıştır. Muse herdi zaviyesine bağlı köylerin aşar vergisi ile sair vergileri Şeyh Musa Herdi Zaviyesi vakfına bağlandığını görüyoruz. Bu paralelde Hacı Hasan Baba zaviye ve vakfına bağlı yerlerde Tarihsiz belgede aynı sınırlar geçiyor ilave olarak aynı belgede “Şeyh Hacı Hasan Baba ya vakıf olan Şelemut mezranın ve Bolu mezranın sınırları hudutları belirtiliyor Harput şeriye sicil defterinde geçen kayıt aşağıdaki gibidir.
Harput’ta Van ocaklığı karyelerinden olan Zeyvede bulunan Şeyh Musa Herdi vakfının idaresinin Şeyh Osman b. esseyyid Mehmet’e verilmesi hakkında arz aşağıdaki gibi
Harput Şeriye Sicil defter kaydı
Medine-i Harput kazası mülhekatında van ocaklığı karyelerinden zeyve nam karyede medfun e’aze-i kiramdan Şeyh musa herdi vakfından defter-i hakanide mesdur ve mukayyed karyelerinde marü’z-zikr zeyve nam karyenin hududu dahilinde kadimden berü öşr ve semeni taraf-ı vakıfdan abad-ı ecdadı bu ana gelince aluna gelib mutasarrıf olduğu zaviye-i mezkurun evkafı olan karyenin bir tarafı katar hanı bir tarafı zeyve yılakı ve bir tarafı medescan deresi ve bir tarafı tud ağacı ve bir tarafı manastır kubasi bu hudud ile mahdut olmak üzere aşar-ı şer’iyye ve rüsumat-ı sa’iresi şart-ı vakıf üzere zaviye-i mezbur ve vakfın evladiyet ve meşrutiyet üzere tevliyetine bundan akdem evlad-ı vakıfdan olan es-seyid şeyh osman b. Es seyid şeyh mehmed ve esseyid şeyh ömer b esseyid şeyh mehmed ba-berat-ı sultani mutasarrıflar iken ecanibden olan esseyid osman b. Ebu bekir otuz dört tarihinde bazı kimselere istinaden kendüsü evlad-ı vakıfdan olub mezburan evlad-ı vakıfdan olmadığını bilaf inha ile arz olub tevliyet-i mezkure üerine tevcih-i berat ittirüb bu vech ile zaviyedarlık-ı mezkurun şurtu üzere evlad-ı vakıfdan olan mezburan esseyid şeyh osman b. Muhammed ve esseyid şeyh ömer b esseyid şeyh mehmed naman da’ilerine (….) olduğundan mezbur esseyid şeyh osman b. Mehmed hala sivas valisi ve ma’adun-ı hümayun emini devletlü mehmed reşit paşa yeserallahu ma-yezid ve ma yeşa hazretlerine ba’arz-ı hal ifade ve huzur-ı şer’de müdafa ve hakkı-ı tebeyyün eylemek içün şer’e havale olundukta mezbur esseyid osman bir takrib Arabistan tarafına firar ve zaviye-i mezburun mu’attal kalmağla firari-i mezbur ve esseyid osman b.ebubekir evlad-ı vakıfdan olmayıb bu ana gelinceye abad-ı ecdadından tevliyet-i mezbureye mutasarrıf bir ferd bulunmadığına ve mezburan esseyid şeyh osman b. Esseyid şeyh mehmed ve esseyid şeyh ömer b esseyid şeyh mehmed na-man da’ileri evlad-ı vakıfdan olduklarını kaza-i mezbur ahalisinden bi-garz ve mevküfü’l kalem kimselerden (…) bina’en lede’t-tahkik mezburana bu veçhile gadr olduğunu emr-i eşkar olmağla tevliyet-i mezbuyeyi ecanibden olanesseyid osan b. Ebubekirin vakıfdan (…) esseyyid şeyh osman b. Esseyyid şeyh mehmed kema-fi’l-evvel zabtından kendüye ve nıfsı diğeri dahi esseyyid şeyh ömer b esseyyid şeyh mehmed bila veled fevt olup mahlul olmağla mezbur esseyyid şeyh osman b. Esseyyid şeyh mehmed nam da’ilerine tevcih ve yedine müceddeden bir kıt’a berat-ı şerif-i alişan sadaka ve ihsan buyrulmak ricasıyla evvelki vaki’ü’l-halbi’l-iltimas paye-i serir-i a’laya arz ve i’lam olundu..
Bu kayıt ile muse hardinin Van ocağı bağlı kayıtlarda defteri hakkanide kaydın incelendiği vakıf senedinin şartı hududu ve bağlı olduğu van ocaklığı zikr edilmektedir. Yaşlılardan hasan babanın muse herdi torunu olduğu horasandan Bitlis Ahlat oradan buraya geldiklerini de duymuştum bu kayda göre Van ocağı demek otun iyi yetişmediği taşlık bölge anlamında kullanılmıştır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti : Harput’ta Şeyh Musa Heravi Camii imamlığının tevcihi.
Yer Bilgisi : 156-7792
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-28-01-1253 Miladi 4 Mayıs 1837
Miladi 25 Mart 1840 Hicri 21.01 1256 da yeni bir atamanın yapıldığını görüyoruz yine aynı Harput şeriye sicil defterinde şeyh osmanın Arabistan’a gittiğini yerine başka osmanın geçtiğini görüyoruz. O kayıt ise yukarıdaydı yeni yapılan atama evrakı da aşağıdadır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti : Tevcih, berat, zaviyedarlık, tevliyet, Osman ibn es-Seyyid eş-Şeyh Ebubekir, es-Seyyid, eş-Şeyh, cülus, es-Seyyid eş-Şeyh Musa Herdi Zaviyesi Vakfı (Zive Karyesi, Harput (Harpurd) kazası)
Yer Bilgisi : 42-4
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-21-01-1256 Miladi: 25 Mart 1840
Kurum : EV.BRT.
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belge Özeti : Tevcih, berat, hitabet, Mahmud Ahmed Halife ibn Osman, es-Seyyid, Seyfullah Halife, es-Seyyid, Van Ocaklığı (Es-Seyyid eş-Şeyh Musa Herdi Zaviyesi Vakfı, Zeyve Karyesi, Harput)
Yer Bilgisi : 86-7
Dosya Ek :
Belge Tarihi : H-13-01-1265 Miladi 9 Aralık 1848
Kurum : EV.BRT.
Şimdiye kadar anlattıklarımı bir tabloda toparlayacak olursak derli toplu bir tablo ile aşağıdaki gibi şekillendirebiliriz.
KRONOLOJİK SIRALAMA
1518 COA Tapu Tahrir 64.633 Şeyh Yusuf, Şeyh Hasan oğlu Şeyh Cihan, Şeyh Davud oğlu Şeyh Hasan, Kerem Mehmed oğlu Şeyh Osman, Şeyh Hüseyin oğlu Şeyh Davud ve Şeyh Affan oğlu Şeyh Hasan adlı kimselerdi (COA, TT, nr. 64: 633).
Mart/Nisan 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.5/b.1): Musa Herdi Tekesinin şeyhi olan Şeyh Hâcıʼdan köy ahalisinin haraç talep etmesi ile ilgili Evâhir-i Receb 1036 tarihli hüccet kaydı. (s.5/b.2):
Mart/Nisan 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.171/b.4): Herdi Köyünde vefat eden birinin erkek evladı kalmadığından tasarrufunda olan malların miriye düşüp İsmail’e tapuya verildiğine dair temessük kaydı Recep 1036.
Mayıs/Haziran 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.159/b.2): Şeyh Musa, Şeyh Hüseyin, Şeyh Mehmed, Şeyh Hâcı ve Şeyh Ali’den tekâlif-i şakka alınmaması hususunda Evâ’il-i Ramazan 1036 tarihli ferman sureti kaydı.
Haziran/Temmuz 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.197/b.1): Herdi Köyünün on beş avarız hanesinin on haneye indirilmesine dair Harput kadısına hitaben gönderilen Şevval 1036 tarihli ferman sureti kaydı
Haziran/Temmuz 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.197/b.2): Herdi Köyünden on beş avarız hanesinin on haneye indirilmesine dair Şevval 1036 tarihli hüccet kaydı.
Ağustos 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.87/b.3): Sipahi zümresinden olan İbrahim Beyin, Zeyve Köyü reayasından sürsat için elli üç Harput kilesi terekenin akçesini ve kirasını alarak Diyarbekir’de Sami Efendi’ye teslim ettiğine dair Evâhir-i Zilkade 1036 tarihli hüccet kaydı
13 Ağustos 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.109/b.4): Ali, Hamza ve Halil Hüseyin’in, Musa-yı Herdiʼnin karşısında olan bir kıtʻa tarlalarını Şeyh Yusuf’a sattıklarına dair Gurre-i Zilhicce 1036 tarihli hüccet kaydı
Ekim/Kasım 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.119/b.3): Şeyh Musa’nın damı üzerine toprak atarken düşerek vefat eden Şâhvirdiʼnin yakınlarının dem ve diyet talebinin olmadığına dair düzenlenen Evâ’il-i Safer 1037 tarihli hüccet kaydı.
Ekim/Kasım 1627 Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627 (s.139/b.3): Murtaza Çelebiʼnin hizmetkârı Şâhvirdi’nin, Şeyh Musa’nın bina ettiği damın üzerinden düşerek vefat ettiğine dair Evâ’il-i Safer 1037 tarihli hüccet kaydı.
1653 HŞS 324:230/4 1653’te zâviyenin şeyhi, Zeyve’de oturan Derviş Hasan adında biriydi (HŞS, nr. 324: 230/4).
Mayıs/Haziran 1680 Harput Şerʻiyye Sicili, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde olup, 38244-VI demirbaş numarası Harput Kazası’nda sâdât-ı kirâmdan Seyyid Musa torunlarının vergilerden muaf oldukları ve bunların herhangi bir taleple rencide edilmemelerine dair Cemâziye’l-evvel 1091 tarihli buyruldu kaydı.
Kasım/Aralık 1680 VGMA Hurufat defteri 1098:185 (s.35/b.2): Zeyve Köyü’nde Şeyh Musa Herdi Cami’sinin imam ve hatibi olan Mehmed’in vefat etmesi üzerine, yerine Hüseyin’in atanmasına dair Evâhir-i Zilkaʻade 1091 tarihli berat kaydı
Ağustos/Eylül 1691 VGMA Hurufat defteri 1098:185 Harput’ta Şeyh Musa Herdi ve Şeyh Hasan zâviyelerin meşihatı ve ‘alemdâr ve çırâğdârlığı evlâdiyet ve meşrûtiyet üzere Şeyh İlyas ve oğlu Şeyh Mehmed mutasarrıf olup tecdîd ricasına ‘inayet. Zi’l-hicce sene 1102.
