BENİ HEMEN OKUMALISIN ÇÜNKÜ BEN SADECE BİR ÖYKÜYÜM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Koridorda beni görür görmez yüzündeki şaşkınlığı şimşek bakışları ile ateşe verip hızlı adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Nerede ise koşacaktı da ayaklarına bağlı görünmez zincirler ona engel oluyordu. Hep böyle çabuk çabuktu her işi. Ben ise onu gördüğüm an bulunduğum yere çivilenmiş gibi kalakaldım. Göğsümden beynime doğru yürüyen bando takımını durdurmak ister gibi başımı yana eğdim. Bu baş hep mi ağır gelir insana?
Uzun, geniş ve yüksek tavanlı devasa koridor bir anda daralıp sadece onun kadar kalmıştı. Ne asansörlerden inip binenleri, ne merdivenlerden çıkanları ne de guguklu saat ağzı gibi duvar boyunca sıralanmış odalarca kapılardan girip çıkanları görmez olmuştum. Kasveti ve ağırlığı ile boğan adliye binası şimdi manasızca başkalaştı. Heyecanıma çarpan büyük duvarlar küçüldükçe küçüldü. O, bana doğru yürüdükçe bir hayalin ortasında olduğum hissine kapıldım. Guguklu saat kapılardan birinden tombul bir kuşa benzeyen hanım memur ona seslenince bana kilitlediği bakışlarını kadına yöneltti. Bir mıknatısın çekimindeymişiz hissi kısa bir an dağıldı. Kadın konuşmaya devam ederken işaret parmağını bana doğru gösterdikten sonra o güzel uzun parmaklı elini havaya kaldırarak ‘’bekle’’, dedi. Uysal bir köpek gibi başımı salladım ‘’neyse ki kuyruğum yok, olsa onu da sallardım şimdi’’, dedim gülümseyerek içimden.
Dosyalı kadın memurun tombul bacakları kısa topuklu stilettolarına kadar sarkıyordu. Bileksiz ayaklara en güzel örneklerden biri idi bence. Diz altındaki siyah eteğini krem renkli, dantelli bluzu tamamlıyordu. Kısa boynunu küt saçları ve küçük ağzı ve burnu ile sevimli, tombik yüzü takip ediyordu. Tombul ellerini konuşmasına sürekli dahil edebilmek için klasörü koltuğunun altına sıkıştırıp hararetle anlatırken sanki dakikalar değil de saatler geçiyordu.
Heyecanımı bastırmaya yetmeyen bu gözlemin neye faydası var. Her şey, ilk karşılaşmaya kadar bir bir yeniden yaşanıyor işte zihnimde. Bu zelzele başladı bir kere. Burama kadar şiirle dolmuşum meğer. Onun her zerresine sayfalarca şiir yazabilirim şu an.
İşte geliyor! Düşüncelerin infiali yine kendimi sağlamına pataklarken sadece beş dakika kadar bir süre geçmesine rağmen asırlardır bir zindanda tutulmuşum gibi bitkin ve çaresiz hissediyorum. Hem coşkun hem üzgün bakışları ile beni kucakladıktan sonra sol elini uzattı. Ama, şey, O solak değildi ki! Bu şekilde nasıl tokalaşacağız şaşkınlığı ile yüzüne baktığımda benim afallamış halime aldırmadan O, hiç değişmeyen, sadece birkaç çizgi ile yıllanmış tatlı, muzip gülüşünü yüzüne yayıp sağ elimi yakaladı.
- Yürü bakalım kaçak. Sen bana çok hesap vereceksin. Öyle kolay kurtulamazsın elimden.
- Deli misin sen Mehmet? Aa, nereye götürüyorsun beni? Hem yıllar sonra karşılaşmış iki arkadaş bu şekilde diyaloğa girmez. Bak, düşüreceksin beni, çekiştirme. Her şeyin anormal yine!
- İki arkadaş! Biz şimdi iki arkadaş mıyız Elif? Ah, Elif, ah! Aniden sebepsiz terk ettiğim eski sevgilim bile diyemiyorsun değil mi? İçindeki Che, bir savcıya eski sevgilim demene engel mi oluyor Elif hanım?
