- 188 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAĞ ELLER HAVAYA
1990 yılıydı sanırım. Büyük bir heyecanla hazırlık yapıp Erciyes Zafer Kurultayı’na katılmak için gece ilçeden yola çıktık. Otobüsümüzün önünde –Allah rahmet etsin- Refik ağabeyin çizdiği büyükçe bir bozkurt pankartı vardı.
Yolculuğumuz boyunca aracımızın önündeki bozkurdu fark eden sürücülerin selektörleri gecenin karanlığını yırtarken, marşlarımız otobüsün camlarında yankılanıyordu. Sabaha karşı Kırşehir’in Mucur ilçesinde namaz için durduk. Biz abdestlerimizi alırken sabah ezanı henüz okunmaya başlamıştı.
Otobüsün önündeki karmaşa dikkatimi çekti. Ne olduğunu anlamak için koşar adımlarla münakaşa eden insanlara yaklaşınca bir anda bütün gençler de hızla etrafımızda çember oldu.
Müezzin olduğunu söyleyen yaşlı bir dede bizim arabanın önündeki Bozkurttan rahatsız olmuş. Cemaatte onlara katılmamızı istemediğini söylüyordu. Sinirler iyice gerilmişken, -Allah rahmet etsin- Sütçü diye bilinen Mehmet ağabey olaya müdahil olup dedenin sırtını sıvazlayarak güvenle camiye girmesini sağladı. Sonra yanımıza gelerek; “Kardeşler niye kızıyorsunuz? Onların cemaat dediği 6 bilemedin 7 kişi. Biz 45 kişiyiz. İmamlık yapacak arkadaşımız mı yok. Girer biz de namazımızı kılar çıkarız.“ diyerek bizi sakinleştirdi. Hakikaten de öyle oldu. Allah’ın evinde 50-60 müslüman aynı kıbleye yönelip iki farklı imamla namaz kıldık.
Dün sosyal medyada Wushu Federasyon Başkanı’nın şampiyon olmuş sporcusunu kürsüde BOZKURT selamı yaptığı için azarladığını görünce nedense bu olayı hatırladım. Haberin içeriğini okuyunca Federasyon başkanının adı hiç yabancı gelmedi. Azıcık hafızamı zorlayınca ve biraz da google’dan destek alınca adamın karın ağrısını anladım.
Yaşı müsait olanlar bilirler. Necmettin ERBAKAN’ın polis korumaları dışında, onun güvenliğini gönüllü olarak sağlayan ve SAKARYALILAR grubu olarak bilinen korumaları vardı. Hatta Başbakanlığı döneminde başbakanlık korumalarına “Siz maaşlı korumasınız, biz hizmetkarız. Biz onu daha iyi koruruz.” diyerek sataşmışlar, birkaç kez iş fiili kavgaya kadar vardırmışlardı. Erbakan’ın yahut eşinin ziyaretlerinde kapıyı açmak için bile başbakanlık korumalarıyla tartışırlar kavga ederlerdi. İşte Abdurrahman Akyüz’de bu gruptakilerden biriydi.
Başbuğ Alparslan Türkeş vefat ettiğinde Necmettin ERBAKAN taziye için MHP genel merkezine gitmişti. Taziye çıkışı genel merkez önündeki ülkücüler BAŞBUĞ TÜRKEŞ sloganları atmaya başlayınca bu Sakaryalılar grubundan bir haysiyetsizin “Büyük köpek öldü, kalanlar uluyor.” dediği duyuldu. O gün orada yaşanan kısa süreli gerginlik kısa bir süre sonra RP genel merkezi önünde kavgaya dönüştü.
Bir görev için RP Genel Merkezi önünde bulunan, Başbuğ’ın 6 korumasına “Doğal lideriniz geberdi, sizin de sonunuz yakındır.” diyerek 20 kişiyle saldıran korkakların arasında o da vardı. Merak edenler için ek bilgi; ilerleyen zamanlarda Ülkücüler tarafından Sakarya’da bir restoranda kıstırılan haysiyetsizler, korkudan restoranın camını çerçevesini kırarak kaçarak kurtulabilmişlerdi.