Ağustos/Eylül 1691 VGMA Hurufat defteri 1098:185 Harput’a tâbi‘ Musa Herdi tekeye câmi‘inde bir akçe ile imâm ve hatîb Hüseyin terk-i hizmet itmekle yerine İlyas Halife mahalldır deyü kâdısı Abbas ‘arzıyla buyruldu. Zi’l-hicce sene 1102.
1691-1692 Hşs 1098/185 Harput’da Hacı Hasan Baba Zâviyesi zâviyedarı Abbas mahlûlünden karındaşı Seyyid Bekir’e tecdîd. N sene 1103.
Ocak/Şubat 1694 Hşs 1098/189 Harput’da Zeyve nâm karyede tekyenişin olan Şeyh Musa ve Mehmed fevt Hüseyin ve diğer Hüseyin ve Hızır ve Mehdi ve Yusuf ve Süleyman ve Mustafa’ya kâdısı Mehmed ‘arzıyla
1724 HŞS 396:168/3 1724’te Harput’a tabi Nermikân oymağından olan çok sayıda seyyid, Şeyh Musa Herdi evladından oldukları iddiasıyla ve ellerindeki şecere kayıtlarıyla birlikte, Harput’ta Kadı Ahmed Efendi’nin huzuruna çıkmışlar ve bu durumlarını da ispat etmişler. Harput Kadısı’nın bu olayı Osmanlı Hükümeti’ne bildirmesi ile seyyid olduklarına hükmedilerek, bunlar tekâlif-i şakka olarak nitelendirilen vergilerden muaf tutulmuşlar. (HŞS, nr. 396: 168/3). Malatya’nın Arguvan ilçesinde yerle- şen bu seyyid grup, yeni adı Yazıhan (Narmikan) olan köyün de kurucuları olmuşlardır. Bunlar, es-Seyyid Hasan bin es-Seyyid Ca‘fer, es-Seyyid Mustafa bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid Muhammed bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid Yusuf bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid Hasan bin es-Seyyid Zülfikar, es-Seyyid Muhammed bin es-Seyyid Muhammed bin es-Seyyid Hasan, es-Seyyid İbrahim bin es-Seyyid Zülfikar, es-Seyyid Abbas bin es-Seyyid Ca‘fer ve es-Seyyid Ali bin es-Seyyid Muhammed adlı şahıslardı (HŞS, nr. 396: 168/3).
1731 Sultan I. Mahmud’un Tuğrası. (19-28 Nisan 1731) fermanı Seyyid İbrahim ve Seyyid Osman ve Seyyid Musa ve Seyyid Mustafa zîde salâhum Südde-i
Nisan/Mayıs 1731 Hşs 1094/223 Harput’da Zeyve nâm karyede metfun Hacı Hasan Baba nâm ‘azîzin tekyesinde şeyh ve ‘alemdâr ve türbedâr olan Derviş Ali fevtinden oğlunun oğlu Osman bin Mehmed’e bâ berât-ı ‘atîk tecdîd.
Nisan/Mayıs 1731 Hşs 1094/223 Harput’da Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nin zâviyedarı Seyyid Ebubekir fevt olmağla yeri oğlu İbrahim Halîfe’ye berâtı mûcebince ‘inâyet buyruldu..
1731 Sultan I. Mahmud’unTuğrası (3-12 Eylül 1731) Berat Şeyh Allahvirdi ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Hüseyin
1731 VGMA Hurufat defteri 1094:225 Derviş Hızır, Derviş Hasan ve Derviş Ali adlı şahıslardan boşalan “meşihat, alemdarlık ve çırakdarlık” vazifesi, ortaklaşa tasarruf etmek üzere, yine evâd-ı vâkıftan olan Şeyh Allahvirdi, (HÖDAN) Şeyh Yusuf ve Şeyh Hüseyin adlı şahıslara verilmiş, beratları Eylül 1731’de yenilenmiştir. (VGMA, Hurufat Defteri, nr. 1094: 225)
Mart/Nisan 1732 VGMA Hurufat defteri 1094:226 Harput muzâfâtından Eski Herdi nâm karyede el-Hâc Osman bina eylediği Cami’de hasbî hatip nasb olunan Muhammed’e bâ berât-ı ‘atîk tecdîd.
Aralık/Ocak 1736-37 VGMA Hurufat defteri 1094:228 Harput’ta Herdi ze‘âmeti aklâmından Hacı Muhammedli (Hacı Mehmedli) nâm karye-i kebirde Muhammed Zekeriya nam sâhibü’l-hayrın bina eylediği Cami’de bir akçe ile imam ve hatip bâni-i mezbûrun oğlu Hüseyin Halife’ye beratı mûcebince tecdîd buyruldu.
8 Şubat 1757 VGMA Hurufat defteri 1090:52 Harput kazâsına tâbi‘ Zeyve nâm karyede metfun Şeyh Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nin vazîfe-i mu‘ayyenesiyle mütevellisi olan es-Seyyid İbrahim fevt olub tevliyeti mezkûre mahlûlünden sulbî kebîr oğlu es-Seyyid Ebubekir Halîfe ile birâderi el-Hâc es-Seyyid Mehmed Halîfe’ye ber-vech-i iştirâk tevcîh ricâsına kâdısı Mevlânâ es-Seyyid İbrahim Efendi ‘arz itmeğin mûcebince vâki‘ ise bin yüz yetmiş senesi cemâziye’l-evvelinin on sekizinci günü tarihli tevliyeti merkuma iştirak buyruldu.
1757 Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757). Fermanı Şeyh Mehmed ve Şeyh Osman ve Şeyh Bekir ve Şeyh Hüseyin ve Şeyh Kamber ve Şeyh Ali ve Şeyh İsmail ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Hasan
1757 Sultan III. Osman’ın Tuğrası (11-20 Şubat 1757) fermanı Şeyh Mehmed
Mart/Nisan 1757 VGMA Hurufat defteri 1090:53 Harput kazâsında vâki‘ Hâcı Hasan Baba Zâviyesi’nde vazîfe-i mu‘ayyenesiyle zâviyedarı olan İbrahim fevt olub yeri hâlî ve mahlûl olmağla yerine diğer İbrahim Halîfe mahall ve müstehakdır deyü kendü ‘arzuhali mûcebince bin yüz yetmiş senesi Recebü’ş-şerîfin on birinci günü tarihiyle merkûm diğer İbrahim Halife’ye sadaka buyruldu
29 Ekim 1757 AE.MSOS 78-5949 COA Amam Gazinin İmama olarak yevmiyesi 2 akçe ile atanması
Ekim/Kasım 1762 VGMA Hurufat defteri 1158:201 Harput kazâsına tâbi‘ Zeyve karyesinde Musa Herdi Tekyesi’nde bir akçe ile imam ve hatip olan Yusuf bin Mehmed’e. Z sene 76.
26 Mayıs 1774 VGMA Hurufat defteri 1084:39 Harput’da Baskilli nâm karye câmi‘i’nde boyahane icâresi vakfından almak üzere bâ-mu‘ayyene hatîb olan Mehmed’e nâibi Seyyid Bilal ‘arzıyla mezbûra tevcîh buyruldu Yevm: 15
1774 Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (10 Haziran 1774) Berat es-Seyyid Ebu Bekir ve birâderzâdesi es-Seyyid Mehmed müte‘âkiben bilâ-veled fevt olub ammizâdeleri işbu râfi‘-i tevkî‘-i refî‘ü’ş-şânü’l-hakanî es-Seyyid eş-Şeyh el-Hac Hasan bin es-Seyyid Mustafa
10 Haziran 1774 VGMA Hurufat defteri 1084:39 Harput’da Zeyve nâm karyede Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nin bâ mu‘ayyene mütevellisi olan Seyyid Ebubekir ve birâderzâdesi Seyyid Mehmed bilâ veled fevt mahlûlünden ‘ammizâdeleri Seyyid Şeyh Hâcı Hasan bin Seyyid Mustafa’ya Hâcı Bektaş Şeyhi Abdullatif ‘arzıyla tevcih buyruldu. Yevm: Selh
23 Haziran 1774 VGMA Hurufat defteri 1084:39 Harput’da Zeyve nahiyesinde Şeyh Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nde bervech- i meşrûta şeyhi ve ‘alemdârı ve çırağdârı olan Şeyh Allahverdi ve Şeyh Yusuf ve Şeyh Yusuf bilâ veled fevt mahlûlünden evlâd-ı vâkıfdan Şeyh Mustafa’ya nâibi Seyyid Bilal ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 13
23 Haziran 1774 VGMA Hurufat defteri 1084:39 Harput’da Baskilli nâm karyede câmi‘de boyahane icâresi vakfından almak üzere bâ-mu‘ayyene imâm olan Resul bilâ veled fevt mahlûlünden Mehmed’e nâibi Seyyid Bilal ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 13
13 Aralık 1774 VGMA Hurufat defteri 1084:39 Harput’da Zeyve nâm karyede Hacı Hasan Baba Zâviyesi’nde bâ mu‘ayyene mütevellisi olan evlâddan Seyyid Ebubekir ve karındaşı oğlu Seyyid Mehmed bilâ veled fevt oldukda ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa evlâddan olmak üzere berât itdirub lâkin evlâddan olmamağla ref‘inden evlâddan Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas’a Hâcı Bektaş Şeyhi Abdullatif ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 9
1774 Sultan I. Abdulhamid’inTuğrası 14 Aralık 1774 Berat Seyyid Ebu Bekir ve birâderzâdesi Seyyid Mehmed bilâ-veled fevt oldukda es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas zîde salâhuhâlar mevcûd iken ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa nam kimesne evlâd-ı vâkıf iddi‘âsıyla hevâsına tâbi‘ olub hilâf-ı inhâ ile bir takrîb üzerine berât itdirub lâkin mezbûr Hacı Hasan evlâd-ı vâkıfdan olmayub ecânibden olduğu es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas varub zikr olunan zâviyenin ref‘ olunan mezbûrlar yerine ber vech-i meşrûta mütevellisi olub
1775 Diyarbakır Ahkam A.{DVNSAHK.DB..d yer 3
Kazay-ı Mezbure (Harput) tabi zeyve nam karyede vaki Hacı Hasan Baba zaviyesinin bi’l fiil zaviyedarı olan sadt-ı kiramdan şeyh seyyid el hac-hasan b. Mustafa ve şeyh seyyid bekir b. Mustafa ve şeyh seyyid resul b. Osman ve şeyh seyyid Süleyman b. Süleyman ve şeyh seyyid mustafa b. Hüseyin ve şeyh seyyid Yusuf b. Mustafa ve şeyh seyid mustafa b. Hüseyin şeyh seyyid b. Yusuf b. Mustafa ve şeyh seyyid isa b.ali zide şerefhum gelub bunlar salihun neseb sadat-ı kiramdan olup isbat-ı neseb eylediklerine islabol nuka babasından yedlerine(ellerinde) ma malun bih temessük……1189 yılı
14 Nisan 1775 VGMA Hurufat defteri 1084:40 Harput’da Zeyve nâm karyede Hacı Hasan Zâviyesi’nde bâ mu‘ayyene mütevellisi olan Seyyid Ebubekir ve Seyyid Mehmed müte‘âkiben fevt olduklarından mahlûllerinden evlâddan Seyyid Şeyh Hasan bin Seyyid Mustafa’ya tevcîh olunub mutasarrıfiken ecânibden Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas berât itdirüb gadr itmekle ref‘lerinden sâhib-i evvel merkuma Malatya nâibi Hâcı Halil ‘arzıyla tevcîh buyruldu. Yevm: 12
1777 Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (31 Mart-8 Nisan 1777) fermanı Abbas fevtinden zâviyedârlığı işbu sene-i mübâreke saferinin altıncı gününde Şeyh Seyyid Mustafa ve Şeyh Seyyid Abbas’a iştirâken tevcîh ve hâlâ berâvât-ı şerîfemle üzerlerinde olduğu Anadolu Muhâsebesinde ve Harpurut Kazâsına Seyyid Mustafa ve Seyyid Abbas hayâtda ve mevcûdlar iken ecânibden Seyyid Hacı Hasan bin Seyyid Mustafa evlâd-ı vâkıfdanım deyu hilâf-ı inhâ ile üzerine berât itdirdüb merkûmâna gadr itmekle ref‘inden
1784 Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6 Ekim 1784) Berat Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Abbas kendi hüsn-i rızâlarıyla erbâb-ı istihkâkdan yine evlâd-ı vâkıfdan es-Seyyid Ebu Bekir ve es-Seyyid Hasan zîde kadruhumâya ferâgat ve kasr-ı yed idub merkûmân dahi her vechle lâyık ve mahal ve müstehak olmalarıyla
1784 Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (6-15 Ekim 1784). Fermanı Seyyid Bekir ve Seyyid Hasan zîde şerefuhumâ Südde-i Saadetime ‘arzuhal idub
1785 Sultan I. Abdulhamid’in Tuğrası (25 Ekim-3 Kasım 1785) Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas ve Seyyid Hasan ‘ammzâde Şeyh Seyyid Mustafa Südde-i Sa‘âdetime ‘arzuhâl idub Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas ve Seyyid Hasan ‘ammzâdesi Şeyh Seyyid Mustafa’nın üzerlerinde olduğu mestûr ve mukayyed bulunmağın berâtları mûcebince zabt itdirilmek bâbında fermân-ı alişânım sâdır olmuş(dur)
1789 Sultan III. Selim’in Tuğrası (26 Temmuz 1789). Berat Seyyid Ebu Bekir veledi Abbas bilâ-veled fevt olub yeri hâli kalmağla es-Seyyid Şeyh Mustafa zîde kadruhu her vechle mahal ve müstehak olmağın nısf-ı zâviyedârlığı
1800 COA C.EV 31576 Es-Seyyid eş-Şeyh Mustafa vefat ettiğinden, mahlul kalan ciheti yine erbab-ı istihkaktan olan es-Seyyid Şeyh Mustafa iki kıt‘a berat ile mutasarrıf iken fevt olub yeri hâli sulbi oğlu es-Seyyid Mehmed dâileri her vechle layık ve müstehak olmağla (COA, C.EV, 31576).
