- 329 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANADOLU'DA ANTİK HEYKEL ONARIMI
1975-2021 ARASI KELENDERİS, ELAİUSSA SEBASTE, PERGE, LETOON, KNİDOS, BERGAMA, APHRODİSİAS KAZILARINDA
HEYKEL ONARIMININ GELİŞİMİ VE 2021 MÜZELER ARAŞTIRMASI
Hüseyin AKILLI
Batman Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, Batı Raman - BATMAN
1.GİRİŞ
Toprak altından günışığına çıkarılan, geçmişten günümüze ulaşmış kültür varlıklarımız içinde onarımlarının en zor olanı heykellerdir. Yapılan onarım hatasının telafisi olmayan veya tekrar ele alındığında eserden malzeme kaybı oluşturmadan düzeltilmesi çok zor hatta imkansızdır. 1975 yılında kazı + onarım + müze bütünlüğü içinde başlayan heykel onarımı yönelişim 2015 yılında Metropolis kazısında günışığına çıkarılan heykelin İzmir Arkeoloji Müzesi’nde onarmamla devamlılık göstermiştir. Rahmetle andığım hocam Prof. Dr. Jale İNAN’ ın desteği ve de hocam Heykeltraş Nejat Özatay’ın bütün bilgi birikimini uygulamalı olarak bana aktarması heykel onarımı yapmamda en büyük şansım olmuştur. Prof. Dr. Levent ZOROĞLU, Prof. Dr. Equenia SCHİDER, Prof. Dr. Ramazan ÖZGAN, Prof. Dr. Wolfgang RADT, Prof. Dr. Kenan ERİM, Prof. Dr. C.LE ROY ve Doç. Dr. Serdar AYBERK, kazı başkanlarına ve o dönemin ekip üyelerine çok teşekkür eder, vefat edenleri rahmetle anarım.
2. MÜZELER ve HATALI ONARIM:
Türkiye’de son yıllarda ‘Heykel Onarımı’ açısından teorik bilgiler içeren yayınlarda ve müzelerde, kazılarda gerçekleştirilen pratik uygulamalarda ‘Olumsuzluğa Yöneliş’ olarak büyük bir değişim yaşanmaktadır. Ülkemde ve Avrupa Ülkelerinde 1970 yıllarından itibaren terk edilmiş olan dıştan kenet, duvara veya kaideye sabitleme, eksik kısım tamamlama ve abartılı genişlikte delik delme yönteminin 2005 yıllarından sonra Türkiye’de tatbik edilmiş olmalarının sonuçlarını müzelerimizde teşhirde olan heykel eserlerinin malzeme kaybı ve görsellik olarak olumsuzluklarını ortaya koymuştur.
Almanya Münih’te 2.Dünya Savaşı sonrası sırtına yerleştirilen metal çubuk desteği ile heykel kaideye sabitlenmiş ve böylece ayakta durması sağlanmıştır (eski onarım). 1970 yılında Apollon Heykelinin onarımı ele alınıp desteksiz (kaideye sabitleme olmadan) ayakta durması sağlanmıştır.(Ahrens,1971) Böylece heykelin vereceği güç dolu gençlik izlenimi tekrar oluşturulmuştur. O dönemde heykellerin eksik olan kısımlarında yapılmış olan tamamlamalar çıkartılmıştır. Çünkü mimari yapı elemanına gerçekleştirilecek tamamlama heykellerde uygun görülmemektedir.(Ahrens,1971)
Heykelin eksik kısımlarının tamamlanması, yapışkan kirlilikleri, mimari yapıya oturtarak ayakta tutma, yanlış teşhis ve renklendirme, dıştan kenet, duvara veya kaideye sabitleme eski onarım olumsuzluklarını Side, Antalya, Efes, Bergama, İzmir, Aphrodsias ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde teşhirde bulunan eserlerde görmek mümkündür. Bunların içinde en eskisi Bergama Müzesi’nde bulunmaktadır .Müze 2000 yıllarından sonra bakım, onarım ve düzenleme geçirmiş olmasına rağmen İmparator Heykeli’ne dokunulmamıştır. Dıştan kenet, tamamlama ve duvara sabitleme olumsuzlukları restoratör eksikliği nedeniyle o şekilde bırakılmıştır. Antalya Arkeoloji Müzesi’nde bir ilk yaşanmıştır. İmparator Heykeli’ne sol el bileğine tutturulan metal çubuk kaideye sabitlenmiştir. Böylece güç gösterisinde olan İmparator Heykeli’nin duruşu bastonlu dede pozisyonuna dönüştürülmüştür.. Efes Artemis’in arkasına açılan deliğe yapıştırılan metal çubuğun zemine sabitlenmesi ile ayakta durdurulması ve sanki kaide içine gömülmüş olması eserin görsellik açıdan gücünü zayıflatmaktadır. Bütün bu restorasyon hatalarını gizlemek amacıyla ışık karartılmasıyla teşhir edilmesi ayrı bir sorundur Aphrodisias Müzesi’nde kadın heykelinin ayakta durmasını sağlamak için sırtına yerleştirilen metal çubuk duvara sabitlenmiştir. İzmir Arkeoloji Müzesi’nde abartılı çok büyük delik delme, yapışkan kullanımı beceriksizliği (yoğun ve fazla) , heykel duruş olumsuzluklarını görmek mümkündür .İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde duvara sabitleme ,yapışkan kirliliği ve tamamlama, heykel duruş yanlışlığı olumsuz restorasyon örnekleridir
Side Müzesi: Teşhirden onarıma kadar bütün restorasyon hatalarını bir bütünlük içinde karşımıza çıkarmaktadır. Nedeni görsellik olmakla birlikte yayınlanan ‘‘Friese Dietmar, 2012, Onarım Uzmanı kimdir? Onarım Nedir? Onarım ne değildir?’’ kitabının bizlere sunduklarıdır. Bilgi kirliliği içinde akeminin tutkal olarak belirtilmesi, yapışkan artığının çözücü ile (tolüen, aseton) temizlenmesi olumsuzluğu, sertleştirmede kullanılacak eriyikin (paraloid + çözücü) esere tatbik edildikten sonra tekrar çıkartılabileceği bilgi yanlışlıklardır Görsellikte, eksik kısım tamamlamaları, ayağa kaldırılan heykellere gereğinden fazla metal çubuk kullanımı ve mimari yapı elemanlarına heykelin duruşunun sabitlenmesi ve de heykelin bütünüymüş görünümü verme görünümü, abartılı çok geniş delik delmeyle esere duruşunu zayıflatma ve zarar verme, yanlış kaide oluşturma (3 güzeller) sonrası görsel bozukluk olgusu sunan olumsuz ve hatalı kaide uygulamalarıdır. Delik delmede kullanılan aletin kabul edilemez olması ve onun yaptığı esere verdiği (heykelde malzeme kaybı, duruş zayıflığı ve oluşturduğu kılcal çatlaklar) olumsuzluklar, Bizlere 1970 Öncesi Restorasyon Uygulamalarını Hatırlatmaktadır.
