NENE
NENE
Memleketten ayrılalı artık pek sık gidemiyorum.İş güç hayat mücadelesi derken bende sanırım sohbetlerde geçen bu kelimelere sığındım. Zamanın yok, fırsatım yok, işim var, gücüm var gibi...Bu kelimeler boya gibidir.Her şeyi kapatır.
Yinede 2-3 senede birde olsa gidip Yozgat topraklarına 3-5 günlüğüne bir misafir oluyorum. Evet aynen öyle memleketime yine misafir olup en azından Sorgun’un bir kaplıcalarına gidiyorum. Kaplıcanın keyfini çıkarıyorum. Görebildiğim arkadaşlarımı görüyorum, mezarlık ziyaretlerinde bulunuyorum. Akrabalarımı görüyorum zaten küçük bir ilçe pek bir şey yok sınırlı imkanlar içerisinde dışarıdan gelen için sosyal olanaklar belli...
İşi olan işinde, işi olmayana Allah yardım etsin. Ne diyim fabrika yok bir şey yok. Eğer bir dükkanın varsa geçer başına müşterini beklersin. Memursan zaten keyfin gıcır. Alırsın maaşını tıkır tıkır keyfine bakarsın. Senden iyisi yok.
Yine bir gün sabah erkenden kalktım namazdan sonra uyuyamamıştım. Annemi de kaldırmadım yaşlı kadın.Çarşıya çıktım. Kahvehane ortamını bile özlemişim. Sabahın güzelliğiyle bir kaç bardak çay içtim. Taze çay öylede güzel gittiki şekersiz şekersiz vay be. Demek keyf çayı buymuş. Valla keyf çayı buysa yaptım arkadaş. sandalyeme yaslanıp demli taze çayın tadını öylede güzel bir aldımki. Canıma değsin...
Bir müddet kahvede oturdum pek gelen giden yok.
Sıkıldım...
Acıkmıştım...
Ağır ağır çarşının içinden geçerken zamanda ilerlemiş saat şöyle sabah 9-10 ları bulmuştu.
Orta yerlerde lokanta pastahane karışımı bir yere girdim..
Gençten bir garson hoş geldin abi dedi.
Eyvallah dedim.
Ne yersin dedi ?
Bir oturayımda dedim.
Tamam abi dedi.
Fazla ilerlemedim.
Yanımda dükkanın tezgahı vardı. Uzun bir koridordan sonra masalar tezgah bitiminde sağlı sollu oluyor dükkan genişliyordu.
Bense ön tarafta tekli bir masada oturuyordum.
Tam yolu görüyordu. Kapıya 2 metre falan.
Neyin var dedim Delikanlıya, Lahmacun var . Pidede atarız. Tamam düşüneyim derken, kapıdan yaşlı yaklaşık 70 ine merdiven dayamış bir teyze girdi içeri.
10 niram var buna ne verin.
Çalışan genç buna vereyim ki.
Kapı açık arkada uzun boylu bir delikanlı var ana gı ikimizi doyururmu ki.
Der demez ben.
Nene nasılsın dedim.
İyiyim de.
Kimsin ki sen tanıyamadım yavrum.
Nene beni hatırlamadın mı?
Yokk valla hatırlıyamadım.
Hele gel otur dedim.
Gel şöyle otur masaya . Oğluda anasının peşinden geldi.
Kimsinki sen çıkaramadım.
Allah Allah...
Yav otur hele nene.
Birazdan tanırsın.
Garson çocuk geldi.
Abi ne yiyecen .
Donat dedim masayı.
Ne getireyim dedi.
Börek, çörek, yağ, bal ne varsa getir.
Tek yiyecektim, şimdi masam 3 kişilik oldu.
Abi bizde börek çörek yok.
Güldüm ...
At bize karışık 3 tane 1,5 pide yanına duble çay,
Nenem içerse ayran ver. Yanına yap bir salata.
Yav işte donat masayı.
Garsonda şaşırmıştı.
Nene ayran içermisin olur da benim o kadari param yokki.
Nene düşünme sen.
Canın ne çektiyse söyle o gelsin.
Oğlu abi kimlerdensin.
Hele boş ver.
Zaten bende misafirim buralarda.
E bizi nerden tanıdın.
Yav. Benzettim birine galiba.
Hem ne farkeder,
Deminden tek yiyecektim şimdi 3 kişi olduk fenamı.
Eeeee...Ne var ne yok nene.
İyiyim yavrum Allah razıolsun.
Acıktıydım. Yüram ezildi deminden.
Gelsin pidelerimiz yüreğiyin ezikliği geçer dedim.
Gözlerime baktı ben hayatımda lokuntaya hiç oturmadım biliyonnu sen.
Ne diyeceğimi bilemedim.
İçimi bir şeyler deldi geçti. Kurşun yemiş gibi oldum.
Ne yediğimden ne yemediğimden bir şey anladım.
Allah razı olsun dedi. Kimin oğlusun demedin ama atan ecdanın nurda yatsın.
O sabah belkide hayatımın en ilginç lokanta yemeğini yedim.
Hiç değilse bir yemeklik nenem vardı...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.