- 239 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Nasihat ve Tavsiye
Nasihat etmeyi pek sevmem ne de olsa herkesin aklı, fikri var. Tavsiyede bulunmak biraz daha nazik ve ılımlı bir yaklaşım gibi geliyor bana. Kimse kimseye durup dururken "Afedersiniz bana öğüt verir misiniz? demez ama tavsiyede bulunmasını isteyebilir. Talepsiz nasihatte bulunmak; hadsizlik, bilgiçlik, görgüsüzlüktür, kanaatimce. Vakitsiz öten bu horozsu zat-ı muhteremlere bazıları içinden sövse de dinliyor gibi yapar bazıları da kısa ve öz fikrini söyler : "Aklını kendine sakla!" Haksız da değiller laf aramızda.
Gelelim tavsiyeye. Nasihata göre daha medenice, arkadaşca geliyor kulağa. Pek çoğumuz da zaten gerektiğinde karşı taraftan böyle bir ricada bulunabiliyoruz; güzel bir kitap, yemekleri lezzetli, fiyatları uygun restoran, kesimi iyi bir kuaför, kaliteli bir aksiyon filmi adı gibi. Hatta açmayı düşündüğümüz bir işletme için bu işe yıllarını vermiş birinden tecrübelerini paylaşmasını istemek, önerilerini almak da gayet normal bir davranış.
Bir de "Akıl vermiş gibi olmayım da aslında şöyle yapsanız daha iyi olur", diyenler var. "Gibisi fazla" müdahale ediyorsunuz zaten. Özellikle yeni evli çiftler ne çok maruz kalır;
özünde emrivakilik yatan bu tip cümlelere.
Resmi bir evrağa imza atabilecek yaşa gelmiş, sağlıklı her birey artık yetişkindir. Bırakalım özgür iradesiyle kararlarını versin. Eş, dost, akraba herkes sınırlarını bilmeli ve başkalarının hayatına, düşüncelerine saygı duyulması gerektiğinin bilincine varmalı. Boşuna dememişler : "Göç yolda düzelir" diye.
Kendi hayatlarımızın kaptanıyız. Seyir defterini seyirciler değil seyir halinde olan yazar. Eğrisiyle, doğrusuyla hayat bizim hayatımız.