Deniz suyunun içinde 44 madde bulunmaktadır. 1lt deniz suyunda klor 19 gr ve sodyum 2.7 gr bulunmaktadır. Bunların birleşiminden oluşan sodyum klorür deniz suyunda mevcut olan tuzların %77’sini ortaya çıkarır.(İnandık,1977) Deniz kıyısında olan Side Müzesi’nde onarımda kullanılan güçlendiricilerin metal değil fiberglas çubuklar (bizde deniz araçlarında ve gölcük depremi sonrası deneme amaçlı inşaatta kullanılıp olumlu sonuçlar veren sert plastik çubuklar) olması gerekir. (Almanya’da 1980 yıllarında depreme karşı inşaatlarda ve Bergama da onarımına katıldığım Traian tapınağının onarım çalışmalarında fiberglas çubuklar 1984 den itibaren kullanılmıştır).Parça birleştirilmesinde kullanılan yapışkanın hava ile temasını kesmek için Bergama ve Efes Selsius Kitaplık onarımında olduğu şekilde izole edilmesi gerekmektedir Çünkü hava ve oksijenle temas eden yapışkanın çürümesi ve sararması çok hızlı olmaktadır .Her şeyden önce denize yakınlığı nedeniyle eserlerin ve kullanılan onarım malzemelerinin olumsuz etkilenmelerini önlemek amacıyla Side Müzesinin taşınmasını Sayın Restoratör Dietmar önerebilirdi.
Denizden oluşan nemli tuzluluğun rüzgarlar vasıtasıyla teşhirde bulunan eserlere yansıması sonucunda çok büyük tamir olunmaz bozulmalar ve tahribatları ortaya çıkarmaktadır. Side ve Antalya Arkeoloji Müzelerinde teşhirde olan eserlerin bizden sonra geleceklerimize aktarmak istiyorsak denizden uzak yere taşınmaları zorunludur. Antalya Müzesi girişinde bulunan imparator heykelini 1979 yılında akemi yapışkanı kullanarak onardım (Akıllı,1986) Denizin oluşturduğu ve de dibinde yaşatılan yeşilliği olumsuzlukları, hava kirliliği nedeniyle yıpranmış ve dağılma aşamasına gelmiş bulunmaktadır. Müze içinde bulunan aynı yapışkan ve onarım çalışmalarıyla benim (Dansöz Heykeli) ve Hocam Nejat Özatay’ın onardığı (Tiyatrodan çıkanların çoğunu) heykeller çok, daha iyi durumdadır Benim ve hocamın onardığı heykelellerin hiçbirinde, Dietmar 2012 yılı kıtabında yer alanlarla birlikte müzelerde teşhirde tespit ettiğimiz 1970 öncesi terkedilmiş Restorasyon uygulamaları tatbik edilmemiştir
Friese, Dietmar, 2012, Onarım Uzmanı Kimdir? Onarım Nedir? Ne Değildir kitabının restorasyon uygulama ve teorik bilgi kirliliği oluşturması ve de yanlış yönlendirme yapması sonucunda 2010 yılından sonra gerçekleştirilen müze heykel onarımlarında oluşan hataları ortaya çıkarmıştır. Olumsuzlukların oluşumunda genel müdürlük ve müzelerde çalışan meslektaşlarım ( Arkeolog, Sanat Tarihi, Prehistorya, Ön Asya) sorumlu tutulamaz. Sorumlu olan yanlış yönlendirme yapan yukarıda belirttiğimiz gibi restorasyon adı altında yazılan kitaplarla birlikte milli eğitimde 15, ön lisans 29, lisans 5 ve çok miktarda yüksek lisans restorasyon eğitimi veren üniversitelerdir. Çokluk cılız, yetersiz olan restorasyon kalitesini yükseltmemiş tersine düşürmüştür. Bunun sonucu ise müzelerimizde 50 yıl önce terk edilmiş olan restorasyon yöntemlerinin günümüzde müzelerimizde yapılmış olması teşhirde olmamaları büyük üzüntü kaynağımdır. YÖK tarafından restorasyon eğitiminin tekrar Türk ve yabancı uygulamacı uzmanlarca gözden geçirilmesi gerekliliği inancındayım.