19 Nisan 1836 HŞS 181 nolu S.80 Harput’a bağlı Zeyve köyündeki Şeyh Musa zaviyesine mütevelli ve zaviyedar atanması hakkında
1836 HŞS 181 nolu S.118 Harput’ta Van ocaklığı karyelerinden olan Zeyvede bulunan Şeyh Musa Herdi vakfının idaresinin Şeyh Osman b. esseyyid Mehmet’e verilmesi hakkında arz " evvelki vaki’ü’l-halbi’l-iltimas paye-i serir-i a’laya arz ve i’lam olundu.."
1 Ağustos 1836 HAT. 1600-14 COA Harput kazasının Zive karyesinde Şeyh Musa Herevi Zaviyesi Camii hitabetinin Seyyid Seyfullah Halife’ye tevcihi
25 Mart 1840 EV.BRT 42-4 COA Berat Tevcih, berat, zaviyedarlık, tevliyet, Osman ibn es-Seyyid eş-Şeyh Ebubekir, es-Seyyid, eş-Şeyh, cülus, es-Seyyid eş-Şeyh Musa Herdi Zaviyesi Vakfı (Zive Karyesi, Harput (Harpurd) kazası)
1840 Sultan Abdulmecid’in Tuğrası(1 Aralık 1840) (29 Eylül 1842) Berat hakanî es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed* zîde salâhu yedinde olan (yedinde olan) es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed zîde salâhu gelub sâbık üzere cihât-ı mezkûra mutasarrıf olub
1848 COA C.EV 712 1848 yılında tevliyet cihetine mutasarrıf olan Seyyid Ebubekir ve Seyyid Hasan müteakiben evlat bırakmadan vefat ettiklerinden bu vazife yine evlâd-ı vâkıftan olan Musa bin Yusuf ile Hasan bin İsmail adlı şahıslara verilmiştir. Fakat kısa bir müddet sonra Hasan bin İsmail’in de vefat etmesi sebebiyle mahlûl kalan yarım hissesi Molla Abbas bin Ali’ye tevcih edilmiştir (COA, C.EV, 712).
9 Aralık 1848 EV.BRT 86-7 COA Berat Tevcih, berat, hitabet, Mahmud Ahmed Halife ibn Osman, es-Seyyid, Seyfullah Halife, es-Seyyid, Van Ocaklığı (Es-Seyyid eş-Şeyh Musa Herdi Zaviyesi Vakfı, Zeyve Karyesi, Harput)
16 Mart 1852 A}MKT.NZD 51-28 COA Ali Baba Hasan Baba ya zaviyedarlık kendisine tevcih nizasıyla ilgili müzakeresinin takdimi
12 Mart 1879 COA Evkaf defteri :20265:4 Hacı Hasan Baba 1878 yılında vakfın mütevellisi İbrahim Burhaneddin tarafından hazırlanan bir senelik muhasebe kaydından anlaşıldığına göre, bu vakfın geliri Ma‘muratü’l-aziz köylerinden olan Meluluşağı’ndan sağlanıyordu. Bu köyün 1878 yılındaki vergi geliri toplamı 1608 kuruş olup, bunun 625 kuruş ve 15 parası meşihat ve cüzhan vazifesi için ayrılmış, diğer kısmı da sair masraflar için kullanılmıştır (COA, Evkaf Defteri, nr. 20265: 4).
15 Ekim 1888 : DH.MKT. 1554 - 30 COA Kadiriye tarikatı hulefasından Hacı Hasan Baba’nın Gazi Mir Mehmed Mescidi’nin mahlul olan cihetinin uhdesine tevcihi talebinde bulunması üzerine gerekenin Mamuretülaziz Vilayeti’nce yapılması. H-09-02-1306
1894 HMAVS 1312 Tarih Şeh Musa Herdi Zâviyenin kurucusu olan Şeyh Musa Herdi’nin biyografisi hakkında, kaynaklarda hemen hemen hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Sadece onun, Hz. Muhammed’in torunu ve Hz. Ali’nin oğlu olan Hz. Hüseyin’in neslinden bir “Seyyid” olduğunu (HŞS, nr. 396: 168/3) ve zâviyesinin de Kadirî tarikatına tahsis edildiğini 1312 ( 1894-1895) Tarihli Ma‘muratü’l-aziz Vilayet Salnamesi, s. 25.
12 Mart 1895 COA Evkaf defteri :28339:2 1878 yılında vakfın mütevellisi İbrahim Burhaneddin tarafından hazırlanan bir senelik muhasebe kaydından anlaşıldığına göre, bu vakfın geliri Ma‘muratü’l-aziz köylerinden olan Meluluşağı’ndan sağlanıyordu. Bu köyün 1878 yılındaki vergi geliri toplamı 1608 kuruş olup, bunun 625 kuruş ve 15 parası meşihat ve cüzhan vazifesi için ayrılmış, diğer kısmı da sair masraflar için kullanılmıştır (COA, Evkaf Defteri, nr. 20265: 4). Hacı Hasan Baba Zâviyesi vakfının 1894 yılındaki varidat tahsilatı ise 59 kuruş ve 20 para idi (COA, Evkaf Defteri, nr. 28339: 2).
Musa Herdi (Havri)( Havrani) Sancak-ı Şerifi Baskil Akdemir Köyünde İzettin Subay Ailesinde muhafaza ediliyor.
Bu beratlar fermanlar şeriye sicil kayıtları vakıf kayıtları diğer tüm belgelerde anlaşılan ortak şey musa herdi ve hacı hasan baba seyyit olmaları kesin vergiden muaf oldukları hürmet göstermeleri gerektiği ferman beratlarda ve diğer evraklarda hep vurgulanmış ortak olgudur.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde ehlibeytime zekatın verilmesi haramdır. Hadisinden dolayı Osmanlı ve Selçuklularda seyit ve şeriflerden bazı verğilen alınmadığı gibi belirli bir bölgenin yâda cemaatin bazı verğilerinide muaf tutarak bu seyit ve şeriflerin vakıf zaviye gibi dini hizmetlerin olduğu yerlere yetki verilmiş gelir buraya aktarılmıştır.
1834 Tarihli Tahrir kayıtlarında Melyan gözükmüyor ancak melyana köyünün mezraları olan kütan (kemerli ) 4 Hane 11 Çift Yine Aynı Şekilde Hamkan (Bekçili) 4 Hane 11 Çift Olarak Kayıt edilmişlerdir. Melyan vergi kayıtlarından çıkmamasının asıl nedeni seyyit soyundan olduklarından vergi alınmıyordu. Osmanlıda seyyit soyundan gelen ailelerin vergileri alınmıyordu. Harput şeriye sicilinde Malatya’nın nermikan köyünde bulunan bir ailenin mahkemeye vermesiyle şeceresinde melyana ve hıştkan dayandığını şahitlerle ispatladığı için vergiden muaf tutuluyor. 1724’te Harput’a tabi Nermikân oymağından olan seyyid Şeyh Musa Herdi evladından oldukları iddiasıyla ve ellerindeki 1714 tarihli şecere kayıtlarıyla birlikte, Harput’ta Kadı Ahmed Efendi’nin huzuruna çıkmışlar ve bu durumlarını da şahitler huzurunda ispat etmişlerdir. Harput Kadısı’nın bu olayı Osmanlı Hükümeti’ne bildirmesinden sonra, seyyid olduklarına hükmedilerek, bunlar tekâlif-i şakka olarak nitelendirilen vergilerden muaf tutulmuşlardır.(HŞS, nr. 396: 168/3). Bundan sonra Seyyidlerin imtiyazlarından faydalanmışlar.
Bu defterin sadece hacı hasan baba zaviyesine ait olan sayfayı koydum diğer sayfalarda diğer vakıfların hesabı bulunuyor.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Belgenin Özeti : Mamuretülaziz vilayeti dâhilinde bulunan Seyyid Kasım Evkafı, Ala Mescid Evkafı, Hasan Baba Evkafı ve defterde isimleri olan diğer vakıfların muhasebeleri.