- Saçmalıyorsun Mehmet! Artık koca adam olmuşsun. Ergen çocuklar gibi adliye koridorunda el ele koşar adım giderken aşıklar gibi kavga mı edeceğiz? Hem senin boyun mu uzadı? Zaten 1.90 değil miydin? İyice tepeden bakar olmuşsun içimdeki imgelere de, hıh!
- Bak, sus. Şimdi kahkaha atacağım şuracıkta. O zaman adliyede savcı nasıl sıyırdı diye sağlam manşet oluruz dedikodu gazetesine. Gel bakalım huysuz, odam burası.
‘’Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir’’ , odam dediği yerin kapısındaki pirinç levhada bu yazıyordu. Buz gibi soğuk… o hızlı adımlarla odasına girip masasının başına geçerken ben girişten itibaren yavaşça adımlayıp odayı taradım. Masadaki isimliğin süs biblosu olan adalet kızın terazisi hanidir neden bozuk diye soracak olsam bi dünya laf duyacağımdan yutkundum. Deri sümen, laptop, deri bardak altlıkları, orta kalite ama oldukça zevkli ofis mobilyaları, koltuklar, sehpa koyu rengin en karamasarından gri jaluzilere çarpan hissizlik… Her ofisin demirbaşı gibi köşedeki yeşil saksı çiçekleri de tamam olduğuna göre bu oda bir savcı odası olmayı hak ediyordu da Mehmet bunu hak ediyor muydu? Üniversite yıllarından beri sahip olduğu materyaller, eşyalar, unvanlar asla onun sıcacık ruhunu yansıtmadı. Kimliği onun hapishanesi gibiydi. Masasının arkasındaki kocaman Atatürk resmi de olmasa bu oda çekilecek çile değildi bence.
Odadaki tek sıra dışı şey Mehmet’ti. Az önce elimde olan Mehmet’in sol eli henüz yirmi yaşındaki gibi sıcacıktı. Sağ eli ile mi bu kadar soğuk kalabiliyordu? Telefona uzanıp bize kahve söylemesini izledim.
- Sade olacak değil mi? Bak söyledim ama değiştirebilirim.
- Sade, evet Mehmet. O hiç değişmedi. Bende her şey hep sade.
- Sen karmaşanın sözlük anlamısın Elif, ne sadesi ya.
Gülüştük…
Aklım geçmiş ile şimdinin arafında kalmış bir kuş gibi çırpınıyordu. Az sonra bana yıllardır kaçtığım o soruyu soracaktı. ‘’Neden?’’ Ona yıllardır söylemek isteyip de ertelediğim bu cevabı belki bugün vermek nasipti.
Bilmiyorum!
Devam edecek...
YORUMLAR
devamı olan yazıların bitmesini bekleyip beğendiysem ona göre yorum yazarsam yorumdan kara geçerim...
işinr espirisi bir yana
ben hiç sevmedim bu yazıyı sevemedim...
neden hep elifler...
keşke mehmedler bu sonda olsaydı...
lütfen bir de mehmedlerin sonun böyle olduğu bir yazı...
şiirleriniz, yazılarınız ülkemin güneş yürekli insanlarına örnek
biz yorum yada beğeni bırakmasak da hep okunuyorsunuz yüreği güzel kardeşim...
bu arada yanlış bilmiyorsam izmirde yaşıyorsunuz... deprem olmuş izmirde geçmiş olsun
susmasın kaleminiz yüreği düşüncesi düşü aydınlık kardeşim
daim saygım ile
Başlığı okuyunca bir iğne beklemedim değil :)
devamını sabırla bekleyeceğiz
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
Okuduğun bir kitabın özeti gibi.Lisede edebiyat dersinde çok yapardım.Hatta iki romandan güzel yerleri birleştirir harika bir yazı çıkartırdım.
Okumaya değer başarılı ve devamını bekliyorum.Tebrikler.