3.TAŞ:
Taş, kaya, kütle deyimleri geniş anlamda birbirlerinin aynıdır.(Erguvanlı,1978) Yerkabuğunu oluşturan taş çeşitli kimyasal maddelerin oluşturduğu minerallerin bir araya gelmesiyle meydana gelir.(Sungur,1979) Granit, Katılaşım Kayalar, kum taşı ve kalker taşı Tortul Kayalar ve mermer Başkalaşım Kayalar grubuna girer. Günışığına çıkarılan heykel ve fragmanların çok büyük çoğunluğu mermer olan eserleri minerolojik yapıları küçük veya iri kalsit kristalli olarak karşımıza çıkmaktadır. İri kristalli olanlar gözle görülebilir küçük kalsit kristalli olanlar ise bazen mikroskopla görülebilmektedirler. Mermer kalkerin değişime uğramasıyla meydana gelmektedir. Bu değişim özgün karakterini değiştirir.(Plenderleith,1957) Mermer bileşimleri kalsiyum karbonat ve nadiren kalsiyum ve magnezyum karbonattır. Ayrıca az miktarda silis, silikat, feldispat, demir oksit, mangan oksit, pirit, mika, florit ve organik maddelerde bulunabilir.
4.TAHRİBAT:
Depremler, savaşlar ve her türlü doğal afetlerden etkilenen heykellerin kırılmaları daha çok ince olan kısımlardan olmaktadır Küçük kalsit kristalli mermerden yapılmış olan toprak altında bulunan madensel tuzlardan ve nemden, iri kristalli(Knidos) mermerden yapılmış olanlara nazaran daha az etkilenmektedirler.(Perge) Aynı durumda yuvarlanmaları sonucu aşınmalarda, bitki köklerinin verdiği olumsuzluklarda toprak altı hayvanların sürüngenlerin salgıladığı asitlerden etkilenmelerinde de söz konusudur. Yavaş düşüş ve yumuşak zemine düşenler kırılmamış olarak günışığına çıkarılabilir. Kırılmalarında insanların olumsuzlukları (Metropolis) olsa dahi en büyük etken doğal etkenler ve bunun içinde yer olan yer sarsıntılarıdır. Binayı oluşturan mimari elemanların heykel üzerine düşmesi (Aphrodisias) veya yer sarsıntısı sonucu kaidesinden heykelin devrilmesi sonucunda daha çok ince ve hassas olan elbise kıvrımları bel, bilek, boyun, dirsek ve dizden kırılmalar meydana gelmektedir .Çok parçalı ve çatlak veya az olmaları düşme şiddetine ve heykelin düşme pozisyonuna bağlıdır. Dönemsel olarak insanların görüş ve düşüncelerine bağlı olarak heykeller her zaman zarar görmüşlerdir. Roma dönemi eserler üzerinde en büyük tahribatı Bizans döneminde yapılmış olduğunu görmek mümkündür. (Elaiussa Sebaste) Çoğu roma dönemi antik kentlerde bulunan tiyatro, tapınak, tak ve hamam yapılarında heykellerin bilimsel kazılar sonucunda günışığına çıkarılmamış olması buna bağlanmaktadır. Heykellerin kırılarak parçalarının mimari yapı (Letoon) kullanılması ve mermerden kireç oluşturulması (Side) en yaygın tahribat şeklidir. Günümüzde ise bütün olarak götürülemeyeceği ve kaçırmada riskin artacağı bilinci ile belli parçalara heykellerin ve lahitlerin (Perge) ayrılması eski eser kaçakçılarının uyguladığı etkili yöntemlerden biridir. Perge’de kalker taşından yapılmış heykel mermer eserlere göre üst yüzeyi daha çok yıpranmıştır.
5.ONARIM:
1970-2000 yılları arasında heykel onarımını gerçekleştiren ve yönlendiren 2 büyük ve değerli insan bulunmaktaydı. Benim hizmetli ve çıraklık yaptığım İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin heykeltıraşlık atölyesi sorumlusu Heykeltraş Restoratör Nejat Özatay ve yontu heykel bilimini yönlendiren Prof. Dr. Jale İnan sayesinde heykel restoratörü olma mucizesini yaşadım .Onların artık hayatta olmamaları Antalya Müzesi’nden Restoratör Abdurrahman Özkan’ın emekli olup çekilmesi, benim bir süre uzak kalmam (2006-2013) sonucunda müzelerimizde kırk yıl (40) öncesi uygulanan yöntemler ile ‘heykel onarımı olumsuzluk yapılanmasını’ ortaya çıkarmıştır.
Hizmetli ve çırak olarak Nejat hocama kızardım. Çünkü bir ay bana aynı merkez ve doğrultuda delik delme çalışması yaptırdı. Nazik ellerimi kabarttı. Diğer günlerde kalıp çaktırdı Metal testere ile kesme yaptırdı. Tamamlanmış mimari elemanın yontusunu gerçekleştirdi. Yaklaşık 2.5 metre boyunda heykelin kalıbını kışın en soğuk ayı Şubat başında silikon kauçuk ile o buz gibi müzenin ( İst. Ark. Müz.) içinde aldırdı ve üzerine 375 kg alçı kullandırarak dış kalıbını yaptırdı .Bunları yaparken yardımcı olmadı. Sadece yönlendirdi ve de bazı şeyleri benim keşfetmemi istedi. (mimari yontu yaparken sıçrayan parçalar yüzümü gözümü acıtırken taşçı gözlük ve maske kullanılması gerektiğini kendim büyük sevinçle keşfettim) Beni hep kullandı t kullandı tekrar kullandı. Sonunda ‘Dansöz Heykelini’ tek başıma onaracak kadar restoratör yaptı. Prof. Dr. Jale İnan hocamın motivasyonu ve de yapıştırdığım parçaların kırık birleşme yerinde parmağını gezdirerek olumlu olduğunu söylemesi en büyük sevincim olmuştur.