Yer Bilgisi: 20265-
Dosya Ek:
Belge Tarihi : H-18-03-1296 Miladi 12 Mart 1879
Kurum: EV. d...
Hacı hasan baba zaviyesinin hicri H-15-09-1312 Miladi 12 Mart 1895 Tarihli Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinde 28339- numarası ile kayıtlı Mamuretülaziz vilayeti dâhilin de bulunan Hasan Baba Zaviyesi Evkafı, Malatya’da Kadı Şafii Mescidi Evkafı, Arapkir’de Şeyh Hasan Bey Camii Evkafı ve defterde isimleri olan diğer vakıflardan vuku bulan tahsilat miktarları.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Bu belgenin üçüncü sayfanın üçüncü sırasında hasan baba zaviyesi ve vakfı yazmaktadır. Karşılığında tahakkuk eden 950 kuruş 20 para tahsil olunan yine 950 kuruş 20 para Hicri 1308 miladi 1891 yılı için 1922 kuruş 10 para Hicri 1309 Miladi 1892 yılı için 916 kuruş 50 para Hicri 1310 miladi 1893 yılı için 950 kuruş 20 para şeklinde gelir kayıt edildiği görülmektedir. Bir defterde Harput vakıfları ile birlikte defterleri tutuluken bazen Malatyadaki yada Çemişgezek vakıflarıyla birlikte hesap defterleri tutulmuştur.
Köyümüzde vakıf diye adlandırılan bölge olması bir vakfın burada mevcut olduğunu ve yukarıda arz ettiğim gibi vakıf hesap defteri elimizde mevcuttur. . Fakat bu vakfın vakıf senedi Osmanlı arşivlerinden şimdiye kadar rastlanılmamıştır.
Hacı hasan baba zaviyesinin şeyhleri imamları kadiri tarikatına mensup oldukları kesindir çünkü Hacı hasan baba Kadiriye tarikatı hulefasında gazi mir Mehmet mahlûl olan cihetinin uhdesinde tevcih talebinde bulunması üzerine mamüratülaziz vilayetince yapılması 09 sefer 1306 yani 15 Ekim 1888 tarih belgede apaçık ortadadır. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivleri. Yer Bilgisi: DH. MKT. 1554 – 30 numarası ile kayıtlıdır.
(Belge Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivinden)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Tarikat-ı Aliyye-i Kadiriyeye hulefasından Hacı Hasan Babanın Gazi Mir Mehmet Mescid-i Şerifin mahlul olan cihetinin uhdesine tevcihi hakkında mahallince ceryan iden muameleden bahisle icray-ı icabı hakkında bazı ifade ve istidayı havi taraf virdiği arzuhal lefen savb-ı aliden irsal kılınmış olmağla mealine (içeriğine) nazaran iktizasının ifası manut-ı himem-i aliyeleridir ol babada
Doğancık Köyümüzün hamkan Hödan Asafan ismileri Arap kökenli kelimelerdir. Çocuklara verilen isim ve isim altında devam eden evlatların oluşumu ile meydana gelen mahallelerdir.
Hz ALİ
Burada şu konuya bir parantez açmamız gerekiyor. Oda şudur seyyit ve şerif seyyit Hz Hüseyin soyundan gelen Şerif ise Hz Hasanın Soyundan gelen Kişilere denir. Hz. Ali’nin çocukları konusunda değişik rivayetler bulunmaktadır. 14 (on dört) oğlu ve 17 (on yedi) kızı bulunduğu (bk. Taberi, V, 153-155) yazmaktadır. Başka kaynakta erkek çocuklarının on yedi. Kızlarının ise on sekiz (bk. Ya’kübi. II. 2 ı 3), yahut küçük yaşta ölen Muhsin (Muhassin) hariç erkeklerin on dört, kızların da on dokuz olduğunu bildiren rivayetler de vardır (bk. İbn Sa’d, lll, 19- 20) Bu arada on bir oğlu ve on altı kızı¬ nın bulunduğu da nakledilen bilgiler arasındadır. (bk. Mes’üdi, et-Tenbfh, s. 274). Hz. Ali’nin çocuklarını annelerine göre şöylece sıralarsak
1 Hz. Ali yaşadığı müddetçe üzerine başka bir kadınla evlenemediği eşi Hz. Fatıma’dan Hasan, Hüseyin. Muhsin (küçük Yaşta ölen) Zeynep ve Ümmü Gülsüm. Hasan ve hüseyinin soyu devam etmiştir.
2. Ümmü’l-Benin bint Hızam’ dan Abbas, Ca’fer; Abdullah ve Osman. Bunların hepsi Kerbela’da şehit edilmiş olup sadece Abbas’ın nesli devam etmiştir. Anneleri Ümm-ül Benin’den dünyaya gelen çocukları: Abbas, Osman, Cafer ve Abdullah (dört erkek kardeş). Onların dördü de Kerbela’da şehit oldu. (Hz. Abbas’ın (a.s), Ubeydullah ve Fazl adında iki oğlu vardı, soyu Ubeydullah’la devam etti.) Hz. Abbas’ın (a.s) lakaplarından birisi “Kameri Beni Haşim’dir ki bu Hz. Abbas’ın (a.s) zahiri çehresinin güzelliğini ortaya koymaktadır. Kerbela’da ağabeyi İmam Hüseyin’in (a.s) sancaktarı ve sakası (su hizmetlerinde bulunan) idi, bundan dolayı Şialar katında Saka’yı Deşt-i Kerbela diye de meşhurdur. Hz. Abbas (a.s) bazı kaynaklara göre Kerbela vakıasında Muharrem’in yedisinde bir kereye mahsus olmak üzere İmam Hüseyin’in (a.s) yarenlerine ve ailesine su götürmeyi başarmıştır. Aşure günü yine bu iş için Fırat nehrine doğru gitmiş, ancak geri dönüş yolunda su kırbasına ok isabet etmiş, kolları kesilmiş ve bu şekilde şehadete ermiştir.
Hz. Abbas (a.s) Ubeydullah b. Abbas b. Abdulmuttalib’in kızı Lubabah ile evlendi. Bu evlilikten adları Fazıl Abdullah ve Ubeydullah olan iki erkek çocuğu dünyaya geldi.
Hz Ali şehit edildiğinde Hz Abbas 14 yaşında idi Hz. Abbas’ın (a.s) nesli Ubeydullah’tan devam etti. Ubeydullah İmam Seccad Zeynel Abidin (as) kızıyla evlenmiştir imam Seccad Zeynel Abidin Hz hüseyinin oğlu olduğundan Hz Ubeydullah’tan sonraki nesil seyyitlik ünvanınıda almışlardır.
Ubeydullah’ın Abdullah ve Hasan ( İbn Sufi Nisabe, s. 436; İbn Anbe, s. 328. ) adında iki oğlu oldu. Abdullah’tan geriye bir nesil kalmadı. Ancak Hasan’ın; bir süreliğine Mekke ve Medine’nin daruimarat görevini yürüten ve aynı zamanda bu iki şehrin kadılık görevini de yapan Ubeydullah, hitabet ve fesahatte şöhreti olan Abbas; fakih, zahit ve ediplerden sayılan İbrahim Curdake, Hamza Ekber ve Fadıl ( İbn Anbe, s. 281.) adında beş oğlu oldu. Bu beş kişinin de soyundan fazıl ve Salih çocuklar dünyaya geldi.
Hz Ali (doğumu:598,599 veya 600 – ölümü: 661)
Hz Abbas (doğumu: 648- ölümü: 683)
Hz Ubeydullah ve kardeşi Fazıldır Fazıl nesli devam etmedi.
Hz Hasan ve kardeş Abdullah dır. Abdullah’ında nesli devam etmedi
Hz İbrahim, Curduke, Hamza, Ekber ve Fadıl bu çocuklar emevi zulmünden dünyanın çeşitli yerlerine göç edip burada nesilleri çok çeşitli kabilelerle birleşerek devam etti.
Hz Abbas Kerbelâ faciası esnasında Hz. Hüseyin’i korurken, kardeşleri Abdullah, Ca‘fer ve Osman’ın arkasından şehit edilmiştir. Başı diğer Kerbelâ şehitlerininkiyle birlikte Şam’a gönderilmiş, cesedi Gadiriyye köyünün sakinleri olan Benî Esed kabilesi tarafından şehit edildiği yere gömülmüştür. Daha sonra Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’in türbesinin kuzey tarafında bugünkü türbesi yapılmıştır.
Hz Abbas üzerinde durup bu bilgileri verdim çünkü Hacı Hasan Baba yı anlatırken Abbasın kim olduğu nereden geldiği gibi soruların sorulacağı vakidir. Birde halkımız Hz Abbas karıştırılıyor. Peygamber efendimizin (s.a.v) amcası Hz Abbas ile karıştırılıyor. belgede geçen Abbas Hz Alinin eşi Ümmü’l-Benin bint Hızam’ dan olan Hz. Abbas ı kast ediyor olacağım.
Zeynel abidindende kısaca söz edelim Hz hüseyin oğludur. Kerbala hadisesinde hasta olduğu için katılmamış emevi askerleri tarafından öldürülmek istenmişsede Ömer bin Saad tarafından kurtarılmış Kerbeladan şama yezidin sarayına esir olarak getirilmiş oradan kalmak istemmemiş medineye dönmüştür. Kaynaklara göre on beş çocuğu var bunlar Muhammed El-Bakır, Abdullah, Hasan, Hüseyin El-Ekber El-Müsellem, Ömer, Hüseyin El-Asğar, Abdurrahman, Süleyman, Ali, Muhammed Esger, Abbas El-Eftam, Hadice, Fatıma, Aliyye, Ümmü Gülsüm. İmamet Muhammed El Bakır ile devam etmiştir. Doğumu Miladi 659 Medine Ölümü Miladi 712 Medine’dir.
3. Leyla bint Mes’ud Halil’den Ubeydullah ve Ebu Bekir. Hişam Muhammed’e göre her ikisi de Kerbela’da öldürülmüştür. Muhammed b. Ömer ise Ubeydullah’ın Muhtar es-Sekafi tarafın dan öldürüldüğünü, ikisinin de neslinin devam etmediğini belirtmektedir (bk. Taberi. V, ı 54).
4. Havle bint Ca’fer b. Kays’tan Muhammed b. Hanefiyye (Muhammed el-Ekber).
5. Esma bint Umeys el-Has’amiyye’den Yahya ve Muhammed el-Asgar. Her ikisinin de nesli devam etmemiştir. Aralarında Vakıdinin de bulunduğu bazı tarihçilere göre Muhammed el-Asgar Hz. Ali’nin bir cariyesinden doğmuş ve ağabeyi Hüseyin’le birlikte Kerbela’da şehit edilmiştir.
