- 266 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Yudum Şiir
Bir Yudum Şiir
"Bir Yudum Şiir" Şair Gülden Taş’ın, Eylül 2021’de Sonçağ Yayınları aracılığıyla okurla buluşturduğu, 350 sayfa hacmindeki, -şair üzerine hazırlanan monografi kitabıyla birlikte- üçüncü şiir kitabıdır. Bu hacimdeki kitaba verilen “Bir Yudum Şiir” ismi mütevazı olmuş gözüküyor. Söyleyecek sözü olan, derdi olan, sevdası olan şair için bu kitap duyguların kaleme dökülmüş bir görüntüsü olsa gerek. Şiirlerde kullanılan kelimelerin yöresel zenginliğinin yanında milli ve manevi duyarlılığı da taşımaktadır. Bu kadar hacimli şiirleriyle şair; şiiri, edebiyatı yedeğinde değil de merkezinde tuttuğu görülmektedir.
Şairin; halk edebiyatında, âşıklık geleneğinde Artvin-Erzurum-Kars havzasının ve ocağının polen ve rayihalarından nasiplendiği görülmektedir. 10’un üzerinde Artvin temalı şiir bulunmaktadır. Şiirler, halk edebiyatı şiirine uygun olarak, a b a b formuyla başlayıp şairin "Gülden" mahlasıyla son dörtlüğün nihayete erdiği görülmektedir. Şiirlerin daha çok 11’li, 14’lü, 8’li ve 7’li hece ölçüsüyle yazıldığı görülmektedir. Şair dostlarla yapılan muhabbet, farklı temalarda ele alınmış atışmalarla, kitabın içerisine ara ara nakşedilmiştir.
Şiirlerde aşk, güzellemeler, ilahiler, şehrengizler, senalar, tazimler, toplumsal içerikli şiirler, taşlamalar daha çok önde gözükmektedir. İlahi aşk baskın olsa da beşeri aşkta şiirlerde yer bulmuştur. Her ne kadar kadın duyarlılığıyla, ağzıyla yazılmış şiirler olsa da azda olsa erkek ağzıyla, bakışıyla yazılmış şiirlerde mevcuttur. Mesela "Mehlika" şiirini buna bir örnek olarak verebilirim. (sayfa 19) Başka bir taraftan "korona" isminin geçtiği şiirlerinde olması, günümüzün şiirleri olduğuna dair bir ipucu veriyor okura. Yine 10’un üzerinde koronanın geçtiği şiir bulunmaktadır. -Mesaj atma, tel numarası- gibi şiirlerde yer alan günümüze ait kelimeleri de buna ekleyebiliriz. Halk şiirinde, âşık geleneğinde klasikleşmiş olan "yordum ağladım - sordum ağladım..." "sus dedi bana..." gibi şiir kalıpları ve nakaratları bilindik bazı şiirler, şaire nazire şiirleri yazdırmış gözüküyor ve bu şiirlerle akrabalığını sürdürüyor bir yer de.
Şairin Artvinli olması, şiirlerde Artvin ve Karadeniz havasını daha çok taşıdığını görmekteyiz. Artvin’in sisi pusuda buna dâhildir. "Gülden, dağlar puslu duman/sayılmıyor dertler yaman/ sabır eyle deme aman/ kerameti yele döner" (Döner-sayfa 6) Bu şiirde olduğu gibi Karadeniz mekânları, kültürü ve değerleri şiirlerde önde yer almaktadır. Çoruh, Ayder, Kaçkar, tütün, haro, haşıl, külek, kuymak, çeç gibi birçok Artvin kültürüne ait tanımlamaları, isimleri daha genel anlamda kültürü, şiirlerde görmek mümkün. Çoruh Irmağı bütün ihtişamıyla, hırçınlığıyla birçok şiire misafir olmuş gözüküyor. Mesela "Çoruh" başlıklı şiirin ilk dörtlüğü şu şekildedir. "Set çekip önüne baraj diyerek/ suyun esarette yorulmaz Çoruh/ beton yığınından urba giyerek/ üşütür tenine sarılmaz Çoruh" (sayfa 12) Dereleriyle, nehirleriyle maruf olan Karadeniz’in, Artvin’in, Çoruh Nehrinden başka, Neretva ve Amuderya gibi başka diyarlara ait olan nehirlere de göndermelerde bulunulmuş. Bir Karadenizli için bir Artvinli için bir nehrin bir derenin ne kadar önemli olduğunu bilmeyenler yoktur. Bununla beraber azda olsa bazı arkaik kelimelerin şiirlere mezc edildiği de görülmektedir. Fiza, fiyuzat, runa, mehveş, almira, terekemen, sührap gibi kelimeleri örnek olarak sıralayabilirim. Ayrıca şiirlerde yer yer özellikle Karadeniz’in bilge kişiliği olan "nene" değerine de yer verildiği görülmektedir.