Den(iz)
Beğeni için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
hikayeyi dün akşam okudum Deniz; ama beni son derece rahatsız eden ve geri plana çekip susmama neden olan bi şey gözüme çarptı diye yorum yapmadım o esnada...tahmin et niye bakalım? eğer tahminini tutturursan demek ki sen de farkındasındır bu durumun...buraya kadar önce bi düşün ondan sonra yorumu oku lütfen...çünkü senden gelecek cevabı da merak ediyorum...
sence böyle güzel betimlemeleri, tasvirleri, anlatımı ve kendini bir çırpıda okutan akıcı dili olan bir yazıya; bu sıradan ve hiç kafa yormayıp öylesine atılmış gibi amatörce emanet gibi başında duran bu başlık gitmiş mi? olmuş mu?
zaten itici buluyorum bu tarz söylemleri, okuyasım varsa da arkamı dönüp gidiyorum...baskıcı, direten bi üslup ve mecburmuşuz gibi bi komut var o söylemde...pazarlama ve reklam hatasına düşmüşsün gibi...
buna ihtiyacın var mı peki? böyle bi merak dürtüsüyle insanda heyecan uyandırmana gerek var mıydı? bana sorarsan yok...sen o başlığı atmasan da, azıcık okuma isteği olan biri zaten gelip okuyacak bu yazıyı...sağlam iyi yazılmışsa n'apar eder okuruyla buluşur...iyi kötü bi okur çevren de var...eee daha ne o zaman? niye böyle cılız sıska bilindik bi cümleyi reva görüyosun bu yazıya?
bana yerinde mantıklı bi şeyler söyle...bi başlık ya! bak bi başlık neler neler söyletiyor bana...
alınganlık yok, küsmek de yok Deniz...seni biliyorum eleştirilere açıksın, bildiğim için zaten böyle rahat konuşuyorum...kattiyen ne şahsına ne de içeriğine değil, başlığa taktım arkadaş:)
tembel olma bi şeyler düşün bi zahmet...onu da ben mi düşüneceğim:) o kadar allı pullu süslü laflar etmişsin, başlığa gelince mi kıtlık çekiyosun:)
valla ister kız, istersen bozul aklıma gelen şeyleri söylüyorum ama büyük kocaman bi parantez açıyorum burda; senin hatrına konuşuyorum yoksa bana ne okur geçerim...beni biliyosun yorum konusunda cimriyim:))
sevgilerimle...
Den(iz)
:))
Senin o sabırsız canını yirim ya ben. Tamam, sen de haklısın ilk bakışta öyle gibi duruyor. Ama bi az sabret sonra yine döversin gözünü sevdiğim. Öykü bitince başlık olmuş mu olmamış mı yeniden konuşalım bence Gulem.
'' bilindik bi cümleyi'' - Tek ip ucum var sana, Oğuz Atay'ı hatırla.
Lan burada dayak yemeyi de özlemişim olum ben. Valla iyi geldi laci bi yandan sen bi yandan ohhh mis. Ya neydi şu Kemal Sunal filminde bi tip vardı adı aklıma gelsin dur hele. Hah buldum Şark bülbülünde Mazlum vardı ya . Getirin lan Mazlum Denizi diye girişin gitsin lan.
:))
O değil de sana böyle uzun uzun yorum yaptırdığım için iyi ki atmışım o başlığı. Sayfada görmek ne şeref , eleştiri almak ne büyük nimet gulemden. Eyvallah!
Sevgilerimle...
Gule
sabırsızlıkla bekliyoruz:)
Den(iz)
Gule
eyvallah gülüm sağolasın...kafana taş attık gülle uğurluyosun bizi daha ne istim:)
MÜSLÜM BAYRAM
''ADALET KIZIN TERAZİSİ'' DERDİM
Tabi ki yazarımız derya deniz olunca
önerimizi söylemek acı veriyor;))
sevgilerimle
Anlatım , betimlemeler, hatta ayrıntılar her şeyiyle mi mukemmel olur bir öykü 🤗
Çok beğendim çok günün yazısı olarak seçip bize farkettirdikleri için seçki ekibine de ayrıca teşekkür ederim.
Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Burcu Şener Boyraz tarafından 1.11.2022 14:25:11 zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Sevgilerimle...
Öykü veya gerçek hiç farketmez.
Bu kadar sürükleyici, sonucu heyecanla beklenen bir yazıyı okumak her zaman nasip olmuyor.