6. Ümmü Habib bint Rebia’dan Ömer ve Rukıyye. Ömer seksen yaşına kadar yaşamış ve Yenbu’da vefat etmiştir. Ömer’inde nesli devam etmiştir.
7. Ümame bint Ebü’l-As’tan Muhammed el-Evsat.
8. Ümmü Said bint Urve’den ümmü’l-Hasan ve Remle.
9. isimleri bilinmeyen diğer zevcelerinden Ümmü Hani, Meymüne, Zeynep, Remle, Ümmü Külsüm, Fatıma, Ümame. Hatice, Ümmü’l-Kiram, Ümmü Seleme. Ümmü Ca’fer, Cümane ve Neflse. Taberfnin Vakıdıden naklettiğine göre Hz. Ali’nin nesli oğulları Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Abbas ve Ömer yoluyla soyu devam etmiştir (bk Ta beri. V, ı 55)
Kerbela hadisesinde hazreti hüseyinle birlikte Hz. alininin çocukları ve torunları şehit ediliyor o yüzden Kerbela da şehit edilen yetmiş iki kişi aşağıdaki gibidir. Hz Hüseyin, Kerbela’yavarmadan önce Müslim bin Akil ile birlikte Şehit olanlar:
1. Müslim bin Akil
2. Muhammed bin Müslim Akil
3. İbrahim bin Müslim Akil
4. Meşkûr ( Akil oğullarını zindandan kurtaran zindancı)
5. Hani ( Müslim bin Akil´i evinde saklayan)
6. Muhammet bin Kesiyr
7. Mahdum Bin Muhammet Kesiyr
8. Kays bin Arabi
9. Gülam Selam (Basra´da Şehit oldu)
Kerbelâda İmam Hüseyin’le birlikte şehit olanlar:
10. Hür bin Riyah
11. Ali bin Hur
12. Urve bin Gulam Hur
13. Mis´ab bin Riyah Hur
14. Abdullah Amr bin Kelbi Ebu Talip
15. Berir bin Hasini Hamadani
16. Veheb bin Kelbi
17. Ömer bin Halil
18. Halil bin Ömer
19. Said bin Hanzala
20. Ömer Abdullah Muhyi
21. Vekkas bin Malik
22. Serih bin Ubeyd
23. Müslim bin Avsece
24. Mahdum bin Müslim
25. Hilal bin Raf´i
26. Abdurrahman bin Abdullah
27. Yahya bin Müslim Mazeni
28. Abdurrahman bin Ürve
29. Maik bin Enes
30. Ömer bin Muta
31. Hasim bin Utbe Vakkas
32. Fazl bin Ali Mürteza
33. Habib bin Mezahir
34. Hamza bin Harir
35. Zeyd bin Muhacir Cafi
36. Enes bin Ma´kel
37. Zehir bin Hassan
38. Cafer bin Müezzin
39. Yusuf bin Haris
40. Maik bin Utbe
41. Faris
42. Hanzala bin Sa´d
43. Zeyd bin Ziyad Saabi
44. Sa´d bin Abdullah
45. Cebave bin Haris
46. Ömer bin Cebave
47. Muhammed bin Mikdad
48. Abdullah bin Deccane
49. Saad bin Gulam Mevley-i
50. Kays bin Rebia
51. Sit bin Seyyid
52. Ömer bin Ferrat
53. Müslim bin Hammad
54 Abdullah bin Müslim
55. Cafer bin Akil
56. Abdurrahman bin Meczub Ilahi Sarib
57. Muhammed bin Abdullah Cafer
58. Muhammed bin Avf Abdullah
59. Avn bin Avf
60. Abdullah bin İmam Hasan
61. Muhammed bin Enes
62. Sa´d bin Deccane
63. Firuzan
64. Kasım bin İmam Hasan
65. Ebubekir bin İmam Hasan
66. Osman bin Ali
67. Avn bin İmam Ali
68. Abdullah bin İmam Ali
69. Abbas bin İmam Ali
70. Ali Ekber bin İmam Hüseyin
71. Ali Asgar bin İmam Hüseyin
72. İmam Hüseyin bin İmam Ali
Hemen bütün Şii zümrelerin ortak kanaatine göre Ali neslinden gelen imamların hilafeti nasla tayin edilmiş olup Hz. Peygamber adına İslam ümmetinin meşru idarecileridir. Bazı Muhtelif Şii gruplar ise Hasan, Hüseyin ve bir süre için Muhammed b. Hanefiyye’ye ve bunların evladına biat ettiler. Müslüman çoğunluğunun biat ettiği diğer halifeler ise "gasıp· durumundadır. Muhammed b. Hanefi’ye ve oğlu Ebu Haşim istisna edilirse ilk Ali evladının aşırılarla ilgilerinin bulunmadığı ve onların görüşlerini tasvip etmediği görülür. Bununla beraber mutedil Şii zümreler tarafından kendi adlarına istenen haklara ve iddia edilen hususlara da karşı çıkmamışlardır. Aslında onların halifelik konusundaki düşünceleri babaları Ali’den intikal etmiştir. Zira Peygamber ölüm döşeğinde iken onun, amcası Abbas’la yaptığı konuşmadan (bk. İbn Sa’d, ıı. 245-247) hilafeti sadece kendilerine ait bir hak olarak düşündüğü görülüyor.
NAKİBUL EŞRAF
Nakip ve Naki bul eşraftan bahsedeyim Nakip Pek çok anlamı içeren nakîb kelimesi Nakibu’l-Eşaraf Hz. Muhammed (s.a.s)’in neslinden gelen kişilerle ilgili işleri gören kimseye denir., bir topluluğun veya kabilenin reisi veya vekili anlamlarına geldiği gibi, tekkelerde şeyhlerin yardımcısı konumundaki en kıdemli derviş veya dede manasına da gelir. Osmanlı devrinde bu kelimenin daha çok, Hz. Muhammed (s.a.s)’in soyundan gelen kişilerin işlerini görmek üzere içlerinden devlete tayin edilen memur anlamında yada kaymakam olarak kullanıldığı görülmektedir.
Nakibüleşraf kaymakamları atanmış bulundukları kazalarda oturan seyyid ve şeriflere kimsenin dokunmaması, muaf oldukları örfî vergi talebinde bulunmaması, kendilerine hürmet edilmesi ve müteseyyidlere fırsat verilmemesi ve sair haklarının koruması hususunda vazifeliydiler. Ayrıca bu nakibüleşraf kaymakamlarının da kimseye seyyidlik işareti ve iznini vermemeleri; seyyidlik iddiasında bulunanların İstanbul’a (nakibüleşrafa) bildirmeleri ve bunlardan müteeeseyyidlere gereken cezanın verileceği bildiriliyordu. Nakibüleşraf kaymakamları gördükleri bu vazifelerin yanı sıra bulundukları kazalarda oldukça önemli bir toplumsal konumda yer alıyorlardı. Sözgelimi payitahta yazılan arz ve şikâyetlerde nakibüleşraf kaymakamlarının isim ve imzaları hemen hemen her zaman bulunmaktaydı
Osmanlı imparatorluğunda kısacası sâdât-ı kiram, nisaba malik olan her Müslümanın ödemekle mükellef olduğu şer’i vergiler dışında tekâlif-i örfiye denilen, daha doğrusu padişahın iradesiyle konulan bütün kanunî vergilerden muaftılar.
Sâdât-ı kiramın avarız-ı divaniyye ve tekâlif-i şakka ile rüsûm-i raiyyet gibi örfî vergilerden muaf olmaları ayrıca, kendilerine duyulan saygı ve atfedilen kutsiyet, toplumda kimilerini bunlara mensup olma veya kendisini bunlarla aynı menşeden geliyor gibi göstermek çabalarına sevk etmiştir. Seyyid ve şerif olmayanların iştahını kabartan bu imtiyazları kullanmak için sâdât-ı kiramın arasına sahte şecere ve hüccetlerle karışanlar olmuştur. Hâlbuki bu konuda, “La’netüllahi aleyhi ed-dahilü ve’l-haricıi” (sahte bir biçimde kendisini bu nesebe dâhil edenlere ve bu nesebe mensup olanları dışarıda tutanlara lanet olsun) şeklinde beddua içeren ve Hz. Peygambere atfedilen bir hadis dahi bulunmaktadır. Seyyid olduklarını bile hissettirmekten özenle kaçınan gerçek seyyidlerin bu müteseyyidlerden epey rahatsız oldukları anlaşılmaktadır. Bunun için bir seyyid sülalesi inkıraza uğradığında ailenin son ferdinin kimsenin eline geçmesin ve bununla sahte seyyidlik dâvasına kalkışılmasın diye elindeki şecereyi suya attığı veya yüksek bir yere gömdüğü söylenmektedir.
Bilindiği üzere Hz. Peygamber’in nesli, kızı Fâtımâtü’z-Zehrâ (r.an) ile damadı ve amcaoğlu Hz. Ali (r.a)’den devam etmiştir. Hz. Ali’nin, çocukları büyüğü Hz. Hasan ve küçüğü Hz. Hüseyindir. Birbirlerinden farklı olduğunu göstermek için, Hz. Hasan’dan gelen kola "şerif", (yada hasani) Hz. Hüseyin’den gelen kola ise "seyyid" (yada Hüseyni) denilmiştir. Ehl-i beytten olanlara, İslâm tarihinin ilk devirlerinden günümüze kadar, her devlet ve iktidar tarafından çok hürmet ve saygı gösterilmişsede bazen isyanlar olmuş bu isyanlar ehli beyt mensuplarına mal edilerek katliyam ve sürgünlerde yaşanmıştır. Osmanlı döneminde Nakibüleşraf adı verilen kişi, bu soydan gelenler arasından seçilirdi. Bu kişi Hz. Peygamber (s.a.v) neslinden gelenlerin işlerine bakar, neseplerini kaydeder, şecerelerini düzenler onaylar doğumlarını ve ölümlerini deftere geçirir, defter kayılarını çeşitli meslerde karşılaştırmasını teyit eder seyyit ve seyidelerin gelişi güzel mesleklere girmelerine engel olur. Ayrıca pay ve ganimetlerden kendilerine ait paylarını alıp aralarında dağıtır, hanımların denkleri olmayan erkeklerle evlenmelerine mani olurdu. Bu açıdan nakibüleşraf, Peygamber (s.a.v) hanedanı mensuplarının umumi bir vasisi hükmünde devlete bir temsilcidir.
Nakibüleşraflık makamı, gördüğü fonksiyonların şerefi itibariyle, devlet protokolünde kılıç kuşanma merasimlerinde temsil edilirler dolayısıyla yüksek mertebelerden biri kabul edilir ve halifeden sonra protokolde yerini alırdı.
