Kula Minnet Eylemem
Rızkımı ararım… İster olurum çöpçü, ister söylerim türkü, atarım kürkü, temiz gezerimde olmadan süslü…
Süsler birileri, gözü aldatır, şeytan sevdirir çirkinleri olur dirileri… Cennetmiş sandırır gözümüzde yaptığı sihri! Minnet ederiz ona.
Herkes güç peşinde…
Parayı verirse neyi isterse o olur yari… Kimi seçtiğine bağlı, hedefine hizmet ederse, ister olur dağlı ister bedenini gezdirir yağlı… Yeter ki olsun ağzı bağlı!
Yedikten sonra, zengin olsun yeter ki sofra… Kimin rızkıymış, kimin hakkıymış, kime layıkmış… Düşünmeden! Kurtluğumuzu ehlileştirip sürer meydana it gibi, minnet etsin diye… Yasaklar delinsin, günahlarla sevinsin, ruhun pasaportu elinde yaşasın dursun teniyle…Dilsiz ve kalpsiz bir diri olur. Onun elinin kiri, hay maşallah…
Güçten düşmüş, yaşlanmış aslan gibi… Gün gelir ufalanır bir çöplükte. Saç birbirine karışmış, elbisesi kir içinde, dilinde hiç yaşamadığı sözler, dilenir! Artık bu dünyada onu kimse tanımaz, ailesi bile onu görse tınmaz… Yalan dünya işte, insan ne oldum değil ne olacağım demeli ya… Değişmeye, kul hakkı ile sahip olup kimelerini terk ettikleriyle ödeşmeye.. Ne fırsat vardır artık ne de onu düşünecek akıl!
Güçlü ülke, bir adım ileri atsa , bir yere girse savaşla… Yakıp yıksa! Her şey hakkım, halkların kaderi ve alın yazısı yer çizgisinde olur dese tayin ettiğim rakım… Minnet eden her kim, onun önünde direnç gösterir ki? Aslında o girdiği ülkede minnetçileri olmasa bu cüreti ve cesareti nasıl yaşatır ki? Girdiği savaşın içinde üç beş bomba, üç beş mermi, ona boyun bükenlerin olmadığı yerde nasıl bir korku ve zafer elde ettirebilir ki?
Aslında insanların fıtratında birine kul olmak var… Mesele kime olmalı da? Güç geçici, suç cezasız kalmaz. Adalet terazisini bozanlar ve birdenbire zenginlik içinde dirilenler, şımarık bir hayatın içinde savrulanlar, işte kula minnet edenler. Kula tapanlar… Kuldan medet umanlar… Eğer onların bu tercihi olmasıydı, yani harami gibi yaşayanlarla bu dünya dolmasaydı… Yaşarken cennet etrafımızı sarardı ve hiç bir işimizde sınav olmazdı. Var olan değerleri israf ederek anlık bir insan grubunun tüketmesi ve geride kalanlarının açlık ve sefalet içinde yaşamaları, değil midir minnetli yaşamın sonucu. İnsanlık bir başka insana kul oldukça ve onun peşinden sorgu sual etmeden gidenlerin seçimi devam ettikçe… Zalimler kol gezer, gezecekte…
İnsanın hiç acısı olmadan, sağlığı bozulmadan, hatta ölmeden yaşaması mümkün değilken, nasıl bulacağız dostluğu ve aile bağlarını… Güçlü kılacak ahlaki değerlere sahip çıkılmazken! Bir yerimiz ağrırken onu yok etmek için elimizden gelen gayreti gösterirken, yine bozulmasını isteyen başka yanlış tercihlere gitmek ve yaşamak nasıl bir muammadır. Hak ve adaleti korumak için dik duran birinin karşılaşacağı darbeler o kadar hafifken, niçin kalıcı ve hep devam eden yıkımlara gitmeye çabalarız ki? Niçin mülkün gerçek sahibine minnet etmeyiz ki? Niçin çözümleri ve zenginliği kula minnet etmekle sağlamaya çabalarız ki? Akıllıyım diyen insanları, belkide ölümle korkutmak ve yıldırmak çok kolaydır. Ey akıllı insan azıcık düşünsen, hiç bir insana minnet etmen gerekmediğini göreceksin. Bir ve vazgeçilmez Onu bulacaksın. Ölüm nihayet ve neden ölümden korkarız ki? Ölüm gerçek aşka kavuşmakken…Çok az bir sabır göster Onu bulmak için yeter ki… Senin gayretin ve çaban bu uğurda menfaatindir, Ah bir anlasan ve kula minnet etmesen, ah etmesen…
Saffet Kuramaz