- 275 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HÔSEN ÂMMİ'NİN SAZI
HÔSEN ÂMMİ’NİN SAZI
Hôsen âmmi’yi önceki yazılarımdan tanımaya başladınız. Hiç kimseye zararı olmayan aksine kimin ne derdi, ne ihtiyacı varsa canla başla koşan ,yüreği insanlık dolu, vicdan merhamet sahibi güzel bir insandı.
Minare ustasıydı. Yılın altı ayı Beyşehir,Seydişehir,Konya taraflarına gider taş yontar, taş taşır, minare ustalığı yapar geçimini öyle sağlardı. Her ay Döne abla’ya para gönderirdi. Döne abla o kalabalık nüfusunu, kimseye muhtaç olmadan bu sayede idare ederdi.
Altı ay sonra Hôsen ammi evine dönerken yatak yorganını sıkıca sarıp bağladığı şalın yanısıra at arabasının üstünde iki büyük kasa beyaz ve kırmızı elma, bir koca torba Konya şekeri, bir başka çantada giysileri ve iki telli bir sazı ile çıkagelirdi.
Hôsen âmmi gelir gelmez sokağımızda bir vaveylâ kopardı. Onun kendi çocuklarının yanısıra biz de o şenliğe katılırdık. Eşyalarını indirir hepimize sarılırdı. Ilk işi getirdiği hediyeleri büyük tabaklara (elmalar ve şeker)koyup komşulara dağıttırmak olurdu.
İlk bir saati biz çocuklar ile sohbet ve gönül almakla geçerdi.
Döne abla kahvaltı sofrasını hazırlar yufka ekmeklerin içine peynir koyarak sıkmaç yapardı. Bizi de sofralarına oturtur ’’bekleyin size saz çalacağım’’ derdi.
Aslında o sazı Döne abla için çalıp söylerdi. Bizde hayran hayran dinlerdik. Döne abla hiç başını kaldırıp da kimseye bakmaz ,başka işlerle uğraşıyor gibi yapardı.
Hôsen âmmi’nin sevdası bir başka idi. Döne abla’dan başkasını gözü görmezdi.
O yıl, nisan ayının sonunda tüm ailesini götürmeye karar verdi. Altı aylığına gidecekler ekim ayında geri dönüp geleceklerdi. Hôsen âmmi öyle uygun görmüştü. Şaka gibi düşündük ama bir gün gerçekten kap kacağı ,yatak yorganı yükleyerek gittiler.
Damdan duvardan izledim gidişlerini. Aliye giderken mutluydu. Baba özlemi yaşamayacaktı artık!
Ama ya ben?
Ben Aliye’yi çok seviyordum. O beni bırakıp gidiyordu. Ben arkadaşsız kalacaktım. O bunun farkında değildi.
Ağlamaya başladım. İçli içli ağlıyordum. Beni anlayacak kimse yoktu ki etrafımda!
O zamanlar bir tek Aliye bana hem ablalık hem arkadaşlık ediyordu.
Gittiler evleri bomboş kaldı. Kapı baca kilitlendi. Gittiler!
Daha sonra hayatıma Yıldız ve Selver girmeye başladı. Yine de Aliye farklıydı. Neden mi, bana ev işlerinde bile yardım ediyor sonra birlikte oyun oynamaya başlıyorduk.
Aliye’lerin bu rutinleri yıllarca devam etti. Sonbahar kış mevsimini Kilis’te geçirip, ilkbahar ve yaz mevsiminde hep gittiler.
Aliye’yi onbeş yaşına girmeden Antep’e teyzesinin oğluna gelin ettiler. Hôsen âmmi’yi ilk kez o zaman ağlarken gördüm. Ben de ağladım. Yaşım onüç idi henüz.
Aliye o günden sonra tamamı ile hayatımdan çıktı. Bir daha hiç karşılaşma imkânı bulamadık. (Bir kez rastlaşdık,ama artık Aliye benim tanıdığım Aliye degildi artık! )
Akabinde Hôsen Âmmi, diğer kızlarını da hep onbeşine girmeden, kimisini bacısının oğluna, kimisini kardeşinin oğluna verip evlendirdi.
Hôsen âmmi, hangi kızı evden gelin çıkarsa çıksın sazının başına çöker bir barak türküsü söylerdi. Acısını öyle dile getirirdi belki de!
Ben bir köşede onun o türkülerini dinlerken gözyaşlarıma hâkim olamazdım.
Hôsen âmmi on iki kişilik aileyi nasıl geçindirirdi öyle, şu an aklım almıyor? Çalışan kişi bir, yiyen onbir kişi idi.
Sanırım onun için, kızlarını hep küçük yaşta kocaya verdi.
Oğlu çok küçüktü. Zaten bir oğlan olduğu için ona da bir ömür boyu kıyamadı. Elbebe gül bebe büyüttü.
Sazını çalmışlardı son gittiğinde.
Epey üzülmüştü. Bir daha saz alamadı. Çünkü kazandığı ile ancak kışı geçirebiliyorlardı. Hôsen âmmi vazgeçmedi saz sevdasından .
Elinden her iş gelir demiştim ya!
Bir gün boşalmış yağ tenekesini alıp ona tahtadan bir sap ekledi. Teller ekledi. Keman ile saz karışımı bir çalgı(cura) elde etti. Yine çaldı söyledi. Yine dinledik onu yıllar sonra bile!
Böyleydi bizim Ceylan sokağı ’nın Hôsen âmmi’si.
En son annemin vefatı nedeniyle Kilis’e gittiğimde onu görmüştüm. Döne abla, bu dünyada onu yalnız bırakmış gitmişti. Vefat edeli dört beş yıl olmuştu. Annem için herkes toplanmış sokağa, masalar atılmış oturuyorlardı. Baktım Hôsen âmmi çok soğuk olmamasına rağmen, paltosuna sarınmış kapı önünde oturuyordu. Beni görünce ağladı. Ağlaştık.
O güne kadar hep yapmak isteyip de yapamadığım şeyi yaptım. Cebine biraz para koydum. Son anda fark etti. Boynumu büktüm. ’’Benim için harca âmmi bunu’’ dedim. Gözüme baktı mahzunlaştı. Eğdi başını.
Bir daha onu da göremedim.
Duydum O ’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuş.
Selâm olsun bu dünyada böyle güzel yasayıp, güzel anılar bırakarak göçüp giden güzel insanlara!
KARDELEN(Ayrıkotu)
3O.09.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Nur içinde yatsın güzel insanlar bu dünyayı bizim için güzelleştirip gittiler.
Saygı ve sevgiyle.