Bu sebepten dolayıdır ki, Abbasi halifesi el-Kâdir Billah zamanında nakibüleşraflık görevini yürüten Şerîfü’r-Râdî, halifeye hitaben yazdığı bir şiirde, "Aramızda bir fark varsa, o da sen halifesin ben değilim. Başka yönlerden birbirimizden farkımız yok!" demişti
Kaynaklara göre, Abbasi halifesi Harun er-Reşid ile oğlu Me’mun dönemlerinde seyyid ve şerifler yeşil sarık sarıp yeşil cübbe giyerlerdi. Ancak bir süre sonra bu usul terkedilmiş olduğundan halk içinde fark edilmez olmuşlardı. Mısır’da Türk Memluk sultanlarından Melik Eşref Şaban Miladi 1371 zamanında şeriflerin başlarına yeşil bir alâmet sarmaları emri verilmiş. Bu yeşil alâmet Osmanlı döneminde de bu kişilerin özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlılar, seyyidlere "emir", başlarına sardıkları yeşil sarığa da "emir sarığı" derlerdi. Hz. Peygamber (s.a.v) soyundan gelen kadınlar da başlarına yeşil bir alâmet takıyorlardı. Şerif ve seyyidler her zaman yeşil sarıkla gezmeye mecburdu, ancak bunlardan biri şeyhülislâm olacak olursa o zaman şeyhülislâmlara mahsus beyaz sarık sarardı
Osmanlı Devletinde nakibüleşraflık makamı, Ramazan 802/Mayıs 1400’de Sultan Yıldırım Bayezid döneminde kurulmuştur. Emir Buhari talebelerinden Bağdatlı Seyyid Ali Nita’ b. Muhammed adında biri, Anadolu’daki seyyid ve şeriflere nâzır tayin edilerek, kendisine aynı padişah tarafından Bursa’da yaptırılmış olan Ebu İshak Kâzerûnî Zaviyesinin tevliyeti verilmiştir. (Nevîzâde Atâî, Hadâikul-Hakâik, İstanbul 1268, s. 176; H. Adnan Erzi, "Bursa’da İshakî Dervişlerine Mahsus Zaviyenin Vakfiyesi ", Vakıflar Dergisi, II, 424) Hayme Hatun Osman gazinin annesidir oda aynı zamanda seyyid kızı seyidedir. Dolayısıyla Osman gaziden sonra tüm Osmanlı hanedanıda seyyidirler.
Nakibul eşraf olan Seyyîd Nita’ Ankara Savaşı’nda esir düşmüş kısa bir süre sonra serbest bırakılmış ve haccını eda ettikten sonra II. Murad zamanında Bursa’ya gelerek eski görevine devam etmiş. Vefatından sonra oğlu Seyyid Zeynel Abidin, seyyid ve şeriflere nâzır olmuştur. Zeynel Abidin’in ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmed, bu makamı ortadan kaldırmış. Sonraları seyyidlik iddiasında bulunan bazı kişiler türediği için, bu konu tekrar ele alınarak bazı yeni düzenlemelere birlikte kurum yeniden düzenlenmiştir.
Nakibüleşraflık unvanı Osmanlılarda Bu unvanın kullanılması ile ilgili olarak şu olay nakledilir:
Sultan II. Bayezid döneminde, padişahın hocası Seyyid Abdullah oğlu Seyyid Mahmud, H 900/1494te şerif ve seyyid teşkilâtının başına getirilmişti. Seyyid Mahmud, Arap ülkelerinde seyyid ve şeriflere nezaret eden kişiye "nakibüleşraf" denildiğini görmüş ve bu durumu Padişaha intikal ettirerek kendisine bu unvanın verilmesini talep etmişti (Atâî, a.g.e., s.176). Bunun üzerine söz konusu unvan kendisine verilmiştir. Nakibüleşraflık makamı, Osmanlı saltanatının ilgasına kadar devam etmiştir.
Nakibüleşrafların, ilk dönemlerinde devletçe ödenen yevmiyeleri günlük yirmi beş akçe iken, daha sonra artarak XVI. asrın sonlarında günde yetmiş beş akçeye kadar yükselmiş ve bu rakam sonraki dönemlerde giderek artmıştır. Nakibüleşraflar, kadılar gibi belirli bir süre için atanmazları uzun seneler veya ölümüne kadar bu makamda kalırlardı. Bazen gerekli görülürse değiştirilirlerdi.
Nakibüleşrafların resmi elbiseleri, vardıkazasker elbiselerinin aynısı idi; Fakat başındaki "örf" denilen kavuğun yerine "küçük tepeli" adı verilen kavuk giyip üzerine seyyidler sarı şerifler ise yeşil renk sarık sararlardı. (Uzunçarşılı, a.g.e., s. 166-167)
Nakibüleşrafların, kendi konaklarında daireleri ve maiyetlerinde hizmet eden adamları vardı.
Nakibüleşraflar, eyalet, sancak ve kazalarda, yine seyyid ve şeriflerden olan kaymakamları vardı bu kaymakamlar aracılığıyla ülkedeki bütün seyyid ve şeriflerin şecerelerini içeren defterler tutarlardı. "Şecere-i Tayyibe" adı verilen bu defterlerde her şerifin veyahut her seyyid ismi, lakabı mahlası, silsilesi, evlâdı, ahvâli ve ikametgâhına dair bilgiler bulunurdu.
İslâm coğrafyasında seyyid ve şeriflere gösterilen itimam ve sevgiden dolayı birçok kimse bunu istismar edip kendisinin seyyid olduğunu (müteseyyid) iddia ederdi. Sahte seyit ve şerif iddiaların önünü alabilmek, gerçek seyyid ile müteseyyid (seyyid olmadığı halde seyyidlik taslayan)leri birbirinden ayırma işine çok önem veriliyordu. Kayıtlar titizlikle tutulur ve incelenirdi. Bunun için de yeni doğan her seyyid yada şerifin neseb defterinin tutulması, isminin kaydedilmesi ve anne ile babasının da belirtilmesi gerekiyordu. Osmanlı devletinde bu iş biraz daha sıkı kontrol ediliyordu. Bunlar deftere kaydedildikleri gibi ellerine de "temessük" adı verilen tanıtıcı bir belge bu günkü mada hüviyet cüzdanı veriliyordu.
Seyyid ve şeriflerin suç işlemeleri yada suça karışmaları durumunda İstanbul’da ise nakibüleşraf, taşralarda ise kaymakamları tarafından cezaya çarptırılırdı. Cezalandırma nevine göre meşale kamçı cezasına çarptırılmışsa önce başındaki yeşil veya sarı sarık alınarak öpülür; ceza işlemi bittikten sonra başlık iade edilirdi. (Öte yandan mahkemelerde ve divanlarda, davacılar arasında seyyid ve şerifler varsa, bunların davalarına diğerlerinden önce bakılırdı (Uzunçarşılı, a.g.e., s. 167-169)
Padişah cüluslarında hükümdara, önce nakibüleşraf bey ‘dua eder, sonra protokol bey’atını yapardı. Bayram tebriklerinde de öncelik nakibüleşrafa aitti. Her iki tebrikte de rütbesi ne olursa olsun, padişah nakibüleşrafa ayağa kalkar ve alkış yapılırdı. Osmanlı padişahlarının cüluslarında bazı nakibüleşraflar, kılıç alayı merasiminde yeni padişaha kılıç kuşatmışlardır. (Uzunçarşılı, a.g.e., s. 169-170).
Diğer taraftan nakip kelimesi, tekkelerde şeyh vekili makamında bulunan sülûkü ilerlemiş dervişler hakkında da kullanılmaktaydı. Rifâî, Sa’dî ve Bedevî tarikatlarında sülûklerini ilerletmelerine rağmen "nukebâ" derecesine ulaşamamış dervişlere "nakip" denilmekteydi (Pakalın, a.g.e., II, 648).
Bu konuyu şunun için açtım çünkü Hacı Hasan Babanın şeceresi ve resmi bir mühür veya ferman taşımayan ancak çeşitli hükümdarlar döneminde de beratların olduğunu görüyoruz. Hacı hasan baba ve melyan köyün kurucusu Mehmet ve Ebubekir kardeşlerin soyu musa herdi evlatlarına dayandığı ortaya çıkıyor. Konuyu dağıtmadan Melyan zeyve vakıf mevzusuna bir açıklık getirmek gerektiği açıktır. Bu arada Osmanlıda kullanılan terimleri de bazen bildiğinizi var sayarak bazen de açıklama gereği görüyorum. O yüzden konu bütünlüğü bazen bozulmuş oluyor tekrar aynı yere dönmenin de güçlüğünü çekiyorum.
Vakıf konusuna dönecek olursak bazı kaynaklardan hamkan (bekçili) herdi aşiretine mensup bir aile olduğu şeklinde 1834 tarihli tahrir kayıtlarına baktığımızda ki Osmanlının son dönemleri ve en zayıf dönemi Melyan, melül uşağı Yâda milliuşağı kayıtlarda yok iken kütan 4 hane 11 çift hamıkan 4 hane 11 çift olduğu gözükmektedir.
Hamkan mezraında Hacı Mustafa’dan gelen Balıbeyler kütan mezarasında bulunan Aytimur lar Hacı Mustafa’dan geldikleri biliniyor. Bu iki ailenin dedeleri Hacımustafanın oğlu hacı hasan da Osmanlı belgelerinde hacı Hasan Baba Zaviyesinin hile yoluyla velaiyet ve meşaiyet hissesini kendi adına yaptıran hacı Mustafa’nın oğlu hacı hasan Hödan (Allahverdi) ni malına konduğu ve haksızlık yaptığını yine Osmanlı belgesinde görüyoruz.
Harput ve çevresi 1243 yılında Kösedağ savaşında sonra Selçuklular aleyhine sonuçlanması neticesinde Harput Moğolların hâkimiyetine girmiştir. Moğol Hâkimiyeti 14. Yüzyılın başlarına kadar İlhanlılar vasıtasıyla devam etmiştir. Bu tarihlerde İlhanlı Devleti’nin otoritesi zayıflayınca Harput ve çevresi Dulkadiroğulları, Akkoyunlu ve Karakoyunlu Devletleri arasında mücadele alanına dönüşüyor Bu mücadeleler sonucunda bölgeye Dulkadiroğulları Beyliği’nin hâkimiyetine girmiştir. Dulkadiroğulları’nın zayıflamasıyla 1465 yılında Akkoyunlu Devleti hükümdarı Uzun Hasan ele geçirmiştir. Akkoyunlu Devleti 40 yıl boyunca hüküm sürmüştür. Harput, Akkoyunluların önemli merkezlerinden biri olmuştur. 1507 yılında Safevi Devleti tarafından ele geçirilmiş Harput, 1516’ya kadar dokuz yıl boyunca bu devletin idaresinde kalmıştır. 1514 yılında Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in Safevilere karşı kazandığı Çaldıran savaşına müteakip Osmanlılar tarafından Doğu Anadolu Bölgesini Safeviler’den temizleme hareketi başlatılmıştır. Bu bölgede Safevilerin ellerinde bulunan birçok şehir gibi Harput da 1516 baharında Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir.