Türkiye’de tek, dünyada zirve yapmış meslektaş hocalarımı rahmetle anarım. Restorasyon Eğitiminde Taş Onarımı bu tarzda yaklaşık %80’i uygulamalı olmalıdır. Yoksa Mimari Restorasyon adı altında öğrencilere sürekli proje çizdirmekle eğitim kalitesi yükseltilemez Eğitim uygulaması ülkemde var olan eğitim kurumlarında maalesef %20 bile değildir. Onardığım heykeller içinde bir kireç (Mousa) bir granit ve 50’nin üzerinde mermer bulunmaktadır. Bunların sertlik dereceleri gözenekliliğin ve minerolojik yapılarının farklı olması kırık yüzeylerin temizlenmesinde ve kullanılan yapışkanın yoğunluğunun azaltılıp veya arttırılmasında ve de delik delme hassaslığını ortaya çıkarmaktadır.
6. TESPİT:
İmparator ve geçmiş dönemlerde dini inanış ve anlayışına göre tanrı veya tanrıça heykelleri yoğunluklu olarak klasik kazılarda günışığına çıkarılmaktadır. Geçmiş dönem ülkelerin imparatorları veya asilleri tarafından yaptırılan heykeller daha çok tapınak ,hamam, tiyatro ve Antalya Perge Antik Kenti’nde olduğu gibi şehrin genişlemesi sonucu özelliğini yitiren şehir giriş kapılarının iç kısımlarında bulunmaktadırlar. Stadion, Agora ve büyük mimari yapılarda da bunlar görülmüştür. Heykel buluntusunda Efes, Aphrodisias ve Perge Antik Kentleri ortaya çıkmaktadır. Hatta Prof. Dr. Jale İnan başkanlığında gerçekleştirilen Perge kazılarında büyük hamam ve tiyatroda 1977 yılından itibaren 2000 yılına kadar günışığına çıkarılan ve Antalya Müzesi’ne kazandırılan heykellere bakıldığında tartışmasız ve ulaşılamayacak bir üstünlüğü olduğu görülür. Son yıllarda buluntuları açısından Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında yönetilen Laodikeia kazılarında ve Doç. Dr. Bahadır Duman başkanlığında yönetilen Tripolis kazıları sayesinde Denizli Arkeoloji Müzesinin de heykel eserler açısından önemli yer alacağı inancındayım .Antik yazılı kaynaklarda değerlendirilerek yukarda belirtilen hellenistik ve roma dönemi yapılarda gerçekleştirilen kazılarda yüzyılımız öncesi tarihlerde tahribata uğramamışlarsa heykeller günışığına çıkarılmaktadır. Heykelin buluntu durumu fotoğraf çekimleri ve mekan içindeki yeri ölçümlerle belirlenip kaç metre toprak derinliğinden çıkarıldığı saptanmaktadır.
7. GÜNIŞIĞINA ÇIKARMA:
Kazı alanında çok az kısmının görülmesiyle varlığı saptanan heykelin üzeri açılmadan önce etrafındaki kayma ve çökme oluşturabilecek yükseltilerin yok edilmesi gerekir. Çünkü heykelin çıkarılması sırasında mimari elemanın kayması veya moloz taşlı toprağın çökmesi eserin özellikle hassas olan burun ,kulak, parmaklar ve elbise kıvrımlarında kopmalar veya ezilmeler şeklinde zarar verebilir. Büyük kazma ve kürekler kullanılarak heykelin en az yarım metre sonrasındaki çevresindeki toprak atılır. Küçük çapa, mala, naylon ve kıl fırçalar gerektiği yerlerde birinin veya birkaçının kullanılmasıyla çevresi temizlenir. Girintili kısımlarda sıkışmış olan toprak ucu sivri ve yassı tahta aletler yardımıyla çıkartılır. Ancak toprağın bağlayıcı özelliğinden dolayı çatlamış elbise kıvrımlarının tutup tutmadığı kontrol edilmelidir. Olumsuzluk var ise detaylı temizlik heykelin onarımın yapılacağı atölyede yapılmalıdır. Kazıda çalışan işçilerin deneyimli olması onları bazen sahtekarlıklara yönlendirmektedir. Kazmanın toprağa saplanmasıyla çıkan sesten mermer veya moloz taşa çarptığını anlamaktadırlar. Kazdığı yeri bırakıp başka yeri kazmakta gece gelip orada araştırma yapıp bulduğunu kaçırma(Perge, 1982) çabası içine girmektedir.
8.KALDIRMA:
Heykel gövdesinde çatlak varsa eserin taşıyıcı bir platform üzerine yerleştirilerek kaldırılması gerekir. Sağlam durumdaki bir heykelin buluntu yerinden kaldırılması için kendir halat polyester kayış kullanılmalıdır. Heykel koltuk altlarından ve bacakların gövde ile birleştiği yerden bağlanır, askıya alınır. Foglift, caraskal veya vinç yardımı ile kaldırılır ve taşınmak üzere açık kasalı arabaya yerleştirilir. Bağlantı yerlerinde küçük kopmalar ezilmeler meydana getireceği belirlendiği takdirde bağlantı yeri ve heykel yüzeyi arasına tamponlar konur. Heykelin statik olarak ağırlık merkezi belirlenip ona göre kaldırma gerçekleştirilmelidir.