Yüz şiiri boş yere okumuş gibi hissettim kendimi şimdi...
Devamını bekliyoruz.
Gün aydın olsun!
İçtenlikle kutluyorum...
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
Ne güzel... yıllar sonra sebepsiz terk edilen Mehmet in sevdiği kadının elinden tutarak koridorları yürümesi,sevdiğini bunca zamana bunca ayrılığa rağmen sahiplenmesi ne güzel.
Elif Şehir kültürü ile yetişmiş bir hanım olduğundan şişman kadına tombul kuş yakıştırması yapmış;Oysa ki köylü kızı olsaydı Elif şişman kadına kavurmalık tosun derdi.
Bu Elif fazla melankolik Mehmetin başına iş açmasa bari :)
Kaleminize sağlık.
Den(iz)
:))
Samimi yorumunuz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Dosyalı kadın memurun tombul bacakları kısa topuklu stilettolarına kadar sarkıyordu. Bileksiz ayaklara en güzel örneklerden biri idi bence. Diz altındaki siyah eteğini krem renkli, dantelli bluzu tamamlıyordu. Kısa boynunu küt saçları ve küçük ağzı ve burnu ile sevimli, tombik yüzü takip ediyordu. Tombul ellerini konuşmasına sürekli dahil edebilmek için klasörü koltuğunun altına sıkıştırıp hararetle anlatırken sanki dakikalar değil de saatler geçiyordu.
tanımasam seni az röntgencimi sin bilader öykü yazarı mısın;)) derdim de neyse
devamını bekliyoruz
tebriklerimle ve de
saygılarımla
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
MÜSLÜM BAYRAM
bak bu söz öbeğini çoook beğendim
Allah'ı var doğrusu dehşet cengiz
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
Şiir gibi okudum çok beğendim şiirdeki ustalığınızı yazı çalışmalarınızda görüyoruz okuyoruz başarılar diliyorum kutluyorum saygılar sunuyorum
Den(iz)
Sevgilerimle...
İkidir sizin şiir ve bu öyküyü iki kez okuyorum. Tuhaf geldi, biraz da ürktüm.." lan, dedim kendime. Anlama yeteneğim mi azalıyor."
Şiirden sonra düşünmüştüm bunları. Düşünme alanım genelde bahçedir. Bahçede Nisan doğumlu bir kedi yavrusu var. Üç kardeştirler birinin adı adı var, diğeri beri gel, bunun ki de adı yok, ikisi gitti bilimeze, anası da çoktan " başının çaresine bak" demişti. " adı yok"... E...kaldı mı benim başıma.
Sonra birden aklıma geldi. Bunların adlarını koyarken her birine bir felsefi öykü üreterek koymuştum. Diyojen' den neyim eksik...adamın su içecek tası bile yoktu, kedisel felsefi bir akım neden oluşturamayım ki değil mi.... Catciler derler mi derler. :)
Neyse İki öykü boşa düşünce onları da Adı Yok' a ekledim. Öyküsü bayağı ağırlaştı...
Niye anlattım bunları...çünkü kafam hiç karışmadı onca yüklemeye karşın.
Sonra yazıyı okudum üçüncü kez yine kafam karıştı...
Anladım ki şair ve yazar yanımdan yürüyüp gitmiş. Çok ileriye....Dinlenmek bence iyi gelmiş, yazıya da gayet güzel yansımış.
Beğendim hem de çok ...
Huzurla ve dostlukla.
Den(iz)
Aslında şiir tamam çok yığındı kabul ediyorum da bu öyküyü bile isteğe sığ yazdım. Araya bir kaç alegori sıkıştırmış olabilirim ama kesinlikle iyi niyetliyim.
:)))
Usta kalemin beğenisini aldım yakama astım. Teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Erlik Aldacı
Yanlış anlamazsınız biliyorum...sevdiğim yazarlardansınız.
Den(iz)
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
Den(iz)
Sevgilerimle...
HERFE
Tam isabet olmuş seçim..
Devamını hemen ekleyin, zira sabırsızlıkla bekliyorum...
Den(iz)
:))
HERFE
Bazıları yazı alanına şiir ekliyor...
Den(iz)
:))
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...