Harput 1516 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmiş Harput 1516 tarihinden 19. Yüzyıl ortalarına kadar Diyarbakır Eyaletine bağlı bir sancak olarak kalmıştır. Diyarbakır eyaletine tabi diğer bazı sancaklar, 16. ve 17 yüzyıllar boyunca yurtluk, ocaklık veya hükümet statüsü altında mülkiyet üzere yönetildiği halde halde Harput daima, klasik Osmanlı sancağı olmuştur. Harput, Maden-i Hümâyun kurulmadan önce Sancak Beyleri aracılığı ileile yönetilmiş 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıla ait belgelerde Harput’ta sancak beyinin varlığıyla ilgili bir kayda rastlanmamıştır. Genelde Harput kazası diye geçmekte Harput bir sancak merkezi olmasına rağmen sancak beylerinin görev yaptıklarına dair herhangi bir belgeye rastlanmamasının sebepleri şöyle izah edilebilir; Maden-i Hümâyun Emanetinin oluşturulmasından sonra bu emanetin eminliğini çoğu kez Diyarbakır Valilerine tevcih edildiği görülmektedir. Dolayısıyla Maden Eminleri, Keban ve Ergani madenlerinin tam ortasında olması sebebiyle çeşitli tarihlerde Harput’ta oturmuşlardır. Keban ismi gelişi ve nereden geldiği konusu ile küçük bir bilgilendirme yapayım yaptığım araştırmada geçit anlamında GABAN kelimesinden geldiğini görüyoruz Maden-i Keban ise Harput maden-i hümayun olduğu zaman Ergani madeni ve Keban madeni karışmasın ve hatta bugünkü maden ilçesi de bakır madeni olarak anılıyor. Madenler karışmasın diye Maden-i Keban Maden-i Ergani Bakır Maden diye ayrıştırılıyor Osmanlıca “Gaban” yazılış olarak كبن g harfi kef harfi ile yazıldığından gaban geçit olan kelime Zamanla كبن Keban ‘a dönüşerek okunmuştur. Geçit denilmesinin sebebi doğudan batıya batıdan doğuya coğrafyanın Fırat nehir i ile zorladığından dolayı yol güzergâhını boğaz olarak geçidi haline geldiği için geçit anlamındaki Gaban kelimesi verilmiş ve daha sonrada yukarıda değindiğim gibi g harfi Kef harfi ile ifade edildiğinden dolayı Keban şekline dönüşmüştür. Hata eskiler gümüş madeni diyenlerde vardır.
KEBAN MADENİ
Keban Malatya ve Harput Osmanlı dönemindeki idari yapılarının yol ayrımında bulunan melyan böyle konumu nedeniyle Hacı Hasan Babanın burada şehit edilişi ve mefdun olması ile Mehmet ve Ebubekir kardeşlerin vakıf kuruluşu ile vakfa vakfedilen şalamut deresinden bolu olan yere kadarki araziler bu şekilde vakf edildiğini görmekteyiz. Hödan (Allahverdi) adındaki kişi değirmencilik yapıyor yukarı mahallede korta höde (Hödanın Çukuru) adıyla anılan ve hödan mezrası mevcuttur. Hödanın (Allahverdinin) Osmanlı evraklarında görüyoruz.
CUMHURİYETE MELYAN
1926 yılında Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla Şeyh Musa Herdi Zaviyesi ve Hacı Hasan Baba zaviyesi sadece köyün camisi olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Sonradan yanına bir de minare ilave edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yılları ve tek parti yönetiminin tekke ve zaviyelere bakışı çok sert ve kati olmasına rağmen doğuda etnik ve din kisvesi altındaki doğuda baş gösteren isyanlara rağmen burası yine eski usulde imamet ücreti için buğday ve sair hububat toplanılarak devam etmiştir. Her yıl imam kadrosu için diyanetten resmi müracaatlar yapılmış resmi izin alınarak işlemler yapılmış. Buna örnek 06 02 1947 tarihli bir belgede Raif özeri imamet vazifesini yerine getirmediği yerine Osman oğlu Hüseyin Asutay ın atandığını görmekteyiz.
(Belge İhsan ASUTAY in arşivinden)
Nihayet Kadrolu imam olarak 1966 yılında diyanet işleri başkanlığı ilk kadrolu imam Hüseyin ASUTAY atanmıştır. Örnek olarak 1968 tarihli yine gayri resmi bir demirbaş listesini görüyoruz
.
(Belge İhsan ASUTAY in arşivinden)
1968 yılına ait demirbaş sayım çizelgesi
Hacı Hasan Baba zaviyesi cumhuriyet döneminde tekke ve zaviyelerin kapatılması ile birlikte kullanıma devam edilmiş fakat zaviye vasfını yitirmiş ancak gelenek ve örften gelen adetler yine devam etmiştir.
Kadrolu imam atanmadan önce 1966 yılına kadar köy ihtiyar heyeti tarafından alınan kararla önceki vergiye benzer imam hatip için köylüden buğdayın toplandığını yine belgelerden görüyoruz. Bu dönemle alakalı izin işlemleri için yazılan dilekçeler verilen izinler köyde toplanan hububat ile alakalı olarak köy ihtiyar heyetinin yapmış oldukları karlara örnek 16 09. 1963 yılına ait 21 sayılı karar örneğidir.
(Belge İhsan ASUTAY in arşivinden)
Cumhuriyetin 1923 yılında ilan edilmesi ile vergi sistemi ortadan kalkmadı gelenek bir şekilde devam etti. Fakat bu sefer seyyit soyundan gelenlerin vergiden muafiyeti kalmadı ve vergi kayıtlarına her kes alındı. Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında sağ olmadığı halde Osmanlı geleneğinden gelen vergi alma sisteminin devam ettiğini görmekteyiz. Rahmetli babam Hüseyin ASUTAY ın (Kendisi 1907 doğumlu babası Osman 1865 doğumlu) anlatımına göre seferberlik ilan edildiği dönemde babası osmanın vefat etiğini söylemektedir. Seferberlik ilanı 1914 yılında yapıldığına göre Asaf oğlu Osman nın 1914 öncesi vefat ettiği gerçeği ile 1926 yılına ait vergi makbuzunda asaf bin Osman ismini görmekteyiz.
.
(Belge İhsan ASUTAY in arşivinden)
Vergi makbuzu örneği 1926 yılına ait.
Osmanlı döneminde karyelerde idari yapıda imamların birçok görevi vardı bunlar ilmiye sınıfı içinde yer alırlar imamların dini vecibeleri yerine getirmenin yanında o köyde kadının temsilcisi sayıldığından bireyler arasındaki ihtilaf konularını bir mahkeme gibi sözlü veya yazılı bir şekilde karara bağlardı. Bu günkü idari yapıyı düşünecek olursak muhtarın görevlerinin çoğunu o köyde bulunan imam yerine getirirdi. Mesela nikâh işlemini imam kıyardı bu gün medeni kanuna göre belediye reisi ve muhtara bu yetki verilmiş son yapılan değişiklikle müftülüklerde bu yetki verilmiş oldu. Köyde idari yapı imam muhtar ve ihtiyar heyeti her türlü anlaşmazlıkların çözüm merci yani devleti temsilen ifa ettiğini görüyoruz.
Bu cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında dahi devam eden gelen bir gelenektir. Buna örnek olarak Ebubekir albekir mezrasında bulunan kaya oğlu Ahmet i mahkemeye verilmiş mahkeme kararını vermeden köy ihtiyar heyeti duruma el koymuş ve anlaşmazlık konusu olan olayı çözmüş ve tutanak haline getirilmiş bir örnektir.
(Belge İhsan ASUTAY in arşivinden)
Yukarıdaki Bu Belgenin Transkripsiyonu
Maruzata buna ider ki
Bundam mukaddem kaya oğlı Ahmet hisemizi vermekten imtina ettiğinden mahkeme-i aliyenize ba-istida arz edmiş idi. Karyemize vardıkta heyet-i ihtariye bizleri celbederek tarfeyni yüz yüze getürüp kanunen bizlere isabet eden hisemizi heyet muvachesinde aldık ve uzlaştığımızdan mahkemece bir davamız kalmadığından lütuf ve merhametten muamelelerin iptalini ve mağduriyetimize meydan bırakmayarak hukukumuzun sinayete müsead-i aliyeleri buyurmasını istida ve istirham eyleriz. Ol babda ferman
(Pulun üzerinde)
Ramazan zevcesi Sultan ve
mahdumu Ramazan
Köyümüzün albekir mahallesinin alt kısımlarında eski yerleşim yeri olduğuna dair temel kalıntıları mevcuttur. Ayrıca idari yapı olarak Tavşanuşağı köyünün şalmut mevkinde harabe diye adlandırılan bir yerde mevcuttur. Köyümüzde hödan, Asafan, Albekiran, Mamılan, Kütan, Hamkan, Pospanan, malı kortge veya malı jorı gibi mezralardan oluşuyor.
Yer isimleri olarak çorgıris, tati ari koyun, şakşak, kafri kırke, kafri kale, köre sirim, bolu, panaf, şalmut çayı, karta pelke, karta sirmuk, are halilan, sersiye aşkan, aşe höde, nahala hırçe, körtı, zafya hacyan, galye hamkan, galye höde,kafre mışkan kafre topel, merziv elmane, mazalı xıtkan (hıştkan mezarlığı) gibi yer isimleri mevcuttur.
Doğancık köyünde metfun bulunan Hacı Hasan Baba’nın türbesi Türbe kısmı ile namaz kılınan mekân bir duvarla birbirinden ayrılmıştır. Avlunun sol tarafındaki ilk kapıdan mescit bölümüne, ikinci kapıdan da makam bölümüne geçilmektedir. Avlunun sağ tarafında ise misafirhane bölümü yer almaktadır. Arka kısmında eski den kullanılan mutfak ocaklıkla bir oda bulunmakta kıble yönünün arka sol tarafında 1973 yılında yapılmış minaresi mevcuttur. Müştemilat olarak türbenin kıble yönünün batı tarafında abdesthane banyo gibi küçük yerler yapılmıştır. Yolun alt tarafına imamın oturacağı tek gözlü alt bodrum katıda gasil hane olarak kullanılacak şekilde yapılmış fakat şimdi kullanılmamaktadır.
Türbe ve çevresinde ağaçların sulanması ve temizlik amacıyla kullanılan su şimdi birçok kaynaktan temin ediliyor Su kaynağı olarak Hacı hasan babaya ait memılan subaşı mezrasında kanal ile kazılmış yerden çıkan suyu daha önce künklerle sonra boru ile çekilmiş suyu bulunmakta tan çeşmesinde haftalık 7 saat suyu bulunmaktadır. Son dönemde caminin kıble yönünde artezyen vurulmuş artezyen suyu mevcuttur. Ayrıca çorgris suyu köyde bulunan yatılı bölge okulu sonra Anadolu Lisesi ve deprem den dolayı burasıda yıkıldı bu okulda kullanılan şebekeden ve köyün şebekesinden de bağlantı yapılmış durumdadır.