9.TAŞIMA: Heykellerin götürülmesinde üstü açık taşıma aracı tercih edilmelidir. Bu sayede eserin yerleştirilmesi daha kolay ve sağlıklı olacaktır. Taşıma sırasında meydana gelecek sarsıntılardan heykel parçalarının zarar görmesini engellemek için eserin tahta takozlar veya benzer yumuşak malzeme yerleştirilmesi gerekir. Ancak burada kullanılacak malzemenin araba lastiği gibi eserin üst yüzeyini boyayarak kirletmemesi gerekir. Heykel, gövde veya parçalarının yanlardan tahta takozlarla sıkıştırılarak sarsıntıdan sallanmaları ve birbirine çarpmaları önlenir. Özel durumlarda ve ihtiyaç duyulduğunda römork veya açık vasıtanın kasası yaklaşık 30cm kalınlığında kum ile kaplanır ve bunun üzerine heykel parçaları yerleştirilip yanlardan tahta takozlarla sabitlendikten sonra taşıma gerçekleştirilir.
10. TEMİZLEME:
Onarım yapılacağı yere getirilen parçalar çevirme rahatlığı ve buna bağlı olarak ezilmelerin oluşmasını önlemek için tahta takozlar üzerine yerleştirilir. Heykel parçalarının kimyasal maddeler kullanarak temizlenmelerinden kaçınmak gerekir. Yapıldıkları dönemlerde boyalı oldukları sanılmaktadır. Temizlenmelerinde su ve arap sabunu malzemeleri yeterli görülmelidir. Çok gerektiği takdirde sıcak veya soğuk su püskürtme yöntemi tahribat tespiti yapılarak tatbik edilmeli. Çıkmayan inatçı kirlerin atılmasında mekanik yöntemler uygulanmalıdır. Arap sabunu ve naylon fırçalar kullanılarak bol su ile yıkanır .Kıvrımlı yerlerde sıkışmış toprak artıkları ucuz sivri tahta aletlerle çıkartılır. Son temizlik su ile gerçekleştirilir. Heykel gövdesinde veya parçalarında çatlak var ise ve derine gidiyorsa bunun temizlenmesinde calgon ve arap sabunlu su kullanılmamalıdır Çünkü çatlağın derinliğine yerleşen arap sabunu artıkları geçen zaman içerisinde taşa zarar verecek şekilde bakterilerin üremesine zemin hazırlamaktadır.
11. TASNİF:
Parçalanmış fakat dağılmamış durumlarda günışığına çıkarılan heykellerde ‘arazi tasnifi’ uygulanır. Buluntu yerinde parçalar numaralandırılır. Heykel çizimi üzerine numaralar aktarılarak yapıştırma sırasında hangi parçanın yapıştırılması gerektiği kolaylığı sağlanır. Parçalanmış dağılmış durumda günışığına çıkarılanlarda ‘Atölye Tasnifi’ tatbik edilir. Çıkan parçalar malzemesine (kalker, granit, mermer) tipine (kadın, erkek, çocuk) bezemesine (elbise, kaide) göre tasniflenir. Daha sonra bu parçalar minerolojik yapılarına göre baş, boyun, gövde, kollar, bacaklar olarak tekrar detaylandırılır. Böylece parça kırık birleşmeleri tespit edilir. Ancak Perge (dansöz heykeli) ve Letoon’ da günışığına çıkarılan ve çok parçalı olan heykellerin parça tespiti tecrübe, deneyim ve uzun uğraş gerektirmektedir. Özellikle içten kopmuş parçalarının form ve tip belirtileri olmadığı için kırık birleşme yerlerini tespit etmek çok büyük beceri ve gözlem gerektirmektedir.
12. KIRIK YÜZEY TEMİZLEME:
Parçalar halinde bulunan heykellerin kırılmış yüzeyleri yapışkanın sürülüp birleştirme yapılmadan önce çok iyi temizlenerek kirlerden arındırılmalıdır. Tozlu ve kirli olduğu takdirde yapıştırma güçlü olmaz. Kırılmanın eski veya yeni olduğu ve yüzeylerinde kirlilik derecesi tespit edildikten sonra mekanik temizleme uygulaması gerçekleştirilir. İlk aşamada sert plastik fırça yeterli olmadığı takdirde çelik tel fırçayı sürterek dişçi spiral aleti, ucu sivri ve yassı tahta veya metal aletlerle kazıyarak, havalı tabanca veya dişli çekiç ile vurarak basınçlı hava ile kum veya taşın doğal yapısından oluşturulmuş tozu püskürterek yapılır .Uygulama sırasında kırık yüzeyde var olan girinti ve çıkıntıların yok edilmemesine aşındırılmamasına dikkat edilmeli. Son temizlik aseton, tolüen, selülozik tiner veya ispirtoyla nemlendirilmiş üstübü ile silinip tozlardan arındırılmalıdır.