Yani şahsın Ülkücü ve Bozkurt düşmanlığı yeni değil. İlk vukuatı da bu değil. 2020 yılında Sadık Pehlivan adlı sporcu sırf alevi olduğu için Federasyon Başkanı tarafından milli takıma alınmadığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Pehlivan o günlerde yaptığı açıklamada; “2013’ten beri lisanslı wushu sporcusuyum. 2014 yılında milli takıma girdim. 2015’te Türkiye Şampiyonu olmama rağmen Dünya Şampiyonası’na ben değil, yendiğim kişi götürüldü. 2018 ve 2019’da aynı şekilde Dünya Şampiyonası’na gitmeye hak kazandığım halde götürülmedim. Çünkü Akyüz, Alevi olduğum için sürekli beni dışlıyordu. Alevi olduğum halde milli takım kamplarında 5 vakit namaz kılmak zorunda kaldım. Bir kez sabah namazına geç kaldım diye Akyüz’ün, ‘Kâfirsin. Arkadaşlarını da kendine benzeteceksin’ şeklindeki hakaretine uğradım. İnancım yüzünden bana sürekli hakaret ediyordu.” diyerek yaşadıklarını anlatmış, Abdurrahman AKYÜZ’ün oğlu Necmettin Erbakan AKYÜZ ise sosyal medyada paylaştığı bir video ile Alevileri rencide ederek bu konuyla alay etmişti.
Yine 2020 yılında Devlet Övünç Madalyası sahibi milli sporcu Yasin YAVAŞ göğsünün üzerinde ay-yıldız dövmesi bulunduğu gerekçesiyle Abdurrahman Akyüz tarafından milli takıma alınmadığını, ancak dövmesini kapatırsa müsabakalara çıkabileceğinin söylendiğini medya ile paylaşmıştı.
2020 yılında bir başka skandalla yine gündemdeydi Abdurrahman AKYÜZ. Kızı Elif AKYÜZ turnuvaya hem hakem hem sporcu olarak katılmış, annesin ve kendisinin de dahil olduğu hakem heyetinin değerlendirmesiyle şampiyon olmuştu.
Oğlunun adını Necmettin Erbakan koyacak kadar fanatik milli görüşçü Abdurrahman Akyüz’ün “Adil Düzen” anlayışı böyleymiş demek.
Konuyu çok uzatmak istemiyorum. Madem bir hatıra ile başladık, geçmişin siyah beyaz koridorlarında yol alarak yine bir hatıra ile noktalayalım.
Sene 1991. Bir ziyaret için Ankara’daydım. Altındağ’da arkadaşımı beklerken kulağıma çalınan MEHTER sesiyle gayri ihtiyari adımlarım beni sesin geldiği yere doğru götürdü. Altındağ Parkı’nın içinde mehter takımı misafirlere en güzel marşlarını okuyordu.
Mehter eski ordu marşını vurunca sağ elimi bozkurt yapıp var gücümle marşa eşlik etmeye başladım. Çok geçmeden takım elbiseli bir tip yanıma gelerek, “Elini indir, bu bizim organizasyonumuz.” diyerek MGV’nin flamalarını gösterdi.
Ben de Bozkurt Türklüğün ve cesaretin sembolüdür. Türk isen ve cesursan Bozkurt’tan rahatsız olmana gerek yok. Korkaksan zaten Türk olamazsın diyerek daha da kaldırdım bozkurdu havaya.
Bu vesile ile başarısı bu nahoş haber ile gölgelenen sporcumuz Sıla Zeynep TURAN’ı tebrik ediyorum.
Varsın çakallar ürsün!
Bozkurtlar ulusun, Tanrı Türk’ü korusun!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.