Baskil köylerinde bugün kayabeyli köyü ile Tavşanuşağı köyünün doreşan mezrası aynı oymağın mensuplarıdır. Yine Beşbölük (dodikan) köyü ile Tavşanuşağı köyünün doşanan mezrasında aynı oymaktadırlar. Yine odabaşı mahallesi ile Hacı Mustafa köyünde aynı oymaktadırlar.
Baskil idari yapı olarak şekillendiği döneme göre farklılıklar arz etmektedir. 1950 li yıllardaki nüfus sayım raporuna göre idari yapılanma şu şekilde idi merkez, Muşar ve İzol bucağı şeklinde yapılanmıştır.
BASKİL NUFUS SAYIMI
22 Ekim 1950 Umumi Nufus sayımı 159. sayfası ve 169 sayfa Baskil’e aittir. Nüfus sayım defterinden alınmıştır.
İzol bucağına bağlı sayılan köyler toplamda 23 gibi gözükse de etnik olarak izol aşiretine bağlı iki köy vardır bunlar Pınarlı ve Kadıköy Baskil in bu günkü idari yapıdaki tüm köylerin eski isimleri ve hangi aşiretin yaşadığına ait bilgiler aşağıdaki gibidir.
Bugünkü idari yapıda Baskil ilçesine bağlı köyler ve eski isimleri ile aşağıdaki gibidir.
Baskil Köyleri Listesi Eski İsimleri Aşiretleri
Akdemir Köyü xıştkan ağbalan şexan zevi Şeyh aileleri
Akuşağı Köyü Akan zevi Şeyh aileleri
Aladikme Köyü Bozan parçikan
Alangören Köyü Lotan zevi Şeyh aileleri
Altunuşağı Köyü Altünan Hardi
Aşağıkuluşağı Köyü Kulyan Zevi Şeyh aileleri
Beşbölük Köyü Dokan Zevi Şeyh aileleri
Bilaluşağı Köyü Bilan Hardi
Bozoğlak Köyü Mazınan Alevi
Çavuşlu Köyü Verdiham- kalan parçikan
Çiğdemlik Köyü Siçanan Hardi
Deliktaş Köyü Soskan parçikan Hardi
Baskil Köyleri Listesi Eski İsimleri Aşiretleri
Doğancık Köyü Melyan, Milliuşağı, zeyve Zevi Şeyh aileleri
Düğüntepe Köyü Gırtkan parçikan
Emirhan Köyü Geçkan Zevi
Eskiköy Köyü parçikan parçikan
Gemici Köyü Kıftan parçikan
Habibuşağı Köyü Habiban parçikan
Hacıhüseyinler Köyü Haci Hısınan Hardi
Hacımehmetli Köyü Hacimaman Hardi
Hacımustafaköy Köyü Qurmiyan hacımıstafı Zevi
Hacıuşağı Köyü Hacyan Hardi
Harabekayış Köyü Kayışan Hardi parçikan
Hüyükköy Köyü Höyük
Işıklar Köyü Kozan Hardi
İçlikaval Köyü Sımkanı zevi Zevi
İmikuşağı Köyü İmkan Hardi
Kadıköy Köyü Kadyan İzol
Karaali Köyü Karalyan parçikan
Karagedik Köyü Galyan şexan parçikan
Karakaş Köyü Karıkaşan Hardi
Karoğlu Köyü Qarkan Zevi
Kayabeyli Köyü Reşan Hardi zevi
Baskil Köyleri Listesi Eski İsimleri Aşiretleri
Kızıluşağı Köyü Kızılan Zevi
Koçyolu Köyü Atkan Hardi
Konacık Köyü Ötetalan Hardi
Konalga Köyü Zeykan Hardi
Kumlutarla Köyü Ataf Alevi
Kuşsarayı Köyü Muşar Hardi
Kutlugün Köyü şexali parçikan
Meydancık Köyü Medane parçikan
Paşakonağı Köyü Göryan Hardi
Pınarlı Köyü Kani İzol
Resulkahya Köyü Karan Zevi
Sarıtaş Köyü Şavalan parçikan
Söğütdere Köyü Sımkanı hardi Hardi
Sultanuşağı Köyü Sıltanan Maman Hardi
Suyatağı Köyü Torsan,Mamıraşan, Araban Hardi
Şahaplı Köyü Şahaban öte şahaplı parçikan
Şahindere Köyü Bılkan Zevi
Şituşağı Köyü Şitan Hardi
Tabanbükü Köyü Şıxhasan Alevi
Baskil Köyleri Listesi Eski İsimleri Aşiretleri
Tatlıpayam Köyü Sersük parçikan
Tavşanuşağı Köyü Doşanan Zevi
Topaluşağı Köyü Topalan parçikan
Yalındam Köyü Erkavünan Hardi
Yaylanlı Köyü Velipalas Hardi
Yeniocak Köyü Gölkan Hardi
Yıldızlı Köyü Batalan Hardi
Yukarıkuluşağı Köyü Kulyane jorı Zevi
Yürekli Köyü Şalyan Zevi
Eski Baskil Baskilan Kafıryan hardi
Odabaşı qurmiyaneodabaşı zevi
Şefkat Şıfkatan parçikan
Nazaruşağı Nadaran parçikan
Canbebler titkan parçikan
Mustafa Demirel Bayrkan parçikan
Arşivlerde bulunana ve tasnifi yapılan Harput şeriye sicil defterlerinin kayıt numaraları ve kapsadığı yıllar aşağıdaki listelenmiş diğer yıllara ait şeriye sicil kayıt defterleri yoktur. Ya kayıp veya henüz arşivlerden henüz çıkarılamamıştır.
Kayıt Numarası Hicri yılı Miladi yılı
383 1034-1035 1624-1626
181 1040-1042 1630-1633
386 1042-1043 1632-1634
384 1047-1066 1637-38- 1655-56
385 1064-1066 1653-1656
324 1064-1090 1653-54 - 1679-80
382 1072-1073 1661-1663
350 1073 1662-1663
368 1074-1075 1663-1664
278 1076-1077 1665-1667
397 1076-1077 1665-1667
362 1082-1083 1671-1673
331 1094-1096 1682-1685
391 1103-1133 1691-1720
388 1122-1124 1710-1713
396 1136-1138 1723-1726
398 1230-1255 1814-15- 1839
218 1249-1256 1833-1840
393 1253-1256 1837-38-1840-41
Kayıt Numarası Hicri yılı Miladi yılı
392 1260-1264 1844-1848
389 1279-1280 1862-1864
390 1280-1281 1863-1865
381 1283-1284 1866-1868
379 1283-1288 1866-67-1871-72
380 1299-1307 1881-82 - 1889-90
387 1310-1327 1892-93 -1909-10
395 1315-1318 1897-98- 1900-1901
394 1315-1331 1897-98-1912-13
Harput Şerʻiyye Sicili, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde kayıtlı demirbaş numarası olan şeriye sicillerimde aşağıdaki gibidir.
1. 38244-I. Numaralı Harput Şerʻiyye Sicili
2. 38244-II. Numaralı Harput Şerʻiyye Sicili
3. 38244-III. Numaralı Harput Şerʻiyye Sicili
4. 38244-IV. Numaralı Harput Şerʻiyye Sicili
5. 38244-V. Numaralı Harput Şerʻiyye Sicili
6. 38244-VI. Numaralı Harput Şerʻiyye Sicili
Kaynaklar:
1. Prof. Dr. Enver ÇAKAR. VAKIFLAR DERGİSİ HAZİRAN 2012 SAYI : 37 ve yayınları
2 Cumhurbaşkanlığı (Başbakanlık) Osmanlı Arşivi (COA) veya Cumhurbaşkanlık Osmanlı arşivi
3 64 numaralı Harput Sancağı Tahrir Defteri (TD)
4. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi (VGMA)
5 Hurufat Defterleri: 1084, 1090, 1094, 1098 numaralı defterler.
6 Evkaf Defterleri: 274 numaralı defter.
7 Harput Şer‘iyye Sicilleri (HŞS) 324,396 numaralı defter. Harput Şerʻiyye Sicili Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunmakta olup, 38244-III demirbaş Hicri 1036-1037 tarihleri arası Miladi 1627, Harput Şerʻiyye Sicili, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde olup, 38244-VI demirbaş numarası
8 Diyarbakır Ahkam defteri
9 Cumhurbaşkanlığı (Başbakanlık) Osmanlı Arşivi (COA) veya Cumhurbaşkanlık Osmanlı arşivi taşra evrakları
10 Özel Koleksiyonlar (Ziya Sekin- İhsan ASUTAY Doğancık Köyü-Baskil/Elazığ)
11 Sultan I. Mahmud Tuğralı ve Evasıt-ı Şevval 1143 tarihli Ferman (Ziya Sekin)
12 Sultan I. Abdülhamid Tuğralı ve 10 Safer 1191 Tarihli Ferman (Ziya Sekin)
13 Sultan I. Mahmud Tuğralı ve Evâil-i Rebiü’l-evvel 1144 Tarihli Berat (Ziya Sekin)
14 Sultan I. Abdülhamid Tuğralı ve 10 Şevval 1188 Tarihli Berat (Ziya Sekin)
15 Sultan III. Selim Tuğralı ve 27 Şevval 1203 Tarihli Berat (Ziya Sekin)
16 Hacı Hasan Baba ve Şeyh Musa Herdi Hakkında Bilgi Veren Tarihsiz Gayr-i Resmi Belge (Ziya Sekin)
17 Doğancık köyü ihtiyar heyeti karar evrakı (İhsan ASUTAY)
18 Vergi tahakkuk ve tahsil evrakı (İhsan ASUTAY)
19 Doğancık köyü Hacı Hasan Baba Cami Demirbaş Çizelgesi ((İhsan ASUTAY)
20 Yayınlanmış Olan Arşiv Belgeleri ve okuduğum eserler
21 Türkiye diyanet vakfı İslam ansiklopedisi
22 Salnameler ve İl Yıllıkları
23 Hicrî 1312 Tarihli Ma‘muratü’l-aziz Vilayet Salnamesi
24 Araştırma ve İncelemeler
25 24 Mehmet Salih ERPOLAT Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi (FÜHAD) Cilt: 7, Sayı: 14, Eylül 2020, s. 37-83, ISSN: 2148-2527
Eserler
1 Göğebakan 2002, 153, 158; Göğebakan 1999: 82
2 Taberi, V, (54,55,153-155)
3 Ya’kübi. II. 2 ı 3
4 İbn Sa’d, lll, (19- 20) II.( 245-247)
5 Mes’üdi, et-Tenbfh, s. 274
6 Uzunçarşılı, a.g.e., s. 166-170
7 Pakalın, a.g.e., II, 648
İnternet
1 ) tr.wikipedia.org/wiki/Diyarbekir_(eyalet)
2 ) www.mardinlife.com/memluk-devleti-hangi-yillarda-yasadi-ne-zaman-kuruldu-ne-zaman-yikildi.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.