13. DELİK DELME:
Bileklerinden kırılmış bir ayağın veya vücuttan ayrılmış bir kolun yapıştırılması mevcut olan yapışkanlarla mümkün değildir. Bu nedenle metal çubuk kullanılması gerekmektedir. Parçalarda birbirini karşılayan iki delik açmak için uygulanabilecek basit bir yol vardır. Parçalardan birinin kırık yüzeyinde merkezde kesişen 2 çizgi kesişir ve bu çizgilerin uçları dışa doğru bir miktar uzatılır İki parça yeniden birleştirilir ve bu çizgiler simetrik olarak diğer parçaya da aktarılır. Böylece her iki parçanın da karşılıklı çakışan merkezleri işaretlenmiş olur. İnsan gücü ile kaldırılamayacak ağırlıkta olup üst üste oturtulmasında zorluk yaşanan parçalarda alçı kalıp yöntemi kullanılarak aynı merkez ve doğrultuda delikler açılır.(Kırık yüzeyde merkez belirlenir, delik içine metal çubuk yerleştirilir ve yüzeye arap sabunu sürülür. Alçı negatif kalıp dökümü ve çizgi aktarımı yapılır. Alçı pozitif kalıp dökümü ve çizgi aktarması yapılır. Birleşen diğer parçalarda deliğin merkezi ve doğrultusunun tespiti sonunda çizgiler doğrultusunda matkapla delik delinir.) Eğik kırılmış parçalarda matkap ilk aşamada çalışır durumdayken kırık yüzeye dik tutulur belli bir derinlikten sonra (05-1cm) matkap parçanın düşey doğrultusuna getirilip delik açılır. Delik delme sırasında matkap ucunun kaymasını önlemek üzere merkez kalem keski ile hafifçe oyulur. Matkaba takılan elmas uçla önce küçük delik açılır daha sonra da kullanılacak çubuğun çapına uygun diğer bir uçla delik genişletilir. parçanın dağılmasına yada çatlamasına yol açabileceğinden delme işinde matkap ucunu büyüterek iki üç ve hatta dört aşamada yapılması en güvenilir yoldur
Büyük parçaların delinmesinde darbeli matkap kullanılabilir. Ancak küçük parçalarda kullanılması sakınca yaratabilir. Heykellerde onarım amacı ile parçalarda açılacak deliklerin çapları ve derinlikleri parçanın durumuna ve restoratörün uygulayacağı onarım planına göre değişir .Açılan deliklerdeki tozlar deliğe sokulan bir hortumun diğer ucundan üflenmek suretiyle temizlenir. Daha sonra tel bir çubuğa bağlı asetonla veya ispirtolu bir bez yardımıyla son temizlik yapılır .Böylece parçalar yapıştırmaya hazır duruma getirilir.
14:YAPIŞTIRMA:
Heykel onarımında sadece yapıştırıcı kullanmak her zaman yeterli olmamaktadır. Küçük elbise kıvrımını, parmağın yapıştırılmasında yeterli olan yapışkan 2kg veya daha fazla ağırlıktaki parçaların güçlü birleştirilmelerinde yetersiz kalmaktadır.(Plenderleith-1971) Bu nedenle bileklerinden kırılmış bir ayağın veya vücuttan ayrılmış bir kolun yapıştırılmasında kırık birleşme yerlerine aynı merkez ve doğrultuda açılacak deliklere yerleştirilecek metal çubuklarla güçlendirme yapmak gerekmektedir.
14.1. YAPIŞKANLAR:
Taş eser onarımında kullanılan yapışkanlar heykel onarımında da kullanılmaktadır. Yapışkanları ikiye ayırmamız mümkündür. Yüksek ısı karşısında etkilenen yanma özelliği gösteren yüksek yapıştırma gücüne sahip olan bir süre sonra sararan ve değişik türleri bulunan araldit ( Benzmüller-1981) kullanılmaktadır.(Perge, Bergama, Knidos, Metropolis) Ancak donma süresinin yaklaşık 1-1.5 saat olması ve akışkan olmasından dolayı tecrübe gerektirmektedir. Heykel onarımında daha çok hiçbir şekilde eritilmeyen bir madde ve yeni bir düzenlemenin yapılamayacağı yerlerde kullanılan akemi (Ahrens, 1971) kullanılabilir. Aynı özelliklere sahip Sintolit, Siprint yapışkanları da günümüzde kullanılmaktadır. Elaiussa Sebaste kazısında taş eser yapıştırmasında ve Aphrodisias heykel onarımlarında kullanılmıştır. Onarımda kullanılan yapışkanlar çok önemlidir. Özellikle dışarıda bulunan ve onarımı yapılan eserler için ısı, ışık, don ve rutubete karşı olanları tercih edilmelidir. Onarımcı bu konuda deneysel uygulamalar yaparak konusunda tecrübeli olmalıdır.(Bergama) Mevcut olan yapışkanların açık veya kapalı yerde durmalarına göre sertleştirme sürecini ve özelliklerini bilmelidir. Bu da onarımcıya heykeli ayağa kaldırmada parçaları kaç dakika içerinde birleştirme yapabileceğini bilmesi bakımından gereklidir.