Şiirlerde geçen “tonaj, mod, erman, virman, blöf, filo, kalsedon bakışı, nat, mezar kazır, innet, serçeşme, psik-olojim ağrıyor" gibi kelimeler okurun dikkatini çekmektedir ve halk şiiri geleneğine bir tesir eklentisi olarak görülmektedir. Gelenek ile günümüzün dilinin buluşması gibi de düşünebiliriz. Ayrıca günümüz modern şiirinin temelini oluşturan imge formunu az da olsa şiirlerde görmek mümkün. "Aralık-sız" şiirinin bir mısraında "Kış giydirme duyguma, kalbime buz tutturdu" (sayfa 143) gibi mısrası kulağımıza ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Günümüzün şiirine matuf bir örnekleme olarak verebiliriz. Köyden şehre göçle beraber değişime uğrayan dil gibi, sıla baharında yeri olan, daha çok göç veren Artvin’de de sesli bir sancı taşıyan gurbet etkisini fazlasıyla görmekteyiz böylece.
Şair, yer yer mısra sonlarında kimi kelimelerle oynar ve farklı çağrışımlar üretmeye çalışır. Bu durumu örnekleyecek olursam. "En mahrem dizeler düşer secaya/ alın yazısında kalır tecaya/ tutkular dökülür kalem hecaya/ soğutma bu teni hep sende kalsın" (sayfa 321) Başka bir şiirde, "faili aranmaz fiziki yoksa/ bal yapılır sanma biziki yoksa/ özünden aranmaz izik-i yoksa/ toplansa ulema sürçek olandır." "Olandır" şiirinin diğer dörtlük sonlarında geçen "pürçek, serçek, ferçek, harçek" kelimelerinde de aynı durumu görmekteyiz. (sayfa 158) Bununla beraber "Ay-Bastı" gibi kimi kelimelerle birden çok anlamın önünü açar. Mesela "Ay-Bastı" şiirinin bir mısraı şu şekildedir. "Dolmuşunda her geceme Ay-bastı" (sayfa 231) Başka bir şiiri olan “Sal-Ağa" da "Durmadım aranızda batıyorum sal-ağa" (sayfa 159) mısraında olduğu gibi.
Hz. Mevlana’nın “yüzük olmayı dileyen taş, ezilmeyi, yontulmayı göze almalıdır” sözünde olduğu gibi yazılan bunca şiir, bir amaca hizmet etmektedir muhakkak. Şairin yüreğinde sakladığı o cevherle, istediği berceste mısraına ulaşmayı amaç edindiği muhakkak olsa gerek. Gül yetiştirme arzusunda olan şair, sehl-i mümteniye ulaşabilmenin arzusuyla; hüzünleri, acıları, sevdaları yüreğine basarak şiir yazmaya devam etmektedir. Sözü nihayete erdirelim ve en beğendiğim şiirlerden biri olan "Kara Bağladım" şiirinin bir dörtlüğü ile yazımı sonlandırayım izninizle. "Hasretin kancası özüm tutuyor/ her şeyi yapmaya gözüm tutuyor/ sevdim mi demeye yüzüm tutuyor/ odunu kor eden har-a bağladım" (sayfa 278) İyi okumalar.
İlkay Coşkun
07.10.2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.