Harflerin Krampı
Yine telefona gitti parmaklar...
Telefon, parmakların arasında işkence gören bir fare gibiydi. Parmaklandıkça kaburgaları kırılıyordu; derisi pütür pütür oluyordu. Dokunuldukça tuz buz oluyordu harfler. Acı çekiyorlardı. Onların iniltisi taaa ırak’ta duyulabiliyordu; ama parmak sahibi bambaşka dünyalarda gezindiği için oralı değildi. Kendi parmaklarından bihaber ve saftirikti.
Evet evet! Doğru okudunuz: parmakların güdümünde inim inim inliyordu harfler. Telefon biçareydi. Bu nedenle, elinden gelse, bir köprüden düşüp boğulmayı tercih ederdi. Fakat bu hiç mümkün değildi. O sadece parmaklar arasında sıkışıp kalan bir mahkum gibiydi ve böğründeki parmakların hızı ve tepinmeleri yoğunlaştıkça, midesindeki bulantılar da artıyordu.
Kusası geliyordu harflerin. Mideleri bulandıkça, kramplar kazık gibi kaslarına batmaya devam ediyordu.
O an, ellerinden gelebilse dillenip, "lütfen, bizi biraz rahat bırakın, n’olur’" demek isterlerdi. Ama ne yazık ki şizofren bir hal almıştı parmaklar. Onları siz de görmüş olsaydınız; sanırdınız ki savaş meydanında, korkudan gözleri ölüm kusan birer askerdirler.
Yine şiddetli bir kramp girmişti A harfinin kaslarına. Dibe çöküp kalmıştı. Parmaklar, onun üzerinde tepinip durduklarından, sancılar geçmek bilmiyordu. Bu sefer A’nın yanındaki S harfine yöneldi parmaklar. Hırslarını ondan alacaklardı; ama S de taş kesilmişti. Belki de A ile dayanışmaya girmişti. Öyle ya; A onun burnunun dibinde acıdan kıvranıp taş kesilirken, daha fazla görmezden gelemezdi.
Nitekim parmaklar yoruldular. Öylece kalakaldı telefon.
29 harf, hep bir ağızdan, “oh, be! Nihayet bir kaç saniyeliğine nefes alacağız.” dediler. Fakat hükmünü yitirmiş olan parmaklar çıldırmak üzereydi...
Transa geçtiler. Hava boşluğunda şuursuzca dolanıp duruyorlardı. Bunu gören harfler müthiş korktular. Bu yeni bir tehlikeye mi işaret ediyordu?
Harfler, parmakların bu deliliğini yeni bir saldırı girişimi olarak algıladılar. Çektikleri bu acıya son vermek için iyi bir karar almaları gerekiyordu. Zaman kısıtlıydı. Hızlı davranmalarında fayda vardı. Aksi taktirde parmakların işkencesi sürebilirdi. Hiçbir harf tek tek direnmekle başarı elde edemeyeceğine göre, bir tek alternatifleri kalmıştı. İSYAN!
Hiç konuşma gereği duymadan; sadece bakışarak bir karara vardılar:
Birden,"Yaşasın Kramp", dedi A’nın komşusu S.
Arkasından A da iniltili sesiyle, “Yaşasın Kramp, dedi.
Fakat Z, aniden yerinden fırladı:
-Arkadaşlar “Kramp” değil “Kamp” olmalı bu isyanın adı, dedi. Unutmayınız ki, kramp olursak hep sakat kalırız, diye haykırdı.
Oldukça sert bir çıkıştı bu.
Bunun üzerine bütün harfler birbirlerine baktılar. Z’nin dediği akıllarına yatmıştı. Zaten fazla düşünmelerine vakitleri de yoktu. Hep birlikte:
-Evet, Z. Çok haklısın! YAŞASIN KAMP! diye haykırdılar bu sefer.
O arada K, Z’ye yan yan bakıyor ve utançla şunları düşünüyordu: "Oysa, ben seni en arkaya düşen, zavallı bir harf olarak düşünmüştüm. Yanılmışım!"
İşte bu isyan narasını duyan parmaklar, kaslarından olma endişesine düştüler...
Artık havada, en yükseklerde dolaşmaya son verdiler. Havası alınmış balon gibi inip zulalarına çekildiler. Zira harflerin gücünden öyle bir korkmuşlardıki; o andan itibaren, ne kabına sıkıştırılmış telefondan yana bakabiliyorlardı; ne de harflerin cemalini görme cesareti gösterebiliyorlardı.
Harfler ise, uzun süreli bir dinlenme sürecine girmiş olmanın hoşnutluğunu yaşıyorlardı.
H. Korkmaz Ekim 2022 Sthlm.
YORUMLAR
Sen durumu değiştirmek iradesi göster.
Durum, hizaya gelir çıkışa ilerler.
Tarih yazanların yüzünü bürüdü mermer.
Bu yolu akledemez gününü gün edenler.
Kalem elde, akıl başta, çözerler.
Çok saygımla Şairim.
Tüya
Kavi kaleminizden düşen bu şiir/yorum bana bir kaç şey düşündürttü...
Ancak ben yormayacağım sizi aklımdan geçenlerle.
"kalem elde, akıl başta" bir epoktu. Çiğneyip geçiyor bizi yavaş yavaş.
Yoksa biz mi yok ediyoruz o süreci?
Önüne geçmek mümkün mü, dersiniz?
Çok teşekkür ediyorum derin ve ışıklı yorumunuza.
Saygı ve selam ile, esen kalın.