14.2. GÜÇLENDİRİCİ ÇUBUKLAR:
Çubuk olarak kullanılacak metalin seçimi çok önemlidir. Özellikle dışarıdan (Antalya Müzesi girişinde İmp Heykeli) bulunan onarımı(1979) yapılan heykeller için büyük önem taşır. Kullanılan çubukların don, nem ve rutubete karşı dayanıklı olmaları gerekmektedir. Metal çubukların krom nikel, paslanmaz çelik veya titanyum gibi doğa koşullarından uzun bir süre etkilenmeyen maddelerden yapılmaları tercih edilmelidir. Maden materyaller yerine fiberglas çubuklar kullanılması tercih edilmeldir.1986 yılından sonra Bergama, Perge heykel onarımlarında kullanılmıştır. Araldit yapıştırıcının cam elyafı+ güçlendirici yardımcı dokunun karıştırılmasıyla oluşturulabilir. Bu tür çubuklar Perge Tiyatro’su kabartmalarında (1991) kullanılmıştır .Demir çubuklar nemden dolayı reaksiyona girerek paslanıp oluşturdukları hacim genişlemesi nedeniyle kullanıldıkları taş eserler üzerinde var olan çatlakların genişlemesine ve yeni çatlakların oluşmasına neden olurlar. Bunu önlemek için çubukların yapışkanla izole edilmesi ve hava ile temasının kesilmesi gerekmektedir. Yapıştırmaya hazır parçalarda kullanılacak olan metal çubuk, kalınlık ve uzunluk bakımından açılan deliklerin çapından ve karşılıklı her ikisinin derinliğinin toplamından az olmalıdır. Metal çubuğun yapışkan içinde kaymasını önlemek için elektrikli spiral testereyle çentikler açılmalıdır .Deliklerin çok geniş açılmaları için yerleştirilmiş metal çubuğun direnci azaltılmış olmaktadır. Çünkü doğal maddenin sertlik derecesi sentetik yapışkanla yapılmış ve geniş açılmış olan deliğe doldurulmuş sentetik dolgu maddenin sertlik derecesi ile birlikte dirençlerde farklılık gösterir. Ayrıca geniş delik açılan heykelin kalınlığı zayıflatılmış olur.
15.BİRLEŞTİRME:
Kırık parçaları birleştirmeden önce kırık yüzeye sürülecek yapışkanın yoğunluğu çok önemlidir. Az aşınmış yüzeylere normal kıvamda yapışkan çok aşınmış yüzeylere ise tikso olanı tercih edilmelidir. Parçaların birleştirilmeleri üste gelecek olan parçanın kaldırılması sırasında deliklerin içine yerleştirilmiş olan parçanın akmasını önlemek veya metal çubukların düşmesini engellemek amacıyla birtakım tedbirler alınmalıdır. Araldit gibi sıvı halde bulunan yapışkanlar Sylodex ile veya 40 mikron kalsit tozu gibi doğal malzemenin karıştırılıp yoğunluğu arttırıldıktan sonra kullanılmalıdır. Akemi, sintolit, siprint gibi yapışkanların krema kıvamında olan Tixo tipleri tercih edilerek üst delikler bununla doldurulmalıdır. Yapışkanın akışkanlığını azaltıcı maddeler temin edilmemesi durumunda üst delik doldurulduktan sonra üstü gibi malzemeyle kapatılır. Metal çubuk yerleştirilir. Kalan boşluk kapatılır. Parça kaldırılıp birleştirme yapılacağı sırada üst delik veya deliklerde tampon vazifesi gören üstübü alınarak hızlı bir şekilde birleştirme gerçekleştirilir .Kırık yüzeylere normal kıvamdaki yapışkan fırçayla yoğunluğu arttırılmış olan ise spatula kullanılarak sürülür .Parçalar kırık kırığa oturtulur. Üst parçaya tahta takozla vurularak kırık birleşme yerinde var olabilecek fazla yapışkan çıkartılır. Bu artıklar aseton gibi çözücülerle silinmemelidir. Çünkü kirlilik oluşturur. Donma anında kesici aletle alınıp atılır. Kırık birleşme yerinde parmak gezdirilerek son kontrolle tamamlanır.
16. AYAĞA KALDIRMA:
Heykelin bulunduğu yerin kazısı tamamlanıp onarılacak heykele ait parça çıkmayacağından emin olunduktan sonra tasnif gerçekleştirilmeli ve buna bağlı olarak yapıştırma ve heykeli ayağa kaldırma planı oluşturulmalıdır. Hangi parçanın daha önce yapıştırılacağı ve nerelere metal çubuk yerleştirilerek güçlendirme yapılacağı oluşturulan plana göre yapılmalıdır. Gerçekleştirilen olumlu plana göre birleştirilen parçaları sökmeden veya kazıma, yontma gibi hatalı uygulamalar yapmadan olumlu bir şekilde yapıştırma ve ayağa kaldırma gerçekleştirilir. Kayıp parça çokluğunun fazla olması heykelin (Apollon heykeli) yapıldığı dönemdeki heykeltraşların heykel anatomi bilgisinin araştırılmasını gerektirmektedir. Eski dönem sanatçılarının insan figürüne uyguladıkları oranlardan bir tanesi 9 baş yüksekliğidir. (Vasari, 1960) Boğaz, boyun ve de ayağın yüksekliği bir başa eşittir. Geri kalan da 8 başa eşittir. İncik kemiği 2,dizden üreme organına kadar 2,buradan boğaza kadar olan kısım 3 ve çeneden başın ön kısmının tepesine kadar 1 baştır. Çaprazlama olarak ele alındığında omuzdan boğaza kadar 1 ve kolun başlangıcından bileğe kadar 3 baştır. Kollarını ileriye uzatmış figür kendi ölçüsü içindedir Heykel parçalarına var ise benzerine bakılarak heykel tipinin saptanması ve bilimsel kitaplardan araştırma yaparak benzerinin bulunması heykel onarımı açısından önemlidir Her heykelin kendine özgü bir onarım ve ayağa kaldırma planı oluşturulup çalışmalar buna göre yönlendirilmelidir. Heykellerin onarılıp ayakta durabilecek duruma getirilmelerinde aynı yöntemlerin kullanılmasına rağmen üç ana grupta toplanabilir. Bunlar kaidesi olan, olmayan ve grup heykelleridir. En zor olanı ise birbirine yan desteklerden sabit bağlantılı olan grup heykelleridir. Çünkü tek kaide üzerinde oluşturulmuş (3 Güzeller) ve günışığına parçalar halinde çıkarılan heykellerin tekrar metal çubuk güçlendirilmesi ve yapışkan kullanımıyla kaideye oturtulup ayağa kaldırılması çok büyük tecrübe gerektirmektedir. Kaidesi olmayıp sonradan oluşturulan dansöz heykeli de grup heykeli olmamasına rağmen ayağa kaldırılmasında çok büyük tecrübe gerektirmektedir .Kaidesiyle birlikte günışığına çıkarılan heykellerin en önemli bölümleri kayıp olabilir.(Apollon heykeli) Böyle heykellerin onarımı bilgi ve deneyim gerektirir. Apollon heykelinin ayağa kaldırılmasında yayınlardan hareketle paralelleri bulunup bunların ışığında hocam heykeltraş restoratör Nejat Özatay’dan yardım alınarak ayağa kaldırılmıştır. Letoon kazısında çok parçalı olarak günışığına çıkarılan heykelelerin onarımında içten kopmuş parçaların tespiti ile Perge kazı ekibinin dansöz heykelinde tarafıma birleşen kırık parça tespiti yardımının olduğu şekilde Letoon kazı ekibi de çok uğraş göstererek parçaların kırık parçaların kırık birleşme yerlerinin belirlenmesinde çok büyük katkıları olmuştur
SONUÇ:
2010 yılından sonra heykellerde Eksik kısım tamamlamaları, Dıştan kenet, Duvara sabitleme , Sırttan yerleştirilip kaideye uzatılan metal çubukla ayakta tutma, Abartılı kalınlıkta metal çubuk ve kaide oluşturma, Heykel kaidesiyle oturtulduğu yer arası boşluğu doldurma veya ‘L’ metallerle tutturularak sabitleme, Olumsuz renklendirme, Hatalı genişlikte delik delme ve Yapışkan kullanımı, Kullanılmaması gereken delgi aleti kullanımı olumsuzluklarını ve Heykel duruş bozukluklarını ülkemin müzelerinde görmek mümkündür. Bu ise hatalı yayın ve bilgisiz eğiticilerin yanlış yönlendirmeleri sonucu beceriksiz çakma restoratörlerin uygulamalarıdır. Hocam Heykeltraş Restoratör Nejat Özatay ve tarafımdan, yapıştırmada 1990 yılına kadar akemi, diğer yıllarda Araldit ve küçük parçaların yapıştırılmasında akemi kullanılmıştır. Delici olarak darbeli veya duruma göre darbesiz matkap, metal çubuk olarak çelik, pirinç krom nikel ve çok küçük deliklerde yapışkanla izole edilip havayla teması kesilen çubuklar kullanılmıştır 1990 yılından itibaren fiberglas çubuklar kullanılmıştır. .40 yıl öncesi heykel onarımında tatbik edilmiş olan uygulamalarla yapılan tüm hatalı onarım çalışmalarının yeniden ele alınması yeni yöntemlere göre onarımları gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
KAYNAKLAR:
AKILLI,H.,1986, ‘Antalya Müzesinde Bir İmparator Heykeli Onarımı’ TAÇ, say. İSTANBUL s.31-32.
AKILLI,H.,1987, ‘Taş Eser Tahribatına Neden Olan Etkenler’, Röleve ve Restorasyon Dergisi, say..6, ANKARA, s. 129-134..
AKILLI,H.,1987, ‘Perge’de Bulunan Dansöz Heykeli Onarımı’ Arkeoloji ve Sanat, say. 28-31, İSTANBUL, s.19-21.
AKILLI, H.,1990, ‘Taş Eser Onarımında Kaldırma ve Yapıştırma Yöntemleri Belleten say.209, T.T.K. Yayını, ANKARA, s. 47-122.
ALKIM, U. B., 1974 Yesemek, Taşocağı ve Heykel Atölyesinde Yapılan Kazı ve Araştırmalar T.T.K., ANKARA.
AHRENS, D., 1971 ‘Restoration of Stone Sculpture at the Munich Glyptothek’ , Conservation of Stone 1, LONDON s.65-69.
BAŞGELEN, N., 2001 Klasik Arkeolojiye Adanmış Bir Yaşam, Jale İnan (1914-2001) İSTANBUL
BENZMÜLLER, C., 1981-1 ‘Materialien und Geraete für die Restaurierung und Konservierung’ Arbeitsblaetter für Restauratoren, MAİNZ s .65-105.
ERGUVANLI, K., 1978, Mühendisler İçin Jeoloji, İ.T.Ü. , İSTANBUL
FRİESE, D., 1912, Onarım Uzmanı Kimdir? Onarım Nedir? Onarım Ne Değildir? , SİDE
İNANDIK, H., Deniz ve Kıyı Coğrafyası, İSTANBUL.
PLENDERLEITH, H.J., 1956, The Conservation of Antiquities and Works of Art LONDON
ROY, LE, C., 1981, ‘Xanthos ve Letoon 1980 Yılı İnceleme ve Restorasyonları’ III Kazı Sonuçları Toplantısı, ANKARA s.59-61.
VASARI, G., 1960, (ÇEV. MACLEHOSE, L.S.) Vasari on Technique NEW YORK
WINKLER, E.M., 1971, ‘Decay of Stone’, Conservation of Stone I. LONDON s.1-11.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.